“10 dil konuşurum,” dedi genç sanık… Yargıç güldü ama duyunca nutku tutuldu.
.
.
Kısa Bir Giriş
İstanbul Adliyesi, adaletin soğuk yüzüyle doluydu. Kalabalık mahkeme salonunda herkes, sıradan bir davanın peşindeydi; ama bu dava, sıradanlıktan çok uzaktı. Genç bir kadın, Elif Demir, hayatının dönüm noktasında duruyordu. 19 yaşındaki Elif, suçlamalarla dolu bir geçmişin ve belirsiz bir geleceğin ortasında, cesaretini toplamak zorundaydı.
Bölüm 1: Mahkeme Salonu
Elif, kelepçeli olarak iki polis eşliğinde mahkeme salonuna girdi. Yüzü, uykusuz gecelerin izlerini taşıyor; bakışları ise hem orada hem de çok uzaktaydı. Bakırköy Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nun turuncu üniforması, bedenine iki kat büyük geliyordu ve fiziksel kırılganlığını vurguluyordu. Mahkeme salonunda, ne bir aile üyesi ne de bir avukat vardı. Sadece yorgunluk ve çaresizlik vardı.
Yargıç Kenan Aktaş, gözlüklerini düzeltti ve dosyaya göz attı. Elif’in sabıka kaydı vardı ve 15 yaşından beri suçlarla anılıyordu. Kamu avukatı Ayşe Yılmaz, yeni mezun bir avukattı ve müvekkilini tanımaya çalışıyordu. Dosya numarası 47902023, suçlamalar nitelikli hırsızlık ve yaralamaydı.
Savcı Caner Öztürk, gülümseyerek mahkeme salonuna doğru yürüdü. “Sayın Yargıç, bu basit bir davadır,” dedi. “Sanık Fatma teyzenin bakkalına girdi, oğlu Emre’ye saldırdı ve iş yerini soymaya çalıştı.” Savcı, Elif’in sabıka kaydını ve sosyal bağlarının zayıf olduğunu vurguladı. “Azami cezanın uygulanmasını talep ediyoruz,” dedi.
Ayşe, savunma yapmak için ayağa kalktı ama heyecanı yüzünden okunuyordu. “Sayın Yargıç, savunma talep ediyoruz,” dedi. “Elif’in hafifletici unsurları var.” Yargıç, “Devam edelim,” diyerek onu kesti. Elif, bu sırada gözlerini aşağıda tutuyordu.

Bölüm 2: Elif’in Sesi
Birden Elif, “Konuşmak istiyorum,” dedi. Sesindeki kararlılık, salonda kısa bir sessizlik yarattı. Yargıç, “Bu aşamada beyanda bulunamazsınız,” diye yanıtladı ama Elif ısrar etti. “Bu önemli,” dedi. Yargıç, “30 saniye iyi değerlendirin,” dedi.
Elif, “Sizin çocuklarınız var mı Sayın Yargıç?” diye sordu. Yargıç, şaşırmıştı ama bu soruya cevap vermedi. Elif, “Onların okulu, kursları, yurt dışı seyahatleri oldu mu?” diye devam etti. “Bu bir saygısızlık,” diye haykırdı savcı. Ama Elif, “Ben 10 dil konuşuyorum,” dedi.
Bu sözler, mahkeme salonunda gülüşmelere neden oldu. Yargıç Kenan, gülmekten gözyaşlarını silerken, “Peki bunlar hangileri?” diye sordu. Elif, “Türkçe, Fransızca, İspanyolca, İngilizce, İtalyanca, Almanca, Mandarin, Arapça, Rusça, Japonca ve İbranice,” diye yanıtladı. Savcı Caner, “Hollywood’da olmalısın,” diyerek alay etti.
Bölüm 3: Dili Öğrenmek
Elif, “Belediye kütüphanesi, çöpte bulunan cep telefonlarındaki uygulamalar, internet kafelerdeki bilgisayarlardaki videolar, parkta uyurken turistlerle sohbetler,” diyerek nasıl öğrendiğini açıkladı. “Sayın Yargıç, başkalarının nefes aldığı gibi öğrendim. Tek çıkış yolum buydu.”
Yargıç, “Neden bir üniversitede değilsin?” diye sordu. Elif, “Kim bir yetimhaneden çıkmış, ikametgah belgesi olmayan bir kızı işe alır ki?” diye yanıtladı. Yargıç, 15 dakikalık bir ara verdi. Bu süre zarfında, Elif’in hikayesinin ağırlığı herkesin üzerinde hissediliyordu.
Bölüm 4: Olaylar
Mahkeme yeniden açıldığında, Elif’in gözleri kararlıydı. “Kadıköy Devlet Hastanesi’nde doğdum. Annem bana özür dileyen bir not bırakarak beni terk etti. Umut Yeri çocuk yuvasında büyüdüm. Orada bakıcılar nazikti ama kaynaklar kısıtlıydı,” diye anlatmaya başladı. “15 yaşımda sistem bağımsızlık için hazır olduğumu belirledi. Bana dolu olan bir barınak adresi verdiler ve iyi şanslar dilediler.”
Yargıç, “Nasıl hayatta kaldın?” diye sordu. Elif, “Gündüzleri temizlik yapar, geceleri bulaşık yıkardım. Nerede bulursam orada uyurdum,” dedi. “En büyük korkum defterlerimin olduğu sırt çantamı kaybetmekti.”
Savcı, “Bu suçu açıklamıyor,” diyerek araya girdi. Elif, Fatma teyze ile 8 ay önce tanıştığını anlattı. “Fatma teyze, bakkalının yakınındaki parkta bir Alman turist yol tarifi isterken kimse onu anlayamamıştı. Ben çevirdim. İhtiyacı olanı açıkladım. Fatma teyze, her şeyi izledi ve bana anında iş teklif etti.”
Bölüm 5: Olayın Gelişimi
Elif, “Dün sabah bir teslimatı düzenlemek için daha erken geldim. Çığlıklar duydum. Emre para istiyordu. Tehlikeli insanlara borçlu olduğunu söylüyordu. Fatma teyze reddetti. Bir silah çekti,” dedi. “Yangın söndürücüyü aldım ve sırtına vurdum. Mücadele ettik. Silah havaya ateş aldı. Polis içeri girdiğinde, Emre hemen orayı soyduğumu bağırdı.”
Yargıç, “Fatma teyze ne dedi?” diye sordu. Elif, “Hiçbir şey. Donup kalmıştı,” dedi. “Polis ona orada çalışıp çalışmadığımı sorduğunda cevap vermedi. Ona saldırdığımı sorduklarında ise inkar etmedi.”
Bölüm 6: Gerçeklerin Ortaya Çıkması
Savcı Caner, “Bu hikayeye inanmıyorum,” dedi. “Fatma teyze nerede?” diye sordu Yargıç. “Mükemmel bir soru,” dedi Yargıç. “Fatma Yılmaz’ı derhal bu mahkemeye istiyorum.” Elif, “Gönüllü gelmeyecek,” dedi. “Emre onun kanı. Ben sadece 10 dil bilen ve onu korumak için hayatını riske atan bir çalışandım.”
Fatma teyze, polis eşliğinde içeri girdi. Yargıç, “Elif Demir sizin iş yerinizde mi çalışıyor?” diye sordu. Fatma, “Evet,” dedi ama tereddüt etti. “Dün dükkanınızı soymaya mı çalıştı?” diye sordu Yargıç. “Ne olduğunu tam olarak bilmiyorum. Çok hızlı oldu,” dedi Fatma.
Bölüm 7: İtiraf ve Değişim
Yargıç, “Yalan tanıklık hapis cezası gerektiren bir suçtur,” diyerek Fatma’yı uyardı. Fatma, “O yapmadı. Emre yaptı. Borç içinde geri döndü. Tefeccilere olan borçlarını ödemek için bakkalı satmamı istedi. Reddedince bana silah çekti,” diye itiraf etti.
Savcı Caner, “Sayın Yargıç, bu yeni ifadelerin ışığında savcılık Elif Demir hakkındaki suçlamaları geri çekiyor ve Emre Yılmaz’ın cinayete teşebbüs, şantaj, yalan tanıklık ve ruhsatsız silah bulundurma suçlarından derhal tutuklanmasını talep ediyor,” dedi. Yargıç, “Emre Yılmaz hakkında tutuklama emri çıkardım ve Elif Hanım’ın kelepçelerini derhal çıkarın,” dedi.
Bölüm 8: Yeniden Doğuş
Elif, kelepçelerden kurtulduğunda, yargıç Kenan Aktaş ona doğru yürüdü. “Elif Hanım, bugün bu mahkemede size yapılan muamele için özür dilerim. Önyargımıza karşı gösterdiğiniz asaletiniz unutmayacağım bir ders,” dedi. Mahkeme salonunda kendiliğinden bir alkış tufanı koptu.
Elif, zedelenmiş bileklerini yavaşça ovdu ve bir gözyaşı döktü. Fatma teyze yaklaşmaya çalıştı ama Elif içgüdüsel olarak geri çekildi. Özgürlük, yeni bir tür hapsi de beraberinde getirdi. Üç gün içinde duruşma videosu 5 milyon izlenmeyi geçti. Elif’in görünmeyen yüzü, şimdi herkesin dikkatini çekiyordu.
Bölüm 9: Medya ve Panik
Elif, Fatma teyze’nin tazminat olarak vermekte ısrar ettiği parayla tuttuğu küçük kira odasında derin panik atakları yaşıyordu. İlk maaşıyla aldığı basit telefon bilinmeyen numaralardan sürekli çalıyordu. Kimileri röportaj teklif ediyor, kimileri şüpheli fırsatlar sunuyordu. Çevrim içi yorumlar daha da kötüydü. Her destek mesajına karşılık 10 tanesi onun hikayesini sorguluyordu.
Bölüm 10: Korku ve Yalnızlık
Elif, “Nefes alamıyorum,” diye fısıldadı kendi kendine. Yatağın köşesine büzülmüş halde, o şubat öğleden sonrasının sıcağına rağmen titriyordu. Kapı çaldığında daha da büzüldü. Duymazdan geldi ama vuruşlar devam etti. “Elif, benim Ayşe avukatım yalnızım,” dedi Ayşe. Kapıyı açtığında, Ayşe içeri girdi.
Bölüm 11: Destek ve Gelecek
Ayşe, “Telefonlarına bakmıyorsun. Meraklandım,” dedi. Elif, omuzlarını silkti. Ayşe, “Ye, sonra konuşuruz,” dedi ve bir sandviç ile su çıkardı. Elif, yavaşça yerken Ayşe etrafı gözlemledi. Odanın halini süzdü; duvarlarda farklı dillerde notlar yazılıydı, kullanılmış kitaplar köşede bir yığın oluşturuyordu.
Ayşe, “Tehditler devam ediyor mu?” diye sordu. Elif, başını salladı. Ayşe, “Öncelikle senin için polis koruması talep edeceğim. İkincisi, travma konusunda uzman bir psikolog buldum. Üçüncüsü, geleceğini konuşmamız gerekiyor,” dedi.
Bölüm 12: Yeni Fırsatlar
Ayşe, “Senin hikayen çok uzağa ulaştı. İki ciddi teklif aldım. Biri Cenevre Üniversitesi’nden tam burslu bir stajyer pozisyonu,” dedi. Elif, “Neden bunu benim için yapsınlar ki?” diye sordu. Ayşe, “Çünkü yeteneğin olağanüstü ve hikayen ilham verici,” dedi.
Elif, “Ben sadece hayatta kaldım,” dedi. Ayşe, “Hayatta kalmak sadece başlangıçtır. Yaşamak, gerçekten yaşamak günlük bir seçimdir,” dedi. Elif, “Belki de hikayemi kendi koşullarımla yazmak,” diye düşündü.
Bölüm 13: Boğaziçi Üniversitesi
Altı ay sonra Elif, Boğaziçi Üniversitesi’nde küçük bir dinleyici kitlesinin önünde ayakta duruyordu. “Burada bir öğrenci olarak, diğer tüm yollar kapandığında kelimelerde bir yol bulan biri olarak bulunuyorum,” dedi. Ön sırada Ayşe gülümsüyordu; Yargıç Kenan ciddi bir dikkatle dinliyordu.
Elif, “Her yeni dil, duyulma, önemli olma, beni tanımlayan istatistiklerin ötesinde bir değere sahip olma ihtimaliydi,” diye devam etti. “Öğrenmemiz gereken gerçek dil, insan onurunun dilidir. Her sabıka kaydının, her cezaevi üniformasının ardında eksiksiz bir hikaye vardır. Bir insan.”
Bölüm 14: Yeni Başlangıçlar
Konuşmasını bitirdiğinde alkışlar ölçülü, saygılıydı. Elif, hayatını kelime kelime, gün be gün yeniden inşa eden genç bir kadındı. Daha sonra yeni öğrenci dairesinde, bilgisayarını açtı ve e-postalarını kontrol etti. Yargıç Kenan’dan gelen bir mesaj, “Bu ay 17 hayat değişti,” yazıyordu.
Elif, “Kimse tek başına değişmez,” dedi. Ayşe, “Sen hatanı kamuoyu önünde kabul etme cesaretini gösterdin,” dedi. Elif, bilgisayarını kapattı ve pencereden dışarı baktı. Şehir artık daha az düşmancı görünüyordu. Tehditler azalmıştı.
Bölüm 15: Geçmişle Yüzleşme
Elif, annesinin beşiğinin yanına bıraktığı notu buldu. Yıllarca o kağıdı açık bir yara gibi taşımıştı. Artık yavaş yavaş anlamaya başlıyordu. O terk ediliş, kendi değerinden çok başka birinin çaresizliğini anlatıyordu. “Affetmek, bilinmeyen annesini, Fatma Yılmaz’ı kolay olmuyordu,” diye düşündü.
Bölüm 16: Yeni Bir Dil
Elif, notu çekmeceye koydu. “Artık bir yara değil, hikayemin bir parçası,” diye düşündü. “Hayatta kalmak sadece başlangıçtı. Yaşamak, gerçekten yaşamak günlük bir seçimdir.”
Kapanış
Elif, yeni bir dil öğrenmek gibi bir süreçteydi. Kelime kelime, gün be gün, hata üstüne hata. Ta ki bir gün akıcılık gelene dek. Nereden geldiğimiz yolculuğumuzu açıklasa da, kaderimizi belirlemezdi. Elif, artık kendi hikayesini yazmaya hazırdı.