“Boşanmadan dokuz ay sonra milyoner, eski karısıyla karşılaşır. Onun bebeğinin kalp ameliyatına ihtiyacı vardır.”
.
.
Dokuz Ay Sonra: Leo’nun Hikayesi
İstanbul’un kasvetli bir sonbahar akşamıydı. Yağmur, hastanenin gri camlarına sertçe vuruyor, koridorlarda yankılanan ayak sesleriyle karışıyordu. Daniel Klein, lüks hayatının tüm görkemiyle tanınan bir milyonerdi. Ancak son dokuz ayda, hayatının en karanlık dönemini yaşıyordu. Evliliği bitmiş, kalbi paramparça olmuştu. İşlerine gömülmüş, duygularını bastırmaya çalışıyordu. Ta ki o geceye kadar…
Hastanenin koridorunda durduğunda karşısında duran kadın, Laura, eski karısı, solgun ve yorgun görünüyordu. Kucağında mavi bir battaniyeye sarılmış, minicik bir bebek vardı. Daniel’in kalbi yerinden fırlayacak gibiydi. “Lütfen,” dedi Laura, sesi titreyerek, “O ölüyor. Sen onun tek umudusun.” Daniel’in dizleri boşaldı, kanı kulaklarında uğulduyordu.
Dokuz ay boyunca bilmediği bir sırrı öğrenmişti şimdi. Laura hamileydi, ama ona söylememişti. Boşanma sırasında da bunu saklamıştı. Şimdi ise o bebek, belki de Daniel’in oğlu, kalbiyle yaşam savaşı veriyordu.
“Bu bebek senin mi?” diye sordu Daniel, sesi neredeyse çıkmıyordu. Laura başını salladı, gözleri doluydu. “Evet, Leo onun adı.” Daniel’in dünyası sessizleşti. Oğlunu hiç tanımamıştı, ilk nefesini bile kaçırmıştı.
Bir doktor belirdi, yüzü ciddiydi. “Hemen ameliyata alınması gerekiyor. Durumu kritik.” Laura, bebeği sımsıkı kucakladı. “Kan grubuna uygun donör lazım. Daniel, senin kan grubun nadir. Sen başka kimseyi tanıyor musun?” Daniel’in aklı karıştı. “Ben varım,” dedi sonunda.

Ameliyat saatler sürdü. Daniel, bekleme odasında kolundaki bantla otururken, Laura üç sandalye ötede sessizce oturuyordu. Aralarındaki sessizlik, yaşadıkları acı ve pişmanlığın ağırlığını taşıyordu.
“Neden bana geldin?” diye sordu Daniel sonunda. Laura başını yere eğdi. “Başka kimse yoktu. Kendi başıma yapmaya çalıştım ama Leo hastalandı. Doktorlar ameliyatsız yaşayamaz dedi. Seni sevdim, nefret ettim, ama oğlumu seviyorum, gururumu değil.”
Daniel’in sert dış kabuğu çatladı. “Seni çok özledim,” dedi hıçkırarak. “Seni kaybettiğim için pişmanım.”
Ameliyatın ardından doktor geldi. “Leo şu an stabil. İlk 24 saat çok önemli. Eğer sabaha kadar dayanırsa, hayatta kalma şansı var.” Laura gözyaşlarına boğuldu. Daniel umutla başını salladı.
Gece ilerledikçe, Daniel küçük oğlunun yanına gitti. Minik bedeni makinelerle çevriliydi. “Merhaba Leo,” diye fısıldadı, “Ben babanım. Geç kaldım, biliyorum ama bundan sonra hep yanında olacağım.” Leo’nun küçük eli hafifçe Daniel’in parmağını sıktı. Daniel’in içinde yıllardır saklı kalan duygular bir anda patladı.
Ertesi gün Laura, Daniel’e geçmişte sakladığı büyük bir sırrı itiraf etti: Leo’nun bir ikiz kardeşi vardı ve doğumda ölmüştü. Bu durum, Leo’nun kalp rahatsızlığının sebebi olabilirdi. Daniel şok oldu. “Neden bana söylemedin?” diye sordu. Laura gözyaşları içinde, “Korktum, çünkü sen yanımızda değildin.”
Leo’nun durumu tekrar kötüleştiğinde, doktorlar acil müdahale gerektiğini söyledi. Daniel ve Laura, geçmişin yaralarını açan bu zor zamanda birbirine destek olmaya çalışıyordu. Daniel, oğlunun hayatı için savaşırken, kendi hayatının da yeni bir sayfa açıldığını fark etti.
Günler geçtikçe Leo iyileşmeye başladı. Daniel ve Laura, geçmişteki kırgınlıkları bir yana bırakıp oğullarının iyiliği için bir araya gelmişti. Daniel, artık sadece başarılı bir iş adamı değil, aynı zamanda sevgi dolu bir baba olmayı öğreniyordu.