MİLYONER ERKEN GELİNCE, KIZINI SOKAKTA TERK EDİLMİŞ HALDE GÖRDÜ. SEBEBİ ÖĞRENİNCE ŞOKE OLDU
Tahsiner Erbakan, Tokyo’dan bir gün erken dönüyordu. Karşıyaka’daki lüks villasının önünde taksiden indiğinde, kaldırımda yalnız oturan küçük bir kız dikkatini çekti. Sarı elbisesi çamurlanmış, saçları karışmış, yüzünde korku dolu bir ifade vardı. Elindeki eski peluş ayıya sımsıkı sarılmıştı. Bu, Tahsin’in beş yaşındaki kızı Nilsu’ydu.
Tahsin’in kalbi parçalandı. Kızını kucağına aldığında bir deri bir kemik olduğunu, üstünde idrar ve kir kokusu olduğunu fark etti. Evde ise müzik, kahkahalar ve parti sesleri yükseliyordu. Nilsu, “Baba yardım et, yine beni dövecek!” diye fısıldadı. Annesi Canan, misafirleriyle eğlenirken Nilsu’yu dışarıda bırakmıştı. Küçük kız, annesinin babasının öldüğünü söylediğini, evde misafir varken gürültü yapmaması gerektiğini anlattı. Geceyi bahçede, battaniyesine sarılarak geçirmişti.
Tahsin, kızının morarmış kollarını görünce öfkesi iyice arttı. Evdeki hizmetçi Nurten teyze, Canan tarafından kovulmuştu çünkü Nilsu’ya iyi bakıyor ve onu koruyordu. Nilsu, annesinin misafirleri gelince hep dışarı gönderildiğini, bazen günlerce aç kaldığını anlattı. Tahsin, mutfakta bulduğu birkaç parça yiyecekle kızına sandviç yaptı. Nilsu, beş gündür doğru düzgün yemek yemediğini söyledi.
Tahsin, üst kata çıkıp Canan’ı ve iki yabancı adamı yatak odasında yakaladı. Canan, Tahsin’in dönüşünden habersiz, evde fuhuş yapıyor ve bu işten para kazanıyordu. Tahsin, evden adamları kovdu, Canan’ı sertçe uyardı ve kızını alıp ayrılmaya karar verdi. O sırada Nurten teyze aradı; Nilsu’nun durumunu öğrenmek istiyordu. Nurten, elinde fotoğraflar, kayıtlar ve notlarla Nilsu’ya yapılan tüm ihmal ve şiddeti belgelediğini söyledi.
Tahsin, Nilsu’yu güvenli bir yere götürdü. Nurten’in ablasının evinde küçük kız sıcak bir çorbayla beslendi, yıkandı ve temiz kıyafetler giydi. Nurten, Canan’ın aylardır para karşılığı farklı erkekleri eve getirdiğini, Nilsu’yu bahçede yağmur altında bıraktığını, doğru düzgün beslemediğini anlattı. Tahsin, kızının yaşadığı travmayı ve ihmalin boyutunu öğrendikçe öfkesi büyüdü.
Ertesi gün Tahsin, elindeki kanıtlarla İzmir’in en saygın iş adamları ve doktorlarından bazılarını tek tek ziyaret etti. Her biri, Canan’ın müşterisi olduğunu ve Nilsu’nun ihmal edildiğini öğrendiğinde aileleriyle yüzleşmek zorunda kaldı. Skandal kısa sürede İzmir sosyetesine yayıldı, gazetelerde manşet oldu, birçok aile parçalandı.
Tahsin, kızını ve Nurten’i Çeşme’deki yazlık evine götürdü. Nilsu burada ilk kez güvenli ve sevgi dolu bir ortamda yaşamaya başladı. Yavaş yavaş kilo aldı, korkuları azaldı, terapiye başladı. Tahsin, işini uzaktan yürütüyor, önceliğini kızının iyileşmesine veriyordu. Nurten artık bir hizmetçi değil, ailenin bir parçası olmuştu.
Bir sabah, Tahsin’in kapısı çaldı. Hakim Nevzat’ın eşi Fatma Hanım ve diğer mağdur kadınlar teşekkür etmeye gelmişti. Hepsi, Tahsin’in açığa çıkardığı gerçekler sayesinde kendi hayatlarında yeni bir başlangıç yapmıştı. Nilsu, yeni okulunda başarılıydı, arkadaşları vardı ve artık korkmuyordu.
Canan ise her şeyini kaybetmişti; ailesi onu reddetmiş, toplum dışlamıştı. Tahsin, kızına ve kendisine yeni bir hayat kurmuştu. Bahçede birlikte çiçekler dikiyor, acı dolu anıların yerine umut ve sevgi ekiliyordu. Nilsu, “Sen benim kahramanımsın baba!” dediğinde Tahsin gözyaşlarını tutamadı. Küçük kız, affetmeyi ve yeniden başlamayı öğrenmişti.
Hayat bazen en karanlık anlarda yeniden doğar. Tahsin ve Nilsu, sevgiyle dolu yeni bir hayata adım atarken, geçmişin acıları yerini umuda bırakıyordu. Ve artık, hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı.
—
Yaklaşık 800 kelime civarında özetlenmiş hikaye. Daha fazla detay veya farklı bir odak isterseniz, belirtmeniz yeterli!