SOKAK KIZI ÇÖP SAHASINDAN BİR BEBEĞİ KURTARIR… MİLYONERİN OĞLU OLDUĞUNU BİLMEDEN
.
.
Sokak Kızı ve Çöpte Bulduğu Bebek: Umut Dolu Bir Hayatın Başlangıcı
Soğuk bir geceydi. Varoşların sokaklarına inen gece soğuğu, ince tişörtünün üzerinden vücuduna işliyordu. Üç gündür açtı, midesinde açlık hissiyle birlikte üşüyordu. O an, uzaklardan gelen zayıf bir ağlama sesi duydu. Bu ses, caddedeki araba gürültüsünün içinde kaybolmuştu ama o, mahalledeki tüm sesleri tanıyordu. Her havlayan köpeği, her miyavlayan kediyi bilirdi; ama bu ağlama farklıydı.
Yavaşça sesin geldiği çöp tenekelerinin arkasına yaklaştı. Yırtık poşetler, ıslak kutular arasında özenle yerleştirilmiş bir karton kutu vardı. Kutuyu açtığında dünya durdu: içinde küçük, morarmış, üşüyen bir bebek vardı. İki elinin içine sığacak kadar küçüktü. Dudakları neredeyse maviydi, yüzü kirli ve ıslaktı. Gözleri kapalı, titriyordu.
Düşünmeden kucağına aldı ve koşmaya başladı. Çıplak ayakları soğuk asfalta vuruyordu ama acı hissetmiyordu. Sadece ellerindeki o hayatın hafif ağırlığını hissediyordu. Bebek zayıf bir ağlamayla devam ediyordu. Sığınağı üç blok ötedeki viyadüğün altındaydı; sadece rüzgardan korunan bir köşe. Oraya varınca bebeği battaniyeye sardı ve göğsüne sıkıca bastırarak ısı vermeye çalıştı. Ağlama yavaşladı, küçük parmakları kıpırdadı. Bebek süt istiyordu ama gece ortasında nereden bulacaktı?
Sadece birkaç bozukluğu vardı, üç gün boyunca dilenerek biriktirdiği. Bu yeterli olmayabilirdi. Ama bebeği orada bırakamazdı. Güneş doğana kadar bekledi. İlk ışıklarla birlikte yakındaki fırına gitti. Fırıncı sert ve huysuz bir adamdı, onu kovmaya çalıştı ama bebeği görünce yüzü yumuşadı. İçeri girip ılık bir bardak süt getirdi. Kaldırımda oturup bebeğe süt verdi. Bebek zorlukla ama umutsuzca emmeye başladı. Fırının diğer tarafında oturan şık giyimli bir kadın her şeyi izliyordu. Kahvesini bitirip giderken bir kez daha kıza ve bebeğe baktı.

Gün boyunca bebeğe baktı, bezlerini temiz bir kumaşla değiştirdi. Fırına birkaç kez daha gidip süt aldı. Mahallede bir şeyler değişiyordu. İyi giyimli insanlar sokaklarda dolaşıyor, sakinlerle konuşuyor, birini ya da bir şeyi arıyorlardı. Korkusu büyüdü: ya bebeği arıyorlarsa? Ya onu götürürlerse? Terk edilmiş pazarın yakınında gizli bir köşeye taşındı. Orası farelerle doluydu ama insanlardan daha az korkuyordu.
Gece boyunca bebeğin yanında nöbet tuttu. Bebek huzurla uyuyordu. Ona bakarken kendini önemli hissetti, yıllardır ilk kez birine gerçekten ihtiyaç duyulduğunu hissetti. Ertesi sabah süt bulmak için erken çıktı. Sokaklarda zengin bir iş adamının bebeğini aradığı dedikoduları duyuldu. Ödül teklif ediliyordu, ama kimse bilgi vermiyordu. Sokaklarda yazılı olmayan bir kural vardı: korunan kişi ele verilmezdi.
Günler geçtikçe bebeğin sağlığı iyileşti. Yüzü morarmıştı ama şimdi renkleniyordu. Ama bir öğleden sonra bebeğin ağlaması değişti. Acı içindeydi, ateşi yükselmişti. Panikledi. Hastanedeki eski hemşire Ayşe Hanım’la karşılaştı. Kadın bebeği muayene etti, ilaç verdi ve hastaneye gitmesini önerdi. Ama bebeği hastaneye götürmekten korkuyordu; bebeği ondan alırlardı.
Ayşe Hanım ona bebeğin ailesi hakkında bilgi verdi. Bebek, zengin bir iş adamının oğluydu. Annesi Zeynep doğum sonrası psikozu yaşamış, bebeği korumak için hastaneden kaçmıştı. Bebek çöpe bırakılmıştı ama annesi kötü biri değildi; hastaydı. Baba Ahmet ise çaresizce oğlunu arıyordu.
Kız, bebeğe bakmaya devam etti. Ama içinde sürekli bir korku vardı. Bebek onun için her şeydi ama bir gün onu bırakmak zorunda kalacaktı. Bir gün, sosyal hizmet uzmanı Seda geldi. Ona bebeğin ailesi ve durumu hakkında daha fazla bilgi verdi. Bebek için en iyisinin ailesi olduğunu söyledi. Kız, bebeği bırakmak istemiyordu ama gerçekleri kabul etmek zorundaydı.
Ahmet Bey, bebeğin babası, ona dadı olarak çalışması için teklif yaptı. Evinde bir oda, yemek ve eğitim imkanı sunuyordu. Başta reddetti; sadaka istemiyordu. Ama sonunda kabul etti. Yeni hayat başladı. Ahmet’in evi büyük ve konforluydu. İlk gece ağladı; bu kez umut ve sevgi doluydu.
Bebek, Küçük Ali adıyla büyüyordu. Annesi Zeynep tedavi gördü ve eve döndü. Başlangıçta bebeği tanımadı, ama zamanla bağ kurdular. Zeynep ve kız arasında zorlu ama sevgi dolu bir süreç başladı. Kız artık aileydi; sadece bir sokak kızı değil, gerçek bir evladıydı.
Yıllar geçti. Kız okula başladı, başarılı oldu. Küçük Ali büyüdü, zeki ve sevgi dolu bir çocuk oldu. Kız, zor durumdaki çocuklara yardım etmek için sosyal hizmet okumaya karar verdi. Hayatı, geçmişindeki acıları başkalarına yardım etmek için dönüştürdü.
Bir gün, eski sokaklarda yaşayan bir kızla karşılaştı. Ona yardım etti, güvenini kazandı ve hayatını değiştirdi. Hikayesi, umut ve sevginin gücünü gösteriyordu. Aile, kan bağı değil, sevgi ve bağlılıktı.
Ve böylece, soğuk bir gecede çöpte bulunan küçük bebek, sevgi dolu bir aileye kavuştu. Kız ise hayatını başkalarının hayatına dokunarak geçirdi. Hikaye, umudun en karanlık anlarda bile yeşerebileceğinin bir kanıtıydı.
.