Cadılar Bayramı Öncesi Gece: Bahçemdeki Yabancı

Cadılar Bayramı Öncesi Gece: Bahçemdeki Yabancı

I. Sessiz Bir Akşam

Ekim’in son günleri… Cadılar Bayramı’na birkaç gün kalmıştı. Şehirde hava daha erkenden kararıyor, rüzgâr dallar arasından uğultu gibi esiyordu. O gece işten çıkmış, yolda hızlıca bir şeyler atıştırmış ve eve dönmüştüm. Kendi küçük dünyama çekilmek, birkaç gün boyunca geç saatlere kadar uyanık kalmak niyetindeydim.

Televizyonu açtım, Netflix’te yeni bir diziyi buldum ve kanepenin köşesine çekildim. Yemek kutularının boş kalanlarını mutfağa taşıyıp çöpe attım. Dönerken gözüm, arka bahçemin penceresinden gelen bir harekete takıldı.

O an kalbim bir anlığına durdu.

Bahçemde bir adam duruyordu.

Küçük bahçem çitlerle çevriliydi; öyle ki, tesadüfen birinin geçmesi imkânsızdı. Adam sadece duruyor, evime bakıyordu. Ne bir söz ne de bir hareket… Yüzü gençti, yirmili yaşların başında gibi, ama gözlerinde garip bir yorgunluk, açıklanamaz bir kasvet vardı.

Bahçe ışığını açtım ve sürgülü kapıyı araladım.
“Hey! Ne yapıyorsun orada?” diye seslendim.

Işığın aydınlattığı yüzü gördüğümde daha da rahatsız oldum. Adam cevap vermedi. Sadece bana baktı. Bir kez daha, “Burası benim mülküm, gitmeniz gerekiyor,” dedim.

Bu kez başını yana çevirdi ve çitin kapısına doğru yürüyüp çıktı. Ön kapıya giderek pencereden baktım. Adam sokağa doğru yürüyordu.

Ama içimde bir huzursuzluk kalmıştı. Bahçemde durduğu yerden evime bakarak ne görebilmişti ki? Oraya çıkıp aynı açıdan baktım. Sıradan bir pencere, perde ve benim oturma odam… Başka hiçbir şey yoktu.


II. Tekrar Gelen Sesler

Kendi kendime “Belki sarhoştur” diyerek oturma odasına döndüm. Bir içki koyup diziyi tekrar açtım. Yarım saat ya geçmişti ya geçmemişti ki bu defa ince bir koşma sesi ve ardından evin duvarına çarpan bir şeyin “thud”u geldi.

Mutfağa koştum. Aynı adam bu kez cam kapının önündeydi. Vücudunu kapıya yaslamış, bütün gücüyle sürgüyü çekmeye çalışıyordu.

Camın öte tarafında o gözlerle bana baktı. Açık bir öfke yoktu ama tuhaf bir kararlılık, sanki başka bir dünyadan gelmiş bir niyet vardı. Ellerim kapının koluna gitti, kilidin sağlam olduğundan emin olmak için. Ama birkaç adım geri çekildim ve telefonumu alarak polisi aradım.

Adam hâlâ kapının ardında nefes nefese bana bakıyordu. Sonra birden durdu. Camın önünde dikilip, sanki düşünüyormuş gibi. Sonra kapıdan çekildi ve çitin yan tarafına doğru yürüdü.

Bu kez evin içinde volta atmaya başladım. Ön pencereden, yan pencereden bakıyordum. Adam bir yere saklanmıştı. Dakikalar geçti. Sessizlik büyüdü.


III. Siren Sesleri ve Gölgeler

Beş dakika belki daha uzun sürdü. Sonra sokaktan siren sesi duyuldu. Polis arabası köşeyi dönerken bahçenin yan tarafından bir koşu sesi yükseldi. Adam tekrar kapıya atıldı, bu kez kaçmak yerine bir kere daha içeri girmeye çalışıyordu.

Ama polis tam zamanında geldi. Bahçenin kapısında kısa bir arbede, sonra adamın bileklerinde kelepçeler…

Camın ardından izlerken kendimi hem güvende hem de daha çok tedirgin hissediyordum. Çünkü bir yabancının niyeti ne kadar anlaşılmazsa, korkusu o kadar büyüktür.

Polis bana adamın ağır bir madde etkisi altında olduğunu söyledi. Bu yüzden tutuklanması kolay olmuştu. Ama ne o gece, ne ertesi gün, ne de ayıldığında neden orada olduğunu açıklamadı.


IV. Gözlerdeki Sebepsizlik

Bu olaydan günler geçti. Ama içimde iki ses kaldı.

Bir yanım, “Sadece madde etkisinde biriydi, tesadüfî bir çılgınlık,” diyordu.

Ama diğer yanım o gözleri hatırlıyordu. Camın arkasında bana bakarkenki nefesi, ellerinin kapı koluna uzanışı… Ve kaçmak yerine tekrar geri dönüp kapıyı zorlayışı.

Bir nedeni olmalıydı.

Ya içeri girebilseydi? Ne yapacaktı?

O sorunun cevabını kimse vermedi. Adam birkaç hafta cezaevinde kaldı, sonra serbest bırakıldı.

Şimdi her gece bahçeye bakan pencereme perde çekiyorum. O gözler bir daha görünür mü bilmiyorum. Belki de görünmez bir niyet hâlâ çitlerin dışında dolaşıyordur.


V. Son

Bu hikâyeyi anlatırken bile içimdeki tedirginlik yeniden yükseliyor. O geceden sonra, kendi evimin bile tam anlamıyla güvenli bir yer olmadığı hissi kaldı. Ve en kötüsü, bir yabancının sebepsizce yaklaşımı, bir insanın içindeki görünmez sınırları nasıl yok ettiğini hatırlatıyor.

Related Posts

Our Privacy policy

https://rb.goc5.com - © 2025 News