Düşünmeden Fakir Kız, baygın Milyoneri kurtarmak için suya atlar, son ise şaşırtıcıdır…
.
.
Zeynep’in Cesareti: Bir Gölün Kıyısından Hayata
Cumartesi sabahı İstanbul’un en güzel köşelerinden biri olan Emirgan Korusu, baharın taze havasıyla dolmuştu. Aileler piknik yapıyor, çocuklar çimenlerde oynuyor, yaşlılar banklarda güneşin tadını çıkarıyordu. Parkın ortasında huzur dolu bir göl vardı; ördekler yüzüyor, çocuklar kıyıda taş atıyordu. Her şey sıradan ve neşeliydi, ta ki bir çığlık sessizliği bozuncaya kadar.
Bir adam göle düşmüş, pahalı takım elbisesiyle suya batıyordu. Yüzme bilmiyor, bilinci kapalıydı. Kıyıda toplanan kalabalık donup kalmıştı. Kimse suya girmeye cesaret edemiyordu, herkes başka birinin harekete geçmesini bekliyordu. O an, 11 yaşında ince yapılı bir kız öne çıktı. Ayakları çıplak, saçları dağınıktı. Elindeki teneke kutu torbasını yere fırlattı ve hiç düşünmeden göle atladı.
Kızın adı Zeynep’ti. Anne ve babasını küçük yaşta kaybetmiş, yurtta bulamadığı sevgiden kaçarak sokaklarda yaşamıştı. Açlık ve soğukla mücadele etmiş, insanların ilgisizliğine karşı hayatta kalmayı öğrenmişti. O gün, gölde batmakta olan adamı görünce duramadı. Herkes izlerken, o harekete geçti.
Buz gibi suda nefesi kesildi, ama adamı bulup ceketinden tutarak yüzeye çekmeye çalıştı. Kıyıya yaklaşınca bir el uzandı, önce adamı sonra Zeynep’i sudan çıkardılar. Adam öksürerek suyu tükürdü, Zeynep ise bitkin halde çimlere uzandı. Kalabalık onları sardı. Adamı tanıdılar: Mustafa Kaan Yılmaz, ünlü bir iş adamıydı. Herkes bu cesur kızın kim olduğunu merak ediyordu.
Mustafa Kaan, Zeynep’in yanına diz çöküp ona minnetle baktı. Kız ayağa kalkmaya çalıştı, ama bacakları titriyordu. Koruma onu arabaya götürdü; Zeynep lüks koltuklarda kendini yabancı hissediyordu. Mustafa Kaan ona yardım etmek istediğini söyledi. Şirketine götürdü, sıcak bir süt ikram etti. Zeynep başta korkmuştu, çünkü daha önce yardım vaad edenler hep sırtını dönmüştü.
Şirket çalışanları Zeynep’e tuhaf bakıyordu. Mustafa Kaan ise ona sahip çıktı. Günler geçtikçe iş adamı, Zeynep’in hikayesini öğrendi. Evi olmadığını, sokakta yaşadığını, teneke kutuları toplayıp hayatta kaldığını anlattı. Mustafa Kaan ona bir yuva vermek istedi. Ancak eski ortağı Cem Bey, bu duruma karşı çıktı. Basına yalan haberler sızdırdı, Zeynep’in geçmişini karaladı.
Mesele mahkemeye taşındı. Mustafa Kaan, Zeynep’in velayetini almak için mücadele etti. Mahkemede karşı taraf Zeynep’in sorunlu olduğunu, yurttan kaçtığını, skandala yol açacağını iddia etti. Ancak iş adamının avukatı, parkta çekilen kurtarma videosunu gösterdi. Görüntüler Zeynep’in cesaretini, yardımseverliğini ortaya koyuyordu. Zeynep titrek sesiyle konuştu: “Sadece görülmek istiyorum. Birinin bana inanmasını istiyorum.” Mahkeme o gün karar vermedi, ama herkesin bakış açısı değişmişti.
Zeynep, Mustafa Kaan’ın yanında bir oda, bir yatak ve bir rutin kazandı. Okumaya, öğrenmeye, hayal kurmaya başladı. Başta uyuyamadı, yumuşak yatakta kendini yabancı hissetti. Gece yarısı pencere kenarında boğazın ışıklarına bakarak, gerçek mi rüya mı diye düşündü. Mustafa Kaan sabırlıydı, her sabah ona kahvaltı götürdü, her akşam masal okudu. Zeynep yavaş yavaş güvenmeyi öğrendi.
Evde Ayşe teyze ona annelik etti, sıcak yemekler hazırladı. Zeynep ilk kez birine açıldı; anne ve babasının trafik kazasında kaybettiğini, yurtta mutlu olamadığını anlattı. Ayşe teyze gözyaşlarını tutamadı. Zeynep’in hikayesi çok ağırdı.
Mustafa Kaan ona özel bir öğretmen tuttu. Zeynep, gazete başlıklarından ve duvar afişlerinden okuma yazmayı kendi kendine öğrenmişti. Öğretmeni onun zekasına hayran kaldı. Zeynep hızla ilerliyordu, sadece bir şansa ihtiyacı vardı.
Cem Bey ise Zeynep’in geçmişini karalamaya devam etti. Sahte tanıklar buldu, hırsızlık yaptığını iddia etti. Ancak özel dedektif Murat, gerçekleri ortaya çıkardı. Zeynep’in dürüstlüğü, sokak esnafının tanıklığıyla kanıtlandı. Mahkemenin ikinci duruşmasında gerçekler ortaya çıktı; Cem Bey’in planı çöktü, Zeynep’in kahramanlığı öne çıktı.
Mahkeme sonunda Zeynep’in geçici velayetini Mustafa Kaan’a verdi. Zeynep artık bir kimliğe, bir soyada sahipti: Zeynep Yılmaz. Okula başladı, yeni arkadaşlar edindi. Elif adında bir kız ona arkadaş oldu, artık teneffüslerde yalnız değildi. Evde Ayşe teyze ile yemek yapmayı öğrendi, Kaan abisiyle oyunlar oynadı. Akşam yemeklerinde herkes bir aradaydı, Zeynep gününü heyecanla anlatıyordu.
Sosyal hizmetler Zeynep’i takip ediyordu. Raporlar olumlu geliyordu. Mustafa Kaan ona bir oda dekore etti, boğaz manzaralı pencereyi gösterdiğinde Zeynep mutluluk gözyaşları döktü. Ama geceleri kabuslar görüyordu; travmaları hala içindeydi. Mustafa Kaan ona psikolojik destek aldı. Doktor Leyla Hanım ile seanslarda Zeynep geçmişini anlattı, yükünü hafifletti.
Okulda da başarı gösterdi. Matematik yarışmasında üçüncü oldu, okulda kutlama yapıldı. Mustafa Kaan ona yeni bir bilgisayar hediye etti. Zeynep internette yeni şeyler keşfetti, ama bir gün rahatsız edici mesajlar almaya başladı. Cem Bey’in asistanı onu korkutmaya çalışıyordu. Polis olaya el koydu, Cem Bey ceza aldı. Zeynep artık daha dikkatliydi.
Bir gün okulda Yiğit adında zengin bir çocuk, Zeynep’in geçmişini ortaya döktü. Zeynep utandı ama sınıf arkadaşları ona sahip çıktı. “Senin geçmişin önemli değil, sen harika bir arkadaşsın,” dediler. Zeynep mutluluk gözyaşları döktü, Yiğit özür diledi. Evde de hayat güzeldi; Mustafa Kaan ona “Baba” demesini istedi. Zeynep artık gerçekten bir aileye sahipti.
Bir yıl geçti. Zeynep’in hayatı tamamen değişti. Karnesinde birincilikler vardı, okulda sevilen bir öğrenci olmuştu. Mustafa Kaan ise işte yaşadığı zorlukları Zeynep’in desteğiyle aştı. Zeynep, eski günlerini hatırlayarak teneke kutu topladı, kazandığı parayı babasına verdi. “Sen benim en büyük zenginliğimsin,” dedi Mustafa Kaan.
Bir gün Zeynep’in karşısına anneannesi Fatma Hanım çıktı. Yıllarca aramış, sonunda bulmuştu. Zeynep başta tereddüt etti, ama zamanla anneannesini tanımak istedi. Kontrollü ortamlarda buluştular, Fatma Hanım ona annesinin fotoğraflarını gösterdi, hikayelerini anlattı. Zeynep ilk defa annesi hakkında detaylar öğrendi.
Fatma Hanım hastalandı, kalp ameliyatı oldu. Zeynep hastanede ona kitap okudu, yanında oldu. Zeynep artık bir aileye, bir anneanneye, bir babaya sahipti. Hayat ona ikinci bir şans vermişti.
Zeynep’in hikayesi bir gölün kıyısında cesaretle başladı, sevgiyle büyüdü ve umutla devam etti. Küçük bir kızın cesareti, bir adamın hayatını kurtardı; sonra birlikte yeni bir hayat kurdular. Zeynep artık sadece hayatta kalan bir çocuk değil, sevgiyle büyüyen, umutla yaşayan bir kahramandı.
.