Öğrenci, milyarderin karısına yardım ederken sınavını kaçırdı… Sonra bahçesine bir helikopter indi
.
.
1. Bölüm: Sabahın Koşusu
Burak Kaya, Konya’nın serin bir Ekim sabahında, Alaeddin Keykubat Caddesi’nde hızlı adımlarla ilerliyordu. Sırt çantası ağır, kalbi heyecanlıydı. Dört yıldır hayalini kurduğu an gelmişti: Kardiyoloji final sınavı. Bu sınav, mezuniyetinin ve ailesinin umutlarının anahtarıydı. Her adımda, annesinin köydeki küçük evde dua ettiğini, babasının yorgun ellerini, eczanede part-time çalışarak biriktirdiği paraları düşünüyordu.
Saat 8:45. On beş dakikası kalmıştı. “Sınav kapısı tam 9’da kapanır, bir dakika bile gecikme yok,” demişti Doktor Canan Özkan. Burak, aklından son tekrarları geçirerek koştu. Elektrokardiyogram, miyokard enfarktüsü, ritim bozuklukları… Her bilgi, geleceğinin anahtarıydı.
Birden, önünde lüks bir Mercedes’in yanında yere yığılmış bir kadın gördü. Zarif kıyafetleri, mücevherleri vardı ama yüzü solgundu. Şoförü panikle etrafında dönüyor, ne yapacağını bilemiyordu. “Hanımefendi, hanımefendi!” diye bağırıyordu. Kadının nefes alışında zorlanma, göğsünü tutuşu Burak’a bir şeyler anlatıyordu: Kalp krizi.
Saatine baktı: 8:48. Sadece 12 dakikası kalmıştı. İçinde iki ses konuşuyordu. “Geç kalıyorsun, koş!” diyen bir ses ve “Sen doktor olmak istiyorsun, doktorluk şimdi başlıyor” diyen diğer ses. Kadının adı Sevgi Yılmaz’dı. Gözleri yarı kapalı, göğsünü kavramıştı. Burak, çantasını yere bırakıp diz çöktü. “Ben tıp öğrencisiyim. Ambulans çağırdınız mı?” dedi. Şoför, “Çağırdım, geliyorlar!” dedi.
Burak, kadının nabzını kontrol etti. Zayıf ama düzenli. Soluk alışını gözlemledi. “Hanımefendi, beni duyabiliyor musunuz?” dedi. Sevgi, “Nefes alamıyorum,” diye fısıldadı. Burak, onu doğru pozisyona getirdi, soluk almasını kolaylaştırdı. Saat tik tak ediyordu. 8 dakika kalmıştı.

2. Bölüm: Zamanla Yarış
Sevgi’nin gözleri Burak’a odaklandı. “Bir yerlere yetişmeye çalışıyordunuz, koşuyordunuz,” dedi. Burak, güven verici bir gülümsemeyle, “Şimdi önemli olan sizsiniz,” dedi. Ambulans sireni uzaktan duyuluyordu. Burak biliyordu ki o siren, kendi geleceğini de götürüyordu. Ama artık geri dönüş yoktu.
Paramedikler geldiğinde Burak profesyonel bir şekilde durumu aktardı: “Akut miyokard enfarktüsü şüphesi. 38 yaşında kadın hasta. Göğüs ağrısı, dispne, terleme mevcut. Daha önce kalp problemi hikayesi var. Nabız zayıf ama düzenli.” Paramedikler şaşırdı. “Doktor musunuz?” “Tıp öğrencisi, 4. sınıf.” “İyi iş çıkarmışsınız,” dedi baş paramedik.
Sevgi sedyeye alınırken Burak’a baktı. “Adınız neydi?” “Burak Kaya.” “Teşekkür ederim Burak. Benim için önemli bir şeyden vazgeçtiniz, değil mi?” Burak gülümsemeye çalıştı. “Bazı sınavları tekrar alabilirsiniz, bazı hayatları alamazsınız.”
3. Bölüm: Kaybedilenler
Burak, kampüse vardığında sınav çoktan bitmişti. Arkadaşları çıkıyordu. “Neredeydin yahu?” dedi en yakın arkadaşı Emre. “Bir acil durum vardı,” dedi Burak. Anlatmak istemedi. Onlar için sınav her şeydi. Burak için de öyleydi, ta ki bu sabaha kadar.
Telefonu çaldı. Annesi arıyordu. “Oğlum, nasıldı sınav?” “Anne, uzun hikaye. Akşam anlatırım.” Babası da sormuştu. Burak, “Sınava giremedim,” dedi sonunda. Telefon hattı sessizliğe büründü. “Yolda bir kadın kalp krizi geçiriyordu, ona yardım etmek zorunda kaldım.” Babasının sesi hayal kırıklığı ve endişe doluydu. “Sen doktor olmak için okuduğunu unuttun mu? Önce eğitimini tamamlaman lazım.” Annesi, “Oğlum biz senin için ne yaptık biliyor musun?” dedi. Burak’ın kalbi parçalandı.
4. Bölüm: Hayatın Sınavı
Ertesi gün Burak, Doktor Canan Özkan’ın ofisindeydi. “Açıklama yapmak istediğinizi varsayıyorum,” dedi Doktor Canan. Burak, “Hocam, dün sabah bir kadının hayatını kurtarmaya çalışıyordum. Kalp krizi geçiriyordu.” Doktor Canan, “Admirable. Ancak siz henüz doktor değilsiniz. Eğitiminizi tamamlamalısınız. Bu dersi tekrar almanız gerekecek.” Bu kelimeler Burak’ın kalbine bıçak gibi saplandı.
Kampüsten çıkarken Burak, ailesinin endişesini, maddi sıkıntıları, gelecek belirsizliği düşündü. Ama pişmanlık duymuyordu. O anı hatırlayınca yine aynı kararı vereceğini biliyordu.
5. Bölüm: Milyarderin Kararı
Şehrin diğer ucunda, Tarık Yılmaz, Yılmaz Holding’in sahibi, cam duvarlı ofisinde karısının hastanede yattığı geceyi düşünüyordu. Mehmet, “Hanımefendini kurtaran genç, çok özel biriydi. Tıp öğrencisiymiş. Koşuyordu ama yardım etti,” demişti.
Tarık, Burak’ın bilgilerini araştırttı. Burak Kaya, Konya Üniversitesi Tıp Fakültesi 4. sınıf öğrencisi, başarılı ama maddi durumu zor. O gün sınavını kaçırmış, dersi tekrar almak zorunda kalacakmış. Tarık, karısına anlattı. Sevgi gözleri dolu dolu, “Bu çok yanlış. Bu genç bunun bedelini ödememeli,” dedi.
Tarık, üniversiteyle görüştü. Hayırseverlik fonu, burs, staj imkanları planladı. “Bu sadece para meselesi değil, onur meselesi,” dedi.
6. Bölüm: Bahçede Bir Helikopter
Üç hafta sonra Burak’ın hayatı ağırlaşmıştı. Eczanede daha uzun saatler çalışıyor, derslerine daha az vakit ayırabiliyordu. O akşam eve dönerken mahallesinde bir kalabalık gördü. Gökyüzünde bir helikopter alçalıyordu. Komşular şaşkındı. Helikopter Burak’ın evinin bahçesine indi.
Kapı açıldı. Şoför Mehmet, Sevgi Hanım ve Tarık Yılmaz çıktı. Komşular merakla izliyordu. Tarık, Burak’ın yanına yürüdü. “Burak Kaya?” “Evet,” dedi Burak, şaşkınlıkla. “Ben Tarık Yılmaz, bu da eşim Sevgi. Seninle konuşmak istiyoruz.”
Tarık, herkesin duyacağı şekilde konuştu: “Sen eşimin hayatını kurtardın, kendi sınavını kaçırdın. Kendi geleceğini riske attın bir yabancı için. Bunun ne kadar nadir bir şey olduğunu biliyor musun?” Burak, “Herkes aynı şeyi yapardı,” dedi utançla. “Hayır, herkes yapmazdı. Sen ceza değil, ödül hak ediyorsun.”
Sevgi, “Sınavı kaçırdığını, dersi tekrar alman gerektiğini öğrendik. Bu adil değil,” dedi. Tarık, cebinden bir zarf çıkardı. “Yılmaz Holding’in bursunu sana veriyoruz. Eğitiminin tamamını kapsayacak. Mezun olduktan sonra hastanelerimizde staj imkanın olacak. Ayrıca ailene destek için aylık ödenek içeriyor.”
Burak, zarfı aldı ama tereddüt ediyordu. “Hayırseverlik kabul edemem,” dedi. Tarık, “Bu hayırseverlik değil, adalet. Sen bizim için değerli bir şey yaptın, biz de senin için değerli bir şey yapıyoruz.” Komşular alkışladı. Hatice teyze, “Kabul et oğlum, bu senin hakkın,” dedi.
Sevgi, “Bir şartımız var. Doktor olduktan sonra insanlara yardım etmeye devam edeceksin. Çünkü dünyanın senin gibi doktorlara ihtiyacı var,” dedi. Burak’ın gözleri doldu. “Teşekkür ederim,” diye fısıldadı.
7. Bölüm: Yeni Bir Hayat
Burak, artık part-time çalışmak zorunda değildi. Sadece derslerine odaklanabiliyordu. Annesi, evin bahçesine çiçekler ekti. Burak, hayatında ilk kez maddi kaygı olmadan ders çalışıyor, stajı için hazırlanıyordu.
Sevgi Hanım, “Sen bana yaşamak için neden verdin,” dedi bir gün. “O kazadan sonra hayata olan inancımı kaybetmiştim. Sen bana insanların hala iyi olabileceğini hatırlattın.”
8. Bölüm: Telafi Sınavı ve Gurur
Bir gün, Burak’a Doktor Canan’dan mesaj geldi: “Acil olarak ofisime gelebilir misin? Önemli bir konu görüşmek istiyorum.” Burak heyecanla gitti. Doktor Canan, “Yılmaz ailesi beni ziyaret etti. Senin ne yaptığını anlattılar. Kurallar önemli ama bazen insanlık daha önemli. O gün verdiğin karar bir tıp öğrencisinin verebileceği en doğru karardı. Bu dönem sınavını telafi etmen için özel bir imtihan düzenleyeceğim. Ayrıca artık benim en gururlandığım öğrencimsin.”
Burak’ın gözleri doldu. “Teşekkür ederim hocam.” “Ben teşekkür etmeliyim. Sen bana gerçek hekimliğin ne demek olduğunu hatırlattın.”
9. Bölüm: Hayat Kurtarmak
Altı ay sonra Burak, Yılmaz Holding’in hastanesinde stajyer doktor olarak çalışıyordu. Kardiyoloji bölümünde işini tutkuyla yapıyordu. Bir gün acil serviste yaşlı bir adam göğüs ağrısı ile geldi. “Amca, sakin olun. Ben sizinle ilgileneceğim,” dedi Burak. Adam, “Burak Kaya mı? Sen o ünlü çocuk musun? Gazetede okumuştum,” dedi. Burak gülümsedi. “Sadece doğru olanı yaptım amca.”
Tedavi bitince Burak, “Amca, o gün kaybettiğimi sanıyordum ama aslında kazanmıştım. Kendime olan saygımı. Ve şunu öğrendim ki yardım etmek her zaman geri döner.”
10. Bölüm: Mutluluğun Gerçek Anlamı
Burak, akşam eve dönerken gökyüzüne baktı. Bahçede annesinin ektiği çiçekler açmıştı. Sevgi Hanım’dan bir mesaj geldi: “Bugün doktor kontrolümdeydim. Kalbim mükemmel çalışıyor. Hep senin sayende. Teşekkürler hayat kurtarıcım.”
Burak gülümsedi. Bazen hayat size en beklemediğiniz şekilde teşekkür ederdi. O gece ders çalışırken pencereden dışarıyı izledi. Konya’nın sokakları sakinleşmişti ama biliyordu ki yarın yine birileri yardıma ihtiyaç duyacaktı ve o hazır olacaktı.
Çünkü o artık sadece Burak Kaya değildi. O Burak Kaya doktordu ve onun misyonu hayat kurtarmaktı.
11. Bölüm: Doğru Olan Her Zaman Kolay Olan Mıydı?
Kitabının sayfasını çevirirken aklına o sabahki sorusu geldi. Doğru olan her zaman kolay olan mıydı? Cevap artık çok netti. Hayır, ama her zaman değerdi. Ve bu cevapla birlikte Burak’ın hikayesi son bulmuyordu. Aslında o gün gerçek hikayesi başlamıştı.
Çünkü gerçek kahramanlar bir kez kahraman olmazlardı. Her gün, her fırsatta kahraman olmaya devam ederlerdi.