Gerçekten Sinir Bozucu Yeni Ev Korku Hikayeleri 3

Gece Yarısı Kapıdaki Adamlar: Taşındığım Evde İlk Gecem

Taşınmak benim için hep stresli olmuştur. Ancak bu kez durum bambaşkaydı. Kışın başında, işim gereği mecburen eyalet değiştiriyordum. Şehri bırakıp hiç görmediğim küçük bir kasabaya, oradaki büyük bir depoda çalışmak üzere gidiyordum. Seçenekler az olduğu için, evi internetten görüp kiralamıştım. Fotoğraflar kötü görünmüyordu, ama içimde bir tedirginlik vardı.

Kasabaya vardığımda içimdeki o garip his daha da güçlendi. Yollar dar, evler birbirinden kopuktu. Çoğu 1900’lerden kalma eski ahşap evlerdi. Benim evim kısmen yeni sayılırdı. Arabayı park edip, posta zarfındaki anahtarı çıkarıp kapıyı açtım. İçeri girdiğimde, fotoğraflardaki “düzenli” görüntü yoktu. Duvarlarda ince uzun çatlaklar, tavanlarda sarı su lekeleri vardı. O an anladım ki fotoğraflar oynanmıştı. Ama yine de kasabada bulabildiğim en iyi ev buydu.

O akşam taşınma işinin büyük kısmını erteleyip sadece şişme yatağımı salona kurdum. Boş odalarda uyumak beni daha da huzursuz edecekti. Işıkları kapattım, battaniyeye sarıldım ve uyumaya çalıştım.

Yaklaşık yarım saat sonra, kapıya hafif ama kararlı bir vurma sesi duydum. Telefonuma baktım: 01.00. Bu saatte kimse gelmezdi. Sessizce kapıya yaklaşıp dürbünden baktım. Kapının önünde iki adam duruyordu. Karanlık yüzlerini saklıyordu, belirgin bir özellik seçilemiyordu. Ne konuştular, ne de bir şey söylediler. Sadece beklediler.

İkinci kez kapıyı vurdular. Ben hâlâ nefesimi tutarak onları izliyordum. Yaklaşık otuz saniye sonra içlerinden biri döndü, diğeri de peşinden gitti. Kapının önünden çekildiler. Sanki bir gölge gibi sessizce yok oldular.

Yatağa geri döndüm. Aklımda tek bir soru vardı: Bu saatte burada ne işleri vardı? Onlar giderken aslında bir şeyin yeni başladığını bilmiyordum.

Yaklaşık yarım saat sonra, hafif bir gıcırtı sesiyle uyandım. Bu kez evin içindendi. Derin bir sessizlik, ardından duvarlardan süzülen bir soğukluk hissettim. Elimi ışık anahtarına attım. İnce bir tıkırtı daha geldi, sanki biri adımlarını saklayarak ilerliyordu.

Korkuyla evin diğer ucuna yürüdüm. Pencerelerden birinde milimlik bir açıklık vardı. Mideme buz gibi bir ağırlık çöktü. Hızla pencereyi kapatıp kilitledim. Sonra evi dolaşmaya başladım; kapıları, pencereleri tek tek kontrol ettim. Üst kata çıktığımda, dar koridorun ortasında tek bir tozlu ayak izi gördüm.

O an evin boş olmadığını anladım. Biri –belki de iki kişi– alt kattaki pencereden girmiş, üst kata kadar çıkmıştı. Ben ise salonun ortasında, şişme yatakta uyuyordum.

Polisi aradım. Gelmeleri uzun sürmedi. Ellerinde fenerlerle evi aradılar, ama kimse yoktu. Sadece pencerenin çerçevesindeki ince çiziklerden içeriye girildiğini doğruladılar. Adamların kim olduğu veya neden geldikleri belli değildi. Kapıya gelen iki kişiyle bağlantılı olabilir miydi?

Polis memuru bana baktı ve “Büyük ihtimalle içeri giren sizi uyurken gördü ve üst kattaki master yatak odasının kapalı olduğunu fark edince, içeride başka biri var sanıp vazgeçti,” dedi. “Ama ne planladıklarını asla bilemeyeceğiz.”

O geceden sonra evin kilitlerini değiştirdim, zincir bolt taktım. Üzerinden aylar geçti, bir daha garip bir olay yaşamadım. Ama bazen gece yarısı uyandığımda hâlâ o ilk gecenin sessizliğini ve karanlıkta beliren o iki gölgeyi hatırlıyorum. Ve aklımda hep aynı soru dönüp duruyor: O gece gerçekten ne planlamışlardı?

Related Posts

Our Privacy policy

https://rb.goc5.com - © 2025 News