İMZALAMAYIN! ÇALIŞAN, MİLYONERİN ANNESİNİN MİRASINI KURTARMA GİRİŞİMİNDE HIRSLI KIZIYLA KARŞI KARŞIYA GELİYOR

İMZALAMAYIN! ÇALIŞAN, MİLYONERİN ANNESİNİN MİRASINI KURTARMA GİRİŞİMİNDE HIRSLI KIZIYLA KARŞI KARŞIYA GELİYOR

.

.

İMZALAMAYIN! Bir Çalışanın, Milyonerin Annesinin Mirasını Kurtarma Mücadelesi

Adım Carmen Solis. Guadalajara’nın Santa Tere mahallesinde yaşıyorum. Her sabah saat beşte kalkarım; mahalle henüz taze ekmek ve kahve kokar. Çocuklarımı öpüp, mavi üniformamı giyer, dua ederek işe giderim: “Tanrım, bana ihtiyacı olana bakmak için güç ver ve susmamam gereken yerde sesimi çıkaracak cesaret.”

O sabah, yeni işime başlamak üzere Mendoza Malikanesi’nin kapısını geçtiğimde güneş daha yeni doğuyordu. Mermerler gece serinliğini koruyor, begonviller fıskiyenin etrafına çiçek döküyordu. Görevim, Don Arturo’nun yaşlı annesi Doña Consuelo’ya bakmaktı. Don Arturo, dergilerde çıkan, mağaza zincirleri ve sessizliğiyle ünlenmiş bir işadamıydı. Beni kapıda karşıladı, sesi yorgundu: “Carmen, hoş geldin. Annem benim en değerlimdir.”

Merdivenleri çıkıp köşe odasına girdik. Doña Consuelo, küçük ve narin bir kadındı. Elimi tuttu: “Beni onunla yalnız bırakma,” dedi fısıltıyla. “Kiminle?” diye sordum. Cevabı, kapıyı açan pahalı parfüm kokulu bir kadın getirdi: Viviana. Uzun boylu, kırmızı elbiseli, keskin bakışlıydı. “Yeni hizmetçi bu mu?” dedi, beni baştan aşağı süzerek. “Burada kurallarım geçerli.” İçimden bir şey söylemek istesem de sustum. Bazı evler kahveyle, bazıları kurallarla karşılar. Burası gölgelerle doluydu.

İlk günler ritmi öğrendim: İlaçlar saat sekizde, kısa bir bahçe yürüyüşü, salı günleri tavuk çorbası, iki haftada bir doktor ziyareti. Don Arturo erken çıkardı. Oğlu Ricardo nadiren görünürdü. Viviana ise öğle vakti aşağı iner, emirler yağdırırdı. “Şunu dokunma, bunu oynatma!” Doña Consuelo’ya ise sürekli surat asardı. Bir gün, “Sadece imzala, sorunlar bitsin,” diye mırıldandı. Kadınlar gibi avukatım yoktu; hafızam vardı.

Akşamları, San Juan de Dios’a gidip taze meyve ve ucuz çiçek alır, Doña Consuelo’nun bürosunu renklendirirdim. Bir gün pazarda Lucha ile karşılaştım. “Mendoza’larda işler nasıl?” diye sordu. “Ev büyük, ama bazen kalbi küçük,” dedim. “Dişiyle gülene dikkat et,” dedi. “Ve zenginler fısıldarken dinle.” Bu söz aklıma kazındı.

Bir akşam, Viviana’yı koridorda bir adamla fısıldaşırken gördüm. “Vekalet, transfer, imza,” gibi kelimeler duydum. Beni görünce telefonu kapatıp yapmacık gülümsedi. “Sen mutfakta olmalıydın, Carmencita.” İçimde bir huzursuzluk büyüdü.

Doña Consuelo ile hemen anlaştık. Ona Sabines’ten şiirler okudum, sıcak havalarda gölgeye aldım. Bir sabah, battaniyesini düzeltirken ciddi bir şekilde, “Bir şeyler çeviriyorlar,” dedi. “Bana huzur için imzalatacaklarını söylüyorlar ama huzur bir zarfta olmaz.” “İstemiyorsan imzalama,” dedim. “Baskı yaparlarsa bana haber ver.” “Kime inanacaklar?” diye iç çekti. “Burada son sözü para söyler.” Elini tuttum. “Son sözü hakikat söyler,” dedim. O gün, Don Arturo bahçede bir yemek düzenledi. Noter, iki ortak ve takım elbiseli bir adam geldi. Limonata hazırladım, kenarda bekledim. “Her şey aile için,” dedi Viviana. Noter, “Yaz gelmeden imzalanmalı,” dedi. O gece uyuyamadım. Büyük evler de susunca gıcırdar.

Gece yarısı, alt kattan sesler geldi. Sessizce aşağı indim. Çalışma odasında Viviana ve gözlüklü bir adam vardı. Bordo bir dosyadan sayfalar çıkarıyorlardı. “Kimse ekleri kontrol etmez,” dedi adam. “Özel yetkiyi koy, imzalat, kimse anlamaz.” Viviana, “Yaşlıya bir hap ver, imzalat, anlamaz,” dedi. Arkada bir tahta gıcırdadı, adam irkildi. Duvara yapıştım. Bir dakika sonra dosya ortadan kaybolmuştu.

Ertesi sabah Doña Consuelo solgundu. Ateşi vardı. Don Arturo’ya, “Bu kadar acele imzalamak doğru mu?” diye sordum. “Yasal işler, Carmen. Her şeyin düzenli olması lazım,” dedi. Viviana ise, “Bugün noter gelecek, hazırlıklı ol,” dedi. Öğle yemeğinde Doña Consuelo’yu bahçeye çıkardım. “Kağıt istemiyorum, zaman istiyorum,” dedi. “Bunun için savaşacağız,” dedim.

Koridordan geçerken çalışma odasının kapısı aralıktı. Kimse yoktu. İçeri girdim, bordo dosya yoktu. Masadaki parlak izden kitaplığa ulaştım. Bir hukuk kitabını çekince gizli bir bölme açıldı. Dosyayı buldum, kalbim küt küt. Sayfaları, ekleri, “özel yetki”, “imza değişimi” yazılıydı. Hızla fotoğraf çektim. Tam dördüncüyü çekerken Viviana geldi. “Burada ne yapıyorsun?” “Toz alıyordum,” dedim. “Burada izinsiz dolaşılmaz,” dedi soğukça.

Saat beşte salon hazırdı. Noter, dosyayı masaya koydu. Doña Consuelo geldi, Viviana kırmızı elbisesiyle havalıydı. Noter, “Şimdi açıklayıp imzalayacağız,” dedi. Ben kapının arkasında, elimde fotoğraflarla bekledim. Noter, “Buraya imza,” dediğinde, dosyada kimsenin sesli okumadığı bir madde gördüm: “Özel yetki ve irade değişimi.” Derin nefes aldım. Artık sadece bir çalışan değildim, gerçeği bilen tek kişiydim.

Bir adım attım, sesim titrek ama kararlıydı: “Bir dakika lütfen! Doña Consuelo, bunu imzalamayın. Bu belge size söylendiği gibi değil!” Herkes dondu. Don Arturo, “Ne oluyor Carmen?” dedi. “Birileri Doña Consuelo’yu kandırıyor. Bu belge orijinal vasiyet değil, değiştirilmiş!” Fotoğrafları gösterdim. Viviana, “Hizmetçiler şimdi hukuka mı karışıyor?” diye alay etti. “Ben sadece gerçeği söylüyorum,” dedim. “İşte kanıtlar.” Noter, “Belki daha sonra devam etmeliyiz,” dedi. Don Arturo, “Hayır, açıklama istiyorum,” dedi.

Fotoğrafları gösterdim. Orijinalde “eşit dağıtım” ve yeni eklenen “özel yetki” vardı. “Bu, tüm haklarınızı başkasına devretmeniz demek,” dedim. Doña Consuelo dehşetle, “Bunu mu imzalatacaklardı?” dedi. “Evet, hanımefendi.” Don Arturo’nun yüzü sertleşti. Viviana, “Avukat hazırladı, ben değil!” dedi. Avukat, “Viviana talimat verdi,” dedi. Ricardo masaya vurdu. “Yeter!” Doña Consuelo ağlayarak, “Beni zorla ilaç veriyor, bağırıyor,” dedi. Viviana, “Yalan!” diye bağırdı. Don Arturo bastonunu yere vurdu. “Saygı göster!” dedi.

O anda Doña Consuelo öksürmeye başladı, yüzü bembeyaz oldu. Su getirdim, bardakta beyaz bir toz vardı. “İçmeyin!” dedim, bardağı yere attım. Herkes dondu. “O bardakta zehir var!” dedim. Viviana, “O koydu!” diye beni suçladı. “Hayır, işte cebinizdeki ilaç şişesi!” dedim. Viviana kaçmaya çalıştı, ama şoför kapıda yakaladı. “Sadece hak ettiğimi istedim!” dedi. Polis geldi, Viviana bir arabaya bindi ve kaçtı.

O gece, malikane korku ve taze kahve kokuyordu. Don Arturo, “Carmen, bugün bizi kurtardın ama bu iş daha bitmedi,” dedi. Doña Consuelo’nun elini tuttum. “Sizi yalnız bırakmayacağım,” dedim. O gece, çalışma odasında bir zarf buldum. Don Arturo’ya verdim. Avukat Barragán’dan itiraf mektubuydu: “Viviana baskı yaptı, belgeleri değiştird

.

Related Posts

Our Privacy policy

https://rb.goc5.com - © 2025 News