Engelli bir kız, makyaj YouTube kanalı açtı ve milyonlara ilham verdi

Engelli bir kız, makyaj YouTube kanalı açtı ve milyonlara ilham verdi

Ege’nin zeytinliklerle çevrili küçük bir kasabasında, yasemin kokulu sıcak bir esintiyle karışan altın renkli tepelerin arasında, Elif Kara adında bir kız yaşardı. On altı yaşındaydı ve gülümsemesi her odayı aydınlatırdı, ama bedeni diğerleri gibi davranmazdı. Kollarında doğuştan bir bozukluk vardı ve küçük yaşlardan beri dünyanın bazen farklı olanlara karşı acımasız olabileceğini öğrenmişti.

Ama Elif’in sahip olduğu özel bir şey vardı: güzelliğe farklı bir bakış. Diğer kızlar kasabadan kaçmayı ya da Instagram beğenilerini hayal ederken, o bir ayna, bir fırça ve açık bir kamera hayal ediyordu.

— Anne — dedi bir yaz akşamı — YouTube kanalı açmak istiyorum. Makyaj öğretmek istiyorum.

Annesi mercimek çorbasını karıştırırken kaşığı elinden düşürdü.
— Sen mi? Ama kızım… nasıl yapacaksın?

Elif gülümsedi.
— Ayaklarımla. Her şeyi öyle yapıyorum zaten.

Küçük yaşlardan beri Elif, ayak parmaklarını inanılmaz bir hassasiyetle kullanarak makyaj yapmayı öğrenmişti. Odası bir renk cennetiydi: paletler, fırçalar, LED ışıklar ve aynasının üzerinde el yazısıyla yazılmış bir not: “Kendi sanat eserin ol.”

İlk kez video çektiğinde elleri titriyordu. Başarısız olmaktan değil, hayatını sonsuza dek değiştireceğini bildiği için. Kanalının adı “Sınırsız Güzellik” oldu. İlk videosunda, tatlı ama kararlı bir sesle konuştu:
“Merhaba herkese. Ben Elif. Belki makyaj yapamayacağımı düşünüyorsunuzdur ama güzellik ellerde değil, kalptedir.”

Video üç günde viral oldu. Tüm ülke onun hikayesini paylaşıyordu: “Ayaklarıyla makyaj yapan Ege’li kız.” Yorumlar hayranlık doluydu:
“Sen bir ilhamsın.”
“Bize hayal kurmak için bahane olmadığını hatırlattığın için teşekkürler.”

Kısa süre sonra televizyon programlarına davet edildi, gülümsemesi ülke çapında tanındı. Ama onu en çok mutlu eden şey şöhret değildi. Onu en çok duygulandıran, engelli diğer kızlardan gelen mesajlardı:
“Teşekkürler Elif. Bana kendi güzelliğimi bulmayı öğrettin.”

Bazen ekran karşısında ağlardı. Üzüntüden değil, minnettarlıktan. Hikayesinin, sesinin, farklılığının başkaları için bir ışığa dönüştüğünü hissediyordu.

Ama yol her zaman kolay değildi. İnternette alkışlar kadar gürültülü olan alaylar da vardı:
“Bu makyaj değil, sirktir.”
“Sadece acındığı için takipçisi var.”

Elif her kelimeyi okudu. Günlerce kamerayı açmadı. Odasının ışıkları kapalı kaldı. Ta ki bir gün, kollarında engel olan sekiz yaşındaki bir kızdan — Zeynep’ten — bir e-posta alana kadar.

“Elif, seni YouTube’da gördüm. Sayende ilk kez ruj sürdüm. Güzel hissettim.”

O gece Elif tekrar kamera karşısına geçti.
“Bazıları başarımın sadece acımadan kaynaklandığını söylüyor. Ama bence empati de bir güzellik biçimi olabilir. Eğer hikayem birinin aynaya sevgiyle bakmasına yardım ediyorsa, ben zaten kazandım.”

O andan sonra kanalı sadece bir güzellik kanalı değil, bir topluluk alanına dönüştü. Vitiligolu bir kadın, tırnak sanatı yapan Down sendromlu bir genç, kokularla çalışan görme engelli bir anne… Hepsi kanalda yer aldı.

Her video çeşitliliğe bir övgüydü.
Onun sloganı: “Makyaj bir maske değildir. ‘Buradayım’ demenin bir yoludur.”

Zamanla büyük kozmetik markaları onunla iletişime geçti. İş birlikleri, kampanyalar, burslar sundular. Ama Elif, sadece mesajına saygı duyan teklifleri kabul etti. Onu “acıma objesi” olarak göstermek isteyen markaları reddetti. Dignitet istiyordu, merhamet değil.

Bir gün İstanbul’daki dijital kapsayıcılık etkinliğine konuşmacı olarak davet edildi. Işıklarla dolu salonda, kendi küçük odasının ışıklarını hatırlayarak şöyle dedi:
“Çocukken kollarımın beni sınırladığını söylediler. Ama öğrendim ki, seni sınırlayan tek şey kendine inandığın şeydir. Bir hikayen varsa, anlat. Bir tutkun varsa, paylaş. Çünkü bir yerlerde, birisi onu duymaya ihtiyaç duyuyor.”

Salon ayağa kalktı. Alkışlar, gözyaşları, gülümsemeler. Kalabalığın arasında, aylar önce ona yazan küçük Zeynep vardı. Kırmızı ruj sürmüş, üzerinde ‘Sınırsız Güzellik’ yazan bir tişört giymişti.

Elif sahneden indi ve onu kucakladı.
O anda anladı ki, kanalı sadece makyaj öğretmiyordu. Daha derin bir şey öğretiyordu: Dünya kırık bir ayna gibi olsa bile, kendini sevmek bir sanattır.

Related Posts

Our Privacy policy

https://rb.goc5.com - © 2025 News