“Babamı Serbest Bırak ve Seni Ayağa Kaldırayım!” – Mahkeme O İmkansızı Yapana Kadar Güldü

“Babamı Serbest Bırak ve Seni Ayağa Kaldırayım!” – Mahkeme O İmkansızı Yapana Kadar Güldü

İstanbul Adalet Sarayı’nda kalabalık bir mahkeme salonunda, 7 yaşındaki Sofya Yılmaz babasından ayrılmamak için gözyaşları içinde yalvarıyordu. Babası Rıdvan Yılmaz, annesinin ölümünden sonra kızının tek dayanağı olmuştu. Ancak yoksulluk ve zor koşullar nedeniyle sosyal hizmetler Sofya’yı babasından almak istiyordu. Rıdvan iki işte çalışıyor, kızına en iyi hayatı sunmaya çalışıyordu ama sistemin soğuk kuralları karşısında çaresizdi.

Mahkeme salonunda, sert ve duygusuz bir yargıç olan Doğan Aksoy, yıllardır tekerlekli sandalyeye mahkumdu. Duruşmada herkes onun kararının kesin olduğuna inanıyordu. Savcı, Sofya’nın evde sık sık yalnız kaldığını, yetersiz gözetim ve kötü yaşam koşullarını gerekçe göstererek velayetin kaldırılmasını talep etti. Rıdvan’ın avukatı ise babanın sevgisi ve özverisini savundu ama yargıç kararını vermişti.

BABAMI SERBEST BIRAK VE SENİ AYAĞA KALDIRAYIM!" - MAHKEME O İMKANSIZI YAPANA  KADAR GÜLDÜ! - YouTube

Tam o sırada Sofya, cesaretle öne çıktı ve yargıca seslendi: “Babamı serbest bırak, ben de seni ayağa kaldırırım!” Salon kahkahalarla doldu, kimse küçük bir kızın böyle bir mucizeye inanmasına ciddiyetle yaklaşmadı. Ancak Sofya, yargıcın önünde diz çöküp ellerini onun felçli bacaklarına koydu. Salonda derin bir sessizlik oluştu. Sofya gözlerini kapattı, bir dua gibi mırıldandı ve yargıca “Kendinizi affedin, iyileşmek için önce buna ihtiyacınız var,” dedi.

Yargıç Aksoy, yıllar önce geçirdiği kazada eşini ve oğlunu kaybetmiş, suçluluk duygusuyla yaşamıştı. Sofya, yargıcın geçmişini ve acısını bilmediği halde ona dokunarak “Oğlunuz Gökhan sizi suçlamıyor, kendinizi affedin,” dedi. Yargıç şaşkınlıkla kendi bacaklarında bir karıncalanma hissetti. Önce ayak parmaklarını oynatabildi, sonra ise yardım almadan tekerlekli sandalyesini hareket ettirdi. Salondakiler gözlerine inanamadı.

Kısa bir aradan sonra mahkeme yeniden toplandı. Yargıç Aksoy, gözyaşları içinde kendi geçmişini ve acımasız kararlarını itiraf etti. Yıllarca kendi suçluluğu yüzünden aileleri ayırdığını, gerçek adaletin sadece kurallara değil, insan kalbine de bakmayı gerektirdiğini söyledi. Ardından, Sofya’nın babasından ayrılmasına karar vermek yerine, aileyi güçlendirecek sosyal destek programlarını başlatacağını açıkladı. Velayet talebi reddedildi, Sofya babasına kavuştu.

BABAMI SERBEST BIRAK VE SENİ AYAĞA KALDIRAYIM!" - MAHKEME O İMKANSIZI YAPANA  KADAR GÜLDÜ! - YouTube

O günden sonra Sofya’nın inancı ve sevgisi sadece babasının değil, yargıcın da hayatını değiştirdi. Yargıç Aksoy, mucizevi şekilde bacaklarında hislerini geri kazandı, yargıçlıktan istifa edip çocuk ve aile koruma projelerine katıldı. Rıdvan ise yeni bir iş buldu, sosyal konut yardımıyla daha iyi bir eve taşındı. Sofya yeni okulunda mutlu ve kendine güvenli bir çocuk oldu.

Mahkeme mucizesi kısa sürede tüm İstanbul’da konuşulmaya başlandı. Bazıları olayı bilimsel, bazıları ruhsal açıdan tartıştı. Ancak Rıdvan ve Sofya için mucize, sevgi ve inancın gücünde yatıyordu. Sofya, annesinden öğrendiği gibi, “İnanç göremediğimiz şeye inanmak, sevgi ise her şeyi iyileştiren en büyük güçtür,” diyordu. Onun sayesinde, bir mahkeme salonunda imkansız mümkün oldu; bir baba kızına kavuştu, bir yargıç kendini affetti ve hayata yeni bir umutla başladı.

Bir yıl sonra, Sofya’nın doğum günü partisinde eski yargıç Doğan Aksoy bastonuyla yürüyerek geldi. Sofya ona sarıldı, “Sadece kendinizi affetmeniz gerekiyordu,” dedi. O günden sonra Sofya’nın inancı ve sevgisi, çevresindeki herkese umut ve şifa getirdi. Gerçek mucize, bir çocuğun saf sevgisi ve sarsılmaz inancıydı; imkansızın mümkün olabileceğine dair bir hatırlatma.

Related Posts

Our Privacy policy

https://rb.goc5.com - © 2025 News