FAKİR ÇOCUK YAŞLI BİR KADINA YARDIM ETTİĞİ İÇİN MÜLAKATTA GEÇ KALDI… AMA KADIN CEO’YDU

FAKİR ÇOCUK YAŞLI BİR KADINA YARDIM ETTİĞİ İÇİN MÜLAKATTA GEÇ KALDI… AMA KADIN CEO’YDU

.
.

Fakir Çocuk Yaşlı Bir Kadına Yardım Ettiği İçin Mülakata Geç Kaldı… Ama Kadın CEO’ydu

Murat Yılmaz, hayatının en önemli günlerinden birini yaşıyordu. Saatine tekrar baktığında kalbinin sıkıştığını hissetti. Mülakata sadece 15 dakika kalmıştı ve o hâlâ yolda, aceleyle koşuyordu. Annesinin hastane faturaları salonun sehpasında birikmişti. Annesinin cılız sesi hâlâ kulaklarında yankılanıyordu; bu iş mülakatı onun ve ailesinin tek umuduydu.

Tam o sırada, siyah lüks bir arabanın yanında duran yaşlı bir kadın gördü. Kadının lastiği tamamen inmişti, elleri titriyordu, elindeki krikoyu tutmaya çalışıyordu ama başaramıyordu. Kadın etrafına sanki birinin yardım etmesini bekliyormuş gibi bakıyordu. Murat sadece bir saniye tereddüt etti. Mülakatı, bir gece önce komşusundan ödünç aldığı ve özenle ütülediği kahverengi takım elbiseyi, işe alım uzmanının “Dakiklik çok önemli” sözlerini düşündü.

Ama annesini evde yalnız bırakmıştı. Annesi, hastalığı yüzünden ona muhtaçtı. Murat, o yaşlı kadına yardım etmekten başka bir şey düşünemedi. Kadına yaklaştı ve “Yardıma ihtiyacınız var mı?” diye sordu. Kadın, şık bir topuz yapılmış beyaz saçları ve kusursuz siyah takım elbisesiyle ona baktı. Üzerindeki inci kolye, Murat’ın bir yılda kazandığından daha pahalıydı. Kadın, “Aceleniz yok mu?” diye sordu. Murat, “Var hanımefendi, ama siz de bir yere yetişmeniz gerekiyor gibi görünüyorsunuz,” dedi ve krikoyu onun elinden aldı.

Eller titriyordu; sadece çabadan değil, içindeki endişeden dolayıydı. Mülakattan önce takım elbisesine bulaşan yağ lekesini temizlemeye vakti olmadığını biliyordu. Kadın, “Adınız ne genç adam?” diye sordu. Murat, “Murat Yılmaz,” dedi. Kadın, “Nereye yetişiyorsunuz?” diye devam etti. Murat, “Bir iş mülakatına. Annem hasta, bu işe ihtiyacım var,” dedi. Kadın bir an sessiz kaldı. Murat cıvataları sıkmayı bitirdi ve aletleri bagaja koydu. “Buradan tamirciye kadar sürebilir misiniz?” diye sordu. “Evet, sürebilirim,” dedi Murat. Kadın çantasını açtı ve birkaç banknot çıkardı, “Bari vaktinizin karşılığını ödeyeyim,” dedi. Murat, “Gerek yok, sadece yardım ediyorum,” diyerek reddetti ve kaldırımda koşmaya başladı.

Şehir merkezindeki iş hanına vardığında bacakları ağrıyordu, yüzünden ter süzülüyordu. 45 dakika geç kalmıştı. Resepsiyondaki duvar saati sanki onunla alay ediyordu. “İdari asistan mülakatı için geldim,” dedi. Resepsiyondaki genç kadın onu baştan aşağı süzdü, takım elbisedeki yağ lekelerine takıldı. “Adınız Murat Yılmaz, saat 3 için randevunuz vardı, şimdi neredeyse 4. Mehmet Bey geç kalan adayları geri çevirir,” dedi. Murat, “Yaşlı bir hanıma yardım ettim, özür dilerim ama talimatlar açıktı,” diye yanıt verdi. Kadın bilgisayara döndü ve Murat dünyasının yıkıldığını hissetti. Doğru olanı yaptığı için cezalandırılıyordu.

“Yapabileceğim bir şey yok mu Mehmet Bey?” diye sordu Murat. “Sadece birkaç dakika, pozisyon çoktan dolduruldu. Zamanında gelen adaylar bir sonraki aşamaya gidiyor, üzgünüm,” cevabını aldı. Murat bacakları titreyerek binadan çıktı, bir duvara yaslandı ve hayal kırıklığının kendisini sarmasına izin verdi. Gözyaşı yoktu, sadece umudun olduğu yerde kocaman bir boşluk vardı.

Yol üzerinde durduğu bakkalda, cebindeki az parayla bir ekmek aldı. İşletme sahibi Fatma Hanım, mülakatın nasıl geçtiğini sordu. Murat gülümsedi ve henüz cevap almadığını söyledi. “Sen iyi bir çocuksun Murat,” diyerek poşete bedava bir elma koydu. Murat, “Keşke bu doğru olsa,” diye düşündü ama teşekkür edip yoluna devam etti.

Annesiyle birlikte yaşadığı ev, şehrin eteklerinde, asansörsüz üç katlı eski bir apartmandaydı. İnce duvarlardan komşuların her sesi geliyordu. Banyodaki tavan akıyordu. Ama en azından burası onlara aitti, en azından borçlarını ödeyene kadar. Kapıyı açar açmaz annesinin sesi geldi: “Merhaba anne, döndüm bile.” Ses tonunu kontrol etmeye, yenilgiyi gizlemeye çalıştı. Annesi yatakta uzanıyordu, yüzü solgun, gri saçları yastığa yayılmıştı. Daha 52 yaşındaydı ama hastalık onu çok daha yaşlı göstermişti.

“Nasıl geçti? Başarabildin mi?” diye sordu annesi. Murat zoraki bir gülümsemeyle yatağın kenarına oturdu. “Henüz kesin cevap vermediler, arayacaklarını söylediler,” dedi. Ona yalan söylemekten nefret ediyordu ama annesinin gözlerindeki hayal kırıklığını görmek zorundaydı. Annesi, “Eminim ki çok iyi geçmiştir. Sen her zaman başarılısındır,” dedi ve elini Murat’ın eline koydu. Murat, parmaklarının güçsüz sıkışını hissetti.

Murat minicik mutfakta sabah hazırladığı çorbayı ısıttı. Düşünceleri karmaşık ve karışıktı. Bir iş bulmalıydı, herhangi bir iş. Daha önce birçok yere başvurmuştu ama tecrübesizliği ve sadece lise mezunu olması yüzünden kapılar bir bir yüzüne kapanıyordu.

Çorbayı karıştırırken telefonu çaldı. Bilinmeyen numaradan gelen ses, resmi ve ciddi bir ses tonuyla konuşuyordu: “Murat Yılmaz mı? Ben Kaya İnşaat İnsan Kaynakları’ndan Elif Demir. Yarın saat 10’da genel merkezimize gelmenizi rica ediyorum.” Murat şaşırmıştı. “Bugünkü mülakattan farklı bir adres,” dedi kadın. “Sizin için uygun olabilecek başka bir fırsatımız var. Gelebilir misiniz?” Murat “Evet, kesinlikle,” dedi. Konuşma bittikten sonra telefona baka kaldı. Mantıklı değildi. Neden mülakata bile alınmayan biriyle iletişime geçsinlerdi? Ama bu başka bir şanstı ve onu boşa harcamayacaktı.

Ertesi sabah Murat alarm çalmadan uyandı. Gece ödünç aldığı takım elbiseyi yıkamış, parmakları ağrıyana kadar yağ lekelerini ovmuştu. Sonuç mükemmel değildi ama elinden gelenin en iyisiydi. Annesi ona kahvaltı hazırlamak için kalkmakta ısrar etti, Murat onu durdurmaya gönlü el vermedi. Mutfağa tutunarak, dengede kalmaya çalışarak yavaş hareket ediyordu. “Bu sefer başaracaksın oğlum, hissediyorum,” dedi annesi ve sulu sütlü kahveyi servis etti. Murat, “Elimden geleni yapacağım anne,” dedi.

Kadının gönderdiği adres, bir önceki günkünden daha seçkin bir mahalledeydi. Sabah güneşini yansıtan cam binalar, özel park yerlerinde duran ithal arabalar, kıyafetleri Murat’ın kirasından pahalı insanlar… Murat kendini tamamen yersiz hissetti. Bu sefer 20 dakika erken gelmişti ama göğsündeki kaygı azalmamıştı.

Murat Yılmaz, 40 yaşlarında kusursuz duran gri takım elbiseli bir kadın tarafından karşılandı. “Ben Elif Demir. Bana eşlik eder misiniz?” dedi. Onu geniş koridorlardan geçirerek cam duvarlı toplantı odalarının yanından geçirdi. İçeride yöneticiler projeleri tartışıyordu. Murat her şeyi anlamaya, tam olarak nerede olduğunu kavramaya çalışıyordu.

Elif, onları sade bir kapının önünde durdurdu. “Lütfen içeri girin. Sizinle konuşmak isteyen biri var.” İçeride, bir önceki gün lastiği patlayan kadın siyah takım elbisesiyle oturuyordu. Murat kapıda donup kaldı. Kadın hafif gülümseyerek, “Otur Murat. Korkmana gerek yok,” dedi.

Kadının adı Zeynep Kaya’ydı. Murat’a, “Dün hakkında konuşmak istiyorum,” dedi. Murat’ın elleri soğuk terliyordu, hiçbir şey anlamlı gelmiyordu. Neden zengin bir kadın sadece lastik değiştiren bir gence ilgi duysun ki? Zeynep, “Dün sabah arabamın lastiğini kasten patlattım. İnsanların nasıl tepki verdiğini gözlemledim. Sen, yanımdan geçen 13 kişiden sadece sendin ki durdun ve yardım ettin,” dedi.

Murat göğsünde öfke ve kafa karışıklığı birbirine karıştı. “Bu yüzden mülakatı kaçırdım,” dedi Zeynep. “Biliyorum, çok üzgünüm. Ama bir şeyi anlaman gerekiyor. O mülakat sıradan bir idari pozisyon içinydi. Şu an sunduğum şey farklı, daha büyük bir fırsat. Üniversite diploması veya deneyim gerekmiyor. İhtiyacım olan doğru değerlere sahip insanlar. Sende bu değerler var Murat.”

Murat kuşkuyla baktı. “Ne sunuyorsunuz?” diye sordu. “Bir gelişim programı. 6 aylık eğitim sonrasında kalıcı bir pozisyon. Maaş, yan haklar, sağlık sigortası dahil,” dedi Zeynep. Murat’ın zihninde bu kelimeler yankılandı. Annesi uygun tedavi görebilir, ilaçlara ulaşabilir, hayatları değişebilirdi.

“Programa katılmak için ne yapmam gerekiyor?” diye sordu Murat. “Kabul etmen ve pazartesi sabahı saat 8’de burada olman,” dedi Zeynep ve elini uzattı. Murat, “Kabul ediyorum,” dedi kararlılıkla.

Sonraki aylarda Murat, şirkette farklı departmanlarda eğitim aldı, yeni beceriler öğrendi, insanlarla bağ kurdu. Bu deneyim onun hayatını ve ailesinin hayatını değiştirdi. Annesi iyileşti, daha iyi koşullarda yaşamaya başladılar. Murat, sadece kendisi için değil, şirketin kültürünü de dönüştürdü.

Yıllar sonra Murat, şirketin kurumsal kültür direktörü oldu. İnsanlara değer veren, onları önemseyen bir şirket yarattı. Ve her şey, bir gün yolda yaşlı bir kadına yardım etmek için durduğu o küçük anla başlamıştı.

.

Related Posts

Our Privacy policy

https://rb.goc5.com - © 2025 News