Merhaba, benim adım Amira. Yedi yaşındayım. Küçük kardeşim Daniel sadece bir yaşında. Onu her yere sırtımda taşıyorum çünkü yürümeye henüz çok küçük. Eğer onu geride bırakırsam, dünyada elimde kimse kalmaz. Bizim bir evimiz yok. Kasabanın kenarında, kırık dökük bir barakanın altında uyuyoruz. Geceleri yer sert, rüzgar soğuk ve Daniel’in minik elleri bana sıkıca tutunuyor.
Ona fısıldıyorum, “Korkma. Buradayım.” Ben sadece bir çocuğum ama onun annesi, ablası ve koruyucusu olmak zorundayım hepsi bir arada. Annem Daniel doğmadan önce bizi terk etti. Babam hasta oldu ve bir daha uyanmadı. Onun son nefesini verdiği günü altı yaşındayken izledim. O günden beri sadece ben ve Daniel kaldık, hayatta kalmaya çalışan iki çocuk, ama dünya bizi fark etmiyor.
Her gün sokaklarda dileniyorum. Bazen iyi kalpli yabancılar bize ekmek veriyor. Bazen yüzlerini çevirip yokmuşuz gibi davranıyorlar. Daniel açlıktan ağladığında, kulağına yumuşacık şarkılar söylüyorum, hıçkırıkları azalıyor ve sırtımda uyuyakalıyor.
Ona diyorum ki, “Bir gün, küçük kardeşim, doyana kadar yiyeceğiz. Bir gün yatağımız olacak.” Ama o günün gelip gelmeyeceğini bilmiyorum. Korkuyorum. Henüz yedi yaşındayım ve dünyanın yükü omuzlarımda, sırtımda Daniel uyuyor.
Bu yüzden şimdi konuşuyorum, elimde kalan tek şeyle, sesimle. Lütfen, eğer hikayemiz kalbine dokunduysa, gözlerini kapatma. Abone ol, beğen ve bu videoyu paylaş ki başkaları da bizi görsün. Facebook’ta izliyorsan, sayfa biyografisindeki linkten YouTube’daki yolculuğumuza destek olabilirsin. Her paylaşım, her tıklama, her güzel söz bana umut veriyor; dışarıda hala birilerinin umursadığını gösteriyor.
Bu, Daniel için, küçük kardeşim, tek ailem, asla pes etmeme sebebim. Hazırım. Söylememe izin ver. Ve lütfen hikayemizin kaybolmasına izin verme. Daniel’in küçük hayatı unutulmasın.
Müzik yavaşça başlar. Amira, soğuk ve karanlık gecede Daniel’i sırtında taşırken, küçük elleri sıkıca ona tutunur. Anlatır:
“M’s gone away… Papa’s gone, too.” (Annem gitti… Babam da gitti.)
Küçük eller sıkıca tutunur. “Başka ne yapabilirim ki?” diye sorar kendi kendine. Ama o şarkı söylemeye devam eder, Daniel için, kardeşi için, hayatı için.
“Aç gecelerde şarkı söyledim, kardeşim, tek hayatım için…” diye mırıldanır.
Dolaplar boş, karın ağrıyor ama Daniel’in küçük gülümsemesi Amira’yı biraz olsun rahatlatıyor. O, Daniel için şarkı söylemeye devam ediyor, açlıkla dolu gecelerde bile.
“Uyuyorsun şimdi küçük, seni sıcak tutacağım. Yarın güneş gelecek, her fırtınadan koruyacak.”
Yedi yıldır Amira yaşıyor, Daniel ise sadece bir yaşında. Onların verebileceği tek şey bu: sevgi, umut ve şarkılar.
Amira’nın sesi titrerken, Daniel’in küçük elleri onun ellerindedir. Bu küçük kardeş, onun tek ışığıdır. Sonsuz sevgiyle sarılmıştır.
Müzik yükselir, Amira şarkısını bitirirken gözlerinden yaşlar süzülür. Ama sesi güçlüdür, umut doludur.
“Daniel için şarkı söyleyeceğim, kardeşim, tek ışığım için. Sessiz gecelerde şarkı söyleyeceğim.”
Müzik yavaşça biter, alkışlar duyulur. Amira’nın cesareti ve sevgisi, dünyanın en zor koşullarında bile parlayan bir ışık gibidir.
Bu hikaye, küçük bir kızın hayat mücadelesini, kardeşine olan derin sevgisini ve hayata tutunma umudunu anlatıyor. Amira’nın sesi, zorluklar karşısında bile sevgi ve dayanışmanın gücünü hatırlatıyor bize.
Eğer istersen, bu metni daha da detaylandırabilir veya farklı bir üslupla yeniden yazabilirim.