Doğar Doğmaz EZAN Okuyan Bebeğin ŞOKE EDEN Hikayesi

Doğar Doğmaz EZAN Okuyan Bebeğin ŞOKE EDEN Hikayesi 

.

.

Mucize Bebek: Ezanla Doğan Hayat

İstanbul’un tarihi semtlerinden Fatih’te, 35 yaşındaki Ahmet Bey ve 32 yaşındaki eşi Fatma Hanım, tam 15 yıldır evlat hasretiyle yanıp tutuşuyordu. Ahmet Bey, mahallenin bilinen bakkalıydı; sabah ezanıyla dükkanını açar, yatsı ezanından sonra kapatırdı. Fatma Hanım ise evde terzilik yaparak ailenin geçimine katkıda bulunuyordu. Ancak evlerinde çocuk sesi yoktu. Yıllar boyunca ne kahkahalar, ne koşuşturmalar, ne de anne-baba sesleri duyulmamıştı.

İlk evlendiklerinde umutları büyüktü. “İnşallah yakında çocuk sahibi oluruz,” derlerdi. Fakat yıl geçti, iki yıl geçti, üç yıl… Umut yerini endişeye bıraktı. Beşinci yılın sonunda doktora gittiler. Doktor Ayşe Hanım onları muayene etti, testler yaptırdı. Sonuçlar her zamanki gibi normaldi. “Sabırlı olun,” dedi doktor. Ama zaman ilerledikçe mahalledeki fısıltılar arttı. “On beş yıl oldu, hala çocuk yok,” dediler. Akraba düğünlerinde ise herkes çocuklarından bahsederken, Ahmet ve Fatma sadece gülümseyip dinliyordu.

Fatma Hanım geceleri gözyaşı döker, “Ya Allah’ım, benden ne eksik?” diye dua ederdi. Özellikle sabah namazından sonra uzun uzun ellerini açar, “Ya Rabbim, bize bir evlat nasip et, bu ev çocuk sesiyle dolsun,” diye yalvarırdı.

Doğar Doğmaz EZAN Okuyan Bebeğin ŞOKE EDEN Hikayesi | Hastane Karıştı  #gerçekhikayeler #ilginçhikaye

Yıllar geçti, 15 yıl doldu. Umutları tükenmek üzereydi. Ta ki 2023 Mart ayına kadar… O ayda Fatma Hanım’da garip belirtiler başladı. Sabahları mide bulantısı, yemek kokularına karşı hassasiyet, aşırı yorgunluk… Başta hastalık sandı, ancak Ahmet Bey’in ısrarıyla doktora gitmeye karar verdi. Doktor Ayşe Hanım’a gittiğinde yapılan kan tahlili sonrası doktor gülümseyerek, “Fatma Hanım, size çok güzel bir haberim var. Hamilesiniz,” dedi.

O an Fatma Hanım’ın dünyası durdu. “Ne? Hamile miyim?” diye tekrar etti. Gözlerinden yaşlar boşandı. Eve döndüğünde bu haberi Ahmet Bey’e verdi. İkisi birlikte ağladı, gece boyunca dua ettiler.

Hamilelik süreci zorluydu. Fatma Hanım 32 yaşındaydı ve 15 yıllık bekleyiş nedeniyle riskli bir hamilelikti. Doktor Mehmet Bey, “Çok dikkatli olmalıyız,” diyordu. İlk üç ay boyunca haftada bir kontrol yaptılar. Fatma Hanım, beş vakit namazının yanında geceleri de tacüt namazı kılıp uzun uzun dua ediyordu.

Üçüncü ayın sonunda bebeğin kalp atışlarını duyduklarında ikisi de gözyaşlarına boğuldu. Beşinci ayda cinsiyet belli oldu; erkek olacaktı. İsmi Yusuf kondu, Hz. Yusuf gibi güzel ahlaklı olsun diye.

Dokuzuncu aya girdiklerinde her an doğum başlayabilirdi. 27 Eylül gecesi saat 23.30’da Fatma Hanım’ın sancıları başladı. Ahmet Bey panik içinde hastaneye gittiler. Fatih Sultan Mehmet Hastanesi’nde nöbetçi ebe Zeynep Hanım onları karşıladı. “Maşallah, Allah nasip etmiş. Sakin olun, her şey güzel olacak,” dedi.

Sancılar düzenli geliyordu. Gece 02.30’da doktor “Doğumhaneye geçiyoruz,” dedi. Saat 02.45’te doğumhane hazırlandı. Doktor Mehmet Bey, ebe Zeynep Hanım ve hemşire Ayşe hazırdı. Saat 02.47’de bebek doğdu. Ancak olanlar hiç beklenmedikti.

Normalde bebek doğar doğmaz ağlamalıydı ama bu bebek ağlamadı. İlk 10 saniye sessizlik oldu. Doktor endişelendi, “Neden ağlamıyor?” derken, bebeğin ağzından çok net ve berrak bir ses yükseldi: “Allahu ekber, Allahu ekber…” Doğumhanedeki herkes dondu kaldı. Ebe Zeynep Hanım’ın eli titremeye başladı. Bebek ezan okumaya devam ediyordu: “Eşhedü en la ilahe illallah, eşhedü enne Muhammeden resullah…” Hemşire Ayşe, “Ya Allah, bu ne?” diye fısıldadı.

Bebeğin sesi öyle berraktı ki, sanki yetişkin bir müezzinin sesi gibiydi. Ama bu ses küçücük bebekten çıkıyordu. “Hayye alessah, hayye alelah…” Doktor Mehmet Bey hayatında böyle bir şey görmemişti. Ses tellerinde anormallik yoktu, her şey normal görünüyordu. “Bu tıp bilimiyle açıklanamaz,” diye mırıldandı.

Başhekim doktor Selim Bey geldiğinde, “Bir sorun mu var?” diye sordu. Doktor Mehmet Bey, “Doğan bebek ilk nefesinde ezan okudu,” dedi. Başhekim gülümsedi, “Mehmet Bey, yorgunsun galiba,” dedi. Ama tam o anda bebek tekrar ses verdi: “La ilahe illallah…” Başhekim geriye doğru sendeledi, “Bu nasıl olabilir?” dedi.

Dışarıda bekleyen Ahmet Bey endişeliydi. Doktor çıkınca hemen sordu: “Eşim nasıl? Bebek nasıl?” Doktor, “Eşiniz çok iyi, bebeğiniz sağlıklı ama size söyleyeceğim şey inanması zor. Bebeğiniz doğar doğmaz ağlamadı, onun yerine ezan okudu,” dedi.

Ahmet Bey önce anlamadı, “Ne dediniz?” diye tekrar etti. “Bebeğiniz doğar doğmaz ezan okumaya başladı. Çok net, çok berrak. Hepimiz duyduk,” dedi doktor. Ahmet Bey o anda yıldırım çarpmış gibiydi. Dizleri çözüldü, gözlerinden yaşlar boşandı. “Ya Rabbim, ne büyük lütuf,” deyip secdeye kapandı.

Yeni Doğan Ünitesi’nde bebeğini gördüğünde ağlamaya başladı: “Oğlum benim güzel oğlum.” Bebek, babasının sesini duyunca tekrar “Allahu ekber” dedi. Ahmet Bey bayılacak gibiydi, bu gerçek miydi?

Fatma Hanım uyanınca, “Bebeğim nerede?” diye sordu. Ahmet Bey, “Oğlumuz doğar doğmaz ezan okudu,” dedi. Fatma Hanım titremeye başladı, “Ya Allah, bu nasıl mümkün?” dedi.

Bebeği gördüklerinde, bebek annesinin sesini duyunca tekrar ezan okumaya başladı: “La ilahe illallah, Muhammeden resullah.” Fatma Hanım, “Ya Rabbim, gerçekten okuyor,” dedi. O gece uyuyamadılar, bebeği izlediler. Her ezan okuduğunda şaşkınlıkla bakakaldılar.

Ertesi sabah hastane karışıklık içindeydi. Personel bu olayı birbirlerine anlatmış, tüm hastaneye yayılmıştı. Temizlik personeli bile “Fatma teyze, gece çok garip şey oldu, bebek ezan okumuş,” diyordu.

Başhekim toplantı çağırdı, “Bu konu hastane dışına çıkmamalı, büyük karışıklığa yol açabilir,” dedi. Ama çok geçti, haberler dışarı sızmıştı. Akşam üzeri yerel gazeteci hastane önündeydi. “Fatih’te mucize, ezan okuyan bebek iddiası,” diye haber çıktı. Sosyal medyada hızla yayıldı. Twitter’da “Ezan okuyan bebek” trend oldu. Facebook paylaşımları “Sühanallah, Allah’ın kudreti,” diye doluydu.

Doğar doğmaz ezan okumaya başlayan bebek – Allah'ın kudreti! İslami hikaye  - YouTube

Ertesi gün büyük gazetelerden muhabirler hastaneye geldi. Habertürk, CNN Türk gibi kanallar açıklama alamadı. Güvenlik önlemleri artırıldı. İl müftüsü televizyona çıktı, “Eğer doğruysa Allah’ın mucizesidir,” dedi. Diyanet Başkanı ise “Bu tür iddiaları araştırmadan inanmamak gerekir,” diye uyardı.

Tıp dünyası bilimsel açıklama aradı. Profesör Doktor Hasan Yılmaz, “Yeni doğanların konuşması imkansızdır, ses telleri gelişmemiştir,” dedi. Profesör Doktor Fatma Sezer, “Çok nadir genetik durum olabilir,” diye ekledi. Profesör Doktor Ali Özkan, “Ezan okumak için gerekli motor kontrol yok ama hastane personeli ısrarcıydı, biz duyduk, kayıt da var,” dedi.

Bebek üç gün sonra taburcu oldu ama hastaneden çıkmak zor oldu. Dışarıda kalabalık vardı. Arka kapıdan ambulansla çıktılar. Evde de kalabalık vardı. Mahalleli toplandı, mucize bebeği görmek istiyordu. Ahmet Bey mecburen kapıyı açtı. Komşular tek tek bebeği görmeye başladı.

Akşam bebek uyandığında tekrar ezan okumaya başladı. Herkes donup kaldı. Hasan amca ağladı, “Gerçekten okuyor, bu mucize,” dedi. Ancak ev hayatı zorlaştı. Her gün onlarca insan geliyordu. Konya’dan, Kayseri’den gelenler vardı. Ahmet Bey dükkanını açamıyordu, normal yaşam kalmamıştı. Bebeğin uyku düzeni bozulmuştu.

Tepkiler karışıktı. Bazıları “Bu bebek mübarek,” derken, bazıları “Abartılıyor, reklam yapıyorlar,” diyordu. Ticari teklifler gelmeye başladı. Medya şirketleri “Belgesel yapalım, para ödeyeceğiz,” diyordu. Ahmet Bey reddetti, “Paraya ihtiyacımız yok,” dedi.

İstanbul Üniversitesi bebeği araştırmak istedi. Profesör Doktor Ayhan Kaya, “Bu olay bilim için önemli, incelemek istiyoruz,” dedi. Tereddüt ettiler ama kabul ettiler. Bir hafta test yapıldı. Ses analizi, beyin taraması, genetik testler, gelişim testleri yapıldı. Sonuçlar şaşırtıcıydı. Ses kalitesi normal bebek sesinden farklıydı. Beyin normal gelişim gösteriyordu. Genetik mutasyon yoktu. Gelişim yaşı uygundu.

Profesör Doktor Kaya, “Bebek sağlıklı ama ses üretimi farklı. Bunu açıklayacak veri bulamadık,” dedi. Türkiye’deki haberler dünya medyasında yer aldı. BBC, “Turkey’de mucize bebek,” diye duyurdu. CNN Türk, “Bebek ezan okumaya başladı,” dedi. Dünya medyasından muhabirler geldi. Ahmet Bey yabancı medyaya röportaj vermedi, “Türkçe konuşuyoruz, bu kadar ilgi istemiyoruz,” dedi.

Toplum ikiye bölündü. İnananlar “Bu Allah’ın mucizesi,” dedi. Şüpheciler ise “İmkansız, uydurma,” dedi. Twitter’da büyük tartışmalar yaşandı. Facebook gruplarında “Ezan okuyan bebek inananlar” 50.000 üyeye ulaştı. “Bilim ve akıl grubu” ise 30.000 üyeydi. Bu kutuplaşma aileyi üzdü. “Biz sadece normal anne-baba olmak istiyorduk,” dediler.

Bebek üç aylık olduğunda daha az ezan okuyordu, daha çok normal bebek sesleri çıkarıyordu. Bazıları “Belki sahteydi,” dedi. Ahmet Bey ve Fatma Hanım memnundu, “İnşallah normal hayata döneriz,” dediler. Medya ilgisi azaldı ama bebeğin özel özellikleri vardı. Namaz vakti mırıldanıyordu, ezan sesinde sakinleşiyordu. Çok huzurlu bir bebekti.

Altı aylık olduğunda erken gelişim göstermeye başladı. Erken oturmaya çalışıyor, işaretler yapıyordu. Çok dikkatli dinliyordu. En şaşırtıcısı Kur’an sesine verdiği tepkilerdi. Fatma Hanım Kur’an okuyunca çok dikkatli dinliyordu.

On iki aylık olduğunda konuşmaya başladı. İlk kelimesi “Allah” oldu. Fatma Hanım şoke oldu. İki yaşına geldiğinde kısa ayetler söylemeye başladı. “Bu çocuk gerçekten farklı,” dedi Ahmet Bey.

Bugün o bebek iki yaşında, çok sağlıklı ve mutlu bir çocuk. Hala arada ezan okuyabiliyor ama artık normal çocuk hayatı yaşıyor. Aile normal hayatına dönmeye çalışıyor. Ahmet Bey dükkanını açtı, Fatma Hanım terziliğe devam ediyor. Ama o gece yaşananları asla unutmayacaklar.

Bu hikaye bize şunu öğretiyor: Hayatta mucizeler olabilir. Bilimin açıklayamadığı olaylar yaşanabilir. Bu bebek belki gerçekten özel bir amaçla dünyaya geldi. Belki Allah’ın bir işaretidir. Kesin olan şu: Bu olay herkesi etkiledi, herkesi düşündürdü.

Ahmet Bey ve Fatma Hanım’ın 15 yıllık hasretleri böyle sona erdi. Allah onlara sadece bir bebek değil, mucizevi bir bebek verdi. Bu hikaye gösteriyor ki Allah’ın takdiri her şeyden üstündür. İnsan planlar yapar ama Allah’ın planı farklıdır.

Arkadaşlar, sizce bu inanılmaz gerçek hikaye nasıldı? Bu bebek gerçekten mucize mi? Yoksa açıklanamayan tıbbi bir durum mu? Yorumlarda düşüncelerinizi paylaşın. Eğer sizin de böyle inanılmaz deneyimleriniz varsa yazın.

Unutmayın, hayat her an sürprizlerle doludur ve Allah’ın kudreti sınırsızdır.

 

Related Posts

Our Privacy policy

https://rb.goc5.com - © 2025 News