Şaka yaraya dönüştüğünde: Elif ve eğlence için dökülen kahvenin hikayesi

Şaka yaraya dönüştüğünde: Elif ve eğlence için dökülen kahvenin hikayesi

Elif her sabah vardiyasına yüzünde bir gülümsemeyle girerdi. Kestane rengi kıvırcık saçları omuzlarına dökülür, yeşil önlüğü ise “güne hazır” olduğunu gösterirdi. İstanbul’da, Karaköy’deki “Parlak Fikirler A.Ş.” adlı küçük bir pazarlama ofisinde çalışıyordu — genç bir ekip, yeni çalışanlarla dolu, açık ofis ortamı, bolca şaka, samimi bir hava. Elif bu ortamı severdi. Üniversiteden mezun olduktan sonraki ilk ciddi işiydi, ve bu ekibin bir parçası olmaktan mutluydu.

Ekipte birçok kişi vardı: az konuşan veri analisti Can; sürekli gülen grafik tasarımcı Derya; ve özellikle, sosyal medyada çok aktif, konuşkan ve karizmatik biri olan Kerem. “TikTok için ofis şakaları çekelim,” fikrini ortaya atan da oydu. “Komik şeyler her zaman viral olur,” demişti. Başta Elif de bu fikre sıcak bakmıştı: küçük şakalar, kalem saklamak, not bırakmak… neden olmasın? Ama kısa süre sonra masum şaka ile alay arasındaki çizgi bulanıklaştı.

Bir pazartesi sabahı, Elif masasında sıcak bir kahveyle oturuyordu. Tam fotokopi makinesine gitmek üzereyken, biri sandalyeyi hafifçe itti. Bardak devrildi, kahve her yere sıçradı; halıya, klavyeye, hatta bacağının üzerine. Elif bağırdı, döndü, ama ekipteki herkes — Can, Derya ve diğerleri — birbirine bakıp gülüyordu… Kerem’in kamerası açık şekilde. Her şeyi kaydetmişti. “Aaa, pardon ya!” diyerek gülerek söyledi. Ama Elif’in içi sıkıştı, kalbi hızlı atmaya başladı. O an bir şeyler değişti.

Bu ilk kezdi. Ama son olmadı. Ertesi gün kahve yine devrildi: biri fincanın altına kaygan bir ped koymuştu. Elif “biraz kahve, sorun değil,” diye düşündü, sakin kaldı. Ama kamera oradaydı, Kerem yine güldü. Videoyu “Elif’in kahve kazası – 2. deneme!” başlığıyla TikTok’a yükledi. Görüntüler yüzlerce beğeni aldı. “Sadece şaka!” dediler ama alay artık karanlık bir tona bürünüyordu.

Bir sabah bardak daha sert devrildi. Sıcak kahve Elif’in bacağına aktı; canı yandı, çığlık attı, dinlenme odasına koşup bacağını soğuk suya tuttu. Derisi kızarmıştı. Döndüğünde herkes sessizdi ama Kerem’in kamerası hâlâ açıktı. “Bunu kaçırdınız bakın, viral olacak!” diyordu. Elif utançla doldu; korku ve aşağılanma birbirine karıştı.

O günden sonra Elif değişti. Gülümsemesi soldu. Zamanında gelmeye devam etti ama artık rahat değildi. Kahve masasının yanından geçmekten korkuyordu. Sandalyesine oturmaya çekiniyordu. Yöneticiler ise videoların izlenme sayısına bakıp “harika etkileşim!” diyorlardı; kimse bedelini görmüyordu.

Bir gün “büyük kahve kazası” planlandı. Kerem sabit kamera kurdu, birini Elif’i oyalaması için görevlendirdi ve kahveyi klavyenin yanına koydu. Elif gözlüğünü düzeltirken fincan devrildi. Sıcak kahve dizine aktı. Çığlığı ofisi sarstı. Derisi kızardı, kabarcıklar oluştu. Fiziksel acının yanında ruhu da yandı. Sandalyeden kalkıp yere oturdu, gözyaşları yanaklarından süzülüyordu. Kamera hâlâ kayıttaydı.

Elif kalktı, duvara yaslandı, acıyla nefes aldı. Kerem kamerayı kapatıp yaklaştı: “Elif, sadece TikTok içindi, vallahi niyetim kötü değildi…” Ama sözleri boştu. Herkes susmuştu.

O akşam Elif evine kahve kokusu sinmiş pantolonuyla, yorgun bir zihinle döndü. Yanığı sızlıyor, utanç uykusunu kaçırıyordu. Videoları, beğenileri, yorumları düşündü: “Harika içerik!”, “Kahkaha garantili!”… Ama kimse onun acısını görmemişti.

Ertesi gün işe gitmedi. Müdürünü arayıp “hastayım” dedi. Ama bu hastalık değil, yaraydı. Güvenini kaybetmişti. Ne arkadaşlarına ne de kendine güveniyordu. O sıcak kahveyle birlikte gülümsemesi de sönmüştü.

Bir hafta sonra, cesaretini toplayıp insan kaynaklarına gitti. Tüm olayları anlattı: planlı “şakalar”, gizli çekimler, sosyal medyada paylaşım, fiziksel ve duygusal acı. İnsan kaynakları inceledi, videoları izledi, ofis TikTok hesabını kapattı, Kerem’i uzaklaştırdı. Elif’e tedavi ve psikolojik destek sundular.

Elif işe döndüğünde artık farklıydı. Yeni pantolonu, bandajlı bacağı, kararlı bakışıyla konuştu: “Bir şaka, ortak rızayla olur. Aksi halde bu şaka değil, aşağılamadır.” Sözleri ofiste yankılandı. Şirket “kayıt izni politikası” oluşturdu, empati ve taciz eğitimleri verdi. Kerem hatasını anladı, terapi gördü, özür diledi. Güven yavaşça geri döndü.

Elif yeniden gülümsemeyi öğrendi. Artık daha bilinçliydi. Artık “hayır” diyebilmenin gücünü biliyordu. Onun hikayesi, başkaları için bir ders oldu: birinin eğlencesi, bir başkasının acısı olabilir.

O kahve videosu silindi. Ama geriye kalan, bir farkındalık oldu: mizah saygıyla yaşar, utandırmayla değil. Elif masasına döndü, yeni kahvesini dikkatle koydu. Biri izinsiz kamerayı kaldırdığında, Elif de başını kaldırdı. Artık sessiz kalmayacaktı.

Related Posts

Our Privacy policy

https://rb.goc5.com - © 2025 News