Hamile Üsteğmen – Zalim Komutanın İşkencesi – Helikopter İndiğinde ORTALIK KARIŞTI!
.
.
Karlı Dağlarda Bir Direniş: Üsteğmen Elif’in Zaferi
1. Bölüm: Dağların Gölgesinde
Hakkari’nin en yüksek dağlarında, kartalların bile ürktüğü bir tepede, askeri bir üst bölgesi vardı. Burada, medeniyetten fersah fersah uzak, kışın ayazında, yazın kavurucu güneşinde, yüzlerce asker vatan nöbeti tutuyordu. Bu üssün mutlak hâkimi ise Yarbay Hakan Güçlü idi. Onun sözü kanun, bakışı ceza, bir hareketi ise askerlerin kaderini belirliyordu.
Yarbay Hakan, yıllar içinde kendine bu dağ başında küçük bir imparatorluk kurmuştu. Yolsuzlukları, zorbalıkları ve acımasız disiplin anlayışıyla herkesin korkulu rüyası olmuştu. Herkes biliyor, herkes görüyordu ama kimse tek kelime edemiyordu. Çünkü bu dağlarda ona karşı gelmek kendi sonunu hazırlamak demekti.
Bir gün, bu karanlık düzene taze bir nefes gibi genç bir kadın subay geldi: Üsteğmen Elif Kaya. 25 yaşındaydı, üniformasının altında büyük bir sırrı saklıyordu. Henüz gebeliğinin ilk aylarındaydı. Karnı belli olmuyordu, kimse bilmiyordu. Ama Elif, rahminde taşıdığı canın farkındaydı ve bu bilinçle hareket ediyordu. Her zamankinden daha dikkatli, daha özenliydi.
2. Bölüm: İlk Günler ve Adalet Arayışı
Elif, askeri hayata hızla adapte oldu. Sabah 5’te boru sesiyle uyanmak, buz gibi suda yüzünü yıkamak, içtima alanında yerini almak… Her şey ona doğal geliyordu. Ancak Elif’i diğerlerinden ayıran, ruhunun derinliklerine işlemiş bir adalet duygusuydu. Birlikte tanık olduğu irili ufaklı yolsuzlukları, haksızlıkları gördükçe içindeki o ateş alevleniyordu.

Askerlerin yemeklerinden nasıl kısıldığını, temel ihtiyaç malzemelerinin eksik dağıtıldığını fark etti. Özellikle kışlık yeni üniformaların askerlere ulaşmaması, ödeneğin ortadan kaybolması… Elif, kıdemli subaylara üstü kapalı sorular sordu ama aldığı cevaplar hep aynıydı: Ya sessizlik ya da “Sen işine bak üsteğmenim.”
Bir gün, Yarbay’ın askerlere gönderilen bayram hediyelerine el koyduğunu gördü. Kurban Bayramı’nda belediyeden gelen bisküvi, şekerleme ve meşrubatlar askerlerin koğuşlarına değil, Yarbay’ın özel deposuna taşınıyordu. İşte o an Elif’in içindeki sabır teli koptu. Bu, sadece bir kural ihlali değildi; vatan nöbeti tutan gençlerin umutlarını ayaklar altına almaktı.
3. Bölüm: Direnişin Başlangıcı
Elif kararını verdi. Artık susamazdı. Karnındaki bebeği için endişeleniyordu ama ondan daha büyük bir arzusu vardı: “İleride çocuğuma, annen doğru olanı yaptı diyebilmek.” Ertesi sabah Yarbay’ın makam odasının kapısını çaldı. Eli titriyordu ama gözlerindeki kararlılık çelik gibiydi.
Erzak yönetimindeki ve yemekhane işleyişindeki sorunları tek tek sıraladı. Aynı zamanda çözüm önerilerini sundu. Elif’in tavrı onurlu ve netti. Ancak Yarbay’ın tepkisi buz gibi soğuktu. Başta ilgisiz davrandı ama Elif somut örnekler verdikçe yüzü gerildi. Özellikle bayram hediyeleri meselesine değinince maskesi düştü. Elif, huzurlu günlerinin sona erdiğini hissetti.
Yarbay, “Birliğe yeni katılmış bir subayın durumu tam anlamadan ahkâm kesmemesi gerektiğini” söyleyip onu sadece kendisine verilen görevlere odaklanması için sert bir dille uyardı. Elif geri adım atmadı. Odadan çıkarken Yarbay’ın bakışlarında düşmanlık vardı.
4. Bölüm: Cehennem Kapıları Açılıyor
Elif’in odadan ayrılmasından birkaç saat sonra birlikte hava gözle görülür şekilde değişti. Fırtına öncesi sessizliği andıran bir gerginlik her yere sinmişti. Öğleden sonra içtima emri verildi. Yarbay, “Bazı yeni katılan subayların birliğin disiplinini bozmaya çalıştığını, çok daha sert ve tavizsiz bir eğitim programı uygulanacağını” duyurdu.
Elif, Yarbay’ın gözlerinin üzerine kilitlendiğini hissetti. İçgüdüsel olarak elini karnına götürdü, bebeğini korumak ister gibiydi. Ertesi sabah sadece Elif’e özel acımasız bir eğitim emri yayınlandı. Tam teçhizatlı olarak içtima alanında hazır beklemek zorundaydı.
Kış sabahının ayazında Elif’in nefesi beyaz bir buhara dönüşüyordu. Yarbay, Elif’e sırtına ikinci bir çanta yükletti. Hamileliğinin ilk aylarında olduğu için vücudu normalden çok daha ağırdı ve çabuk yoruluyordu. Yine de dimdik durdu. “Emredersiniz komutanım, hazırım,” dedi.
5. Bölüm: İşkencenin Zirvesi
İlk eğitim lastik çekmeydi. Devasa bir kamyon lastiği halatla Elif’in vücuduna bağlandı. Görevi lastiği alanın etrafında bir tur çekmekti. En yapılı erkek askerlerin bile zorlandığı bir antrenmandı. Hamile bir kadın içinse neredeyse imkânsızdı.
Elif halatı omuzlarına geçirdi, var gücüyle çekmeye başladı. Birkaç metre sonra nefesi kesilmeye başladı. Sırtındaki teçhizatın ve lastiğin ağırlığı omuzlarına ve beline bir dağ gibi çöküyordu. Hamilelik nedeniyle zaten hassaslaşmış olan vücudu hızla tükeniyordu. Ama durmadı.
Alanı yarıladığında bacakları titremeye başladı. Yarbay, “Daha hızlı! Bu tempoyla mı savaşacaksın?” diye bağırdı. Elif dişlerini sıktı, hızlanmaya çalıştı ama bedeni onu dinlemiyordu. 10 tur koşu emri verildi. Tam teçhizatla 10 tur koşmak, hamile bir kadın için cinayet girişimiydi.
Elif, “Anneciğim, dayan biraz. Annemin bitirmesi gereken bir iş var,” diye içinden fısıldadı. Koşmaya devam etti. 5. turda adımları yavaşladı. 9. turda vücudu alev alev yanıyordu. Son turda aniden durdu, elini karnına bastırdı ama tekrar koşmaya başladı. Sonunda 10 turu tamamladı, Yarbay’ın karşısına geçti ve tekmil verdi. Bacakları boşaldı, yere düşmemek için zor tuttu.
6. Bölüm: Dayanışma ve Sessiz Direniş
Elif’in en ufak bir geri adım atmadığını gören Yarbay daha sistematik bir yıldırma planı devreye soktu. Elif’i tüm birliğin önünde temel yanaşık düzen hareketlerini 100 kez tekrar ettirdi. Gebeliğin ilk aylarındaki bir kadın bedeni için bu ciddi bir yüktü.
Sonra temel muharebe eğitimine katılmasını emretti. Şınav, sürünme, engelli parkur… Elif, genç askerlerle birlikte eğitim aldı. Karnı henüz belli olmasa da yüzüstü yatmanın bebeği için iyi olmadığını biliyordu ama başka seçeneği yoktu. Kalk yat, kalk yat… 30 tekrardan sonra genç askerler bile nefes nefese kalırken Elif pes etmedi.
Dikenli telden sürünme sırasında alt karnında sinsi bir ağrı hissetti. Durdu, Yarbay bağırdı ama Elif birkaç saniye daha bekledi. Sonra parkuru tamamladı. Eğitim sona erdiğinde Elif dışarıdan sakin görünüyordu ama içi içini yiyordu.
O akşam Elif odasında tek başına karnını okşuyordu. Şans eseri anormal bir belirti yoktu ama biliyordu ki bu eziyet böyle devam ederse büyük bir felaket yaşanacaktı.
7. Bölüm: İsyanın Kıvılcımları
Elif’in intikal sırasında baygınlık geçirdiği günden sonra birlikteki atmosferde ince ama belirgin değişiklikler olmaya başladı. Askerler arasında hoşnutsuzluk büyüyor, bazı asubaylar yarbayın davranışlarını sorgulamaya başlıyordu. En önemli değişim ise Elif’in kendi içinde yaşanıyordu. Artık daha fazla dayanamayacağını biliyordu.
Bir akşam Asubay Murat, Elif’e gizlice bulduğu yolsuzluk belgelerini gösterdi. Erzak ve mühimmat defterleri, usulsüzlüklerin açık kanıtıydı. Elif’in gözleri parladı. Nihayet Yarbay’ın usulsüzlüklerini kanıtlayacak delile sahipti.
Bu sırada Elif’in kocası Binbaşı Serkan, Ankara’da görevliydi. Elif’in mektuplarıyla durumdan haberdar olmuş, babası Korgeneral İhsan Demir’e durumu bildirmişti. Korgeneral, gayriresmi soruşturma başlattı ve birkaç gün sonra Elif’in anlattıklarının doğru olduğunu öğrendi.
8. Bölüm: Helikopter İndiğinde Ortalık Karıştı
Bir sabah, Hakkari dağlarının sessizliğinde bir helikopter sesi duyuldu. Başta herkes bunun sıradan bir uçuş olduğunu sandı ama motor sesi giderek yaklaşıyordu. Kolordu komutanlığına ait özel bir helikopterdi. Yarbay’ın yüzü kaskatı kesildi.
Helikopter indi, kapısı açıldı. Korgeneral İhsan Demir ve kurmayları çıktı. Yarbay telaşla selam verdi. Korgeneral, “Birliğin durumunu denetlemeye geldim,” dedi ve doğrudan askerlerin arasına girdi.
Korgeneral gözleriyle Elif’i aradı, önünde durdu. “Birlikteki hayat nasıl gidiyor?” diye sordu. Elif temkinli cevap verdi. Tam o sırada Asubay Murat öne çıktı ve Elif’in yaşadığı zorlukları, yolsuzlukları anlatmaya başladı. Askerler başlarını sallayarak onayladı.
Korgeneral, “Yarbay, hamile bir kadın askere eziyet ettiğin doğru mu?” diye sordu. Elif’in hamile olduğu gerçeği herkesin önünde açıklandı. Yarbay’ın yüzü bembeyaz kesildi. Elif de şaşırmıştı ama artık saklamasına gerek yoktu.
Korgeneral, “Üsteğmen Elif Kaya benim gelinimdir. Karnında benim torunumu taşıyor,” dedi. Yarbay tamamen çökmüştü. Komuta yetkisi elinden alındı, askeri mahkemeye sevk edildi. Adalet geç de olsa yerini bulmuştu.
9. Bölüm: Yeniden Doğuş
Yarbay askeri inzibatlar tarafından götürüldü. Birlikte yeni bir düzen kuruldu. Şeffaf ve adil bir yönetim, tüm askerlere saygı duyan bir kültür inşa edildi. Elif hamileliği nedeniyle özel bir odaya yerleştirildi, uygun görevler verildi. Tüm birlik onu koruyan bir atmosfer yarattı.
Bir akşam Elif odasında karnındaki bebeğiyle konuşuyordu: “Bebeğim, annen çok yoruldu ama kazandık. Senin gözünde gurur duyulacak bir anne olabildim mi?”
10. Bölüm: Cesaretin Simgesi
Elif’in hikayesi diğer birliklere yayıldı. Orduda kadın haklarına yönelik farkındalık arttı, hamile kadın askerler için yönetmelik yayınlandı. Elif cesaretin simgesi oldu. Bir ay sonra askeri mahkeme yarbayı ordudan ihraç etti, hapis cezası verdi.
Elif doğum yaptı, sağlıklı bir erkek bebek dünyaya getirdi. Birlikte Elif’i tebrik etmek için tören düzenlendi. Subay Murat ve diğer askerler ona minnet duyuyordu.
11. Bölüm: Geleceğe Umut
Elif, Binbaşı rütbesine terfi etti. Milli Savunma Bakanlığı’nda kadın politikaları dairesinde görev aldı. Umut adını verdiği oğluyla, askeri hayatta ve toplumsal mücadelede yeni bir sayfa açtı. Onun tecrübeleriyle hazırlanan yönetmelik tüm birliklerde uygulandı.
Bir gün eski Yarbay, Elif’i bulup özür diledi. Hapiste geçirdiği yıllarda değişmişti. Elif affetmenin ve değişimin mümkün olduğunu gördü.
Elif’in hikayesi belgesel oldu, ülke genelinde yayıldı. Binlerce kadın ona mektup yazdı, cesaret buldu. Elif, “Gerçek cesaret korkusuz olmak değil, korkuya rağmen doğru olanı yapmaktır,” diyordu.
Karlı dağlarda başlayan bu hikaye, adaletin ve umudun zaferiyle sona erdi.
SON