MİLYONERİN KÖR KIZINDAN HERKES VAZGEÇTİĞİNDE, BİR SOKAK ÇOCUĞU İMKANSIZI GERÇEKLEŞTİRDİ!
.
.
Milyonerin Kör Kızından Herkes Vazgeçtiğinde, Bir Sokak Çocuğu İmkansızı Gerçekleştirdi
Henrique, güçlü ve zengin bir iş adamıydı. Dünyanın en büyük şirketlerini kurmuş, siyasi kararları etkileyebilmişti. Parayla çözemeyeceği hiçbir şey yoktu. Ta ki kendi kızı Helena’nın hastalığıyla karşılaşana kadar…
Helena, henüz yedi yaşında, sarı saçları ve parlak mavi gözleriyle neşeli bir çocuktu. Sarıldığı her oyuncağa hayat verir, evin bahçesinde gülerek koşar, ailesinin gurur kaynağıydı. Fakat bir gece, yemek yerken aniden bayıldı. Başını sertçe yere çarptı ve hastaneye kaldırıldığında artık göremiyordu.
Doktorlar, en gelişmiş testleri yaptılar; tomografiler, biyopsiler, kan testleri… Ama hiçbiri Helena’nın durumunu açıklayamadı. Vücudu yavaş yavaş çökmeye başladı, organları birer birer iflas ediyordu. Beyni temel fonksiyonları yerine getiremiyordu. “Sistemik ilerleyici yetmezlik” teşhisi kondu. En fazla 72 saati kaldığı söylendi.
Henrique, tüm uzmanları getirdi. Almanya’dan nörologlar, Amerika’dan onkologlar, İsviçre’den nadir hastalık uzmanları, Japonya’dan deneysel tıp doktorları… Hepsi aynı kararı verdi: “Yapacak bir şey yok.”
Henrique, çaresizce ofisine kapanıp ağladı. Paranın satın alamadığı tek şey, kızının hayatıydı.
Üç gün boyunca Helena’nın odasının kapısını kimse çalmadı. Herkes umudunu yitirmişti. Ta ki o akşam kapıya bir çocuk geldiğinde…
Dışarıda, kirli kıyafetleriyle, çıplak ayaklarıyla duran o çocuk, Henrique’nin güvenlik görevlilerini bile şaşırttı. Davi adında, sokaklarda büyümüş, hayatın acımasızlığını bilen bir çocuktu. Gözleri umut doluydu ve yüzünde bir kararlılık vardı.

Davi, kapıyı açan Henrique’ye sakin ve kararlı bir sesle dedi ki: “Kızınız ölüyor, biliyorum. Ona yardım edebilirim.”
Henrique önce onu kovdu, ama içinde bir umut kıvılcımı yanmaya başladı. Belki de başka çare yoktu. Davi, Helena’nın odasına girdi. Sessizce yatağın yanına oturdu, elini kızın alnına koydu ve gözlerini kapattı. O an odada bir şey değişti; sanki zaman yavaşladı.
Bir süre sonra, Helena küçük bir hareket yaptı. Parmağını hafifçe kıpırdattı. Henrique nefesini tuttu. Sonra, yavaşça başını Davi’nin yönüne çevirdi. Gözleri hala kapalıydı ama yüzünde bir direnç vardı.
Davi ona fısıldadı: “Yalnız değilsin. Buradayım. Sen güçlü birisin.”
Günler geçtikçe, Helena’nın durumu iyileşmeye başladı. Ateşi düştü, vücudundaki kasılmalar sona erdi, ciğerleri daha güçlü nefes almaya başladı. Doktorlar geri döndü ve şaşkınlıkla gördüler ki, vücut kendini iyileştiriyordu. Organlar yeniden çalışmaya başlamıştı.
Henrique, Davi’ye defalarca para teklif etti, onu lüks kıyafetlerle donatmak istedi, ama Davi reddetti. “Ben para istemem,” dedi. “Sadece Helena’nın iyi olmasını isterim.”
Davi, geçmişinde bir zamanlar kendisine yardım eden bir kadının iyiliğini asla unutmamıştı. O gece, Helena’yı kurtarmak için kendi yaşam enerjisinden bir parça verdiğini hissetti. Bu yüzden yorulmuş, zayıflamıştı ama vazgeçmedi.
Haftalar içinde Helena yürümeye, sonra koşmaya başladı. Gözleri hala görmüyordu ama kalbindeki ışık daha parlaktı. Davi, onun yanında durdu, ona rehberlik etti, dost oldu, ailesi oldu.
Aylar sonra, Helena gözlerinde küçük ışıklar görmeye başladı. İlk başta sadece kısa anlar, sonra daha uzun süreler… Doktorlar şaşkınlıkla izliyordu. Helena’nın görme yetisi yavaş yavaş geri dönüyordu.
Bir gün, Helena babasının yanına koştu ve dedi ki: “Baba, seni görebiliyorum. Gerçekten görebiliyorum.”
Henrique gözyaşlarını tutamadı. Kızının mucizesi gerçek olmuştu.
Yıllar geçti. Helena ve Davi birlikte büyüdüler, üniversiteye gittiler. Helena tıp okudu, Davi psikoloji. Davi, sokak çocuklarına yardım eden bir vakıf kurdu. Helena hastanede çalıştı, insanlara umut oldu.
Bir gün Davi, Helena’ya evlenme teklif etti. O an, o küçük sokak çocuğu ile kör kızın hikayesi, gerçek bir aşk hikayesine dönüştü.
Çift, sevgi dolu bir aile kurdu. İki çocukları oldu: Umut ve Miguel. Hem çocuklarına hem de yardıma muhtaç çocuklara sevgiyle baktılar. Miguel’i de evlat edindiler; sokaklardan kurtardıkları bir çocuktu.
Henrique, hayatının son günlerinde huzurla ailesinin yanında oldu. Helena, babasının vasiyetini yerine getirdi. Davi ile birlikte insanlara yardım etmeyi sürdürdü.
Helena’nın hayatı, Davi’nin hayatı, mucizelerle dolu bir yolculuktu. Bir sokak çocuğunun umuduyla başlayan hikaye, sevgiyle büyüdü, dünyayı değiştirdi.
Ve o eski malikânenin bahçesinde, geceleri ay ışığı altında, bazıları iki siluetin el ele tutuştuğunu görür. Biri mavi elbiseli bir kız, diğeri ise o cesur sokak çocuğu. İkisi de sonsuza dek umut olmaya devam ediyorlar.
.