40 Yaşındaki Melek Hanım Şüpheli Paketleri Fark Ettiğinde 13 Yıllık Gizli Kimliği Ortaya Çıktı!

KARGO PAKETİNDEKİ SIR
Sabahın erken saatlerinde İzmir Bornova’daki hızlı kargo şubesinin önünde her zamanki hareketlilik başlamıştı. Turuncu üniforması ve omzundaki büyük çantasıyla Melek Güven, Çiçek Mahallesi’ne doğru yürüyordu. 40 yaşında, düzgün ve güvenilir bir kadındı. Mahalle sakinleri ona “Melek abla” der, kargolarını gönül rahatlığıyla teslim alırlardı. Özellikle yaşlılarla sohbet etmeyi severdi. Küçük Enes her gün sorardı: “Bana bir şey gelmiş mi?” Melek gülümserdi: “Bugün yok Enesciğim, ama yarın belki gelir.”
Mahalleli ona çok güvenirdi. Beş yıldır aynı bölgede çalışıyor, hiç paket kaybetmiyor, zamanında teslimat yapıyordu. “Melek Hanım olmasa kargolarımız kaybolur giderdi,” derdi Fatma Teyze. Melek kendini tanıtırken hep “Eski bir memurum, emekli olunca bu işe başladım,” derdi. Aslında kimse onun 13 yıl narkotik polisi olarak çalıştığını bilmiyordu. Evindeki tek sır, yatak odasının dolabında sakladığı eski polis rozetiydi.
O salı sabahı çantasında 35 paket vardı. Rutinini bozmadan önce Çiçek Sokak, sonra Gül Sokak, en son Papatya Sokak’a uğrayacaktı. Ama bu sabah bir şeyler farklıydı. İlk durağı olan Çiçek Sokak 12 numarada, Ahmet Bey’in paketini teslim ederken paketten tuhaf, güçlü bir kimyasal koku aldı. Melek bu kokuyu tanıyordu. “Belki temizlik malzemesidir,” diye düşündü. Ahmet Bey paketi alırken alışılmadık şekilde aceleciydi. Normalde sohbet eden adam, “Teşekkürler Melek Hanım, acelem var,” diyerek hemen kapıyı kapadı.
İkinci durağında, Gül Sokak 8 numarada oturan Selim Bey’in paketi de aynı kokuyu veriyordu. O da paketi alır almaz hızla içeri girdi. Melek artık şüphelenmeye başlamıştı. Üçüncü paketi Papatya Sokak 5 numaraya teslim ettiğinde kapıyı açan genç adam onu tanımıyordu. Paketi alırken elleri titriyordu, sürekli sokağa bakıyordu. Melek anladı ki bu teslimatlar normal değildi. Paketlerin içinde yasa dışı bir şeyler olabilirdi. Ama artık narkotik polisi değildi, sadece kargo dağıtımcısıydı. “Sen artık o işlerle ilgili değilsin,” dedi kendi kendine.
Dördüncü paketi teslim ederken sohbet başlatmaya çalıştı: “Bu paket çok ağır, içinde ne var acaba?” Adam gerildi, “Bilmiyorum, arkadaşımdan geldi,” dedi. Basit sorulara gergin cevaplar veriliyordu. Beşinci pakette genç bir kadın paketi görünce çok sevindi. “Sonunda geldi!” dedi. Melek masumca “Ne bekliyordunuz?” diye sordu. Kadın hemen toparlandı, “Bir hediye, teyzem gönderdi,” dedi ama sesi samimi değildi.
Öğle arasında kargo şubesine döndü, müdür Hakan Bey’e danıştı. “Bugün teslim ettiğim paketlerde bir tuhaflık var. Çok güçlü kimyasal kokular geliyor, alıcılar çok şüpheli davranıyor.” Hakan Bey düşündü, “Bu paketler nereden geliyor?” Hepsinin gönderen adresi aynıydı: Merkez posta kutusu 113. Hakan Bey, “Bu durumu daha detaylı takip etmemiz gerekebilir,” dedi.
Öğleden sonra Melek mahalledeki evleri gözlemledi. Sabah teslim ettiği evlerde akşam saatlerinde çok kişi girip çıkıyordu. Sanki bu evler bir toplanma yeri gibiydi. Eski narkotik tecrübesi ona bu davranışların uyuşturucu dağıtım noktası olduğunu söylüyordu. Akşam eve döndüğünde dolabından eski polis rozetini çıkardı, uzun süre elinde tuttu. “Artık emeklisin Melek, bu işler seni ilgilendirmiyor,” dedi kendine. Ama uyuyamadı. Çünkü eğer tahminleri doğruysa mahallede büyük bir uyuşturucu operasyonu yürütülüyordu ve kendisi farkında olmadan bu operasyonun kurye görevini yapıyordu.
Ertesi sabah kargo şubesine gittiğinde yine aynı posta kutusundan 12 paket gelmişti. Hepsi aynı mahalleye, aynı adreslere gidiyordu. “Hakan Bey, bu durum çok şüpheli. Aynı gönderici, aynı alıcılar, her gün düzenli sevkiyat. Polise haber vermemiz gerekebilir,” dedi. Hakan Bey tereddüt etti. “Bu çok ciddi bir iddia. Emin misiniz?” Melek, “Beş yıldır bu işi yapıyorum, bu kadar şüpheli durumla hiç karşılaşmadım,” dedi.
O gün yanlışlıkla yırtılan bir paketten dökülen beyaz tozu gördüğünde 13 yıllık narkotik tecrübesi ona bunun kokain olduğunu söyledi. Artık şüphe değil, kesin kanıt vardı.
Üçüncü gün Melek daha dikkatliydi. Paketi kaldırırken köşesinin hafifçe yırtıldığını fark etti, içinden çok az miktarda beyaz toz döküldü. Bu beyaz toz, yüzlerce kez gördüğü kokainin aynısıydı. İlk teslimi Çiçek Sokak 12 numaraya yaptığında Ahmet Bey paniğe kapıldı. “Bu paket nasıl yırtılmış?” Melek sakin kaldı, “Yolda bir şey çarpmış olabilir, içinden bir şey dökülmedi.” Ahmet Bey rahat nefes aldı. Bu tepki Melek’in şüphelerini doğruladı.
İkinci durağında, Gül Sokak 8 numarada içeriden “Mallar geldi mi?” diye bağıran bir ses duydu. “Evet, şimdi kontrol ediyoruz,” dedi Selim Bey. Melek bu konuşmayı duyunca artık hiç şüphesi kalmadı. “Mallar” kelimesi uyuşturucu kaçakçılığında çok kullanılan bir terimdi.
Öğle arasında Hakan Bey’le tekrar konuştu. “Artık eminim, bu paketlerin içinde uyuşturucu var.” Hakan Bey şaşırdı. Melek bir an tereddüt etti, eski mesleğini açıklayacak mıydı? “Eskiden güvenlik sektöründe çalışıyordum. Bu tür durumları tanırım.” Hakan Bey şüphelendi, “Hangi güvenlik sektörü?” Melek artık gerçeği söylemek zorunda kaldı: “Poliste çalışıyordum. Narkotik biriminde.” Hakan Bey’in ağzı açık kaldı. “Siz polis miydiniz?” Melek, “13 yıl narkotik polisi olarak görev yaptım, 5 yıl önce emekli oldum,” dedi.
Melek eski meslektaşı komiser yardımcısı Okan Demir’i aradı. “Okan, ben Melek. Uyuşturucu kaçakçılığı tespit ettim. Kargo servisi üzerinden yapılıyor.” Okan şaşırdı. Melek tüm gözlemlerini, şüpheli paketleri, alıcıların davranışlarını anlattı. “Mükemmel analiz Melek, sen hala çok iyisin bu işte,” dedi Okan. “Daha fazla kanıt toplamamız gerekir. Sen gözlemlemeye devam et, biz de hazırlık yapalım.”
Akşam mahallede bekleyen motosikletlileri fark etti. Hepsi genç, hepsi tedirgindi. Bunlar muhtemelen uyuşturucuları küçük bölgelere dağıtan kurye ekibiydi. O gece uyuyamadı. Çünkü ertesi gün hem kargo dağıtımcısı gibi davranmak hem de kanıt toplamak zorundaydı ve bu çok riskliydi.
Dördüncü gün teslimat sırasında “Sen çok meraklısın ha hanım abla,” sözlerini duyduğunda çete üyelerinin kendisinden şüphelendiğini anladı. Artık kimliği tehlikedeydi. Bir kadın fısıldadı: “Dikkatli olun, bazı kişiler sizin hakkınızda konuşuyor.” Melek endişelendi. Eğer çete üyeleri ondan şüpheleniyorsa kimliğini araştırabilirlerdi.
Okan’ı aradı, “Durum kötüleşiyor, benden şüphelenmeye başladılar.” Okan, “Bu akşam İzmir’e geliyorum, yarın başlarız,” dedi. Melek normal işini yapmaya devam etti, fazla meraklı görünmemeye çalıştı. Ama bir motosikletlinin kendisini izlediğini fark etti. Artık çete onu hedef olarak görebilirdi.
Kargo şubesine döndüğünde Hakan Bey endişeliydi. “Bu uyuşturucu işleri çok tehlikeli değil mi? Ya size bir şey olursa?” Melek, “Bu riski göze almam gerekiyor Hakan Bey, çünkü bu çete durmazsa daha çok insan zarar görecek,” dedi.
O gece eve döndüğünde telefon çaldı. Tanımadığı bir numara, tehdit edici bir ses: “Sen fazla meraklısın. Dikkat et kendine.” Melek’in eli titremeye başladı. Artık açık tehdit alıyordu.
Beşinci gün Ahmet Bey’in “Sen eski narkotik polisi Melek Güven değil misin?” sorusunu duyduğunda kimliğinin ifşa olduğunu anladı. Kapıyı açar açmaz Ahmet Bey, “Sakın inkar etme, her şeyi öğrendik,” dedi. Melek artık saklamanın anlamı olmadığını anladı. “Evet,” dedi. Ahmet Bey telefon etti, “Abi eski polis çıktı, ne yapacağız?” Telefondaki kişi, “Tamam, getiriyoruz,” dedi. Melek’in telefonu çaldı, Okan arıyordu. Adamlar telefonu kapattırdı, Melek açtı, “Okan, dikkat et, kimliğim açığa çıktı.” Adamlar Melek’i dışarı çıkarmaya hazırlanırken sokakta polis sirenleri duyuldu. Sokak polis araçlarıyla çevrilmişti. “Kimse kıpırdamasın, polis!” diye bağırdı Okan. Ahmet Bey Melek’i rehin aldı. O anda Melek’in 13 yıllık polis tecrübesi devreye girdi. Rehin durumlarında nasıl davranması gerektiğini biliyordu. “Okan, ben Melek, üç kişi var içeride, silahlılar!” diye haber verdi.
Çatışma başladığında Melek yere kapaklandı, eski eğitimi sayesinde güvende kalmayı başardı. Okan ve ekibi profesyonelce operasyonu yürüttü. 10 dakika sonra tüm çete üyeleri yakalanmıştı.
Okan koşarak yanına geldi, “İyi misin?” diye sordu. “İyiyim, teşekkürler. Seni özledim,” dedi Melek. Mahalle sakinleri şaşkınlıkla olayları izliyordu. Fatma Teyze yaklaştı, “Melek Hanım, siz gerçekten polis miydiniz?” “Evet, Fatma Teyze. Ama artık emekliyim.” Küçük Enes koşarak geldi, “Melek abla, siz kötü adamları yakaladınız mı?” “Evet, Enesciğim, artık mahallede güvendesiniz.”
Komiser Serkan Yılmaz, “Bu operasyonla İzmir’in en büyük uyuşturucu çetesini çözdün,” dedi. Melek, “Ben sadece görevimi yaptım,” dedi. Polis merkezinde Melek’in verdiği ipuçları sayesinde diğer şubeler de tespit edildi. O gece eş zamanlı operasyonlarla Karşıyaka, Konak, Gaziemir ve Tire’de de aynı sistemle çalışan çeteler yakalandı. Melek şaşırdı, sadece mahallede gördüğü şüpheli durumların bu kadar büyük bir çetenin parçası olduğunu hiç düşünmemişti.
Kargo şirketi müdürü Hakan Bey, “Eğer isterseniz şirket size güvenlik müdürü pozisyonu teklif edebilir,” dedi. Melek düşündü, “Henüz karar vermedim,” dedi.
Akşam operasyon tamamlandığında toplam 32 kişi yakalanmış, beş farklı lokasyonda uyuşturucu ele geçirilmişti. Okan, “Bu operasyonun kahramanı sensin,” dedi. Medya ilgilendi, ama Melek medyaya çıkmak istemiyordu. “Ben sıradan bir kargo dağıtımcısı olmak istiyordum, sessiz, huzurlu bir hayat. Ama artık o mümkün değil. Herkes kim olduğumu öğrendi.”
Ertesi gün mahalle sakinleri onu kahraman gibi karşıladı. Fatma Teyze sarıldı, “Melek Hanım, bizi kurtardınız.” Küçük Enes, “Melek abla, siz gerçek polis misiniz?” “Evet, Enesciğim, ama artık emekliyim. Polis olmak çok zor mu?” “Evet ama çok değerli bir meslek. Ben de büyüyünce polis olacağım,” dedi Enes.
Akşam evinde otururken telefon çaldı. İzmir Emniyet Müdürü arıyordu. “Melek Hanım, sizi tebrik ediyorum. Çok büyük bir operasyonu başarıyla tamamladınız. Emniyet Müdürlüğünde danışman olarak çalışmayı düşünür müsünüz?” Melek, “Bu çok büyük bir onur,” dedi.
Evde eski polis rozetini çıkardı. 5 yıldır gizlediği bu rozet artık utanılacak bir şey değildi, aksine gurur duyulacak bir şeydi. O gece çok daha rahat uyudu. Artık kimliğini gizlemek zorunda değildi.
Üç ay sonra Melek, İzmir Emniyet Müdürlüğü’nde uyuşturucu ile mücadele danışmanı olarak görev yapıyordu. Haftada üç gün poliste, üç gün kargo şirketinde güvenlik danışmanıydı. Çiçek Mahallesi’ni ziyaret ettiğinde mahalleli onu kahraman gibi karşılıyordu. “Bu mahalle artık çok güvenli, herkes biliyor ki sizin sayenizde temizlendi,” dedi Fatma Teyze.
Kargo şirketi merkezi, onu tüm Türkiye’deki şubelerde güvenlik danışmanı yapmak istediğini bildirdi. Melek, “Şimdilik İzmir’de kalmak istiyorum,” dedi.
Evinde eski polis rozeti ile yeni danışman rozeti yan yana duruyordu. İkisi de onun kimliğinin parçasıydı artık. Okan aradı, “Yarın İçişleri Bakanı geliyor, seni takdir belgesiyle ödüllendirecek. Yılın sivil kahramanı ödülü alacaksın.” Melek törende çok duygulandı. İçişleri Bakanı, “Melek Hanım, sıradan bir kargo dağıtımcısı gibi görünürken aslında ülkemizin güvenliği için çalışan gizli bir kahraman çıktı. Bu vatandaş olarak nasıl sorumluluk alınacağının en güzel örneğidir,” dedi.
Melek mikrofonu aldı: “Her vatandaş aynı durumda aynısını yapardı. Çünkü vatan sevgisi ve adalet duygusu hepimizin içinde var.”
Akşam evinde otururken mahalleli Enes’in annesi aradı. “Enes sürekli sizden bahsediyor, ‘Ben de Melek abla gibi olacağım’ diyor. Siz gerçekten çok güzel bir örnek oldunuz, sadece mahallemiz için değil, tüm ülke için.”
Melek anladı ki yaptığı iş sadece suçluları yakalamak değil, gelecek nesillere ilham vermekti. Hayat bazen en beklenmedik şekillerde eski kimliğimizle yüzleştirir. Ve o zaman anlarız ki, geçmişimiz bizim en büyük gücümüz olabilir.
SON