Mafya Babası “Bu Gece, Sen Benim Karımsın” diye fısıldayana kadar Tek Kişilik Bir Masada Oturdu

Mafya Babası “Bu Gece, Sen Benim Karımsın” diye fısıldayana kadar Tek Kişilik Bir Masada Oturdu

aş günümde yalnız başıma bir masada otururken, hayatımın altüst olacağını asla tahmin etmezdim. Siyah elbisem, ikinci el ayakkabılarım ve yarım gün maaşımla aldığım şarap bardağı… O akşam sadece küçük bir kutlama yapmak istemiştim. Ama hayat, bana hiç beklemediğim bir şekilde meydan okudu.

Restoranın ağır kokusu, şamdan ışıklarının titreyişi, etraftaki çiftlerin kahkahaları arasında kendimi görünmez hissediyordum. Yalnız bir kadın, sahipsiz bir masa. İçimdeki ses, “Bunu neden yaptın?” diye sorup duruyordu. Kızım Sophie, evde ucuz bir pizza ile televizyon izlerken, ben burada yabancı bir hayata aitmişim gibi davranıyordum.

Tam çatalımı bırakıp kalkmaya karar verdiğimde restoranın havası değişti. Dışarıda siyah SUV’lar durdu, içlerinden takım elbiseli adamlar indi. Sessizlik, ağır bir perde gibi masalara çöktü. Ardından onu gördüm: Adrien Moretti.

Onu ilk gördüğümde bile tehlike hissi tüm göğsümü sardı. Yüzündeki sertlik, gözlerindeki derinlik… Bütün restoran ona doğru eğiliyordu. Ben ise bakışlarımı kaçırmaya çalıştım. Ama kader başka plan yapmıştı. Yanıma geldi ve dudaklarından şu cümle döküldü:
“Bu gece benim eşim sensin.”

Kalbim duracak gibi oldu. “Ben sizi tanımıyorum,” dedim kısık sesle. Ama o daha da yaklaştı, gözlerini gözlerime dikti. “Tanıman gerekmiyor. Tek yapman gereken yıllardır beni sevmişsin gibi gülümsemek.”

O an elimdeki tek seçenek buydu. Çünkü iki gölge çoktan kapıya yerleşmişti. Kaçacak yerim yoktu. Ve sonra kulağıma fısıldadı:
“Sophie güvenli. Ama yalnızca ben istersem öyle kalır.”

Kızımın adını söylediğinde içim buz kesti. Nereden biliyordu? Onun hakkında her şeyi biliyordu: hangi apartmanda kaldığımızı, Sophie’nin en sevdiği pizzayı, hangi saatte uyuduğunu… Korkumdan daha ağır bir şey çöktü içime: çaresizlik.

O gece başlayan oyunun içinde ben, masum bir kadın değildim artık. Bir mafya patronunun eşi rolünü oynamak zorundaydım. Ama zamanla fark ettim ki bu sadece bir oyun değildi. Victor Romano gibi düşmanlar, Adrien’i yok etmek için fırsat kolluyordu ve ben de artık hedef haline gelmiştim.

Adrien’in soğuk bakışlarının ardında bir sır vardı. İlk başta sadece Elena’ya, yani kaybettiği karısına benzediğim için seçildiğimi sandım. Ama geceler uzadıkça, sessizlikler arasında paylaştığımız anlar derinleştikçe, başka bir şey hissettim. O sadece korumak istemiyordu. O, bana inanmamı istiyordu.

Sophie, Adrien’in malikanesinde ilk kez çocuk gibi kahkaha attı. O güne dek hiç görmediğim kadar mutluydu. Benim yetersizliğime rağmen, o adam, tehlikeler içinde bile ona güven verebilmişti. Ama Victor’un gölgesi hep üzerimizdeydi.

Bir gece Sophie’nin oyuncağının içine gizlenmiş bir dinleme cihazı bulundu. Adrien öfkeyle yumruğunu masaya vurdu. Ben ise korkuyla titredim. Bu sadece bizim hayatımız değildi; artık savaşın ortasındaydık.

Daha sonra Adrien’in kardeşi Isabella’dan gerçeği öğrendim. “O, hiçbir şeyi sebepsiz yapmaz. Buradaysan, değerli olduğun içindir. Ama değer, bu dünyada her zaman bedel getirir.”

Ve bedel, kanla yazılmıştı.

Victor, Adrien’i bir tuzağa çektiğinde artık kaybedecek hiçbir şeyim olmadığını hissettim. Onu kurtarmak için kendi hayatımı riske attım. Bir depoda, kanlar içinde bağlı halde bulduğumda gözlerindeki ateş bana her şeyi anlattı. O, benim yüzümden zayıf değildi. Tam tersine, benim yüzümden savaşacak bir sebebi vardı.

“Ben onun hayaleti değilim,” dedim Victor’a. “Ve onun zayıflığı da değilim.”

O anda Adrien zincirlerini kırdı. Mermiler, çığlıklar, patlayan öfke… Ve biz geceye kaçarken, elim elindeydi.

Sabah olduğunda Victor’un imparatorluğu çökmüştü. Adrien yaralıydı, ama hayattaydı. Balkonun kenarında dururken bana sessizce söyledi:
“Artık gidebilirsin. Sophie ile eski hayatına dönebilirsin.”

O an cevabım açıktı. Onun yanından ayrılmak istemedim. Çünkü bütün korkulara rağmen, onun yanında bulduğum şey güven değil, gerçek bir yuva hissiydi.

“Bu hayat buysa,” dedim, “o zaman birlikte karşılaşırız. Sophie için. Bizim için.”

Adrien ilk kez gerçekten gülümsedi. “Eve hoş geldin, Clare.”

Ve ben, hayatımda ilk defa gerçekten eve döndüğümü hissettim.

Related Posts

Our Privacy policy

https://rb.goc5.com - © 2025 News