Türk Gazeteciden Almanya Başbakanı’na Tokat Gibi Soru
.
Berlin’de Gazze Gerilimi: Türk Gazeteciden Scholz’a “Soykırım” Sorusu, Erdoğan’dan “Açlıkla Terbiye” Çıkışı
Berlin – Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Almanya Başbakanı Olaf Scholz’un Berlin’de düzenlediği ortak basın toplantısı, beklenmedik bir şekilde Gazze’deki insani krizin ve iki ülkenin farklı tutumlarının sert bir şekilde çarpıştığı bir arenaya dönüştü. NTV muhabiri Ahmet Örsoğlu’nun Almanya Başbakanı’na yönelttiği tokat gibi sorular ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu soruları takiben yaptığı keskin açıklamalar, toplantıya damgasını vurdu ve uluslararası basında geniş yankı uyandırdı.
Toplantının soru-cevap bölümünde söz alan gazeteci Ahmet Örsoğlu, doğrudan Başbakan Scholz’u hedef alarak, Almanya’nın İsrail’e yönelik sarsılmaz desteğini sorguladı. Örsoğlu, “İsrail yaklaşık iki yıldır sistemli bir şekilde Gazze’deki insanları öldürüyor. 20.000’den fazlası çocuk, 60.000’den fazla insan öldürüldü. Şehirler yok edildi, milyonlarca insan mülteci konumunda ve siz İsrail’e desteğinizi sürdürüyorsunuz,” diyerek sözlerine başladı.

Sorunun en can alıcı ve salonda soğuk bir rüzgar estiren kısmı ise, Örsoğlu’nun bu desteğin ardındaki motivasyonu sorguladığı andı. “Bu desteğinizin arkasında, Nazi Almanya’sı döneminde Yahudilere yönelik soykırım mı var? Bu yüzden mi desteğiniz devam ediyor?” diye soran gazeteci, Almanya’yı tarihsel bir vicdan muhasebesine davet etti. Örsoğlu, “İleride tarihin yanlış tarafında durduğunuzu düşünecek misiniz? Bunun endişesi içinde misiniz?” sözleriyle sorusunu noktaladı. Ayrıca, Avrupa’da ve özellikle Almanya’da artan İslamofobi ve yabancı düşmanlığına dikkat çekerek, 2024 yılında 3.000’den fazla Müslümana yönelik saldırı gerçekleştiğini hatırlattı ve Alman hükümetinin bu konuda somut bir adım atıp atmayacağını sordu.
Bu doğrudan ve suçlayıcı sorular karşısında Başbakan Scholz, Almanya’nın devlet politikasını ve tarihsel sorumluluklarını temel alan bir savunma yaptı. Scholz, “Federal hükümet, İsrail devletinin kurulmasından beri İsrail’in yanındadır,” diyerek, bu ülkenin Holokost’tan kurtulan milyonlarca Yahudi için bir sığınak olduğunu vurguladı. “Bu nedenle Almanya her zaman İsrail’in yanında duracaktır,” diyen Scholz, bununla birlikte bu desteğin İsrail hükümetinin her kararını eleştirmeden kabul ettikleri anlamına gelmediğini de ekledi.
Scholz, savaşın sorumluluğunu Hamas’a yükleyerek, “Tek bir kararla gereksiz kurbanların önü kesilebilirdi. Hamas rehineleri daha erken bırakabilirdi ve silahları bırakabilirdi. O zaman bu savaş hemen sona ererdi,” ifadelerini kullandı. Gazze’de hayatını kaybeden çocuklar için duyduğu üzüntüyü dile getiren Scholz, onları “Hamas’ın birer rehinesi” olarak nitelendirdi. Yabancı düşmanlığı sorusuna ise, Almanya’nın “açık, özgürlükçü ve liberal bir ülke” olduğunu, din özgürlüğünün anayasal güvence altında olduğunu ve devletin, hangi dine veya etnik gruba mensup olursa olsun herkesin can güvenliğinden sorumlu olduğunu belirterek yanıt verdi.
Başbakan Scholz’un bu diplomatik ve temkinli yanıtlarının ardından söz alan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Alman mevkidaşıyla aynı fikirde olmadığını net bir dille ortaya koydu. “Sayın Şansölye’nin bir konusuna maalesef katılamıyorum,” diyerek söze başlayan Erdoğan, Gazze’deki insani felaketin boyutlarını bir kez daha vurguladı. “Bu süreç içerisinde ne yazık ki 60.000’i aşkın çocuk, kadın, yaşlı burada öldürülmüştür,” diyen Erdoğan, güç dengesizliğine dikkat çekti.
Erdoğan, “Hamas’ın elinde bombalar yok. Hamas’ın elinde nükleer silah yok. Ama bu silahların hepsi İsrail’in elinde mevcut,” diyerek, İsrail’in orantısız güç kullandığını ve sivil hedefleri vurduğunu ima etti. “Bunları Almanya olarak sizler görmüyor musunuz? Takip etmiyor musunuz?” diye soran Erdoğan, eleştirisinin dozunu daha da artırarak, İsrail’in amacının sadece vurmak olmadığını, aynı zamanda bölge halkını bir stratejiyle yıldırmak olduğunu öne sürdü. “Orayı açlıkla, soykırımla terbiye etmenin hep gayreti içerisinde olmuştur ve hala da bu devam etmektedir,” sözleri, toplantının en çarpıcı anlarından biri oldu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, insani yardım çabalarının da engellendiğini belirterek, Türkiye Kızılayı’nın bölgeye gıda yardımı yapamadığını ve Kızılhaç’ın sürekli tehdit altında olduğunu söyledi. Türkiye’nin 100.000 tonun üzerinde yardım ulaştırmaya çalıştığını ancak bunun yetersiz kaldığını ifade eden Erdoğan, Almanya’ya ortak bir insani operasyon çağrısı yaptı. “Almanya’nın gerek Kızılhaçı, bizim de Kızılay’ımızı devreye sokmak suretiyle buradaki bu soykırımı, açlıkla terbiye edilme olayını sona erdirmemiz lazım. Bu bizim insani görevimizdir,” dedi.
Konuşmasının sonunda daha uzlaşmacı bir ton benimseyen Erdoğan, Türkiye ve Almanya’nın bölgede barış için kilit rol oynayabileceğini belirtti. “Nasıl ki Rusya-Ukrayna arasındaki savaş bitsin diyoruz, aynı şekilde de İsrail-Gazze arasında da bu savaşın bitmesinden yanayız. Ben inanıyorum ki Türkiye-Almanya bu iş için el ele verebilecek iki önemli ülkedir,” diyerek iş birliği kapısını aralık bıraktı.
Berlin’deki bu basın toplantısı, iki müttefik ülke arasındaki Gazze çatışmasına yönelik derin görüş ayrılığını tüm çıplaklığıyla gözler önüne serdi. Bir yanda, tarihsel sorumlulukları ve İsrail’in güvenliğine olan bağlılığı nedeniyle temkinli bir dil kullanan ve sorumluluğu Hamas’a yükleyen Almanya; diğer yanda ise insani krizi ve sivil kayıpları ön plana çıkaran, İsrail’i “soykırım” ve “orantısız güç” ile suçlayan ve Batı’yı sessiz kalmakla eleştiren Türkiye. Türk gazetecinin cesur sorusu, bu iki farklı dünyanın Berlin’in merkezinde çarpışmasına neden olan kıvılcım oldu. Toplantı, diplomasi masasında dile getirilmeyen gerçeklerin, kameralar önünde ne kadar keskin bir şekilde ifade edilebileceğinin bir kanıtı olarak kayıtlara geçti. İki liderin iş birliği çağrılarına rağmen, temel yaklaşımlardaki bu derin uçurumun nasıl kapatılacağı sorusu, Berlin semalarında cevapsız kaldı.