Beni Parayla Satın Almaya Kalktı… Ama Kader Onun Hesabını Çok Ağır Kesti

Beni Parayla Satın Almaya Kalktı… Ama Kader Onun Hesabını Çok Ağır Kesti

Selena, Will’in annesi Bayan Cole ile ilk kez tanıştığında, kadının gözlerinde derin bir yas gördü. Yıllar önce eşini kaybetmiş, tek başına bir çocuk büyütmüş bir annenin sessiz acısıydı bu. Fakat Selena’nın hiç beklemediği şey, o acının kısa sürede öfkeye dönüşmesi ve bu öfkenin bütün ateşiyle doğrudan kendisine yönelmesiydi.

Will, o özel akşamda Selena’dan büyükannesine ait zarif bir bileziği takmasını istemişti. Gül şeklinde bir kilidi olan, nesilden nesile aktarılan bir aile yadigârı… Selena, böyle bir emaneti taşıyabilmenin gururuyla girmişti salona. Fakat daha oturur oturmaz Bayan Cole’un bakışları keskin bir bıçak gibi üzerine saplandı.

“Bu bilezik anneme aitti,” dedi zehirli bir tonda. “Ben onu Will’e verdim. Ve Will, sen onu böyle birine veremezsin.”

Masanın üzerindeki bütün sohbet sustu. Çatal bıçak sesleri bile yankılandı kulaklarda. Selena’nın eli titredi. Bileziğin tokası gevşemiş, masaya kaymıştı ama kırılmamıştı. Buna rağmen Bayan Cole fırsatı kaçırmadı:

“Gördünüz mü? Aile yadigârımızı mahvetti!”

O an Will’in çenesi kasıldı. “Ben ondan rica ettim anne,” dedi kararlı bir sesle. “Bu geceyi onunla paylaşsın istedim.”

Bayan Cole’un dudaklarından dökülen sözler daha da ağırlaştı: “Senin büyükannen, o bileziğin bir para avcısının kolunda gezdiğini görse mezarında ters dönerdi.”

“Yeter!” diye kükredi Will. “Özür dile, hemen!”

Ama anne boyun eğmedi. Başını kaldırıp oğlunun gözlerine dik dik baktı. “Ben seni koruyorum Will. Uyan artık. Bu kadın senin paran için burada, kalbin için değil.”

Selena’nın içi daraldı. Bu sözler gizli değildi, herkesin önünde, herkesin kalbine bir hançer gibi saplanıyordu. Ve bu sadece başlangıçtı…

Haftalar boyunca süren küçük oyunlar, kurulan tuzaklar, akrabalar üzerinden yayılan şüpheler… Bayan Cole sadece bir anne değildi; adeta savaş meydanına hazırlanan bir komutandı. Selena ise öfkeye karşı vakarını seçti. Kavga etmedi, kışkırtmalara boyun eğmedi. Ama son darbe, bir kafede, deri bir çantanın masaya kaydırılmasıyla geldi.

“Bunun içinde bir milyon dolar var,” dedi Bayan Cole soğuk bir sesle. “Şimdi kalk, oğlumdan uzaklaş. Hepimiz kurtulalım.”

Selena’nın yüreği sıkıştı. Paradan değil, bu teklifin ardındaki kibirden. “Beni parayla satın alabileceğini mi sanıyorsunuz?” diye sordu titreyen sesiyle.

“Biliyorum alabilirim.”

O an Selena’nın gözleri doldu. Kendisi için değil, Will için… Çünkü o çocukluğundan beri sevgiyi hep böyle öğrenmişti: korku kılığında koruma, kontrol kılığında bağlılık.

Kafeden çıktığında Will köşede bekliyordu. Elleri titriyordu. Selena, annesinin kiniyle baş edemeyeceğini söylemek istedi ama kelimeler boğazında düğümlendi. İki gün sonra Will kapısına geldiğinde gözleri kan çanağına dönmüştü.

“Annem seni vazgeçirdi, değil mi?” diye sordu.

“Will…” dedi Selena kısık sesle. “Ben senin annenle arana girmek istemem.”

“Sen sebep değilsin,” dedi Will. “Korkuları sebep. Ve ben artık onun korkularına teslim olmayacağım.”

Hakikat çok geçmeden ortaya çıktı. Bayan Cole, Selena’yı bileziği çalmakla suçlamış, boş kutuyu delil diye göstermişti. Ama Selena’nın asistanı tamirden alınan bileziği geri getirdiğinde bütün yalan çöktü.

“Çalmadım,” dedi Selena, bileziği Will’in avucuna koyarken. “Sadece senin değer verdiğini korumaya çalıştım.”

O an sessizlik ağır bastı. Bayan Cole’un sesi titredi: “Recepsiyonistlerin asistanı mı olurmuş?”

Selena gözlerini yere indirmeden yanıtladı: “Ben bir resepsiyonist değilim. Bu şirket benim. Sıfırdan ben kurdum.”

O an Bayan Cole’un bütün zırhı çatladı. Yıllarca hayalini kurduğu “tehlikeli gelin” figürü yerle bir oldu. Karşısında duran kadın ne bir avcıydı, ne de bir tehdit… O, bağımsız, güçlü bir insandı.

Gözlerinden yaşlar süzüldü. “Beni affedebilir misin?” diye fısıldadı.

“Affettim bile,” dedi Selena acı bir tebessümle. “Ama affetmek, kalpte açılan yaraları yok etmiyor.”

Will bileziği yeniden Selena’nın bileğine takarken sesindeki kararlılık dağ gibi yükseldi: “Bu burada kalacak. Sevdiğim kadının bileğinde.”

Annesinin gözleri yaşla doldu. “Ben sadece seni korumak istemiştim.”

“Öyleyse,” dedi Will yumuşak bir sesle, “beni mutlu olmaya bırak.”

Ve yıllar boyunca sırtına yük ettiği korkuyu ilk kez o an bıraktı Bayan Cole. Sevgisinden değil, korkularından vazgeçti. Çünkü bazen kader, insanın yapamadığını kendi elleriyle yapar.

Related Posts

Our Privacy policy

https://rb.goc5.com - © 2025 News