Üvey Anne, Milyonerin Kızına Kaldırımları Süpürmesini Emreder, Ta Ki O Sürpriz Bir Şekilde Gelene…
.
.
Kaldırımda Süpürge Tutan Küçük Kız
Kasım ayının sert rüzgarı İstanbul’un lüks semtlerinden birinde, görkemli bir malikanenin demir kapısının önünde savrulan yaprakları uçuruyordu. Zeynep Hoca yürüyüşünü yavaşlattı ve gözleri yolun karşısındaki manzaraya takıldı. Yedi yaşındaki Defne, büyük bir süpürgeyle kaldırımda temizlik yapmaya çalışıyordu. Üzerinde ince bir tişört, yırtık bir pantolon; elleri çatlak, omuzları her süpürge darbesinde öne eğiliyordu.
Zeynep yaklaşınca Defne’de korkulu bir panik belirdi. Süpürgeyi düşürdü, geriye çekildi. “Saat 10’a kadar bitirmezsem bana yemek vermiyor,” diye fısıldadı. Zeynep, Defne’nin okulda en sessiz, en çekingen çocuklardan biri olduğunu biliyordu. Ama şimdi, yüzündeki çizik ve morlukları görünce bunun sadece utangaçlık olmadığını anladı.
O anda konağın kapısı açıldı. Uzun boylu, zarif Sevda Hanım çıktı. Kusursuz giyimi ve makyajıyla, soğuk bir gülümsemeyle Defne’ye seslendi: “Hala bitirmedin mi?” Zeynep, “Bu havada çocuklar için çok sert, içeride yapabileceği işler olamaz mı?” diye sordu. Sevda Hanım’ın yüzündeki plastik gülümseme bir anlığına kayboldu, tehditkâr bir ifadeye dönüştü. “Kendi işinize bakın lütfen,” dedi ve Defne’yi içeri çağırdı.
Zeynep’in içi huzursuzdu. Eve döndüğünde çayını yudumladı ama Defne’nin korkulu gözleri aklından çıkmıyordu. Ertesi gün okulda Defne’yi daha dikkatli izledi. Kız derslerde dalgındı, öğle yemeğini yarım bırakıyordu. Zeynep, çocuk istismarının belirtilerini araştırdı: Kilo kaybı, sosyal geri çekilme, fiziksel yaralanmalar… Hepsi Defne’de vardı. Ama somut kanıt olmadan harekete geçemezdi.
Bir hafta boyunca gözlem yaptı. Komşu yaşlı kadın, Defne’yi sık sık dışarıda çalışırken gördüğünü, bazen ağladığını söyledi. Bir keresinde kolunda morluk görmüştü. Zeynep, okulun eski kayıtlarını inceledi; annesi vefat etmeden önce Defne neşeli bir çocukmuş. Son iki yılda ise içine kapanmış, başarısı düşmüş.

Okul hemşiresi Defne’yi muayene etti. Kızın kollarında farklı yaşlarda morluklar, yanakta çizikler vardı. Defne “Oynarken düştüm,” dedi ama sesi robotikti. Hemşire rapor hazırladı, Zeynep sosyal hizmetlere ön bildirimde bulundu. Birkaç gün sonra sosyal çalışmacı Meryem Hanım okula geldi, Defne ile görüştü. Kız, üvey annesinin ev işleri yaptırdığını, yapmazsa yemek vermediğini, bazen kolundan sertçe tuttuğunu anlattı.
Zeynep, Defne’nin eski dadısı Fatma Hanım’ı buldu. Fatma Hanım, Sevda Hanım’ın Defne’ye sürekli bağırdığını, aşağıladığını, yemeklerini kısıtladığını anlattı. Bir gün Defne’yi koruduğu için işten kovulmuştu. Fatma Hanım tanıklık etmeyi kabul etti. Bu ifadeyle birlikte sosyal hizmetler Defne için koruma talebi başlattı.
Sevda Hanım okulu arayıp tehditler savurdu, Zeynep’e baskı yaptı. Bir gece Zeynep’in arabasının camı kırıldı, tehdit notu bırakıldı. Zeynep yılmadı, polise başvurdu. Okul müdürü Ayhan Bey, “Bağışlar kesilirse okul zarar görür,” dedi ama Zeynep çocukların güvenliğinin paradan daha önemli olduğunu savundu.
Medya olayı öğrendi. Bir gazete Zeynep’i hedef alırken, başka bir gazeteci Ahmet Bey durumu objektif aktardı, Fatma Hanım’ın tanıklığını ekledi. Sosyal medya olayın üzerine gitti, kamuoyu baskısı arttı. Sevda Hanım, basın toplantısında gözyaşlarıyla kendini savundu, iftiraya uğradığını söyledi. Ama eski evliliğinde de benzer suçlamalar olduğu ortaya çıktı.
Kerem Yılmaz, Defne’nin babası, yurt dışından döndü. Kızının kollarındaki morlukları görünce şok oldu. Sevda Hanım’la tartıştı, avukatıyla görüştü. Defne geçici olarak koruma merkezine alındı. İlk günler zordu; Defne gece kabuslarla uyanıyordu ama zamanla merkezin sıcaklığına alıştı, diğer çocuklarla oynamaya başladı.
Zeynep ona boyama kitabı getirdi. Defne duygularını resimlerle anlattı: İlk resimler karanlıktı, sonra renklenmeye başladı. Oyun terapistiyle korkularını, üzüntüsünü paylaştı. Zamanla Defne açıldı, iyileşmeye başladı.
Mahkeme günü geldi. Meryem Hanım, Fatma Hanım, Zeynep ve eski avukat Mehmet Kaya tanıklık yaptılar. Komşunun çektiği video, hemşire raporu, psikolojik değerlendirme, banka hareketleri ve okul kayıtları delil olarak sunuldu. Hakim, Sevda Hanım’ı ihmal ve istismardan suçlu buldu, Defne’nin velayetini babasına verdi. Sevda Hanım’a yaklaşma yasağı ve cezai soruşturma başlatıldı.
Kerem Yılmaz, Defne’yi evine aldı. Odasını yeniden düzenledi, ona sıcak bir yuva sundu. Zeynep sık sık ziyaret etti. Defne, babasıyla kitap okudu, resim yaptı, gülmeye başladı. Okulda arkadaş edindi, başarıları arttı.
Bir gün okulda çocuk hakları projesi sundu, sınıfa yaşadıklarını anlattı. “Bir zamanlar çok korkuyordum ama yardım isteyen birine sesinizi duyurmak çok önemli,” dedi. Zeynep gururla izledi. Müdür Ayhan Bey, Zeynep’e çocuk hakları savunuculuğu ödülü verdi. Kerem Yılmaz, okulda Defne Merkezi’nin kurulmasını sağladı. Merkez, çocuklar için güvenli bir alan oldu.
Defne’nin hikayesi kitap oldu, gelirler merkeze bağışlandı. Zeynep, Defne’nin kompozisyonunu okuduğunda gözleri doldu: “Zeynep öğretmenim benim kahramanım. O olmasaydı burada olmazdım. Büyüyünce onun gibi çocukları korumak istiyorum.”
Aylar geçti. Defne güçlendi, mutlu bir çocuk oldu. Kerem Yılmaz işini azalttı, kızına daha çok vakit ayırdı. Sevda Hanım cezasını çekti, toplumdan dışlandı. Ama asıl zafer, bir çocuğun gülümsemesiydi.
Zeynep, balkonunda çay içerken aşağıda oynayan çocukların sesini dinledi. Dünya hâlâ mükemmel değildi ama umut vardı. Çünkü artık insanlar sessiz kalmıyor, çocukların sesi duyuluyordu.
Defne bir akşam Zeynep’e mesaj attı: “İyi geceler öğretmenim. Seni seviyorum. Buradayım.” Zeynep gülümsedi. “Ben de seni seviyorum Defne. Her zaman buradayım.”
Ve hikaye burada bitmedi. Her gün yeni bir çocuk, yeni bir aile, yeni bir umut doğuyordu. Çünkü bir çocuğun gülümsemesi için her mücadele, her zorluk, her gözyaşı değerdi.
SON
.