“İkizlerin Bağlandığı Gün: Disiplinin Dehşete Dönüştüğü Ev”

Lütfen bizi bırak artık, artık dersimizi aldık diye yankılandı ikiz çocukların sesi, Gabriel Ortega o gün La Moraleja’daki evinin kapısından içeri girdiğinde. Amsterdam’daki iş seyahatinden bir gün erken dönmüştü, çünkü otelde geçirdiği gecede gördüğü rahatsız edici rüya onu uyutmamış, çocuklarının yardım çığlıklarını duyar gibi olmuştu. Salona doğru ilerlediğinde gördüğü manzara, ruhunu dondurdu. On bir yaşındaki ikiz oğulları Lucas ve Mateo, sırtları birbirine dayalı hâlde, kalın bir halatla sıkıca bağlanmıştı. O kadar sıkıydı ki göğüsleri nefes alırken titriyor, yanakları kıpkırmızı, gözleri şişmişti. Üvey anneleri Nadia, kanepeye oturmuş, elinde bir fincan çayla onları izliyordu. Gözlerinde korkunç bir sükûnet vardı. “Kavga etmeyi bırakırsanız, iş birliği yapmayı öğrenirsiniz,” dedi alayla. “Takım çalışması böyle öğretilir.” Gabriel’in boğazından öfkeyle dolu bir haykırış koptu. “Bu ne rezalet, ne yapıyorsun sen?” Nadia’nın elinden fincan düştü, çay halıya yayıldı. İkizler aynı anda babalarına döndüler, gözlerinden yaşlar fışkırdı. “Baba! Baba bizi kurtar!” Gabriel diz çöküp kalın ipleri çözmeye başladı, elleri titriyordu. İpler o kadar sıkıydı ki, çocukların derilerinde kızıl izler bırakmıştı. Sonunda çözüldüklerinde çocuklar babalarının kollarına yığıldı, hıçkıra hıçkıra ağlıyorlardı. “Ne kadar süredir böyleydiniz?” diye sordu Gabriel. Lucas soluya soluya cevap verdi: “Sabah sekizden beri.” Adam saatinine baktı — beş olmuştu. Dokuz saat… Dokuz saat boyunca bağlı kalmışlardı. Mateo kısık sesle ekledi: “Tuvalete gitmemize izin vermedi. Lucas dayanamayıp üzerine yaptı.” Gabriel oğlunun ıslanmış pantolonunu görünce yüreği parçalandı. Lucas başını öne eğdi. “Üvey annem zayıf olduğumuzu söyledi, bu bizim suçumuzmuş.” Gabriel’in gözleri öfkeyle parladı. Çocukların kollarında uyuşukluk, vücutlarında su kaybı vardı. Nadia kanepenin arkasında hâlâ kendini savunmaya çalışıyordu. “Gabriel, bu bir eğitim yöntemi. Çocukların kavga etmemeyi öğrenmesi lazım. Kitapta okudum. Doğal sonuçlar metodu.” Adamın sesi buz gibiydi. “Hangi kitap çocuk bağlamayı öneriyor?” Kadın omuz silkti. “Bu bir öğretim. Disiplin.” Gabriel cevap vermedi, çocukları kucağına alıp banyoya götürdü. Ellerini yıkarken parmaklarının arasında çocukların titrediğini hissediyordu. “Bu ilk değil baba,” dedi Mateo alçak sesle. Gabriel’in kalbi duracak gibi oldu. “Ne demek istiyorsun?” “Sen her seyahate gittiğinde bizi bağlıyor. Önceleri birkaç saatti ama sonra daha uzun sürdü.” Gabriel’in yüzü kireç gibi oldu. “Kaç kere?” Lucas fısıldadı: “Belki on beş, belki yirmi.” Adam dizlerinin bağı çözüldü. “Neden bana söylemediniz?” “Denedik,” dedi Lucas, “ama o hep yanındaydı. Eğer söylersek bizi günlerce bağlı tutacağını söyledi.” Öğretmenler fark etmemişti, çünkü Nadia onlara sürekli uzun kollu kıyafet giydiriyordu. Gabriel dolabı açtı, gerçekten de yaz ortasında bile uzun kollu giysiler vardı. Her şey bir anda netleşti: bu bir işkenceydi. “Başka neler yaptı?” diye sordu, sesi çatlayarak. Lucas ve Mateo birbirine baktı. “Bazen yüz yüze bağlardı, altı saat boyunca göz göze bakmamızı isterdi, ‘birbirinizi sevmeyi öğrenin’ derdi.” Mateo ekledi: “Bazen iki ayrı sandalyeye bağlardı ama aramıza ip gererdi, biri kıpırdarsa diğeri hissederdi. Empati dersiymiş.” Gabriel’in içi buz kesildi. Bu bir sadist deneydi. Çocukların doğal bağını psikolojik silah hâline getirmişti. Odaya gittiğinde duvarlara çakılmış kancaları, kutularda duran ipleri ve plastik kelepçeleri buldu. Bir de defter… Tarihler, notlar, gözlemler. 15 Mart: Sırt sırta bağlılar, 4 saat, uzaktan kumanda yüzünden kavga ettiler, sonuç: ağladılar ama pazarlık etmeyi öğrendiler. 3 Nisan: Yüz yüze bağlılar, 6 saat, birbirlerine hakaret ettiler, sonuç: özür dilediler, muhtemelen sahte. 20 Nisan: Ayrı sandalyelere bağlı, aralarında bağ, 7 saat, Lucas Mateo’ya vurdu, sonuç: davranışlarının birbirini etkilediğini öğrendiler. Son sayfada o günün tarihi vardı: 14 Mayıs. Planlanan süre: 10 saat. “Mülkiyet saygısı öğretimi.” Gabriel’in elleri titredi. Eğer erken dönmeseydi, çocukları hâlâ bağlı olacaktı. Nadia defteri görünce bile pişmanlık göstermedi. “Bilimsel kayıt,” dedi. “Her iyi eğitimci yöntemini belgelendirir.” Gabriel kısık sesle cevap verdi: “Bu belge değil, delil.” Fotoğraflar çekti: çocukların kollarındaki izler, duvarlardaki kancalar, defter. “Ne yapıyorsun?” diye sordu Nadia, sesi ilk kez titriyordu. “Polise delil topluyorum.” “Yapamazsın! Ben senin karınım, bu özel hayat.” Gabriel başını kaldırmadan söyledi: “Özel hayat çocuk işkencesini kapsamaz.” Ardından avukatını, çocuk doktorunu ve polisi aradı. Doktor Ruiz geldiğinde çocukları muayene etti, rapor yıkıcıydı: “Ciltte uzun süreli bağlama izleri, dolaşım bozukluğu, ciddi su kaybı ve ağır psikolojik travma.” Travma, özellikle “ikiz bağı travması.” Doktor açıkladı: “İkizler arasındaki doğal duygusal bağ, cezaya dönüştürülmüş. Bu, ilişkilerini kalıcı şekilde zedeleyebilir.” Gabriel’in gözleri doldu. Nadia sadece fiziksel değil, duygusal olarak da oğullarını birbirinden koparmıştı. Ardından çocuk psikoloğu Dr. Méndez geldi: “Bu çocuklar birbirlerinin varlığını acıyla ilişkilendiriyorlar. Lucas bana ‘keşke ikizim olmasaydı, o zaman bağlanmazdık’ dedi.” Mateo da aynı suçluluk duygusunu taşıyordu: “Ben kardeşimi bağladım, kötüyüm.” Gabriel onları sarıldı: “Hayır oğlum, sen kötülüğe zorlandın.” Polis geldiğinde tecrübeli müfettiş Ramos başını iki yana salladı: “Yirmi yıllık kariyerimde böyle planlı bir vahşet görmedim.” Nadia’yı kelepçelerken kadın hâlâ kendini savunuyordu: “Onları daha iyi kardeş yapmak istedim.” Ramos’un yüzü taş kesildi: “Ben de ikizdim. Kardeşimle kavga ederdim. Ama hiçbir ebeveyn bizi bağlamadı.” Nadia başını eğdi, fısıldadı: “Benimkiler yaptı…” O an salondaki hava buz kesti. Kendi gördüğü zulmü yeniden yaşatmıştı. Ramos soğukça söyledi: “Demek acıyı biliyordun ve yine de yaptın.” Aylar süren tedavi başladı. Lucas uzun süre ip görünce titriyordu, Mateo kardeşine dokunmaya korkuyordu. Kabuslar, panik ataklar, suçluluk. Ama Dr. Méndez yılmadı. “İkiz bağı yeniden kurulmalı. Birlikte iyileşecekler.” Sekiz ay sonra dava başladı. Mahkeme salonu doluydu. Savcı, Nadia’nın tuttuğu defteri, fotoğrafları, ses kayıtlarını sundu. Kayıtlarda çocukların ağlaması, yalvarması ve Nadia’nın soğuk sesi vardı: “Acı çekmek sizi güçlendirir.” Jüri sustu. “Niye kaydettin bunları?” diye sordu hâkim. Savcı cevapladı: “Bilgisayarında bulduk, ‘ikiz disiplin forumu’ adlı çevrim içi gruba yüklüyordu. Orada benzer ebeveynlerle yöntem paylaşıyordu.” Salondan bir uğultu yükseldi. Lucas ve Mateo tanık kürsüsüne çıktılar, el ele. “Artık korkmuyoruz,” dedi Lucas. “O bizi nefret ettirmeye çalıştı.” Mateo ekledi: “Ama biz affettik. Çünkü aynı acıyı birlikte yaşadık.” Hâkim Navarro gözyaşlarını gizleyemedi. Nadia’ya 12 yıl hapis cezası verdi: “Siz çocukların en kutsal bağını bilerek zehirlediniz. Bu, insanlık dışı bir suç.” O günden sonra Gabriel çocuklarına adadı hayatını. Terapi, sevgi, sabır. İkizler büyüdü, yeniden güldüler. 13 yaşında “İkizlik bir lanet değil, armağandır” adlı kısa video çektiler; milyonlar izledi. 16 yaşında birlikte kitap yazdılar: Birlikte Bağlanmışız – Hayatta Kalmak ve Affetmek. 18 yaşında psikoloji okudular, “kardeş travmaları” üzerine uzmanlaştılar. Gabriel bir vakıf kurdu: çevrimiçi çocuk istismarı topluluklarını tespit edip kapatan bir kurum. 21 yaşında Lucas ve Mateo, 500 psikologun önünde konuştular. “Bir zamanlar iplerle bağlanmıştık,” dedi Lucas. “Ama o ipler bugün bizi birbirimize daha sıkı bağladı,” diye tamamladı Mateo. “Çünkü en karanlık anda bile yanımızda birbirimiz vardık.” Salondakiler ayakta alkışladı. Hayatta kalmanın, affetmenin ve kardeşliğin zaferi karşısında gözyaşlarını tutamadılar. Nadia’nın yaptığı her şey onların ruhunda iz bıraktı ama o iz artık bir yara değil, bir güçtü. Çünkü kötülüğün inşa ettiği duvarı, sadece sevgi yıkabilirdi. Ve o gün, ikizler birbirine bakıp aynı anda gülümsediler. “Biz hâlâ biriz.”