Rahatsız Edici Gerçek Ormanda Yalnız Korku Hikayeleri, Bölüm 1

Rahatsız Edici Gerçek Ormanda Yalnız Korku Hikayeleri, Bölüm 1

Ormanın Fısıldayan Gölgeleri

2019 yazıydı. Yirmi bir yaşındaydım ve ebeveynlerimin kırsaldaki evine dönmüştüm. Evlerinin arkasında, sınırı belli olmayan, haritasız bir orman uzanıyordu. Çocukluğumdan beri orada dolaşır, ağaçların arasındaki sessizliği dinlerdim. O yazın bir sabahı, ani bir kararla sırt çantamı hazırlayıp ormana kamp yapmaya gitmeye karar verdim. Daha önce defalarca yapmıştım; bu yüzden olağanüstü bir durum yoktu.

Saat dört gibi evden çıktım, aileme nereye gittiğimi haber verdim. Güneş, ağaçların tepelerine eğilmeye başladığında, açıklık bir alan bulup çadırımı kurdum. Küçük bir ateş yaktım. Turuncu kıvılcımlar havada süzülürken, ormanın derin sessizliğiyle huzur doluydum.

Ama huzur, ormanda çabuk bozulur.

Ağaçların gölgeleri uzadıkça, bir ses duydum. Erkek bir ses… Sanki kendi kendine konuşuyor ya da mırıldanıyordu. Ses yankılanıyor gibiydi; nereden geldiğini seçemiyordum. Gözlerimi karanlığa zorladım, ama ağaçların arasındaki gölgeler, bir labirent gibi birbirine karışıyordu.

Bu ormanda resmi bir patika yoktu; kimseyle karşılaşmak pek mümkün değildi. “Herhalde geçip gidecek,” diye düşündüm. Ama ses beş dakika boyunca kesilmedi. Sanki bilerek yakınımda duruyordu. Birkaç kez “Merhaba?” diye seslendim. Daha sözüm bitmeden ses bir anda sustu. Orman yeniden taş gibi sessizleşti.

Karanlık çökmeye yaklaşmıştı. İçimde bir huzursuzluk yükseldi. Çadırı topladım, başka bir yere gitmeye karar verdim. 20 dakika kadar yürüyüp ağaçların arasında daha kuytu bir yer buldum. Güneş tamamen batarken çadırı yeniden kurdum. Bu kez etraf tamamen sessizdi. “En azından biri yaklaşırsa duyarım,” diye düşündüm.

Yeni bir ateş yaktım. Biraz atıştırmalık çıkardım; marshmallow kavurmak, kampın en sevdiğim yanıydı. Şekerin ateşte karamelleşmesi bile insanın içini ısıtır ya… O an, gündüzki huzursuzluğu unutmaya çalıştım.

Saatler geçti. Ateşin alevleri yarıya düşmüştü. Ormanın sessizliği daha derinleşmişti. Tam o sırada yaprakların hışırtısını duydum. Arkamdaki sol köşeden geliyordu. Döndüğümde ses kesildi. Yine “Merhaba?” diye seslendim. Bu kez bir adam gölgelerden çıktı, ateşin ışığına adım attı.

Gülümser gibi yaparak, “Korkutmak istemedim,” dedi. Ellerini ateşe uzatıp yanına oturdu. Sanki beni tanıyormuş gibi rahat bir hali vardı.

“Sanırım yanlış kamp alanına geldiniz?” dedim.
Adam kısa bir “Hayır,” dedi sadece. Sesindeki ton neye “hayır” dediğini belli etmiyordu. İkimiz de konuşmadan ateşe bakarken gerilim havada asılı kaldı.

Dayanamayıp sordum:
“Öğleden önceki kamp alanımın yakınında konuşan siz miydiniz?”

Adam ateşe bakmaya devam etti. Yüzündeki ifade birden düştü.
“Başka birisi olmalı,” dedi; sesi bu kez buz gibiydi.

İçimdeki huzursuzluk büyüyordu. Ne yapacağımı bilemeden sessizliği dinlerken, arkamda bir dal kırıldı. Kalbim göğsümden fırlayacak gibi oldu. Adamın yalnız olmadığını anladım. Yavaşça arkamı döndüğümde karanlığın içinde başka bir gölge belirdi.

Önümdeki adam bana bakıyordu. Gözlerinde öyle bir donukluk, öyle bir soğukluk vardı ki, hâlâ hatırladığım tek şey o bakış. O an refleksle yerimden fırladım, çantayı bile almadan koşmaya başladım. Arkadan birinin hışımla bir şey söylediğini, ayak seslerinin peşimden geldiğini duydum.

Ama bu ormanın yollarını ben biliyordum. Karanlığa rağmen yönümü buldum, ağaçların arasından çıkarak yola ulaştım ve eve kadar koştum. Ebeveynlerim 911’i aradı.

Ertesi sabah polislerle birlikte kamp alanına döndük. Çadır yoktu. Ateşin külleri bile yok olmuştu. Hiç iz bırakmadan kaybolmuşlardı. Bu iyi mi, kötü mü bilmiyorum. Belki sadece çantamı çalmak istiyorlardı. Belki çok daha kötü bir niyetleri vardı.

Tek bildiğim, o bakışın ve ormanın fısıldayan gölgelerinin zihnimden hiç silinmediği. Bir daha da ebeveynlerimin arkasındaki ormana adım atmadım.

Epilog

Kampçılığa hâlâ devam ediyorum ama artık resmi kamp alanlarından başka yerde kalmıyorum. İnsan bazen doğanın değil, gölgelerin içindeki insanların ne kadar tehlikeli olabileceğini unutuyor. Orman sessizdir, evet. Ama her sessizlik, güven demek değildir.

Related Posts

Our Privacy policy

https://rb.goc5.com - © 2025 News