“Bir günlüğüne babam ol, sana öderim” dedi sokak kızı, yalnız milyoner CEO’ya…

“Bir günlüğüne babam ol, sana öderim” dedi sokak kızı, yalnız milyoner CEO’ya…

.
.

✨ Beklenmedik Hazine: Milyoner CEO’nun Kalbi, Sokak Kızının “Babam Ol” Teklifiyle İyileşti

 

Statüsü, gücü ve İstanbul’a tepeden bakan bir ofisi vardı, ama Burak Demirci‘nin evi diyebileceği bir yer yoktu. Ülkenin en büyük yazılım şirketlerinden Nexus Teknoloji‘nin 37 yaşındaki CEO’su, 2 milyarlık teklifleri reddediyor, ancak profesyonel başarının ardındaki boşluğu hiçbir rakam dolduramıyordu. Üç yıl önce eşinden medeni bir şekilde ayrılmıştı ve hayatı iş, iş ve daha fazla işten ibaretti.

O Eylül sabahı, Burak son çeyrek raporlarını incelerken pencereye döndü. Aşağıda, İstanbul canlı bir organizma gibi atıyordu. Kendisi hariç, herkes bir şekilde birbirine bağlıydı. Bir huzursuzluk hissederek dışarı çıkmaya karar verdi.

Parktaki Prenses ve Prens

 

Taksim Meydanı çevresindeki ıslak sokaklarda amaçsızca yürürken, Burak farkında olmadan Maçka Demokrasi Parkı‘na girdi. Parkta, çalılıkların arasına saklanmış, yaklaşık yedi yaşında, kıvırcık saçlı, iri gözlü bir kız çocuğu hıçkırıyordu.

“İyi misin?” diye sordu Burak, bu kadar kişisel bir durumla ilgilenmesine şaşırarak.

Küçük kız, Zeynep, korkuyla sıçradı. “Annem daha uzun süre çalışması gerekeceğini söyledi. Neredeyse hiç evde kalmıyor.”

O çocuksu seste, Burak’ı midesine bir yumruk gibi çarpan, filtresiz bir samimiyet vardı. Annesi bir alışveriş merkezinde çalışıyor, akşamları satmak için pasta yapıyordu. Babası ise Zeynep doğduğunda gitmişti.

“Aç mısın?” diye sordu Burak.

“Evet.”

Birlikte yakındaki bir büfeye yürüdüler. Zeynep, neşeyle okulundan, veteriner olma hayallerinden ve annesinin yeterli yerleri olmadığı için bir köpek sahibi olmayı ne kadar istediğinden bahsetti.

“Gitmem gerekiyor,” dedi Burak, saatine bakarak. Önemli bir toplantısı vardı.

“Gitme,” diye itiraz etti Zeynep. “Seninle kalabilir miyim? Fatma Teyze gelene kadar.”

“Yapamam, Zeynep. Önemli bir toplantım var.”

Çocukların acımasız masumiyetiyle sorulan soru Burak’ı hazırlıksız yakaladı: “Benden daha mı önemli?”

Bu soru, Burak’a bir tokat gibi çarptı. Hayatı boyunca uğruna her şeyi feda ettiği işi, şimdi ilk kez, karşısında oturan yedi yaşındaki bir çocuk tarafından sorgulanıyordu.

“Şöyle yapalım,” dedi. “Seni teyzenin çalıştığı binaya götüreceğim.”

Zeynep’i teyzesi Fatma Hanım’a teslim ederken, Burak kartvizitini uzattı ve hemen ardından Çinli yatırımcılarla olan toplantısına koştu. Ancak o gün, Nexus’un rakamları zihninde yankılanan “Benden daha mı önemli?” sorusu kadar önemli değildi.

 

Çikolatalı Pankekler ve Bir Vizyon

 

Bir hafta sonra, Burak açıklayamadığı bir dürtüyle aynı parka geri döndü. Zeynep oradaydı, yanında küçük bir erkek çocuğuyla—kardeşi Emre.

“Burak!” diye bağırdı Zeynep, gözleri heyecandan parlayarak. “Geri döndün!”

Öğleden sonrayı parkta geçirdiler. Burak, hayatı finansal çeyreklerle değil, kahkahalarla ve uydurma hikayelerle ölçülen bir boyuta taşınmış hissediyordu.

O gün, Emre’nin doğum günü partisine davet edildi. Dilek Yılmaz, Zeynep ve Emre’nin annesi, Burak’ı küçük, samimi dairesinde karşıladı. Dilek, kıvırcık saçlı, keskin zekalı, kendi el yapımı bebek kıyafetlerini internetten satarak çocuklarına bakıyordu. Babaları onları terk etmişti.

Burak, kendi steril çatı katından o kadar farklı olan bu dairede, her santimetresi hayat dolu, küçük ama sıcak bir dünya buldu. Temizliğe yardım etmeyi teklif etti.

Dilek, ironik bir gülümsemeyle, “Süpürge kullanmayı bilen bir adam. Bu benim için yeni.” diye yorumladı.

Burak, Dilek’in samimiyetine, öz saygısına ve hayatı olduğu gibi kabul etmesine hayran kaldı. Ona neden yaklaştığını sorduğunda Burak dürüsttü: “Sizinle olmak bana da gerçek hissettiriyor.”

Dilek, endişeliydi. “Sizin gibi bir adamın uzun vadede hayatımıza nasıl uyduğunu hayal edemiyorum.”

“Belki de kendi dünyamızı yaratma zamanıdır,” diye yanıtladı Burak, o anın kendisini bile şaşırtan bir kararlılıkla.

 

Yönetim Kurulu ve Gözetim

 

Ancak Burak’ın değişimi, Nexus Yönetim Kurulu’ndan kaçmadı. Şirketin satışı için Innotek teklifi 3 milyar dolara çıkarmıştı ve en eski hissedarlardan Erol Aksoy baskı yapıyordu.

Yönetim kurulu toplantısında Burak, “Nexus satılık değil. 3 milyara da 10 milyara da değil,” diyerek teklifi reddetti.

Erol Aksoy misilleme yaptı. Nexus’un CEO’sunu gözetlemek için bir güvenlik şirketi tuttu ve Burak’ın Dilek ve çocuklarla çekilmiş gizli fotoğraflarını içeren bir dosya masaya sürdü.

“Beni mi gözetlediniz?” diye sordu Burak, sesi alçak ve tehlikeliydi.

Erol Aksoy, fotoğrafların Burak’ın “duygusal olarak karmaşık bir duruma” dahil olduğunu ve şirketin çıkarlarını düşünmediğini kanıtladığını iddia etti. “Farklı babalardan iki çocuğu olan, yoksul koşullarda yaşayan bekar bir anne.” sözleriyle küçümsemesini dile getirdi.

O an Burak, kariyerinden daha büyük bir öfke hissetti. “Tüm sınırları aştınız, Erol Bey. Benim özel hayatım sizi ilgilendirmez.”

Oylama tehdidi üzerine Burak karşı çıktı: “Nexus Yönetim Kurulu’nun kendi CEO’sunu nasıl gözetlediğini ve masum çocukları silah olarak kullanarak onu duygusal olarak nasıl şantaj yapmaya çalıştığını öğrenmekle çok ilgileneceklerine eminim.”

Bu tehdit, oylamayı durdurdu. Ancak Burak’ın özel hayatı artık kurumsal bir savaş alanıydı.

 

Ailenin Gücü ve Başarı

 

Aynı akşam, Dilek’ten bir telefon geldi. Nexus’tan bir adamın onu araştırdığını, okul kapısında Zeynep ile konuştuğunu söyledi. “Bu korkunç. Bu kadar ileri gittiler mi?”

Burak, Dilek’e sarılarak söz verdi: “Bizi korkutmalarına izin vermeyeceğim. Sizler şimdi benim için her şeysiniz.

Burak, Nexus’taki konumunu riske atmaktan çekinmedi. Profesör Doktor Can Yılmaz’ı tutarak Erol Aksoy’u yasal süreçle tehdit etti. Zeynep’e, “Söz veriyorum prensesim. Kalmak için buradayım,” dedi.

Dilek’in tereddüdü, samimi bir konuşmayla eridi. “Sahip olamayacağım bir şeyi istemekten korkuyorum. Peki o ne?”

“Bir aile. İstikrar. Zor zamanlarda yanımda olacak biri.”

Burak, ona evlilik teklif etti.

Erol Aksoy, yasal tehditler üzerine Nexus Yönetim Kurulu’ndan istifa etti. Burak ve Dilek evlendi. Basit bir törenle, Emre’nin çizdiği dört çöp adam figürüyle—“Bu bizim ailemiz” başlığıyla—evrenin en güçlü gerçeğini kutladılar.

Evliliklerinden altı ay sonra, Dilek, Burak’a hamile olduğunu duyurdu. Burak, hayatının bir yıldan kısa bir sürede nasıl tamamen değiştiğini anladı. Artık işkolik bir CEO değil, her şeyden çok sevdiği bir aileye sahip, kendini gerçekleştirmiş bir adamdı.

Burak, sonunda şunu anladı: Gerçek başarı, hisse senetlerinin değeriyle ölçülmezdi. Gerçek başarı, Zeynep’in bir baloncuk üflediğindeki kahkahasında, Emre’nin bir yapbozu birleştirirkenki konsantrasyonunda ve her gece eşinin yanında uykuya dalarken hissettiği huzurdaydı.

Hayat, Maçka Demokrasi Parkı’nda yağmurlu bir öğleden sonraki sıradan bir karşılaşmayla değişmişti. Burak Demirci, aradığı hazineyi en beklenmedik yerde bulmuştu: kırık bir kalbin kendini iyileştirebileceği en samimi yerde.

.
play video:

Related Posts

Our Privacy policy

https://rb.goc5.com - © 2025 News