Meraklı Kadın, Komşusunun Bodrum Kapısını Açtı… ve Beş Yıl Önce Kaybolan Eşyalarıyla Dolu Bir Oda Buldu

Meraklı Kadın, Komşusunun Bodrum Kapısını Açtı… ve Beş Yıl Önce Kaybolan Eşyalarıyla Dolu Bir Oda Buldu

File phương tiện tạo bằng meta.ai

Sonbaharın altın yapraklarının İstanbul’un Kadıköy semtindeki sakin sokaklarda halı gibi serildiği bir akşamdı. Elif, kırk yaşlarında, gözlemci ve düşünceli bir kadın, uzun bir ofis gününün ardından evine dönüyordu. Yan binadaki ev —her zamanki gibi sessiz olan— birkaç ay önce genç bir çift tarafından kiralanmıştı: Cem Bey ve eşi Derya Hanım. O zamana kadar ev neredeyse bir yıl boyunca boş kalmış, panjurları kapalı, posta kutusu isimsizdi. Fakat yeni kiracılar taşındığından beri sabahları taze kahve kokusu, akşamları duvarın ötesinden gelen yumuşak sohbet sesleri duyuluyordu.

Elif, meraklı bir karaktere sahipti ve bazı tuhaf ayrıntıları fark etmişti: Örneğin, yan evin bodrum kapısı sık sık aralık duruyordu. Genellikle depolama için kullanılan bir alanın sürekli açık olması garipti. Zaman zaman sarı bir ampul yanıyor, içeriden bir gölge hareket ediyordu. Başta önemsiz görünse de, zihninde olası senaryolar canlanmaya başlamıştı. “Belki şarap saklıyorlar, belki bisiklet… ya da eski eşyalar,” diye düşündü. Ancak o sonbahar akşamı, her şey değişecekti.

Eve girip çantasını konsola bıraktı, paltosunu astı, sonra yeniden pencereden dışarı baktı: bodrum kapısı yine açıktı. Ampul bu kez biraz daha yüksekteydi ve içeriden kutuların sürüklendiğini andıran hafif bir ses geliyordu. Bir anlık sessizlik… ardından içgüdüsel bir dürtü: Elif kapının koluna baktı ve düşünmeden yaklaşmaya başladı. Merak ateşi onu harekete geçirmişti.

Kapıyı yavaşça itti; eski ahşabın nemli kokusu burnuna doldu. Basamaklar gıcırdarken sarı ışığın altında geniş bir bodrum katına indi: metal raflar, karton ve plastik kutular, tozla kaplı büyük bir masa. Kalbi hızlandı. “Ben ne yapıyorum burada?” diye düşündü, ama gözleri bir şeye takıldı. Kutuların birinde, loş ışıkta tanıdık bir parlaklık gördü.

Tanıdı: beş yıl önce evinden çalınan gümüş takı kutusu, eski toplu taşıma kart koleksiyonu ve o mavi kapaklı sert defter. Elif’in sırtından soğuk bir ürperti geçti. Bu eşyalar nasıl burada olabilirdi? Neden komşusunun bodrumundaydılar? Kafasında bir fırtına koptu.

Titreyen elleriyle kutulardan birini açtı; içindekiler arasında o gece çalınan fotoğraf makinesini buldu. Markası, üzerindeki kazıma, her şey aynıydı. Bu onun eşyalarıydı. Her biri bir anıyı, bir duyguyu, bir yarayı geri getiriyordu. Beş yıl önceki hırsızlık sadece eşyalarını değil, güven duygusunu da çalmıştı. O günden beri kilitler değiştirmiş, kamera takmış, geceleri en ufak sese bile uyanır olmuştu.

Ama şimdi, her şey buradaydı. Komşular mı yapmıştı? Yoksa önceki kiracının işi miydi? Kutuların üzerinde etiketler vardı: “kitaplar”, “fotoğraflar”, “elektronik”, “takılar.” Her şey düzenliydi, neredeyse profesyonelce. Bu, Elif’i daha da korkuttu.

Tam o anda bir ses duydu: “Yardımcı olabilir miyim?” Elif irkildi. Ses, Derya Hanım’a aitti. Kadın sessizce merdivenden inmişti ve şimdi Elif’in yanında duruyordu. Yüzündeki şaşkınlık açıkça okunuyordu. Elif kamerayı masaya bıraktı. “Burada ne yapıyorsunuz?” dedi. Derya derin bir nefes aldı. “Sana bir açıklama borçluyum,” dedi. “Bu eşyaları ben çalmadım. Ama burada ne olduğunu anlatmam gerekiyor.”

Derya, altı ay önce taşındıklarında bu odanın kilitli olduğunu, paslı bir kilidi kırıp açtıklarında içini kutularla dolu bulduklarını anlattı. Önceki kiracı yaşlı bir adamdı ve “bulduğu eşyaları” buraya yığdığını söylemişti. Nereden geldiğini bilmiyorlardı. Sadece “galerilerden ya da ikinci el satışlardan” alınmış olabileceğini iddia etmişti. Derya kutuları düzenlemiş, etiketlemiş, ama konuyu hiç araştırmamıştı.

Elif sessizce dinledi. “Peki şimdi ne yapacağız?” diye sordu. “Doğru olanı,” dedi Derya. “Polise gidip durumu bildirelim.” O gece ikisi birlikte kutuları incelediler, fotoğraflar çektiler, belgeler hazırladılar. Elif her kutuda geçmişinin bir parçasını buldu: üniversite albümü, annesine verdiği işlemeli sabahlık, dedesinden kalan cep saati…

Ertesi gün karakola gidip ifade verdiler. Polis kutuları incelemeye aldı, parmak izi testleri yaptı. Sonunda ortaya çıktı ki, önceki kiracı organize bir hırsızlık ağına bağlıymış. Ucuz fiyatlarla çalıntı eşyalar alıp depoluyormuş. Elif’in eşyaları, o ağın parçasıydı. Derya ve Cem’in yardımıyla birçok mağdurun eşyaları geri alındı.

Elif için bu olay bir arınma gibiydi. Her şeyini geri alamadı ama huzurunu buldu. Merak bazen tehlikeli görünür, ama o gün bodruma inerek kendi tarihinin kapısını da açmıştı. Daha sonra Derya ve Cem’i evine davet etti, birlikte akşam yemeği yediler. Elif bazı eşyalarını yerel bir müzeye bağışladı; üniversite albümüyle fener, kayıpların ve yeniden bulunmanın hikayesini anlatacaktı. Ve o sonbaharda, altın yaprakların döküldüğü sokakta, Elif anladı ki bazı kapılar sadece cesaretle açılır —ve bazen, geçmiş bizi bekler.

O gece albümünü rafa koydu, derin bir nefes aldı, gözlerini kapattı.
Ve kendi kendine fısıldadı: “Yeniden hoş geldin, Elif.”

Related Posts

Our Privacy policy

https://rb.goc5.com - © 2025 News