Hizmetçi, patronundan hizmetçi üniforması giymesini ve ev hizmetçisi gibi davranmasını ister, bulduğu şey onu şok eder
Jason ve Brenda, dışarıdan bakıldığında mükemmel bir çiftti. İnsanlar onları gördüğünde hayranlıkla bakar, “İşte gerçek aşk böyle olur,” derdi. Jason uzun boylu, yakışıklı ve dışa dönüktü. Brenda ise zarif, çalışkan ve kocasına sırılsıklam âşıktı. Düğünlerinden beri her yerde el ele gezer, Jason her seferinde Brenda’nın kapısını açar, “kraliçem” diye hitap ederdi. Ama o güzel evin içinde, sessiz bir tanık vardı: Hizmetçileri Betty.
Betty üç yıldır bu evde çalışıyordu. Brenda ona her zaman saygılı davranır, asla azarlamazdı. Ama Betty’nin kalbinde yıllardır taşıdığı ağır bir sır vardı. Bir sır ki, her gece uyumadan önce içini kemiriyordu. Çünkü Brenda’nın görmediği, duymadığı, hatta hayal bile edemediği bir gerçeği biliyordu: Jason sadık bir eş değildi. Her Brenda şehir dışına çıktığında, Jason eve başka kadınlar getirirdi. Ve bu kadınları, Brenda’nın yatağında, evinde, kokusunda ağırlardı.
Son seferinde eve Lois adında genç ve küstah bir kadın getirmişti. Lois, sanki evin hanımıymış gibi davranıyor, Betty’e emirler yağdırıyordu. Betty, her ne kadar içinde öfkeyle yansa da, Jason’dan korktuğu için sessiz kalmayı tercih ediyordu. Eğer Brenda’ya söyleseydi, belki de ona inanmaz, onu işten kovardı. Ama Betty her gece dua etti. Sadece bir kez… Sadece bir kez Brenda’nın gözü açılsın istiyordu.
O fırsat beş gün sonra geldi. Brenda, iş seyahatinden planladığından erken döndü. Jason’a haber vermedi, sürpriz yapmak istiyordu. Valizini aldı, evine doğru yola çıktı. İçinde bir sevinç vardı, ama evde onu bekleyen sürpriz düşündüğünden çok daha büyüktü.
Betty, o sabah salonu temizliyordu ki bir arabanın sesiyle kapıya koştu. Gelen Jason değil, Brenda’ydı. Betty’nin kalbi yerinden fırlayacak gibiydi. “Madam… geri döndünüz,” dedi titreyen bir sesle.
Brenda gülümsedi. “Evet Betty, işim erken bitti. Jason nerede? Onu görmek için sabırsızlanıyorum.”
O soru Betty’nin boğazında düğümlendi. Sonunda cesaretini topladı ve Brenda’ya her şeyi anlattı. Jason’un Lois’i eve getirdiğini, onun bu evde Brenda’nın yerine geçip emirler verdiğini tek tek söyledi. Brenda duyduklarına inanmak istemedi. Jason onun her şeyiydi… olamazdı… ama Betty’nin gözlerinde yalan yoktu. Brenda derin bir nefes aldı.
“O zaman ben kendi gözlerimle göreceğim,” dedi.
Betty, her şeyin ortaya çıkması için çarpıcı bir fikir sundu. “Madam… lütfen beni deli sanmayın ama… bir süreliğine hizmetçi kılığına girerseniz… her şeyi kendi gözlerinizle görebilirsiniz. Lois sizi tanımıyor. Size de emir verir. O zaman anlarsınız.”
Brenda önce gururuna yediremedi. Ama sonra içinde soğuk bir kararlılık oluştu. “Eğer başka yol yoksa, öyle olsun.” dedi ve Betty’nin yedek üniformasını giydi.
Lois öğle saatlerinde alışverişten döndü. İçeri kibirle girdi. Gözleri Brenda’nın hizmetçi kıyafeti giymiş hâlini görünce kaşlarını çattı. “Bu da kim?” diye sordu.
Betty soğukkanlılıkla, “Yeni hizmetçimiz Ada. Annesi hastaydı, yeni döndü,” dedi.
Lois’in yüzünde şeytani bir gülümseme belirdi. “İki hizmetçi mi? Harika! Bugün şanslı günümdeyim,” dedi. Ardından Brenda’ya döndü. “Gel buraya, ayaklarımı ov!”
Brenda’nın elleri titredi ama kendini tuttu. Gururunu yutmak zordu ama gerçeği görmeden içi rahat etmeyecekti. Lois koltuğa yayılmışken, Brenda diz çöktü, ayaklarını ovmaya başladı. Kalbi deli gibi atıyordu. Bu ev, bu koltuk, bu hayat onundu. Ve şimdi, başka bir kadın, onun yerine oturmuştu.
Saatler geçti, Lois emir üzerine emir yağdırdı. Brenda’ya temizlik yaptırdı, yemek hazırlattı, çamaşır yıkattı. O ise, sessizce her şeyi yaptı. Ama içinde fırtınalar kopuyordu.
Akşam saatlerinde dış kapıdan araba sesi geldi. Jason eve dönüyordu. Lois sevinçle ayağa fırladı. Brenda derin bir nefes aldı. Gerçeğin zamanı gelmişti.
Jason içeri girdiğinde, Lois sevinçle ona sarıldı. “Aşkım, geldin! Hizmetçiler sana harika bir yemek hazırladı,” dedi. Jason kaşlarını çattı. “Hizmetçiler mi? Sadece Betty çalışıyor bizimle…”
Lois güldü. “Hayır, iki kişi var: Betty ve Ada. Biri ayaklarımı ovuyor, diğeri yemeğimi yapıyor.”
Jason’ın rengi soldu. “Ada mı?” dedi fısıltıyla. O anda Lois, “Betty, Ada! Gelin buraya!” diye bağırdı.
Ayak sesleri duyuldu. Önce Betty çıktı, ardından Brenda… Hizmetçi kıyafetleri içinde, ama yüzü dimdik. Jason onu görür görmez elindeki çanta yere düştü. “B-Brenda…!”
Lois şaşkınlıkla Jason’a baktı, sonra Brenda’ya. “Bu kadın da kim?”
Brenda, sessizce üniformasını çıkardı ve gözleriyle Jason’a kilitlendi. “Söylesene Jason. Kimim ben? Yoksa ben mi anlatayım?”
Jason dizlerinin üzerine çöktü, ter içinde. “Brenda… açıklayabilirim…”
Brenda elini kaldırdı. “Sus. Şimdi dinleme vakti.” Ardından Lois’e döndü. “Ben, Jason’un karısıyım. Bu evin gerçek hanımıyım. Senin yerleştiğin, kokladığın, emir verdiğin bu ev… bana ait.”
Lois geri çekildi, dizlerinin bağı çözüldü. “Hayır… olamaz… bana bir şey söylemedi… sadece…”
Brenda gözlerini kıstı. “Bir kadının başka bir kadının evine gelip kraliçe gibi davranması hangi onurla bağdaşır?”
Lois kaçmaya çalıştı ama Betty kapıyı tuttu. “Hayır. Kalacaksın.”
Jason diz çökmeye devam ediyordu. “Brenda… ne istersen yaparım. Sadece affet beni.”
Brenda, gözleriyle onu delip geçerek konuştu: “Yarın sabah, babamın şirketindeki görevinden istifa edeceksin. Arabaları, kartları, ayrıcalıkları geri vereceksin. Bu hayattaki her şey bana ait ve artık bitti.”
Jason’ın yüzü bembeyaz oldu. “Hayır, Brenda. Her şeyimi kaybederim.”
Brenda geri çekildi. “Kaybetmen gereken tek şey bendim. Ve onu da kaybettin.”
Betty o sırada köşede sessizce duruyordu. Brenda ona döndü. Gözleri dolmuştu. “Sen… sen bana gerçeği verdin. Cesaretin olmasaydı, ben hâlâ yalan içinde yaşardım. Artık sadece hizmetçim değil, kardeşimsin. Sana hak ettiğinden çok daha fazlasını vereceğim.”
Jason evden valiziyle çıkarken, Brenda kapıda Betty ile birlikte dikiliyordu. Jason son kez ona bakmaya çalıştı. Ama Brenda, gözlerini kaçırmadan arkasını döndü. Bu bir sondu.