Sınırda Kurulan Tuzak: 48 Saatlik Geri Sayım – Bölüm 2

VIII. Sorgu ve Çözülme
Ankara’da sorgu odasında, liderin sessizliği hâlâ sürüyordu. Ayşe Hanım sabırlıydı, gözleriyle karşısındakini tartıyordu. Odaya bir süre sessizlik hâkim oldu. Sonunda lider konuşmaya karar verdi.
“Bize emir verenler kimdi?” diye sordu Ayşe.
Lider bir an tereddüt etti, sonra başını kaldırdı. “Bilmiyorum, sadece kod isimlerini biliyoruz. Hiçbir zaman yüzlerini görmedik.”
Ayşe, önündeki dosyadan birkaç kod adı okudu. Lider, bazılarını onayladı. Bu bilgiler, MİT’in ağı daha da derinlemesine çözmesine yardımcı olacaktı.
Ayşe, liderin psikolojisini anlamaya çalıştı. “Neden bu işi yapıyorsun?” diye sordu.
Lider gözlerini kaçırdı. “Bize inandırdılar. Ama şimdi… Her şeyin yalan olduğunu görüyorum.”
Ayşe, liderin itiraflarını kaydetti. Her cümle, bir başka hücrenin izini açıyordu.
IX. Operasyonun Yankıları
Eş zamanlı baskınlar ülkenin dört bir yanında yankı buldu. Medya, sabah saatlerinde operasyon haberlerini vermeye başladı. “Terör ağı çökertildi”, “Sınırda tuzak başarıyla sonuçlandı” başlıkları gazetelerde yer aldı.
Emre Bey, operasyon merkezinde ekranlardan gelişmeleri izliyordu. Her şehirdeki ekipler, yakalanan kişileri sorguya alıyordu. Her sorgudan yeni bilgiler, yeni bağlantılar çıkıyordu.
Van’da yakalanan bir hücre lideri, başka bir bölgedeki gizli depo hakkında bilgi verdi. İzmir’de ele geçirilen belgeler, saldırı planlarının daha geniş olduğunu ortaya koydu.
Emre, Ayşe’ye döndü. “Bu işin kökü daha derin. Takipte kalmalıyız.”
Ayşe başını salladı. “Bundan sonrası istihbarat savaşı. Her bilgi, yeni bir operasyon demek.”
X. Karakolda Sessizlik
Saldırıdan sonraki gün, 23 Numaralı Karakol’da hayat normale dönmüştü. Askerler, gece yaşananları konuşuyordu. Genç yüzbaşı, Erkan’ın sözlerini hatırladı: “Görevimizi yaptık.”
Mehmet, karakolun arka bahçesinde oturuyordu. Elinde bir çay bardağı, gözleri uzaklara dalmıştı. Burak yanına geldi.
“İyi misin?” diye sordu.
Mehmet gülümsedi. “İyiyim. Dün geceyi düşünüyorum. Bir adım daha geç kalsaydık, belki hepsi ölecekti.”
Burak başını salladı. “Ama yetiştik.”
Mehmet, gökyüzüne baktı. “Her zaman yetişemeyebiliriz. Ama elimizden geleni yapmalıyız.”
XI. Aileye Dönüş
Erkan, Ankara’ya döndükten sonra birkaç gün izin aldı. Oğlu ile parka gitti, karısı ile uzun bir yürüyüş yaptı. Ailesiyle geçirdiği her dakika, görevdeki stresin azalmasına yardımcı oluyordu.
Akşam yemeğinde, oğlu babasına sarıldı. “Baba, tekrar gidecek misin?”
Erkan, oğlunun saçını okşadı. “Belki, ama her zaman döneceğim.”
Karısı Erkan’a baktı. Gözlerinde gurur vardı. “Seninle gurur duyuyorum.”
Erkan, sessizce gülümsedi. “Ben de sizinle.”
XII. Yeni Tehditler
MİT merkezinde, Ayşe ve Emre yeni bir dosya üzerinde çalışıyordu. Ele geçirilen belgeler, başka bir hücrenin hazırlık yaptığını gösteriyordu. Bu sefer hedef, bir askeri konvoydu.
Emre, ekibe döndü. “Hazır olun. Yeni bir operasyon başlıyor.”
Ayşe, dosyayı kapattı. “Savaş bitmedi. Sadece bir cephe kapandı.”
XIII. Sınırda Gece
23 Numaralı Karakol’da gece yeniden çökmüştü. Askerler nöbetteydi. Mehmet, dürbünle etrafı izliyordu. Her gölgeyi, her sesi dikkatle dinliyordu.
Burak, telsizden seslendi. “Her şey normal.”
Mehmet, içinden geçirdi: “Her gece aynı endişe. Ama her sabah aynı umut.”
Karakolun tepesinde Türk bayrağı dalgalanıyordu. Mehmet, bayrağa baktı. “Biz burada oldukça, kimse geçemez.”
XIV. Son
Erkan, balkonunda oturuyordu. Gökyüzünde yıldızlar parlıyordu. Bir görev daha bitmişti. Ama biliyordu ki, sınırda uyku yoktu. Her zaman bir tehlike, her zaman bir görev vardı.
İçinden geçirdi: “Vatanı korumak, uykudan daha önemli.” Derin bir nefes aldı. Ertesi gün yeni bir operasyon olabilirdi. Ama o ve ekibi hazırdı.
Sınırda kurulan tuzak, sadece bir başlangıçtı. Savaş devam ediyordu. Ama umut da, cesaret de hep vardı.
Son