Mossad Ajanı Yakalandı — Mit ve Bordo Berelilerin Gizli Suriye Operasyonu

Mossad Ajanı Yakalandı — Mit ve Bordo Berelilerin Gizli Suriye Operasyonu

Keskin Göz Operasyonu: Çöken Ağ

Bölüm I: Toprak Çatlarken

Suriye’nin kuzeyinde, İdlib yakınlarındaki isimsiz bir köyde gece, toprağın çatladığı bir sessizlikle ilerlemişti. Saat 02:00’yi gösteriyordu. İki sivil araç, tozlu köy yolunun kenarında sessizce durdu ve motorları kapandı. Farların kapanmasıyla geriye sadece ayın yokluğundan kaynaklanan zifiri karanlık kaldı. Araçlardan, her biri gölgeler gibi hareket eden beş kişilik bir Bordo Bereli timi indi.

Yüzbaşı Cem, 41 yıllık yaşamının ve 17 yıllık özel kuvvetler tecrübesinin ağırlığını taşıyan yüzündeki üç yara izine rağmen, her zamanki gibi soğukkanlıydı. Gece görüş dürbünlerini takmadan önce, yaya olarak ilerleyecekleri rotayı son kez kontrol etti. Hedefleri, köyün tam ortasında, dışarıdan sıradan görünen beyaz badanalı bir evdi. İçeride, son altı aydır Türk istihbaratının radarına takılan, uluslararası bir istihbarat ağının kilit ismi Daniil Rosen yatıyordu.

Ekip, köyün girişine vardığında sokaklar derin bir karanlığa gömülmüş, mutlak bir sessizlik hakimdi. Tek ses, ayakkabıların altındaki ince kum taneciklerinin ezilme sesiydi. Cem, telsizden Ankara’ya pozisyon bilgisini aktardı: “Kurt, mevzide.”

Ankara’da, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Merkezinde Operasyon Şefi Mehmet Kaya, ekrana kilitlenmişti. Yüzü, yirmi üç yıllık istihbarat deneyiminin getirdiği yorgunluk ve keskinlikle kaplıydı. Canlı gözetleme görüntüsü, Daniel’in evini gösteriyordu.

Çatıda konuşlanan Üsteğmen Murat ve Onbaşı Kaan, termal dürbünlerle ikinci katı taradı ve temiz olduğunu fısıldadı. Aşağıda, Kıdemli Çavuş Eren (kapı kırıcı) ve Çavuş Deniz (iletişim), bahçe kapısından sessizce içeri süzüldü. Sürgü kilidi, Eren’in ustaca dokunuşuyla tek bir ses çıkarmadan açıldı.

Koridorun sonundaki odaya ulaştıklarında saat 02:55’ti. Cem, son işareti verdi: “Git.”

Eren ve Deniz, adeta bir nefes hızıyla odaya girdi. Eren, uyuyan Daniel’in üzerine atılıp, yastığın altındaki tabancasına uzanmasını engellemek için ağzını kapattı. Daniel, panikle uyandı ve direnmeye çalıştı, ancak Deniz ondan bir saniye bile hızlıydı. On saniye içinde Daniil Rosen kelepçelenmiş, nefes almasını zorlamayacak şekilde ağzına bez tıkılmış ve başına siyah bir çuval geçirilmişti.

Saat 03:05’ti. Operasyon, planlanandan beş dakika erken bitmişti. Ekip, Daniel’i sürükleyerek dışarı çıktığı an, iki ev öteden bir köpek avladı ve hemen ardından bir ışık yandı. Cem, “Hızlanın!” diye fısıldadı. Beş bordo bereli ve hedef, koşarak araçlara ulaştı. Araçlar, gaza basıp Türk üssüne doğru hızla yola çıktı.

Daniel, arka koltukta sarsıntıyla oturuyordu. Zihninde tek bir soru yankılanıyordu: Nasıl bulunmuştum? Altı ay boyunca en ufak bir hata yapmadığını düşünmüştü ama belli ki bir yerde bir iz bırakmıştı.

Bölüm II: Altı Ay Önce

Hikaye, altı ay öncesine, Mart ayının soğuk bir Ankara sabahına dayanıyordu. MİT Genel Müdürlüğü’nde yüzlerce veri akışı işleniyor, yüzlerce ekran aynı anda yanıyordu. Operasyon Şefi Mehmet Kaya için istihbarat, sadece bir iş değil, 25 yıl önce Diyarbakır’da kaybettiği bir yakınının acısından doğan bir misyondu.

O sabah, Suriye’nin kuzeyindeki İdlib yakınlarından gelen yeni bir rapor masasına düştü: Her gece aynı saatte, Signal uygulaması üzerinden 30 saniyelik düzenli aramalar yapan şüpheli bir telefon hattı tespit edilmişti. Hat, görünürde Emir Haddad adında, bölgede yaşadığını ve savaş muhabirliği yaptığını iddia eden bir Suriyeli gazeteciye aitti.

Ancak Mehmet’in tecrübesi ona bunun bir kılıf olduğunu söylüyordu. Adamın üç aydır bölgede olmasına rağmen tek bir yayını, sosyal medyada tek bir izi yoktu. Mehmet, kahvesinden acı bir yudum aldı ve ekibine hattın kökenini derinlemesine inceleme emri verdi.

İki gün sonra, sinyal istihbarat uzmanı genç İrem, kalın bir raporla odaya girdi. Rapor, hattın kağıt üzerinde bir Lübnan numarasına kayıtlı olduğunu gösteriyordu, ancak sinyal izleri, katmanlı yönlendirmelere rağmen nihai varış noktasının İsrail’de, Mossad’ın ana karargahının bulunduğu Glilot Junction civarı olduğunu ortaya çıkardı.

Mehmet’in kalbi hızlandı. Bu bir tesadüf değildi. Mossad, yıllardır Suriye’de bilgi topluyordu. Emir Haddad (yani Daniel Rosen), bu istihbarat zincirinin kritik bir halkası olmalıydı.

Normalde hemen yakalama emri çıkarırdı, ancak Mehmet bu kez farklı düşündü. Sadece bir ajanın yakalanması yetmezdi; asıl amaç, arkasındaki ağın tamamını ortaya çıkarmaktı.

Ertesi sabah üst düzey toplantıda Mehmet, kararlılığını masaya vurdu: “Sadece bu adamı değil, bu ağın tamamını istiyorum. Kimlerle bağlantılı olduğunu, neleri raporladığını bilmeliyiz.” Başkan Yardımcısı Selim Bey, altı ayın çok uzun bir süre olduğunu söylese de, Mehmet’in argümanı kesindi: “Ağı çözemezsek, yarın aynı yeri başka bir ajan doldurur.”

Operasyona “Keskin Göz” adı verildi. Mehmet, İrem’e döndü: “Tek bir hata, her şeyi bitirir. Tek bir sızıntı, bu ağı kurtarır.” İrem’in gözleri kararlılıkla parladı: “Hazırım, Şefim.”

Bölüm III: Ağ Genişliyor

Keskin Göz Operasyonu başladı. MİT’in Suriye ağları, gözetleme uyduları ve insansız hava araçları (İHA) devreye girdi.

Nisan ayının ikinci haftasında, Daniel’in rutini bozuldu. Gözetleme uzmanı Kerem, Daniel’in köyden ayrıldığını bildirdi. Bir İHA takibe başladı. Beyaz bir arazi aracıyla güneye, terk edilmiş bir fabrikanın olduğu ıssız bir bölgeye gidiyordu. Psikolojik profilleme uzmanı Aylin, “Buluşmaya gidiyor, davranış kalıbı değişti,” dedi.

Fabrikanın önünde durdu. Beş dakika sonra karartılmış camlı koyu bir otomobil yaklaştı. Arabadan inen sakallı adama Daniel, cebinden çıkardığı bir zarfı teslim etti. Görüşme altı dakika sürdü. Kerem, plakasını yakaladı. Adamın adı: Yusuf Karami. 42 yaşında, Lübnan vatandaşı, Hizbullah’la bağlantılı ve İran ile İsrail arasında bilgi aktarıcılığı yapıyordu. İkinci halka bulunmuştu.

Mayıs ayında İrem, Fransız hattı üzerinden yapılan bir aramayı tespit etti. İki haftalık analiz sonucunda hat sahibi belirlendi: Leyla Mansur. 34 yaşında, Fransız pasaportlu, görünürde insani yardım çalışanı. Ancak incelemeler, Leyla’nın İran konvoylarının geçiş saatlerini ve güzergahlarını düzenli olarak raporladığını ortaya çıkardı. Yardım çalışmaları sadece bir kılıftı. Aylin’in profiline göre Leyla, parayla çalışıyordu; Mossad, onu borçları yüzünden işe almıştı.

Haziran ortasında tablo tamamlandı:

    Daniel Rosen (Koordinatör)
    Yusuf Karami (İran Bağlantısı/Aktarıcı)
    Leyla Mansur (Saha İzleyicisi)
    Raşid Alhamdi (Silah Uzmanı)
    Salim Bakır (Yerel Rehber)

Mehmet, beyaz tahtaya beş noktadan oluşan bir ağ çizdi. Burak, “Ne zaman müdahale edeceğiz?” diye sordu. Mehmet, “Henüz değil,” dedi. “Hala büyük hamlelerinin ne olduğunu bilmiyoruz.”

Bölüm IV: Tetik Anı

Temmuz ayında Daniel’in rutini gerginleşti. Sık sık hareket etmeye başladı. Bir gün köyde otururken aniden kalktı, etrafı taradı ve telefonunu çıkarıp tarama yaptı. Takip edildiğini hissediyordu. Mehmet, hemen İHA’nın irtifasını 1200 metreye yükseltti. Daniel’in rahatlaması için iki hafta boyunca hiçbir temas kurulmayacaktı.

Ağustos’un ikinci haftasında İrem, o anı getiren bilgiyi getirdi. Tela Aviv’den yeni talimatlar gelmişti: İran’ın üst düzey bir askeri komutanı Suriye’ye gelecek, konvoy güzergahı belirlenip Mossad’a bildirilecekti. Muhtemel sonuç: hava saldırısı ve bölgesel kriz.

Mehmet, dosyasını yavaşça kapattı. O anın ağırlığını hissediyordu.

Acil toplantı toplandı. Başkan Yardımcısı Selim Bey, “Müdahale etmezsek ne olur?” diye sordu. Mehmet, “Bölgesel bir krizi tetikleriz. Artık bekleyemeyiz.”

Karar verildi: Sadece Daniel değil, ağın tamamı aynı anda, koordineli operasyonlarla alınacaktı.

Hedef Suriye’deydi. Doğrudan yakalama, diplomatik krize yol açacaktı. Bu yüzden Bordo Bereliler devreye girecekti. Mehmet, Genelkurmay ile temasa geçti.

Savunma Bakanlığı’ndaki görüşmede, Korgeneral Hakan, hassas durumu vurguladı: Yakalanan kişi İsrail vatandaşıydı. Mehmet, başka seçenek olmadığını, adamın Suriye’de alınması gerektiğini yineledi.

Korgeneral onay verdi, ancak şartları netti: Hiçbir sivil zarar görmeyecek, operasyon gizli tutulacak ve hedef canlı alınacaktı. 5 kişilik Bordo Bereli ekibi yeterli kabul edildi. Maksimum görev süresi: 15 dakika.

Mehmet, Fırat Kalkanı bölgesindeki üste Yüzbaşı Cem ile buluştu. Cem, haritaya baktı. Sessizlik ve hız onun işiydi. Operasyondan önce bir alışkanlığı vardı; çocuklarına video mesaj bırakırdı: “Eğer bu mesajı izliyorsanız, baba dönemedi. Ama her yaptığım, bu vatan içindir.”

Cem, ekibiyle görüştü. Hedefin Mossad mensubu olduğunu, eğitimli ve silahlı olduğunu söyledi. Hata payı sıfırdı. Cem, o gece çocuklarına kısa bir sesli mesaj daha kaydetti: “Babanız sizi çok seviyor. Umarım açmazlar.”

Operasyon tarihi, ayın tamamen karanlık olduğu Ekim ayının son haftası olarak belirlendi.

Bölüm V: Çöküş

Saat 02:00’ye yaklaştığında, Suriye topraklarında araçlar durdu. Beş Bordo Bereli, Cem’in komutasında sessizce ilerledi. Ankara’da Mehmet, ekrandaydı.

03:00’te Cem’in telsizden gelen sesi duyuldu: “Hedef bizde.”

Daniel’in yakalanışının hemen ardından, dünyanın dört bir yanında koordineli operasyonlar başladı:

    Yusuf Karami (Lübnan): Lübnan sınırındaki bir köyde, Lübnan güvenlik güçleri MİT ile koordineli olarak evine baskın düzenledi. Resmi gerekçe uyuşturucu kaçakçılığıydı. Yusuf direnmeye kalkmadı ve hemen kelepçelendi.
    Leyla Mansur (Sınır Köyü): İnsani yardım ofisine sabah geldiğinde, Fransız pasaportu ve şüpheli hesap hareketleri nedeniyle iç denetim ekibi tarafından karşılandı. İki saat sonra çöktü: “Daniel bana para veriyordu. Borçlarım vardı.”
    Raşid Alhamdi (Halep Yakınları): Kahvede oturduğu sırada sivil giyimli adamlar tarafından yakalandı. Kaçmaya çalıştı, ancak sokakta bekleyen diğer ajanlar tarafından yere yatırıldı.
    Salim Bakır (İdlib Doğusu): Akşam yemeğinde ailesiyle otururken kapı çalındı. Beş üniformalı asker içeri girdi. Salim, sırasının geldiğini biliyordu. Sessizce ayağa kalktı.

Beş farklı noktada, beş ayrı operasyon aynı anda tamamlandı. Daniel’in ağı tek bir gecede çökmüştü.

Sabah 05:00’te, Türk üssünde Daniel’in başındaki çuval çıkarıldı. Güçlü ışık gözlerini kamaştırdı. Karşısında Mehmet Kaya oturuyordu.

“Daniel Rosen mı, yoksa Emir Haddad mı demeliyim?” diye sordu Mehmet, sesi alçaktı.

Daniel dona kaldı. İki kimliği de biliyorlardı.

Mehmet, masaya birkaç fotoğraf bıraktı: Yusuf Karami’nin zarfı teslim ettiği an, Leyla Mansur’un ofisten alındığı an. “Altı aydır seni izliyoruz. Her buluşmanı kaydettik. Beş kişilik ağın tamamı elimizde. Leyla konuştu, her şeyi anlattı.”

Daniel’in yüzü, yenilginin kabulüyle değişti.

Mehmet, “Şimdi konuşma zamanı. İki seçeneğin var. Ya her şeyi anlatırsın, ya da işler senin için çok zorlaşır. Artık an bitti.”

Üç gün sonra Daniel konuşmaya başladı. İranlı komutana yönelik saldırı planı iptal edildi. Büyük bir bölgesel kriz önlenmişti.

Kısa bir süre sonra Daniel, İsrail’le yapılan gizli diplomatik anlaşmayla ülkesine iade edildi.

O akşam, Mehmet Kaya erken döndü. Eşi Ayşe şaşırdı, çünkü aylardır ilk kez masaya vaktinde oturuyordu. Kızları Elif’in konseri yaklaşıyordu ve Mehmet, bu kez gerçekten gideceğine söz verdi.

Yemek yediler, güldüler, çocuklarıyla oyun oynadılar. Altı ay sonra ilk kez sıradan bir akşamdı. Ama Mehmet biliyordu: Bu sadece kısa bir sessizlikti. İstihbarat savaşı hiçbir zaman bitmezdi ve yarın başka bir tehdit çıkacaktı. Mehmet Kaya ise her zaman hazırdı.

Related Posts

Our Privacy policy

https://rb.goc5.com - © 2025 News