Fakir bir kız çöpten bir vakıf kurdu, onunla alay edenler bir gün yardımına muhtaç kaldı

Fakir bir kız çöpten bir vakıf kurdu, onunla alay edenler bir gün yardımına muhtaç kaldı

İzmir’in unutulmuş bir mahallesinde, plastik dağlarının ve sıcak asfalt kokusunun arasında Elif yaşıyordu. Yirmi yaşındaydı; her şeye rağmen gülümseyen bir yüzü, güneşle sertleşmiş elleri vardı. Her sabah, yırtık bir çuvalla sokağa çıkar, şişe ve kutu toplardı. Bu bir tercih değildi — açlıktandı — ama zamanla yoksulluğu bir amaca dönüştü.

Bir gün yükünü satarken, çöpler arasında ekmek kırıntısı arayan çıplak ayaklı bir çocuk gördü. O anda kaderini değiştirecek bir karar verdi:
— Ben çöpten karnımı doyurabiliyorsam, başkalarına da aynı şeyle yardım edebilirim.

Böylece küçük hayali doğdu: “Dönüştür Paylaş” adını verdiği, çöpten kazandığı her kuruşun pirince, deftere ya da ayakkabıya dönüştüğü bir yardım girişimi.

Mahalledekiler ona “plastik kız” diyordu. Kimisi sevecenlikle, kimisi alayla gülümsüyordu.
— Çöpten vakıf mı olurmuş? — diye güldü Aslı, şehrin en zengin işadamının kızı. — Sırada ne var? Kutu tenekelerle defile mi?

Elif cevap vermedi. Başını eğip gülümsedi, şişeleri ayırmaya devam etti. Ama gözlerinde bir ateş vardı.

Aylar geçti. Projesi büyüdü. Başta bir torbayken, sonra küçük bir depo oldu. Ardından mahalledeki bekar annelerin çalışıp kazanç elde ettiği bir geri dönüşüm merkezi haline geldi.

Yerel medya onun hakkında yazmaya başladı:
“Çöpten umuda giden genç kadın.”
Aslı ekran karşısında bir kadeh şarapla gülüyordu.
— Ne oyunculuk ama… keşke fakirlik sadece bir sahne olsaydı.

Ama kaderin dengesi gariptir.

Bir yıl sonra, Aslı’nın babasının şirketi, Karasu Nehri’ni kirletmekle suçlandı. Sosyal medyada fotoğraflar yayıldı: ölü balıklar, siyah su, hasta çocuklar… Halk öfkelendi.

Bir haftadan kısa sürede şirket çöktü. Babası tutuklandı. Gazeteciler peşine düştü. Arkadaşları yok oldu.
Ve o, lüks içinde yaşarken birden parasız, evsiz ve yalnız kaldı.

Yağmurlu bir gece, titreyerek küçük bir topluluk sığınağının kapısını çaldı.
Bir kadın kapıyı açtı. Yüzü, geri dönüştürülmüş bir ampulün sıcak ışığıyla aydınlanıyordu.
— Aslı? — dedi şaşkınlıkla.
Aslı birkaç saniye bakakaldı.
— Elif?

İçerisi mütevazı ama tertemizdi. Çocuklar plastik şişelerden yapılmış oyuncaklarla oynuyordu. Duvarda bir yazı asılıydı:
“Sevgi varsa, hiçbir şey atık değildir.”

Aslı başını eğdi.
— Gidecek yerim yok…
Elif ona baktı, kinle değil huzurla.
— Burada kimse dışarıda kalmaz — dedi yumuşakça. — Bize bir zamanlar kapı kapatanlar bile.

Aslı ağlamaya başladı. Acıdan değil, utançtan.

O gece, tahta paletlerden yapılmış bir yatakta uyudu. Rahat değildi, ama ilk kez korkusuz uyudu.

Günler geçti. Aslı merkezde çalışmaya başladı: temizlik yaptı, malzeme ayırdı, yemek dağıttı. Başta mecburiyetten, sonra inançla.
— Yardım etmenin bu kadar acıtacağını ve aynı anda iyileştireceğini hiç düşünmemiştim — dedi Elif’e.
— Acı ruhu arındırır, tıpkı geri dönüşümün dünyayı temizlediği gibi — dedi Elif.

Zamanla iki kadın, tevazu ve affetmeyle örülü sessiz bir dostluk kurdu.

Bir yıl sonra “Dönüştür Paylaş”, ülkenin en etkili sosyal vakıflarından biri olarak tanındı. Yeni belediye başkanı, çevreye katkılarından dolayı Elif’i ödül törenine davet ettiğinde, yanında Aslı vardı.

Kameralar patladı. Gazeteciler fısıldadı:
— O, nehri kirleten işadamının kızı değil mi?
— Evet… şimdi çöpten umut yaratan kızla birlikte çalışıyor.

Elif mikrofonu aldı.
— Yıllar önce, çöplerin arasında hayal kurduğum için benimle alay edenler vardı. Ama öğrendim ki değer, sahip olduklarınla değil, dönüştürebildiklerinle ölçülür.

Herkes alkışladı. Aslı’nın gözlerinden yaşlar süzülüyordu.
Çünkü o an anladı ki Elif sadece çöpleri değil, kendisini de dönüştürmüştü.

Günler sonra Aslı, Elif’le çekilmiş bir fotoğraf paylaştı ve yazdı:
“Gerçek lüks, taktığında değil; verdiğinde saklı.”

Paylaşım viral oldu. Milyonlar hikayeyi paylaştı.
Ve İzmir’in yoksul mahallelerinde, yeni kızlar Elif’in inancıyla sokaklara çıktı.

Related Posts

Our Privacy policy

https://rb.goc5.com - © 2025 News