Türkler Ruhumu Bile Duymaz” Dedi! Uçağa Binerken MİT Tarafından REZİL EDİLDİ!
.
Kayıp Şehir
Bölüm 1: Gölgedeki Sır
Tarih: Eylül 2023. Türkiye’nin kalbinde, İstanbul’un kalabalık caddelerinde bir adam yürüyordu. Adı Mehmet’ti. Uzun yıllar boyunca hayatını kayıpları araştırarak geçirmişti. İstanbul’un karanlık köşelerinde kaybolmuş insanların hikayelerini toplar, onların izini sürerdi. Bugün, bir başka kaybın peşindeydi.
Mehmet, bir zamanlar kalabalık olan ama şimdi terkedilmiş bir mahallede yürüyordu. Bu mahalle, geçmişteki ihtişamını kaybetmiş, insanların korkuyla uzaklaştığı bir yer haline gelmişti. Efsanelere göre, bu sokaklarda kaybolanların ruhları dolaşıyordu. Mehmet, kaybolan insanların ruhlarına ulaşmak için buradaydı. Elinde eski bir harita vardı; bu harita, kaybolan bir çocuğun son görüldüğü yeri işaret ediyordu.
Haritada, “Kayıp Çocuk” olarak bilinen Ali’nin adı yazıyordu. Ali, üç yıl önce kaybolmuştu ve ailesi onu bulmak için her şeyi denemişti. Mehmet, Ali’nin kaybolduğu gün, mahalledeki herkesin gördüğü bir adamın peşindeydi. O adam, sıradan bir insan gibi görünüyordu ama Mehmet, onun karanlık bir sırrı olduğunu hissediyordu.
Mehmet, haritayı takip ederek bir apartmanın önüne geldi. Apartmanın kapısı, hafif aralı duruyordu. İçeri girdiğinde, karanlık bir merdivenle karşılaştı. Merdivenin her bir basamağı, ona kaybolmuş ruhların fısıldadığı sırları fısıldıyordu. Yavaşça yukarı doğru tırmandı. Üst katlara çıktıkça, kalbi hızla çarpıyordu. Hissiyatı, burada bir şeylerin yanlış olduğunu söylüyordu.
Bölüm 2: Kayıp Ruhlar
Üst kata ulaştığında, kapısı açık bir daire gördü. Dairenin içinde, eski eşyalar ve tozlu bir masa vardı. Masanın üzerinde, Ali’ye ait olduğunu düşündüğü bir oyuncak araba duruyordu. Mehmet, oyuncak arabanın yanına yaklaştı ve onu dikkatlice aldı. O an, garip bir soğuk rüzgar hissetti. Sanki bir şey onu izliyordu.

Tam o sırada, arkasında bir ses duydu: “Ne arıyorsun burada?” Mehmet, dönüp bakınca, karanlık bir siluetle karşılaştı. Bu, kaybolan çocukların ruhlarından biri olabilirdi. “Ben Ali’yi arıyorum,” dedi Mehmet, sesinde kararlılık vardı. “Onu bulmalıyım.”
Siluet, Mehmet’e doğru yaklaştı. “Ali burada değil, burada kaybolanların ruhları var. Ama senin gibi cesur birini bekliyorduk,” dedi. Mehmet, korkusunu yenerek, “Neden burada kalıyorsunuz? Neden özgür değilsiniz?” diye sordu.
“Bizim ruhlarımız, bu şehre bağlı. Bizi unuttular. Ama senin gibi birinin, bizim hikayemizi duyurması gerek,” dedi siluet. Mehmet, bu ruhların hikayesini öğrenmek için sabırsızlanıyordu. “Bana anlatın, ben sizi özgür kılacağım,” dedi.
Ruh, gözlerini Mehmet’e dikerek, “Ali’nin kaybolduğu gün, bir adam onu kaçırdı. O adam, bu şehirde kaybolmuş ruhlarla besleniyor. Eğer onun peşine düşersen, belki Ali’yi bulabilirsin,” dedi. Mehmet, bu bilgiyi aldıktan sonra, ruhun ona verdiği cesaretle apartmandan çıktı.
Bölüm 3: İz Sürme
Mehmet, ruhun söylediklerini düşünerek, Ali’nin kaybolduğu gün etrafta neler olduğunu araştırmaya karar verdi. İlk olarak, Ali’nin ailesiyle konuşmaya gitti. Aile, oğullarının kaybolduğu günden beri büyük bir acı içinde yaşıyordu. Onlara, kaybolan ruhların hikayesini anlattı. Aile, Mehmet’in cesaretine hayran kaldı ve ona yardımcı olmaya karar verdiler.
Birlikte, Ali’nin kaybolduğu gün çevredeki güvenlik kameralarını incelediler. Ali’nin son görüldüğü yer, terkedilmiş bir binanın önündeydi. Mehmet, bu binayı ziyaret etmeye karar verdi. Bina, karanlık bir geçmişe sahipti. Efsanelere göre, burada kaybolan ruhlar hapsolmuştu.
Bina, dışarıdan bakıldığında korkutucu görünüyordu. Kapısını açtığında, içeriye girdi. Karanlık ve soğuk bir hava, onu karşıladı. Duvarlarda eski yazılar vardı. “Burada kaybolanların ruhları var,” diye fısıldıyordu. Mehmet, cesaretini toplayarak yukarı katlara çıkmaya başladı.
Yukarıda, bir odada garip bir ışık gördü. Odaya girdiğinde, karşısında Ali’nin kaybolduğu adamı buldu. Adam, karanlık bir aura yayıyordu. “Sen kimsin?” diye sordu Mehmet, sesi titreyerek. “Ben, kaybolanların koruyucusuyum. Onları unutturan ben değilim,” dedi adam.
Mehmet, “Ali’yi bırak! Onu özgür bırakmalısın!” diye bağırdı. Adam, gülerek, “Özgür mü? Onlar benim besinim. Eğer istersen, onu kurtarabilirsin. Ama bunun bedeli var,” dedi. Mehmet, ne yapacağını bilemedi. Ama ruhların ona verdiği cesaretle, “Ne bedel?” diye sordu.
Bölüm 4: Son Savaş
Adam, “Bir ruhunu vermen gerek,” dedi. Mehmet, bunu kabul edemezdi. “Hayır, ben ruhumu veremem. Ali’yi kurtarmak için başka bir yol bulmalıyım,” dedi. Adam, “O zaman kaybolacaksın,” diye yanıtladı. Mehmet, ruhların ona verdiği cesaretle, “Hayır, ben kaybolmayacağım. Ali’yi kurtaracağım!” dedi.
Bir anda, odada bir fırtına koptu. Mehmet, ruhların gücünü hissetti. “Ali, ben buradayım! Senin için buradayım!” diye bağırdı. Fırtına, Mehmet’in etrafında dönmeye başladı. Adam, korkmuş bir şekilde geri çekildi. “Beni durduramazsın!” diye haykırdı.
Mehmet, ruhların birleşerek ona güç verdiğini hissetti. “Ali, seni kurtaracağım!” dedi. Fırtına, adamı sarhoş etmişti. Mehmet, ruhların gücüyle adamı alt etti. Adam, çığlık atarak kayboldu. O an, Ali’nin ruhu ortaya çıktı. “Teşekkür ederim,” dedi Ali, gülümseyerek.
Mehmet, Ali’yi kollarına aldı. “Artık özgürsün,” dedi. Ali, gözleri parlayarak, “Sonsuza dek teşekkür ederim,” dedi. İkisi birlikte, terkedilmiş binadan çıktılar. Dışarıda, güneş parlıyordu. Mehmet, artık kaybolan ruhların değil, kurtardığı ruhların hikayesini anlatacaktı.
Bölüm 5: Yeni Bir Başlangıç
Mehmet, Ali’yi ailesine kavuşturdu. Aile, oğullarını bulmanın mutluluğuyla dolup taşıyordu. Mehmet, onların mutluluğunu görünce içindeki acıların hepsini unuttu. “Artık kaybolan ruhlar, kaybolmadı. Onlar özgür,” dedi.
Şehir, karanlık geçmişinden kurtulmuştu. Mehmet, artık kaybolanların hikayesini anlatmak için yeni bir yola çıkmıştı. İstanbul’un sokaklarında, kaybolan ruhların sesini duymaya devam edecekti. Çünkü her kayıp, bir hikaye demekti. Ve her hikaye, bir umut barındırıyordu.
Mehmet, artık sadece bir araştırmacı değil, aynı zamanda bir kurtarıcıydı. İstanbul’un karanlık köşelerinde, kaybolan ruhların izini sürecek ve onların sesini duyuracaktı. Bu, onun yeni başlangıcıydı.