Bölüm 2: Kayseri’den İstanbul’a Uzanan Hayaller
Mecrin, Kayseri’nin Erciyes Dağı’nın eteklerinde, tarihi bir şehirde doğmuştu. Çocukluğu, babasının uçaklar hakkında anlattığı hikayelerle doluydu. Babası, sivil bir uçak mekanikeri olarak çalışırken, annesi matematik öğretmeniydi. Mecrin, babasının işine olan tutkusunu ve havacılığa olan sevgisini her zaman takdir etmişti. Babası, “Uçaklar, gökyüzünün en büyük mucizeleridir,” derdi. Bu sözler, Mecrin’in zihninde derin izler bırakmıştı.
Mecrin, çocukken sürekli gökyüzüne bakar, uçakların nasıl havalandığını ve uçtuğunu hayal ederdi. Havaalanına gittiğinde, uçakların kalkışını izlemek için saatlerce bekleyebilirdi. Babasıyla birlikte gittiği her hava gösterisi, onun hayallerini besliyordu. Ancak, bu hayallerin peşinden koşmak için cesareti olmadığını düşünüyordu. Kayseri’deki bir kız çocuğunun, Türk Hava Kuvvetleri gibi prestijli bir kurumda yer alması, imkânsız gibi geliyordu.

Aile Destanı
Mecrin’in ailesi, ona her zaman destek olmuştu. Annesi, “Hayallerinin peşinden koşmalısın, Mecrin. Denemekle kaybedeceğin bir şey yok,” derdi. Bu sözler, Mecrin’in cesaretini artırıyordu. Bir gün, babası ona bir hikaye anlattı; “Bir zamanlar, gökyüzünde uçan bir kuş vardı. O kuş, her gün daha yükseğe uçmak için mücadele ederdi. Bir gün, rüzgar ona yardım etti ve en yüksek dağa ulaştı. O günden sonra, hiçbir şey onu durduramadı.” Bu hikaye, Mecrin’in içinde bir ateş yakmıştı.
Lise yıllarında, fizik derslerinde gösterdiği başarı, öğretmenlerinin dikkatini çekti. Fizik öğretmeni, ona İstanbul’daki Hava Kuvvetleri Akademisi’ne girmesini önerdi. “Senin disiplinin ve zekan var, Mecrin. Bunu başarabilirsin,” dedi. Mecrin, ilk başta bu fikre gülmüştü. Kayseri’den bir kız, tamircinin kızı, Hava Kuvvetleri Akademisi’ne gitmek? Ancak annesi, “Denemekle bir şey kaybetmezsin,” diyerek onu cesaretlendirdi.
Sınavı geçtiğinde, babasının gözlerinde gurur ve mutluluk gördü. Kabul mektubunu eline aldığında, o kağıdı altın gibi tutuyordu. 2015 yılında, 18 yaşında Hava Kuvvetleri Akademisi’ne girdi. Sınıfındaki az sayıdaki kadınlardan biriydi. Ayrımcılık yoktu, ama havada bir şey vardı: Kadınların daha fazla kanıtlaması, daha fazla dayanması gerekiyordu.
Akademik Mücadele
Akademideki ilk aylar, sabah 5’te uyanmak, kahvaltıdan önce 10 kilometre koşmak ve ardından derslere katılmakla geçti. Vücudu her gün ağrıyordu, kasları çığlık atıyordu ama asla şikayet etmedi. Zayıflık belirtisi göstermemek gerektiğini biliyordu. İlk temel eğitim ayı, onun için bir dayanıklılık sınavıydı. Her gün, yeni bir zorlukla karşılaşıyordu.
Uzmanlık alanı olarak hava trafik kontrolünü seçti. Pilot olmayı çok istiyordu, ama küçük bir astigmat yüzünden diskalifiye oldu. Bu, onun için büyük bir hayal kırıklığıydı. Ancak, hava trafik kontrolü de hayati bir işti; gökyüzünü organize tutan, saniyeler içinde hayat kurtaran bir meslek. Bu düşünce, Mecrin’in motivasyonunu artırıyordu.
Simülatörlerde, kılavuzları ve iletişim kodlarını ezberlemeye başladı. İncirlik Hava Üssü’nde staj yapmaya atandığında, gerçek operasyonlarda çalışmanın heyecanını hissetti. İncirlik, hem Türk Hava Kuvvetleri hem de NATO tarafından kullanılan büyük bir üsydü. Sürekli uçaklar kalkıyor, iniyordu; ritim çılgınca, sorumluluk gerçekti.
İlk Küçümsenme
İncirlik’te kontrol kulesinde görev yaparken, bir egzersizden dönen F-16’nın gece inişini izliyordu. Yanında 20 yıllık deneyime sahip bir çavuş vardı. Operasyon bitince, “İyi iş,” dedi ama “Sesinde daha fazla güven olmalı. Kadınlar bazen olmadıkları zaman bile tereddütlü görünüyor, daha iddialı olmalısın,” dedi. Mecrin, bu sözleri içselleştirmeye çalıştı ama haftalarca düşündü. Gerçekten sesi güvensiz miydi, yoksa sadece kadın olduğu için mi böyle bekleniyordu?
İletişimlerini kaydetti, dinledi, bir eksiklik bulamadı ama şüphe ekilmişti. Bu, onun üzerinde bir baskı oluşturdu. İncirlik’ten sonra akademiye döndüğünde, 2019’da yüksek notlarla mezun oldu. Teğmen rütbesiyle Diyarbakır Hava Üssü’ne atandı. Diyarbakır, Suriye ve Irak sınırına yakın, sürekli askeri operasyonların olduğu bir bölgeydi. Üs büyüktü, atmosfer sürekli alarm halindeydi.
Diyarbakır’da Baskı ve Saygı
Diyarbakır’daki görevi, devriye ve keşif misyonlarında hava trafiğini koordine etmekti. Konsantrasyon, hızlı refleks ve kesin karar gerektiriyordu. Her hata ciddi sonuçlar doğurabilirdi. İlk aylar çok yoğundu. Baskı altında çalışmayı öğreniyordu. Kadın subaylar özellikle izleniyordu; güvenilir olduğunu kanıtlaması gerekiyordu.
Zamanla saygı kazandı. Üstleri ona daha fazla sorumluluk verdi, önemli brifinglere dahil etti. Ancak üs dışındaki dünyada saygı her zaman uzanmıyordu. Bir akşam meslektaşlarıyla surların yanında bir restorana gittiler. Sivil giyimliydiler ama duruşları, yürüyüşleri askeri kimliklerini belli ediyordu. Yan masadaki erkekler, “Kadınlar orduda bir şaka. Savaşta dayanamazlar,” diye fısıldadı.
Aylin adındaki bir arkadaş öfkelendi, onlarla yüzleşmek istedi ama Mecrin engel oldu. “Cahillerle tartışmak bizi sadece belaya sokar,” dedi. Yemeği bitirip üsse döndüler. O gece Mecrin’i adaletsizlik rahatsız etti. Ne kadar eğitim alırlarsa alsınlar, bazıları için asla yeterli olmayacaktı.
Hatalardan Güç Bulmak
Diyarbakır’da üç yıl geçti. Profesyonel olarak büyüdü, baskı altında kendi değerini başkalarının onayına bağlı olmadan anlamayı öğrendi. Düzinelerce operasyona katıldı, yüzlerce uçuşu koordine etti. Hayat kurtaran kararlar aldı. Hatalar da yaptı; bir gece yanlış talimat verdi, küçük bir hata, saniyeler içinde düzeltildi ama tüm gece uyuyamadı. En iyi kontrolörlerin bile hata yaptığını, farkın hatalardan öğrenmekte olduğunu anladı.
2022’de üsteğmen rütbesine terfi etti, İzmir Çiğli Hava Üssü’ne transfer oldu. İzmir, rahat, sahil bir şehirdi. Çiğli Üssü daha küçüktü, operasyonlar daha organizeydi. Diyarbakır’daki yoğunluktan sonra bir nefes alma şansıydı. Ancak burada da değerini yeniden kanıtlaması gerekti. Binbaşı Murat, liderlik pozisyonlarındaki kadınlar hakkında şüpheliydi. Mecrin’e ikincil görevler verdi, bürokratik raporlar, veri analizleri. Mecrin her işi titizlikle yaptı. Yavaş yavaş Murat, onun olağanüstü olduğunu fark etti.
NATO Tatbikatı ve Dönüm Noktası
Dönüm noktası büyük bir NATO tatbikatında geldi. Türk hava sahasında onlarca müttefik uçak aynı anda uçuyordu. Kontrol kulesinde Mecrin ve ekibi, trafiği koordine ediyordu. Tatbikat ortasında ana radar sistemi arızalandı. İki dakika boyunca uçakların yarısı görünmez oldu. Hava trafik kontrolünde iki dakika bir sonsuzluktur.
Mecrin, eğitimini hatırladı, mikrofonu aldı, bilinen son konumlara göre talimatlar verdi. Her uçağın yerini zihninde hesapladı, pilotlardan onay istedi, rotaları ayarladı. Ekip senkronize çalıştı. Radar geri geldiğinde tüm uçaklar doğru yerdeydi, hiçbir olay yoktu.
Tatbikattan sonra Binbaşı Murat onu çağırdı. Eleştiri beklerken tebrik aldı. “Baskı altında sakinliğin nadir. Seni küçümsediğimde hata yaptım,” dedi. Resmi bir özür değildi ama kabul görmek, Mecrin için bir madalyadan daha önemliydi.
İngiltere’de Farklı Bir Dünya
2023’te İngiliz Kraliyet Hava Kuvvetleri ile değişim programı için seçildi. 6 ay süren program, NATO ortak operasyonlarına odaklanıyordu. Seçim titizdi; İngilizce akıcılık, hizmet geçmişi, üstlerden tavsiye ve mülakat. Görüşmede, liderlik pozisyonunda az sayıda kadın olmanın baskısını sordular. Mecrin, iki kat fazla çalışması gerektiğini, küçümsendiği anlar olduğunu ama bunun onu daha güçlü ve kararlı yaptığını söyledi. Kadınlara ilham verme fırsatı olarak gördüğünü ekledi. Albay küçük bir gülümsemeyle onayladı.
Programa kabul edildi. Haberi vardiya sırasında aldı. Ailesi gurur duydu. Babası, “Türk kadınlarının güçlü ve yetenekli olduğunu dünyaya gösterdin,” dedi. Brize Norton hava üssünde eğitim aldı. Her şey farklıydı ama iş tanıdıktı. Kimse kadın olduğunu umursamadı, sadece işini yapan bir subaydı. İlk kez değerini kanıtlaması gerekmeyen bir ortamda, özgürce çalıştı.
Ege’de Kurtarma Operasyonları
2024’te Ege Denizi’nde arama ve kurtarma operasyonlarına liderlik etti. Mülteci tekneleri, yüksek dalgalar, düşük sıcaklıklar. Hassas operasyonlardı. Bir kış günü, Lesbos yakınında batmakta olan bir teknede 50’den fazla kişi vardı. İki helikopter ve bir sahil güvenlik teknesi gönderdi. 47 kişi kurtarıldı, üç kişi boğuldu. Mecrin eve döndüğünde yıllarca ilk kez ağladı. Kurtarılan hayatlar için gurur, kaybedilenler için acı. Ama vazgeçmedi. Operasyonları daha verimli hale getirmek için yeni protokoller geliştirdi, ekipleri eğitti. Başarılı kurtarma sayısı arttı, yanıt süresi azaldı.
İçsel Dönüşüm ve Liderlik
Kendini daha sert, duygusal olarak daha kapalı buldu. Diyarbakır’dan arkadaşı Aylin, “Daha güçlü ama daha uzak görünüyorsun,” dedi. Mecrin savundu ama Aylin haklıydı. Yalnız başına yetenekli olmak için destek istemeyi unutmuştu. Bunun üzerinde çalıştı. Meslektaşlarına daha açık oldu, endişelerini paylaştı. Bu, ekibinin ona daha çok güvenmesini sağladı. Herkes sürecin bir parçası gibi hissetti. Liderliğin en güçlü kişi olmak değil, birlikte güçlü olabilmek olduğunu öğrendi.
Yeni Sorumluluklar ve Son Söz
2025’te Çiğli üssünün genel hava trafik kontrol koordinasyonunu üstlendi. Tüm kule operasyonlarını denetlemek, yeni kontrolörleri eğitmek, güvenlik protokolleri geliştirmek. Bazı yaşlı meslektaşlar terfisine küskün oldu. Cem adlı bir yüzbaşı kapasitesini sorguladı. Mecrin, savunmak yerine, endişesini anladığını, liderliğin hizmet süresi değil, yetkinlik ve özveri olduğunu söyledi. Zamanla en büyük destekçilerinden biri oldu.
28 yaşında, 7 yıllık askeri kariyerin ardından Mecrin, geriye dönüp baktığında kolay olmayan ama her fedakarlığa değen bir yolculuk gördü. Ama yolculuğu bitmemişti. Hala kırılacak bariyerler, yargılanacak insanlar vardı. Esenboğa’daki o görevli gibi, görünüşünden yargılayanlar. Ama Mecrin, kim olduğunu biliyordu. Karmaşık hava operasyonlarını koordine ettiğini, hayat kurtardığını, yeni nesil kontrolörleri eğittiğini biliyordu. Bazen daha geleneksel bir hayatı düşünse de, yaptığı işin önemli olduğunu, dünyada bir etkisi olduğunu biliyor ve bu ona amaç veriyordu.
Küçümsendiği, güvenilmediği, aşağılandığı anlar önemli değildi. Önemli olan, her seferinde ayağa kalkıp değerini kanıtlamak ve ilerlemekti. Kimse bunu ondan alamazdı. Mecrin, Türk Hava Kuvvetleri üsteğmeni, tam olarak olması gereken yerdeydi.