DOKTOR MİLYONERİN ODASINA KAMERA KOYUYOR… VE GECE YAŞANANLAR HERKESİ ŞOKA SOKUYOR…

DOKTOR MİLYONERİN ODASINA KAMERA KOYUYOR… VE GECE YAŞANANLAR HERKESİ ŞOKA SOKUYOR…

İstanbul’un en lüks hastanelerinden biri olan Şifa Hastanesi’nin koridorlarında Doktor Mehmet Yılmaz, derin bir düşünceye dalmış yürüyordu. 78 yaşındaki Ahmet Yıldırım, 3 ay önce yüksek tansiyon kriziyle hastaneye yatırılmış ve o zamandan beri özel bir odada tedavi görüyordu. Ancak bu zengin iş adamı, hemşireleri ve doktorları sürekli tersliyor, kimseyle doğru düzgün konuşmuyor ve kendini herkesten uzak tutuyordu. Bu yalnız ve sert adamın odasında neler olup bittiği ise Mehmet’i giderek daha çok endişelendiriyordu.

Bir gün Başhemşire Gül, Ahmet Bey’in sol kolunda yeni morluklar olduğunu fark ettiğini söyledi. “Doktor, bu hafta üçüncü kez oldu. Ahmet Bey nasıl olduğunu hatırlamadığını söylüyor. Geceleri kendine zarar veriyor olabilir mi?” dedi. Mehmet, bu durumun nedenini öğrenmek için bir plan yaptı. “Odasına bir kamera yerleştireceğim,” dedi kararlı bir şekilde. Gül şaşkınlıkla karşı çıktı: “Doktor, bu çok riskli. Ahmet Bey bunu öğrenirse sonuçları kötü olabilir.” Ancak Mehmet, hastasının sağlığı için bunu yapması gerektiğine inanıyordu.

O gece, Mehmet küçük bir kamerayı Ahmet Bey’in odasına yerleştirdi. Kamera, odanın her köşesini görebilecek şekilde yerleştirilmişti. Ertesi sabah, kamera kayıtlarını izlemeye başlayan Mehmet, gördükleri karşısında şok oldu. Saat gece 2’yi gösterdiğinde Ahmet Bey yatağından kalktı ve odadaki bir koltuğa oturdu. Elindeki yastığı kucaklayarak, sanki bir insanla konuşuyormuş gibi, “Merhaba Ayşe, bugün seni görmekte geciktim, özür dilerim,” dedi. Mehmet, Ahmet’in yıllar önce vefat eden eşiyle konuştuğunu fark etti. Ahmet devam etti: “Merve’yi çok düşünüyorum. Annene benziyor ama benim gibi sert biri oldu. Artık beni ziyarete bile gelmiyor. Emre ise… Onunla 20 yıldır konuşmadım. Acaba çocukları var mı? Torunlarımı hiç tanımadım.”

DOKTOR MİLYONERİN ODASINA KAMERA KOYUYOR… VE GECE YAŞANANLAR HERKESİ ŞOKA  SOKUYOR… - YouTube

Ahmet Bey’in yüzünden süzülen gözyaşlarını görünce, Mehmet’in boğazı düğümlendi. Bu soğuk ve sert adamın içinde, kaybettiği ailesine duyduğu büyük bir özlem yatıyordu. Ancak kayıtlar burada bitmedi. Gece saat 3’e doğru, odanın penceresi yavaşça açıldı ve içeri siyah bir kedi girdi. Ahmet Bey kediyi görünce ilk kez gülümsedi: “Merhaba Kara, yine geldin mi? Ayşe senin bizim ilk kedimiz Kahve’nin ruhu olduğunu söylerdi.” Kedi, Ahmet’in bacaklarına sürtündü ve onun yanına kıvrıldı. Ahmet, kediyi severken “Biliyor musun Kara, burada olmaktan çok yoruldum ama senin ziyaretlerin beni rahatlatıyor,” dedi.

Mehmet, bu görüntüleri izlerken Ahmet Bey’in morluklarının ve huzursuzluğunun sebebini anlamıştı. Ahmet, geceleri derin bir yalnızlık içinde geçmişiyle yüzleşiyor, kendi kendine zarar veriyor ve uykusuz geceler geçiriyordu. Mehmet, bu durumu Gül’e anlattı. Gül de çok şaşırmıştı: “Demek ki Ahmet Bey’in bu kadar sert davranmasının sebebi acı çekmesiymiş.”

Mehmet, ertesi gün Ahmet Bey’in kızı Merve ile konuşmaya karar verdi. Merve, babasının yalnızlığı ve acıları hakkında hiçbir şey bilmiyordu. Mehmet, gizli kamera kayıtlarını ona gösterdi. Merve, babasının yastığa sarılarak ağladığını ve annesiyle konuştuğunu görünce gözyaşlarına boğuldu. “Babamın bu kadar acı çektiğini bilmiyordum,” dedi. Mehmet, ona babasıyla gerçek bir konuşma yapmasını önerdi.

Merve, ertesi gün babasının odasına gitti ve uzun zamandır ilk kez onunla duygusal bir konuşma yaptı. Ahmet Bey, “Büyük hatalar yaptım kızım. Anneni kaybettikten sonra kendimi sizden uzaklaştırdım. Emre’yi kırdım. Şimdi torunlarım olduğunu bile bilmiyorum,” dedi. Merve, babasına Emre’nin iki çocuğu olduğunu ve onu hala özlediğini söyledi. Ahmet’in gözlerinden yaşlar süzüldü: “Oğlum beni affeder mi?” Merve, “Bunu ancak denersen öğrenebilirsin baba,” dedi.

Bir hafta sonra Ahmet Bey’in odasında büyük bir buluşma gerçekleşti. Merve, Emre’yi ikna etmiş ve onu babasıyla buluşturmuştu. Ahmet, oğluna sarılarak, “Seni çok özledim oğlum,” dedi. Emre de gözyaşları içinde, “Ben de sizi çok özledim baba,” diye karşılık verdi. Ahmet, torunlarıyla tanıştı ve onların sevgisiyle adeta yeniden doğdu.

Bu olaydan sonra Ahmet Bey, ailesiyle ilişkisini düzeltmekle kalmadı, aynı zamanda bir vakıf kurarak, ailesi gibi kopmuş olan diğer ailelere yardım etmeye karar verdi. “Ayşe Yıldırım Vakfı” adı verilen bu vakıf, ailelerin yeniden bir araya gelmesine destek oluyordu. Ahmet Bey, “Hayatım boyunca yaptığım en iyi yatırım, ailemi geri kazanmak için attığım bu adımdı,” diyordu. Kara ise hâlâ Ahmet’in evini ziyaret ediyor, bu mutlu ailenin bir parçası olarak hayatına devam ediyordu.

Bu hikaye, bazen en karanlık anların, yeni bir başlangıcın ilk adımı olabileceğini gösteriyordu. Çünkü sevgi, her zaman her şeyin üstesinden gelebilirdi.

Related Posts

Our Privacy policy

https://rb.goc5.com - © 2025 News