Kaynanasına ZORLA günlerce TEMİZLİK yaptırdı, OĞUL bunu öğrenince SİNİRLERİNE hakim OLAMADI…

Kaynanasına ZORLA günlerce TEMİZLİK yaptırdı, OĞUL bunu öğrenince SİNİRLERİNE hakim OLAMADI…

.
.

Zorla Yaptırılan Temizlik ve Sessiz Çığlıklar

Küçük bir minibüs, öğle güneşinin altında tozlu bir sokağın sonundaki iki katlı, mütevazı bir evin önünde durdu. Şoför aynadan arka koltukta oturan kadına döndü. “Teyze, geldik. Şurası değil mi?” diye sordu. Kadın başını kaldırdı, yorgun yüzündeki derin çizgiler ve gözlerinde beliren umutla, “Evet oğlum, burası,” diye yanıtladı.

O kadın Nurcan Hanım’dı. 60 yaşını çoktan geçmişti, ama hala dimdik durmaya çalışıyordu. Hayatı boyunca kimseye yük olmamak için çırpınmış, yıllarca bir tekstil fabrikasında çalışarak ailesini geçindirmişti. Eşi vefat ettikten sonra tüm hayatını oğlu Kadir’e adamıştı. Ancak yıllar geçmiş, fabrikası kapanmış ve Nurcan Hanım emekli olmuştu. Küçük bir köy evinde, yalnızlık ve yoksulluk içinde yaşamaya başlamıştı. Oğlu Kadir ısrarla, “Anne, gel artık bizimle yaşa. Seni yalnız bırakmak istemem,” demişti. Nurcan Hanım da oğlunun ısrarlarına dayanamayıp kabul etmişti. “Oğlumla aynı çatının altında olacağım,” diye düşünmüş, içi ısınmıştı. Ancak o çatının altında onu neyin beklediğini bilmiyordu.

Soğuk Bir Karşılama

Minibüsten inen Nurcan Hanım, küçük bavulunu eline aldı ve evin önüne doğru yürüdü. Kapının önündeki beyaz boyalı merdivenler ve saksılarda açan çiçekler, sıcacık bir yuva hissi veriyordu. Ancak kapıyı açan genç kadın, bu sıcaklığı bir anda soğuttu. Uzun boylu, düzgün giyimli, saçları özenle toplanmış bir kadındı. Yüzündeki hafif makyaj, sert bakışlarını daha da belirginleştiriyordu. Bu kadın, Kadir’in eşi Sibel’di.

“Hoş geldin, anne,” dedi Sibel, dudaklarının ucuyla. Ancak ses tonunda gerçek bir sıcaklık yoktu. Nurcan Hanım hemen gülümsedi. Kalbinde bir titreme hissetti, ama belli etmedi. “Hoş bulduk kızım. Rahatsızlık verdim, hakkını helal et,” dedi. Sibel’in yüzünde, “Keşke gelmeseydin,” diyen bir ifade belirdi.

Nurcan Hanım içeri girdiğinde ev tertemizdi. Her şey düzenli ve derli topluydu. Kadıncağız, “Ne kadar güzel yapmışlar evi,” diye içinden geçirdi. Ancak Sibel, onun bu bakışını bile yargılama gibi algıladı. “Ayakkabılarını dışarıda bırak anne. Halıları yeni yıkattım,” dedi keskin bir sesle. Nurcan Hanım, “Tabii kızım, dikkat ederim,” diyerek ayakkabılarını hemen çıkardı.

Oğlu Kadir, o sırada işteydi. Sabah erken çıkmış ve annesiyle görüşememişti. Nurcan Hanım, “Akşam gelir, konuşuruz,” diye düşünerek sabretti. Sibel, onu oturma odasına yönlendirdi. “Buyur, şuraya otur. Kadir akşam gelince konuşursunuz. Ben de mutfağa geçeyim, işlerim var,” dedi. Nurcan Hanım koltuğa oturdu ama içinde bir huzursuzluk vardı. Gelininin soğuk bakışları içini üşütüyordu.

Sessiz Çığlıklar

Akşam olduğunda Kadir eve geldi. Kapıyı açar açmaz yüzündeki gülümsemeyle, “Anne, hoş geldin!” diye seslendi. Nurcan Hanım’ın içindeki bütün kırgınlıklar bir anda yok oldu. Oğlunun kollarına sarıldığında, burnuna yıllardır özlediği o çocuk kokusu geldi. “Hoş bulduk oğlum. Nasılsın?” diye sordu. Kadir, annesinin nasırlı ellerine baktı. “Artık dinleneceksin anne. Yorulmak yok, tamam mı?” dedi.

Sibel, o sırada mutfaktan çıktı. Yüzünde sahte bir gülümseme vardı. “Tabii, Nurcan anne artık bizde kraliçe olacak,” dedi alaycı bir ses tonuyla. Kadir, karısının bu sözlerini fark etmedi, ama Nurcan Hanım’ın kalbinde bir burukluk oluştu.

Günler geçti. Nurcan Hanım, evde sessiz bir misafir gibi yaşamaya çalışıyordu. Sabah erkenden kalkıyor, evi derleyip topluyordu. Gelinine yardımcı olmaya çalışıyordu. Ancak Sibel, onun bu çabasını takdir etmek yerine eleştiriyordu. “Anne, çorban çok tuzlu olmuş. Biz tuz yemiyoruz,” dediği gün, Nurcan Hanım’ın içi ezildi. “Affet evladım, alışamadım daha. Bir dahakine dikkat ederim,” dedi utana sıkıla.

Zorbalık Başlıyor

Bir sabah Sibel, “Anne, madem boş duruyorsun, şu perdeleri bir siliver,” dedi. Nurcan Hanım, “Tamam kızım,” diyerek işe koyuldu. Sabah 9’da başladığı temizlik, akşama kadar sürdü. Elleri su içinde, beli ağrıyordu. Ama Kadir işten geldiğinde Sibel’in sesi tamamen değişiyordu. “Kadir, annen bana çok yardım etti bugün. Sağ olsun,” diyordu tatlı bir tebessümle. Nurcan Hanım, “Sus,” diyordu kendi kendine. “Evlat yuvasında huzur bozulmasın.”

Ancak Sibel’in tavırları giderek sertleşti. Bir gün, arkadaşlarıyla yaptığı bir sohbetin ardından, “Kaynana geldi, başıma bela oldu. Mecbur temizlik yaptırıyorum işte,” dediğini duyan Nurcan Hanım’ın kalbi sızladı. Ama yine de sustu. Çünkü oğlu üzülmesin istiyordu.

Kadir Gerçeği Öğreniyor

Bir sabah, Nurcan Hanım banyoyu temizlerken yorgunluktan yere yığıldı. Sibel, onu bulduğunda, “Ben sana dikkat et demedim mi? Hep sorun çıkarıyorsun!” diye bağırdı. Nurcan Hanım, “Kadir bilmesin,” dedi. Sibel, “Sakın söyleme!” diye uyardı. Ancak o akşam Kadir, annesinin yüzündeki solgunluğu fark etti. “Anne, iyi misin?” diye sordu. Nurcan Hanım, “İyiyim oğlum,” dedi, ama gözleri her şeyi anlatıyordu.

Bir gün Kadir’in komşusu Feriha Hanım, Kadir’e bir mesaj attı: “Evladım, annenin haline dikkat et. Kadıncağız yorgunluktan bayılacak halde.” Kadir, bu mesajı okuduğunda içi sıkıştı. Hemen eve gitti. Kapıyı açtığında annesini dizlerinin üstünde, yerleri silerken buldu. “Anne, ne yapıyorsun sen?” diye bağırdı. Nurcan Hanım, “Oğlum, ben istedim,” dedi. Ancak Kadir, komşularından duyduklarıyla gerçeği anlamıştı. Sibel’e döndü: “Sen nasıl anneme bunu yaparsın? Hasta haline temizlik yaptırıyorsun. Bu mudur sevgiden anladığın?” diye bağırdı.

Sibel, önce savunmaya geçti, sonra ağlamaya başladı. Ancak Kadir, artık onun gözyaşlarına inanmıyordu. “Bu evde anneme saygı duymayan biri kalamaz,” dedi. Sibel, eşyalarını toplayıp evi terk etti.

Affetmek ve Yeniden Başlamak

Sibel gittikten sonra Kadir, annesinin yatağının altındaki defteri buldu. Annesinin yazdığı satırlar, Kadir’in kalbini dağladı: “Oğlum, seni kaybetmemek için sustum. Sibel kızım bana kötü davrandı, ama belki sevgisiz büyümüştür. Ben hakkımı helal ettim.” Kadir, annesinin önünde diz çökerek, “Anne, beni affet. Senin acını göremedim,” dedi.

Bir süre sonra Sibel, yeniden eve geldi. Yüzünde pişmanlık vardı. Nurcan Hanım, “Kızım, affetmek unutmak değildir. Ama ben sana hakkımı helal ediyorum,” dedi. Sibel, gözyaşları içinde Nurcan Hanım’ın ellerine sarıldı.

Aylar sonra, Sibel sessiz bir kasabaya taşındı. Bir rehabilitasyon merkezinde gönüllü çalışmaya başladı. Yaşlı kadınlara yardım ediyor, onların acılarını paylaşıyordu. Her birinde Nurcan Hanım’ın yüzünü görüyordu. Kadir, annesiyle huzurlu bir hayat sürerken, Sibel’den bir mektup aldı. Mektupta, “Herkes ikinci bir şansı hak eder,” yazıyordu.

Nurcan Hanım ve Kadir, o gün balkonda otururken gökyüzüne baktılar. Nurcan Hanım, “Gerçek temizlik kalpte başlar,” dedi. Ve o günden sonra, herkes için yeni bir başlangıç oldu.

.

Related Posts

Our Privacy policy

https://rb.goc5.com - © 2025 News