Kadın Diye Dalga Geçtiler Ama Yaptığı Şey İle Sosyal Medya Patladı.
Yıldızlara Giden Yol: Neslihan’ın Mücadelesi
Ümraniye’nin arka sokaklarında küçük, bakımsız bir devlet okulunda görevli 32 yaşındaki öğretmen Neslihan Yılmaz, her sabah oğlu Baran’ın elini tutarak okula yürür. Termosunda demli çay, yüreğinde ise çocukların hayallerine uzanan bir umut taşır. Onun sınıfında tahtalar eski, duvarlar soluktur; ama çocukların gözleri pırıl pırıldır. Çünkü Neslihan sadece ders anlatmaz; hayal kurmayı, inancı ve sabrı da öğretir.
Ancak bu cesur ve idealist öğretmen, okul müdürü Hüseyin Bey tarafından sürekli eleştirilir. Çünkü Neslihan’ın hikaye anlatımlı, proje tabanlı, eğlenceli dersleri Hüseyin Bey’in geleneksel anlayışına terstir. “Bu kadar oyun fazla,” der müdür alayla. “Çocuklar sınavlara hazırlanmalı, masallara değil.”
Ama Neslihan, çocukların sınavlardan çok daha fazlasını hak ettiğine inanır. Onları bir yarışma için hazırlamaktadır: Türkiye çapında eğitimde yenilikçilik yarışması. Kazanırsa, okuluna hem maddi kaynak hem de tanınırlık kazandıracaktır.
Müdürün izni olmadan yarışmaya başvuru yapar. Gece geç saatlerde Baran uyurken, termosundaki çayı yudumlayarak sunumunu hazırlar. Oğlunun çizdiği bir resim masadadır: “Annem yıldızları tutuyor.”
Ama mücadele kolay değildir. Müdür Hüseyin Bey, bazı velileri Neslihan’a karşı kışkırtır. “Dersleri fazla eğlenceliymiş.” “Ciddiyet yokmuş.” Veli toplantısı günü geldiğinde ortam gergindir. Ancak Neslihan sakin ve kararlıdır. “Çocuklarımın okuma oranları %20 arttı. Bu eğlence değil, öğrenmedir.” der, öğrencilerin başarı belgelerini ve çizimlerini sunar.
Destek veren veliler de vardır. Ayşe Hanım, “Kızım okumayı sevdi Neslihan hoca sayesinde,” der. Ancak bazı veliler Hüseyin Bey’in etkisiyle karşı çıkar. Müdür, son uyarısını yapar: “Bir şikayet daha olursa, işin biter.”
Ama mahalledeki Fatma Teyze gibi insanlar Neslihan’ın arkasındadır. “Kızım, o müdür anlamaz ama biz anlarız. Mahalle seninle.” Neslihan, “Çocuklarım için savaşmaya devam edeceğim,” der.
Yarışmanın finali İstanbul’daki büyük bir konferans salonundadır. Neslihan mütevazı bir ceketle sahneye çıkar. Elinde öğrencilerinin çizimleri ve başarı belgeleri. Sesi titremeden anlatır: “Bu çocuklar sadece not almak için değil, hayal kurmak için öğreniyor.”
Sunumun sonunda jüri üyeleri etkilenmiştir. Ancak seyirciler arasında bulunan Hüseyin Bey söz ister. “Bu proje etik mi? Okul kaynaklarını kişisel projenize mi harcadınız?” diye sorar alayla. Neslihan dosyasını jüriye uzatır: Velilerden gelen destek mektupları, öğrenci çizimleri, başarı raporları.
Bir jüri üyesi, “Bir öğrencinizi dinleyebilir miyiz?” diye sorar. Neslihan gözleri dolarak Zeynep’i çağırır. Küçük kız mikrofona gelir: “Neslihan Hoca bize okumayı sevdirdi. Artık ben pilot olmak istiyorum.”
Salonda alkışlar yükselir. Hüseyin Bey sessizce yerine oturur. Ve kazanan açıklanır:
Neslihan Yılmaz birinci olmuştur.
Okula fon gelir, mahalle sevinçle dolar. Sosyal medya bu hikâyeyi konuşur. Herkes, “Kadın diye küçümsediler ama yaptığıyla sosyal medyayı salladı!” der.
Müdür Hüseyin Bey, yarışma sonrası Neslihan’a yaklaşır. Gözleri yerde, sesi kısık: “Belki de hata yaptım.”
Neslihan gülümser. “Hatalar öğrenmek içindir, Hüseyin Bey. Yeter ki çocuklara inanalım.”
O gece mahallede Fatma Teyze’nin evinde çay içilir. Mahalleli Neslihan’ı kutlar. Baran annesine sarılır: “Anne, sen yıldızları yakaladın.” Neslihan gülümser: “Sabrettik, kazandık küçük adam.”
Çünkü bu mücadele sadece bir yarışma için değil, bir kuşağın hayalleri içindi.