Boşanma Yalanı Gerçek Bir Düğüne Dönüştüğünde: Sözleri Parçalayan Vergi Oyunu

Boşanma Yalanı Gerçek Bir Düğüne Dönüştüğünde: Sözleri Parçalayan Vergi Oyunu

Uzun yıllar boyunca Elif ve Murat, Türkiye’nin Akdeniz kıyısındaki sessiz bir sahil kentinde görünüşte mutlu bir hayat sürüyordu. Üniversitede tanışmışlar, genç yaşta âşık olmuşlardı. Hayalleri ortaktı: birlikte seyahat etmek, kırsalda bir ev sahibi olmak, bahçede özgürce gülen çocuklar… Zamanla ikisi de başarılı olmuştu; Murat, birkaç restoran işleten bir girişimciye dönüşürken, Elif evden çalışan bir grafik tasarımcı olarak uluslararası markalarla çalışıyordu. Dışarıdan bakıldığında her şey kusursuzdu: ışıl ışıl bir pergola altında akşam yemekleri, hafta sonu sahilde yürüyüşler, kıskandıran bir uyum.

Ama bu huzurlu görünümün ardında giderek büyüyen bir sorun vardı: Murat’ın vergi baskısı dayanılmaz hale gelmişti. İşleri kâr getiriyordu, ama giderler de bir o kadar fazlaydı. Sosyal sigortalar, belediye vergileri, kira, hatta yaklaşan bir mali denetim… Cezalar devasa olabilirdi. Murat geceleri uyuyamıyor, stresle tükeniyordu. Elif onu izliyordu: o artık farklıydı. Kadın, ritme uyum sağlamıştı ama aynı kaygıları paylaşmıyordu. Murat’ın eskisi gibi ona bakmadığını hissediyordu — artık o bakışta güven değil, korku vardı.

Bir sonbahar akşamı, denizden esen rüzgâr balkonlarını okşarken Murat beklenmedik bir şey söyledi.
Elif, dedi elindeki boş şarap kadehini masaya bırakırken, vergilerimi hafifletmek için geçici bir çözüm buldum.
Elif kaşlarını çattı. Bu kez duyduğu şey, sadece masrafları kısmaktan fazlasıydı.
Ne demek istiyorsun?
Eğer kâğıt üzerinde boşanırsak, vergisel statümüz değişir. Malları yeniden düzenleyebiliriz. Belki büyük cezaları önleriz. Sadece yasal bir ayrılık gibi görünür. Sonra her şey bitince yeniden evleniriz ya da birlikte yaşamaya devam ederiz… dedi, yorgun ama kararlı bir sesle.

Elif sustu. Aklı yıllar öncesine gitti: üniversite kapısından geçtikleri gün, ilk buluşmada kahvesini döküp Murat’ın gömleğini silerken birlikte gülmeleri… Şimdi o hatıraları bir plan uğruna riske atabilir miydi? Ama onu hâlâ seviyordu. Yardım etme isteği ağır bastı. Kalbi sıkışarak kabul etti.

Sonraki günler, avukat görüşmeleri, sahte belgeler, soğuk imzalarla geçti. Ailelerine “ayrıldıklarını” söylediler. Taşınma kutuları, sosyal medyada “Yeni başlangıçlar” etiketiyle paylaşılan fotoğraflar… Herkes inanmıştı. Her şey bir oyundu ama herkes için gerçeğin ta kendisi gibiydi.
Yasal olarak her şey tamamlandı: mallar bölüştürüldü, adresler ayrıldı. Murat rahatladı. Elif ise iki hayat arasında sıkıştı. Gündüz komşularına gülümseyip “İyiyim” diyordu, gece olunca gizlice Murat’la arka bahçede buluşuyordu. Kahveler, sessizlikler, gizli anlaşmalar… Birbirlerine yabancı gibi davranıyorlardı ama hâlâ birbirlerine aittiler.

Bir yıl geçti. Murat’ın denetimi ertelendi, işleri düzeldi. Ama Elif’in korktuğu şey gerçekleşti: Murat yeni biriyle tanıştı. Adı Selin’di — enerji dolu, kahkahası bulaşıcı, gözlerinde yeniden umut vardı. Murat’ın gözlerinde o parıltıyı Elif ilk fark etti. Onu durdurmadı. Belki de içinden çoktan vazgeçmişti.

Murat artık Selin’le daha çok vakit geçiriyordu. İş yemekleri, kahveler, uzun sohbetler… Elif hepsini sezdi ama sustu. “Ayrılığı” kabul ettiğinde, aslında kendi kalbini de imzalamıştı. Hâlâ bir gün her şeyin düzeleceğine inanmıştı ama artık o gülüş geri dönmüyordu.

Bir akşam Murat geldi ve dedi ki:
Elif, Selin’le evleneceğim.
Elif’in dünyası durdu. Tüm belgeler, kutular, gizli kahveler bir anda anlamını yitirdi. Ne bağırabildi, ne ağlayabildi.
Artık bu ayrılık geçici değil, dedi Murat. Yeni bir başlangıç istiyorum. Onunla.
Elif’in kalbi paramparça oldu. Ama aynı zamanda içinde garip bir huzur vardı. Yalan, sonunda aşkı da yakmıştı.

Aylar fırtınalı geçti. Hâlâ ortak arkadaşları vardı, davetlerde karşılaşıyorlardı. Elif’in içinde hep aynı soru dönüyordu: “Biz neydik?”
Düğünden bir gün önce, ailenin düzenlediği akşam yemeğinde herkes bir aradaydı. Murat uzak, Selin parlayan bir yıldız gibiydi. Elif gülümsedi, sonra gece bahçeden sessizce çıktı. Derin bir nefes aldı ve olanı kabul etti.

Düğün günü güneşliydi. Deniz manzaralı bir yamaçtaki kilisede evleniyorlardı. Elif uzaktan izliyordu. Beyaz çiçekler, kahkahalar, gerçek bir yemin… Murat kalabalıkta onu fark etti. Göz göze geldiler. Elif başını dik tuttu, sessizce uzaklaştı. Ne alkışladı ne ağladı. Artık istemiyordu.

Zamanla gerçek ortaya çıktı. Gazetelerde söylentiler çıktı: sahte boşanma, vergi kaçırma planı. Murat reddetmedi. Elif de sessizliğini bozdu: “Ben onu sevdiğim için yardım ettim. Ama kendimi kaybettim.” dedi. Bu yalan sadece evliliklerini değil, kimliklerini de yutmuştu.

Elif sonunda deniz kenarındaki dairesini sattı, iç bölgede küçük bir eve taşındı. Orada sessizlik vardı, huzur vardı. Sanata döndü, gençlere illüstrasyon dersi verdi, kadın girişimcilerle bir kolektife katıldı. Yavaş yavaş, yeniden doğdu.

Murat ve Selin işlerine devam etti, mutlu görünüyorlardı. Ama bazı geceler Murat, restoranını kapatırken Elif’i hatırlıyordu — kahve içerkenki gülüşünü, sessizliğini… Elif artık yoktu. Özgürlüğü seçmişti.

Elif ve Murat’ın hikayesi, şehirde bir ders olarak anlatıldı: “Küçük bir yalan, gerçek bir kalbi kırabilir.” Vergi kaçırma bahanesiyle başlayan bir oyun, sonunda kaybedilen bir sevgiye dönüştü.

Yıllar sonra, Elif bir mektup aldı. Murat’tandı. Aşk mektubu değil, bir özür mektubuydu. “Seni nasıl kaybettiğimi, nasıl kırdığımı anladım,” diyordu. Elif mektubu okudu, gülümsedi ve şöminede yaktı. Öfkeyle değil, vedayla. Duman yükselirken, eski hikâyeleri serbest bıraktı.

Ve böylece, deniz manzarası olmayan ama iç huzuru dolu evinde Elif yeni hayatına başladı. Deniz artık içinde, sessizlikse armağanıydı.

Related Posts

Our Privacy policy

https://rb.goc5.com - © 2025 News