Karanlık Günler: Bir Türk JÖH Komandosunun Hikayesi
Giriş
2013 yılı, Afganistan’ın Gazne vilayeti… Türk Jandarma Özel Harekat (JÖH) ekibi, sabah devriyesine çıkmak üzere hazırlıklarını yapıyordu. Bu, sıradan bir gün gibi görünse de, aslında Türk askerlerinin cesaret ve dayanıklılığını test edecek bir çatışmanın başlangıcını müjdeleyen bir gündü. Burak Yıldız, 28 yaşında, 6 yıllık JÖH komandosu olarak ekibin lideriydi. O gün, hayatının en zorlu mücadelesini vereceğini bilmiyordu.
Hazırlıklar
Burak, İzmir’de doğmuş ve genç yaşta askeri kariyerine adım atmıştı. JÖH’e katılmadan önceki hayatı, disiplin ve cesaretle doluydu. Eğitimleri sırasında, her türlü senaryoya hazırlıklı olmayı öğrenmişti. Ancak, ne kadar eğitim almış olursa olsun, gerçek bir çatışmanın getireceği stres ve tehlike, hiçbir simülasyonda yaşanamazdı.
Ekip, sabah saat 6.30’da devriye için yola çıktı. Burak, ekibine talimatlar verirken, dikkatli olmaları gerektiğini vurguladı. Gazne vilayeti, Taliban’ın en güçlü olduğu yerlerden biriydi ve Burak, bu bölgedeki tehlikelerin farkındaydı. Ekibin güvenliği için her detayı düşünmek zorundaydı.
İlk Temas
Köye 2 kilometre kala, Burak yola yürüyerek devam etmek istedi. Araçlar, dar yolda ilerlemek için uygun değildi. Beş personeli araçlarda bırakıp, önceden belirlenen güzergahı kontrol etmek üzere yalnız yürümeye başladı. Ancak, bu karar, hayatının en kritik anlarından birine yol açacaktı.
Burak, 20 metre kadar ilerledikten sonra, yolun temiz olduğunu düşündü ve geri dönmeye karar verdi. O anda, tepeliklerden gelen yoğun ateşle karşılaştı. RPK makineli tüfek ve Ak-47 piyade tüfeği mermileri, kayaların etrafında patlamaya başladı. Burak, anında yere yattı ve sağındaki kayaların arkasına yuvarlandı. Telsizle ekibine durumu bildirdi: “Temas, temas! Sekiz düşman tepelikte!”
Çatışmanın Başlangıcı
Burak, açıkta kalmıştı ve ekibi geri çekilmişti. İlk 10 saniye içinde, Burak kayaların arkasında koruma bulmaya çalıştı. Ancak, bu kayalar tam koruma sağlamıyordu ve mermiler kayaya çarpıyor, taş parçaları etrafa saçılıyordu. Burak, düşman sayısını ve konumunu değerlendirmeye çalıştı. Düşman 8 kişiydi ve 150 metre yükseklikte konumlanmışlardı.

Burak, yalnız başına kalmıştı. Ekibi, onun yardımına gelemiyordu çünkü araçlar çıksa, onlar da hedef olacaktı. Burak, telsizle ekibine, “Ateş etmeyin, mevzimi belli etmeyin. Ben hallederim,” dedi. Bu, onun cesaretini ve liderliğini gösteren bir andı.
Plan Yapma
Burak, derin bir nefes aldı. Kalp atışları hızlanmıştı ama panik yoktu. Eğitimleri sayesinde, stres altında karar verme yeteneğini kazanmıştı. Düşman sayısı sekiz, kendi konumu ise alçaktı. Avantaj yoktu ama bir şans vardı; Taliban disiplinsizdi. Hepsi aynı anda ateş ediyordu ve bu durumu kullanması gerekiyordu.
Birinci dakikada, Burak tüfeğini hazırladı. MPT-76, Türk piyade tüfeğiydi. Hedefe bakmadan kayaların üstünden tüfeği uzattı ve kısa bir seri ateş açtı. Beş mermi ateşledi. Taliban ateşi bir an durdu; çünkü karşılık verilmişti. O 3 saniyede Burak pozisyon değiştirdi. 10 metre sağa, başka bir kayanın arkasına geçti. Ancak, eski pozisyona döndüğünde, tepelikte üç Taliban gördü.
İlk Vuruş
Burak, sol tarafta nişan aldı. Nefesini tuttu, tetik. Tek atışta, ilk Taliban düştü. Şimdi yedi düşman kalmıştı. Taliban, şaşırmıştı. Birinin düşmesi, onların moralini bozmuştu. Ateş yoğunlaşmıştı ama koordinasyon bozulmuştu. Burak, tekrar hareket etti; bu sefer ileri doğru, 5 metre daha yaklaştı. Yeni pozisyondan baktığında, sağ tarafta iki Taliban görünüyordu.
Burak, ilkine ateş etti ve iki mermiyle onu etkisiz hale getirdi. İkincisine ateş ettiğinde, üç mermiyle onu da düşürdü. Şimdi beş Taliban kalmıştı ama o anda Burak, sol omzundan vuruldu. Ağrı keskin değildi ama yanma hissi vardı. Kan geliyordu ama kemik kırılmamıştı. Burak, telsize “Küçük yara, devam ediyorum. Sakın yaklaşmayın,” dedi.
Zamanla Yarış
Üç dakika geçtiğinde, beş Taliban kalmıştı ama şimdi daha dikkatliydiler. Yayılmışlardı ve çevreleme yapmaya çalışıyorlardı. Burak, bunun farkındaydı. Eğer beklerse, çevrelenecekti. Saldırması gerekiyordu. Kayaların arkasından fırladı ve koştu. 15 metre ileri, yeni bir kayaya daldı. Taliban şaşırmıştı; koşan adamı hedeflemek zordu.
Burak, yeni pozisyonda dizlerinin üstüne çöktü. Tüfeği dayandırdı ve orta tepelikte bir Taliban görünüyordu. Uzaktaydı, 180 metre. Burak, nefesini tuttu ve kalp atışını düşürdü. Eğitimden öğrenmişti; vur kaç değil, sakin ol ve vur. Tetikte bir mermi ateşledi. Taliban düştü, dört düşman kaldı.
İkinci Vuruş
Burak, şimdi daha da dikkatli olmalıydı. 3 dakika 30 saniye geçmişti. Ancak, sağ bacağından vuruldu. Baldırdan, kemik yoktu ama et yarası vardı. Düşünmeden yere kapaklandı. Ağrı şiddetliydi ama Burak hâlâ tetikteydi. Telsizle iletişim kurmaya çalıştı: “Burak, hala buradayım. Bir şey yok.” Ama ayağa kalkamıyordu, bacağı güç vermiyordu.
Dizlerinin üstünde kalmıştı. Kalan dört Taliban yaklaşıyordu. Tepeden iniyorlardı. Burak, tüfeğini yukarı kaldırdı. Yaralıydı ama tetikteydi. 4. dakika geldiğinde, 4 Taliban 50 metre uzakta yaklaşmaya başladı. Burak bekledi. Yaklaşmalarını bekledi. 40 metre, 30 metre, 20 metre… Burak, tüfeği kaldırdı ve hedefledi.
İlk Taliban’a üç mermi ateşledi. İkinci Taliban’a iki mermi, üçüncü Taliban’a dört mermi düştü. Dördüncü Taliban, dönüp kaçmaya çalıştı ama Burak son mermilerini kullandı ve beşinci mermiyle onu da etkisiz hale getirdi. Ancak, şarjör bitti. Toplamda 43 mermi kullanmıştı.
Çatışmanın Sonu
Burak, dizlerinin üstünde nefes nefese kalmıştı. Sessizlik, ateş durmuştu. Telsizle ekibine durumu bildirdi: “Komutanım, düşman etkisiz. Bölge temiz.” İki araç hızla geldi ve ekip Burak’ın yanına koştu. Burak, yerde oturuyordu. Sol omuzu kanıyordu ve sağ bacağı da kanıyordu ama gülüyordu. “Hallettim,” dedi.
Saat 7:25’ti. Çatışma bitmişti. Toplam süre 4 dakika 20 saniye, 8 Taliban etkisiz hale getirilmişti. Burak, yaralı ama hayattaydı. Ekip, Burak’a ilk yardım yaptı. Omuz ve bacak sarıldı. Helikopter çağrıldı ve 30 dakika sonra Burak, Gazne’deki sağlık merkezine getirildi.
Olayın Duyulması
Aynı gün, NATO Afganistan komutanlığı olaydan haberdar edildi. Amerikan Korgeneral Michael Thompson, raporu okudu. Bir asker, sekiz düşmana karşı 4 dakika tek başına mücadele etmişti. Michael, gözlerine inanamadı. Bu mümkün mü? diye sordu. Yardımcısı, “Video kaydı var efendim,” dedi. Araç kamerası çatışmayı kaydetmişti. Video izlendi ve Michael sustu.
Üç gün sonra, Michael, Türk JÖH üssünü ziyaret etti. Burak hastanede yatıyordu. Sol kolu askıdaydı, sağ bacağı sarılıydı. Michael içeri girdi ve elini uzattı. “Üsteymen, sizi tebrik ederim. Sizin gibi bir askeri 40 yılda görmedim,” dedi. Burak, ayağa kalkmaya çalıştı ama Michael, “Oturun lütfen,” dedi.
Savaşın Gerçekleri
Michael, Burak’a sordu: “Nasıl yaptınız? 8’e 1 nasıl kazandınız?” Burak düşündü ve şöyle yanıtladı: “Efendim, ben panik yapmadım. JÖH eğitimi bana bunu öğretti. Sayı önemli değil, hazırlık önemli.” Michael, “Ama 8’e 1 Burak,” dedi. Burak, “Efendim, onlar 8’di ama disiplinsizdi. Ben birim ama eğitimliyim. Savaşta sayı değil, eğitim kazanır,” dedi.
Michael başını salladı ve “Haklısınız,” dedi. Bir hafta sonra, Burak Türkiye’ye döndü. Tedavi gördü ve iki ay sonra tekrar göreve döndü. NATO, olayı resmi rapor haline getirdi. Başlık, “Bireysel Muharebe Performansı”ydı. Raporda, “Üsteymen Burak Yıldız’ın 8 Taliban militanına karşı tek başına verdiği mücadele, 40 yılda görülmemiş bir bireysel muharebe performansıdır. Eğitim, disiplin ve cesaretin birleşimi sayısal dezavantajı tersine çevirmiştir,” yazıyordu.
Sonuç
Burak’ın hikayesi, sadece bir askerin cesaretini değil, aynı zamanda eğitim ve disiplinin ne kadar önemli olduğunu da gösteriyor. Sayı her zaman kazandırmaz; eğitim kazandırır. Burak, bire bir dezavantajda olmasına rağmen, eğitim avantajı sayesinde zafer kazanmıştı. Taliban sayıca üstündü ama disiplinsizdi. 4 dakika boyunca Burak panik yapmadı çünkü eğitim ona bunu öğretmişti. Yaralandı ama teslim olmadı, çünkü Türk askeri teslim olmayı bilmez.
Bu hikaye, Türk JÖH komandolarının karakterini ve cesaretini simgeliyor. Onlar, sayıyla değil, karakterle ölçülür. Burak, 8’e karşı tek başına mücadele etti ama eğitimliydi. Bu, Türk askerlerinin her zaman zorlukların üstesinden gelebileceğinin bir kanıtıydı. Burak Yıldız, sadece bir asker değil, aynı zamanda bir kahramandı.