Gururlu Türk kızı diyor: “9 dil konuşabiliyorum” — Milyoner güldü ama yeteneği onu sessiz bıraktı
Almanya’nın en prestijli otellerinden birinde, genç bir Türk kızı olan Aylin Yılmaz, tepsilerle konuklara içecek servisi yapıyordu. 17 yaşındaki Aylin, o gece sadece garsonluk yapıyor gibi görünse de, aslında çok daha büyük hayalleri vardı. Hamboldt Üniversitesi’nin dil bilim bölümünden kabul almıştı, ancak tam bursu olmadığı için okul masraflarını karşılamak amacıyla bu işi yapıyordu. Babası, bir caz müzisyeni olarak ek işler alırken, annesi Ankara’da bir dil bilim profesörüydü. Aylin, bu iki kültürün arasında büyümüş, küçük yaşlardan itibaren dillere ve kültürlere büyük bir ilgi duymuştu. Şimdi ise tam 9 dili akıcı bir şekilde konuşabiliyordu.
O gece, etkinlikte dünyanın dört bir yanından iş insanları bir araya gelmişti. Teknoloji milyarderi Klaus Richter, 9 milyar euroluk bir uluslararası anlaşmayı sonuçlandırmak için delegelerle görüşüyordu. Ancak, Aylin için işler pek de yolunda gitmiyordu. Klaus Richter, Aylin’in tepsisine yanlışlıkla çarpmış, üzerini şampanya ve kanepelerle kirletmişti. Üstelik, onu küçümseyerek “Sen sadece garsonsun, haddini bil,” demişti. Aylin, bu aşağılamayı sessizce karşılamış olsa da, içinden bu durumu değiştireceğine dair kendine söz verdi.

Gece ilerledikçe, etkinlikte bir kriz patlak verdi. Klaus Richter’in anlaşma için ayarladığı çevirmenler, uçuş iptali nedeniyle gelememişti. Delegeler kendi aralarında farklı dillerde konuşuyor, ancak kimse birbirini tam anlamıyla anlayamıyordu. Çeviri eksikliği, anlaşmayı tehlikeye atıyordu. Aylin, bu durumu uzaktan izlerken bir karar vermesi gerektiğini fark etti. Sessiz kalıp görünmezliğini koruyabilir ya da sahip olduğu yetenekleri kullanarak duruma müdahale edebilirdi.
Sonunda cesaretini topladı. Etkinlik koordinatörüne yaklaşıp, “Yardımcı olabilirim. İhtiyacınız olan dillerin hepsini konuşabiliyorum,” dedi. Ancak, kimse Aylin’i ciddiye almadı. Onu küçümseyen bakışlarla, “Bu iş ciddi bir şey, sen sadece işine bak,” dediler. Aylin geri çekilmek üzereyken, Japon delegasyonunun ayrılmaya hazırlandığını gördü. Bu, anlaşmanın tamamen çökmesi demekti. Derin bir nefes aldı ve Japon delegasyon liderine mükemmel Japoncasıyla seslendi: “Lütfen yanlış anlaşılmaları açıklamama izin verin.”
O anda tüm gözler Aylin’e çevrildi. Kimse, bir garsonun bu kadar akıcı bir şekilde Japonca konuşmasını beklemiyordu. Aylin, teknik terimlerle dolu karmaşık detayları açıklamaya başladı. Japon delegasyon lideri şaşkınlıkla dinledi ve Aylin’in söylediklerini onayladı. Ardından Aylin, diğer delegasyonlara dönerek Mandarin, Almanca, Fransızca, Arapça ve diğer dillerde konuşmaya başladı. Her bir delegasyonun endişelerini net bir şekilde ifade etmelerine ve anlamalarına yardımcı oldu. Aylin’in yetenekleri, anlaşmayı kurtarmak için bir köprü olmuştu.
Klaus Richter, Aylin’in bu performansını izlerken hem şaşkın hem de etkilenmişti. Daha önce küçümsediği bu genç kız, milyar euroluk bir anlaşmayı kurtarmıştı. Delegeler, Aylin’e büyük bir saygı gösteriyor, onun yeteneklerini övüyordu. Suudi delegasyon lideri, “Bu kadar hassas bir çeviri yeteneği yıllardır görmedim,” dedi. Japon delegasyon lideri ise Aylin’e iş teklifinde bulundu.
Toplantı sonunda Klaus Richter, Aylin’i yanına çağırdı. “Bugün inanılmaz bir iş çıkardınız,” dedi. Ancak Aylin, Richter’in önceki aşağılayıcı tavrını unutmuş değildi. “Bugün beni gördüğünüz için teşekkür ederim. Ama yeteneklerimi göstermek için bu kadar olağanüstü bir şey yapmak zorunda kalmamam gerekirdi,” dedi. Richter, hatasını kabul etti ve Aylin’e uluslararası ilişkiler bölümünde bir pozisyon ve tam burs teklif etti. Aylin, bu teklifi kabul etti ama detayları yazılı olarak almayı talep etti.
6 ay sonra, Aylin artık Richter Dynamics’in uluslararası ilişkiler sorumlusu olarak çalışıyordu. Hem Hamboldt Üniversitesi’nde eğitimine devam ediyor hem de şirkette önemli projelerde yer alıyordu. Bir zamanlar görünmez bir garson olan Aylin, şimdi uluslararası iş dünyasında saygı gören bir figür haline gelmişti. Aylin, yeteneklerinin ve cesaretinin onu nerelere taşıyabileceğini herkese göstermişti.
Bu hikaye, bazen görülmek için bile olağanüstü çabalar göstermek zorunda kalanların, sonunda hak ettikleri yere gelebileceğini gösteriyor. Çünkü bazen en büyük risk, hiç risk almamaktır.