NİŞANLISININ DÜĞÜNDEN SAATLER ÖNCE KUZENİNİ ONUNLA YAKALAYAN KADININ YAPTIĞI ŞEY HERKESİ ŞOKE ETTİ!
Selin Karaca’nın düğün günü, İstanbul Boğazı’ndaki küçük Aziz Petrus Kilisesi’nde başlamıştı. Beyaz zambaklarla süslenmiş kilisede her şey mükemmel görünüyordu. Selin, nişanlısı Emir Demiral ile hayatını birleştireceği o büyük an için hazırlanıyordu. Ancak içinde garip bir huzursuzluk vardı. Anlam veremediği bir sıkıntı, kalbini sıkıştırıyordu.
Düğün için hazırlıklar sürerken, Selin bir bahaneyle odadan çıktı. Büyükannesinin tespihini almak için kilisenin arka tarafına yöneldi. Sessiz koridorda yürürken bir odadan gelen kahkahaları duydu. Bu ses, nişanlısının hazırlanması için ayrılan odadan geliyordu. Şüpheyle kapıya yaklaştı ve aralıktan içeri baktığında hayatının en büyük şokunu yaşadı. Emir, gömleksiz bir şekilde yatakta uzanmıştı ve yanında Selin’in kuzeni Zeynep vardı. Zeynep, Selin’in en güvendiği, ona kardeşi gibi yakın olan kişiydi. Gördükleri karşısında Selin’in boğazı düğümlendi. Bağırmadı, tartışmadı. Sessizce geri döndü ama kalbinde bir şey sonsuza kadar kırılmıştı.
Selin, hazırlık odasına döndüğünde yüzü bembeyazdı. Kimse bir şey fark etmedi ya da sormaya cesaret edemedi. Gelinliğini giydirdiler, duvağını taktılar. Selin, bir robot gibi her şeyi kabul etti. Kilise kapıları açıldığında, düğün marşı eşliğinde koridorda yürüdü. Gözleri bulanıktı ama kalbinde tek bir karar vardı: Bu evlilik gerçekleşmeyecekti.

Sunağa geldiğinde, rahip geleneksel sözlerini söylemeye başladı. “Bu evliliğin gerçekleşmesine engel olacak bir sebep bilen varsa, şimdi konuşsun ya da sonsuza kadar sussun,” dediğinde Selin elini kaldırdı. Kilisede derin bir sessizlik oldu. Herkes şaşkınlıkla Selin’e bakıyordu. Selin, rahibe dönerek sakin ama kararlı bir sesle konuştu: “Evet, bir engel var.” Ardından, herkesin önünde Emir’in kendisini Zeynep ile aldattığını söyledi. Kilisede bir uğultu yükseldi. Emir ne diyeceğini bilemez haldeydi. Zeynep ise utançtan yere bakıyordu.
Tam o sırada, Emir’in babası Ferit Demiral öne çıktı. Sert ve mesafeli bir adam olarak bilinen Ferit, Selin’e dönerek, “Oğlumun yaptıkları için özür dilerim. Seni bu şekilde bırakmama izin veremem. Eğer müsaade edersen, seni buradan ben çıkaracağım,” dedi. Selin, bu beklenmedik teklifi tereddütle kabul etti. Ferit, Selin’i herkesin şaşkın bakışları arasında kiliseden çıkardı ve arabasına bindirdi.
Ferit, Selin’i şehir dışındaki çiftliğine götürdü. Sessiz, huzurlu bir yerdi burası. Selin, günlerce o çiftlikte kaldı. Ferit ona zaman tanıdı, hiçbir şey sormadı. Selin, yavaş yavaş toparlanmaya başladı. Çiftlikte geçirdiği günler, ona hayatını yeniden düşünme fırsatı verdi. Ferit’in varlığı, sessizce ama güçlü bir şekilde ona destek oluyordu. Selin, bu yalnız adamın geçmişte yaşadığı acıları ve kayıpları fark ettikçe ona karşı bir yakınlık hissetmeye başladı.
Bir gün Ferit, Selin’e bir iş teklifi yaptı. Ankara’daki yeni bir ofis için yaratıcı bir lider arıyordu ve bu kişinin Selin olabileceğine inanıyordu. Selin, başta bu teklifi kabul etmekte tereddüt etti. Ancak Ferit’in ona güveni ve desteği, Selin’i cesaretlendirdi. Bu iş, Selin için yeni bir başlangıçtı. Kendi ayakları üzerinde durabileceği bir hayat kurma fırsatıydı.
Aylar geçtikçe Selin, işinde başarılı oldu. Ferit ile aralarındaki bağ ise giderek güçleniyordu. Ancak bu bağ, sadece profesyonel bir ilişki değildi. İkisi de birbirlerine karşı derin bir şeyler hissetmeye başlamıştı. Bir gece, Ferit duygularını itiraf etti. Selin’e, onun sayesinde yıllardır unuttuğu duyguları yeniden hissettiğini söyledi. Selin de hislerini saklamadı. İkisi, hayatlarının bu ikinci şansını birlikte değerlendirmeye karar verdiler.
Ancak bu ilişki, dedikodulara yol açtı. İnsanlar, Selin’in eski nişanlısının babasıyla birlikte olmasını eleştiriyordu. Selin, bu baskılarla mücadele etmek zorunda kaldı. Ama Ferit, her zaman onun yanında oldu. “Başkalarının ne dediği önemli değil. Önemli olan bizim ne hissettiğimiz,” diyerek Selin’e güç verdi.
Bir gün Selin, İstanbul Teknik Üniversitesi’nden kabul mektubu aldı. Sürdürülebilir tasarım üzerine yüksek lisans yapma fırsatı, onun hayallerini gerçekleştirmek için bir adımdı. Ancak bu, Ferit’ten ve çiftlikte kurdukları hayattan ayrılması anlamına geliyordu. Ferit, Selin’i destekledi. “Hayallerinin peşinden gitmelisin. Eğer gerçek aşk varsa, zaman ve mesafe bunu değiştiremez,” dedi.
Selin, yüksek lisansını başarıyla tamamladı. Mezuniyetinin ardından düzenlenen bir gala gecesinde, Ferit aniden karşısına çıktı. Yıllar sonra birbirlerini yeniden gördüklerinde, aralarındaki sevgi hala ilk günkü gibi güçlüydü. O gece, Ferit Selin’e evlenme teklif etti. Selin, bu teklifi gözyaşları içinde kabul etti.
Aylar sonra, Boğaz kıyısındaki küçük bir törende evlendiler. Bu kez hiçbir engel yoktu. Selin ve Ferit, zorluklarla sınanmış ama her seferinde daha da güçlenmiş bir sevgiyle, hayatlarını birleştirdiler. Bu, bir son değil, onların birlikte kuracakları yeni bir hayatın başlangıcıydı.