CEO’nun Kızı Temizlikçi Oldu Dalga Geçtiler Ama Sonrası!

CEO’nun Kızı Temizlikçi Oldu Dalga Geçtiler Ama Sonrası!

Elif Aksoy’un hikâyesi, ayrıcalığın sınırında başlayıp gerçek hayatın derinliklerine inen bir karakter yolculuğudur. O, Türkiye’nin önde gelen holdinglerinden birinin sahibi olan Mehmet Aksoy’un tek kızıydı. Lüks, itibar, zenginlik… Hayatının ilk 25 yılı boyunca bu kelimeler onun için sadece bir ayrıcalık değil, aynı zamanda bir normdu.

Ancak babası, onun sırf soyadı sayesinde en tepeye oturmasını istemiyordu. “Yönetici olmak istiyorsan önce işin ne olduğunu öğrenmelisin,” dediğinde Elif başta anlam veremedi. Harvard’da yüksek lisans yapmış, sektörü analiz etmiş, teorileri yutmuştu. Ama Mehmet Bey için asıl mesele teori değil, gerçekti.

“Şirketi yukarıdan değil, aşağıdan göreceksin,” dedi babası bir sabah kahvaltı masasında. “Bugün yönetici olarak değil, temizlik görevlisi olarak başlıyorsun.”

Elif ilk gün şirkete geldiğinde ne köşe ofisi vardı, ne de kartvizitinde bir unvan. Üzerinde lacivert bir iş kıyafeti, elinde paspas ve temizlik sepetiyle binaya adım attığında kimse onun kim olduğunu bilmiyordu.

Kimse onun adını bile sormadı.

Bazıları başını çevirip geçti. Bazıları nezaketen gülümsedi. Ama çoğunluk için o, görünmez bir figürdü. Gün içinde sildiği masalar kadar kimliği de silinmiş gibiydi.

Ve sonra Yakup’la tanıştı.

Yakup, şirketin eski çalışanlarından biriydi. Uzun süredir aynı pozisyonda çalışıyordu ama hâlâ yönetici olamamıştı. Bu da onda derin bir hırs ve kibir biriktirmişti. Gücünü başkalarını küçük düşürmekte buluyordu. Elif’i ilk gördüğü andan itibaren onu hedef aldı. Her fırsatta aşağılayıcı sözler söylüyor, yaptığı işi değersizleştiriyordu.

Bir gün Yakup, kahve masasının üzerine bilerek kahve döktü. Gülerek Elif’e döndü: “Ay, biraz dağıttım sanırım. Hadi temizle bakalım ama çabuk ol. Benim işlerim önemli.”

Elif, içinden kaynayan öfkeye rağmen derin bir nefes aldı. Kendine tekrar hatırlattı: “Burada bir ders için varım.” Bezi eline aldı, kahveyi temizledi. Gururu kırılmıştı ama inancı tamdı.

O günleri izleyen Mehmet adında başka bir çalışan, Yakup’tan farklıydı. Elif’in uğradığı muameleyi sessizce izliyor ama her seferinde gözlerinde bir pişmanlık taşıyordu. Elif’le göz göze geldiği anlarda, sanki özür diler gibiydi.

Bir sabah, Yakup sınırlarını iyice aştı. Elif’e kendi gömleklerini çamaşırhaneye götürmesini ve ütülemesini emretti.

“Ben ofisi temizlemek için buradayım. Kişisel hizmetli değilim,” dedi Elif, başını kaldırarak.

Yakup keyifle sırıttı: “Ne dersem onu yapacaksın. Al şu çantayı. Oyalanma.”

Tam o anda odada Mehmet’in sesi duyuldu. “Bu yaptığın adil değil Yakup. O temizlik görevlisi. Hizmetçin değil.”

Yakup sinirle Mehmet’e döndü. “Sen işine bak!”

Ama Mehmet geri adım atmadı. “Bu doğru değil ve sen de bunun farkındasın.”

Tüm ofis sessizliğe gömüldü. Elif’in vereceği tepki merakla bekleniyordu. O ise derin bir nefes aldı, omuzlarını dikleştirdi ve şöyle dedi:

“Bu benim görevim değil beyefendi.”

Yakup alaycı bir kahkaha attı. “Küçük bir asi ile karşı karşıyayız demek!” Sonra masadaki bir bardak suyu alıp Elif’in başından aşağı döktü. “Bir dahaki sefere verdiğin suyun soğuk olduğundan emin ol. Ilık su içmem.”

Elif kıpırdamadı bile. Üniformasından akan su, içinde biriken utançla karıştı. Ama hâlâ ayaktaydı.

Mehmet masaya yumruğunu vurdu. “Yeter artık!”

Yakup sırıttı. “Sakin ol. O sadece bir temizlikçi.”

Ama Yakup bilmediği bir şeyi kaçırıyordu. O sadece bir temizlikçi değildi.

Ve onun zamanı doluyordu.


Birkaç gün sonra şirket genel toplantısı yapıldı. Büyük konferans salonu doluydu. Yakup ön sıralarda, yeni bir terfi alacağına inancı tam olarak oturuyordu.

Şirketin sahibi Mehmet Aksoy sahneye çıktı. Elif de arka sırada, hâlâ üniformasıyla bekliyordu.

“Bugün sizlere önemli bir duyurum var,” dedi Mehmet Bey.

Yakup araya girdi: “Efendim, o neden burada? Bu toplantı önemli çalışanlar için.”

Mehmet Bey derin bir nefes aldı. Yakup’a döndü. “Onu bu toplantıya bizzat ben davet ettim.”

Yakup’un yüzündeki gülümseme dondu.

“Şirketimizde büyük bir değişiklik yapma zamanı geldi,” dedi Mehmet Bey. “Emekli oluyorum. Ve halefimi seçtim.”

Oda bir anda fısıltılarla doldu. Yakup arkaya yaslandı. Gülümsemesi geri gelmişti. Kendi adını duymaya hazırlandı.

Ama sonra Mehmet Bey, salondaki herkese döndü ve Elif’i işaret etti:

“Yeni CEO’muz Elif Aksoy’dur.”

O an odadaki hava tamamen değişti. Gözler fal taşı gibi açıldı. Elif yavaşça öne doğru yürüdü. Her adımında başlar eğildi, sessizlik arttı.

Yakup’un yüzü solmuştu.

Elif kürsüye geldi, babasının yanına geçti. Mikrofonu aldı.

“Burada geçirdiğim birkaç hafta bana kitaplardan ya da derslerden öğrenemeyeceğim bir şey öğretti,” dedi. “Bir şirkette karakteri en çok ortaya çıkaran şey, kimsenin izlemediği anlardır.”

Ardından salona göz gezdirdi. Yakup’la göz göze geldi. Ve ekledi:

“Bazı insanlar sadece kendi koltukları için yaşar. Ama bazıları, koltukları hak eder.”

O gün Yakup için son iş günüydü.

Ama Elif için yeni bir liderlik dönemi başlıyordu.

Çünkü gerçek liderler, en alttan başlayarak zirveye yürür.

Ve Elif bunu alnının teriyle yaptı.

Related Posts

Our Privacy policy

https://rb.goc5.com - © 2025 News