ALMAN AJANLAR Yakalandı — Gizli Mit Operasyonu
.
Gizli Operasyon: MİT’in Başarılı İstihbarat Ağı
Giriş
Dünyanın dört bir yanında istihbarat teşkilatları, ulusal güvenliklerini sağlamak ve düşman faaliyetlerini engellemek için sürekli bir mücadele içindedir. Bu hikaye, Türk Milli İstihbarat Teşkilatı’nın (MİT) 12 yıl boyunca süren bir casusluk ağına karşı gerçekleştirdiği gizli bir operasyonun detaylarını anlatmaktadır. Operasyon, sadece bir istihbarat mücadelesi değil, aynı zamanda dostluk, ihanet ve vatanseverlik temalarını da içeren bir hikayedir.
2009: Başlangıç
2009 yılı, Türkiye’nin uluslararası ilişkilerinde önemli bir dönüm noktasıydı. Suriye’deki iç savaşın başlaması ve İran’ın nükleer programı, Türkiye’nin bölgedeki askeri stratejilerini gözden geçirmesine neden oluyordu. Almanya, NATO üyesi olan Türkiye’nin askeri hareketlerini yakından takip etmek istiyordu. Ancak, resmi kanallar yetersiz kalıyordu. Bu nedenle, Alman Federal İstihbarat Teşkilatı (BND) Türkiye’de kendi kaynaklarını oluşturmak için harekete geçti.
BND, Türkiye’deki askeri personelin içindeki mutsuz subayları hedef alarak, onlara sızmayı planladı. 2010 yılında başlayan bu süreçte, birçok subayın ailevi sorunları, maddi sıkıntıları ve sistem karşıtı düşünceleri BND için bir fırsat haline geldi. Hamburg’daki BND Türkiye masası şefi Klaus Steiner, “Uzun Kulak Operasyonu” adını verdikleri bir plan hazırladı.
İlk Temas
2010 yılında ilk temas, Ankara’da görevli Yüzbaşı Ahmet Kılıç ile gerçekleşti. Ahmet, 8 yıllık bir subaydı ve iki çocuk babasıydı. Ancak maaşı düşüktü ve borçları vardı. Bir gün İstanbul’da bir seminere katıldığında, kendisine yaklaşan bir adamla tanıştı. Adı Hans Weber olan bu adam, aslında BND mensubuydu. Hans, Ahmet’e Türk-Alman işbirliği çerçevesinde danışmanlık yapabileceklerini ve bunun karşılığında aylık 5.000 Euro ek gelir alabileceğini söyledi.

Ahmet, bu teklifi değerlendirdi. 5.000 Euro, o dönem için oldukça cazip bir miktardı. İlk raporu genel bilgilerle hazırladı. Ancak her rapor sonrası talepler biraz daha derinleşti. Altı ay sonra, askeri radar konumlarını göndermeye başladı. Bir yıl sonra, F-16 bakım programlarını aktarıyordu. İki yıl sonra tatbikat tarihlerini ve filo hareketlerini raporluyordu. Bu süreçte, BND her şeyi kaydetmişti ve Ahmet tuzağa düşmüştü.
Ağın Genişlemesi
2012 yılına gelindiğinde, BND’nin Türkiye’deki ağı genişlemişti. Artık yedi kişi vardı. Yüzbaşı Ahmet Kılıç’ın yanı sıra, İstanbul Deniz Kuvvetleri’nden Binbaşı Erdem Yılmaz, İzmir Kara Kuvvetleri’nden Üsteymen Murat Arslan, Ankara TSK İstihbaratından İstihbarat Analisti Kemal Demir, Aselsan’dan Savunma Sanayi Çalışanı Ayşe Korkmaz, Bursa Askeri Depo’dan Lojistik Sorumlusu Hasan Öztürk ve Ankara NATO İrtibat Ofisi’nden Çevirmen Elif Aydın da bu ağa dahil olmuştu. Her biri farklı noktalarda farklı bilgileri topluyordu.
Almanya, Türkiye’nin askeri hareketlerini adım adım izliyordu. 2018 yılında MİT, rutin veri taraması yaparken, sinyal istihbarat uzmanı Denizkaya anormal bir trafik tespit etti. Ankara’dan düzenli olarak şifreli e-postalar gönderiliyordu. Hedef, Almanya’da bir bulut sunucuydu. Ancak Deniz, e-postaların içeriğine ulaşamadı çünkü şifreliydi. Ama gönderilen saatler dikkat çekiciydi; her Cuma saat 23:14’te aynı alıcıya gönderiliyordu.
MİT’in Farkındalığı
Deniz, raporu üst yönetime iletti. MİT Karşı İstihbarat Şube Müdürü Hakan Yıldız, bu düzenliliğin tesadüf olmadığını fark etti. Birisi rapor gönderiyordu. Hakan, IP adresini araştırma emri verdi. İki hafta sonra sonuç geldi. IP adresi, Ankara’daki bir askeri lojmana aitti. Lojmanda 12 subay kalıyordu. Hakan, “Hepsini mi izleyelim?” diye sordu. Deniz, “Evet ama sessizce,” dedi.
Şubat 2020’de MİT, 12 subayın dijital ayak izlerini incelemeye başladı. Telefon kayıtları, e-posta trafiği, sosyal medya aktiviteleri ve banka hareketleri detaylı bir şekilde incelendi. Üç ay sonra öne çıkan bir isim oldu: Yüzbaşı Ahmet Kılıç. Ahmet’in banka hesabına son üç yılda toplam 120.000 Euro girmişti. Kaynağı ise Almanya’daki bir danışmanlık firmasıydı. Hakan, “Danışmanlık mı? Ne danışmanlığı?” diye sordu. Firma araştırıldığında sahte olduğu anlaşıldı. Gerçek sahibi ise BND’nin bir elemanıydı.
Ağın Çöküşü
Hakan, “Bulduk ama hemen harekete geçmedik. Çünkü Ahmet yalnız değildi. Bir ağ parçasıydı,” dedi. MİT müsteşarı, “Ahmet’i hemen yakalarsak sadece bir kişiyi alırız ama beklersek tüm ağı görebiliriz,” dedi. MİT, Ahmet’in tüm hareketlerini izlemeye başladı. Telefon dinlendi, e-postalar okundu ve fiziki takip yapıldı.
İki ay sonra Ahmet’in Hamburg’a bir e-posta gönderdiği görüldü. İçinde başka bir isim vardı: Binbaşı Erdem Yılmaz. Teşkilat, Erdem’i de izlemeye aldı. Ağustos 2020’de Erdem’in de aynı Alman firmasından para aldığı tespit edildi. Eylül 2020’de üçüncü isim ortaya çıktı: Üsteymen Murat Arslan. Ekim 2020’de dördüncü isim Kemal Demir, Kasım 2020’de beşinci isim Ayşe Korkmaz olarak belirlendi. Ağ büyüyordu ve teşkilat sessizce not alıyordu.
Mart 2021’de MİT, 11 Türk vatandaşını tespit etti. Ancak bir sorun vardı: Koordinatör kimdi? Hamburg’daki e-posta adresi bir proxy arkasındaydı ve gerçek kimliği gizliydi. Hakan, “Bu adamı bulmalıyız,” dedi. Siber istihbarat uzmanı Elif Demir devreye girdi. Elif, BND’nin dijital ayak izlerini takip etti. Dört ay süren teknik çalışma sonunda Hamburg’daki bir IP adresi bulundu. Adres BND’nin resmi binasına aitti ve o IP’den gelen e-postalar Klaus Steiner’ın ismini taşıyordu.
Planın Uygulanması
Temmuz 2021’de MİT, durumu netleştirdi. 23 isim, 23 nokta: 11 Türk vatandaşı, TSK mensubu, savunma sanayi çalışanı, çevirmen; 12 yabancı, BND mensupları, Almanya’daki irtibat elemanları. Hakan, “Şimdi ne yapacağız?” diye sordu. MİT müsteşarı, “Hepsini aynı anda alacağız. Tek bir sızıntı olursa ağ dağılır,” dedi.
26 Ekim 2021, operasyon gecesi. MİT, altı farklı şehirde 23 farklı adres belirledi. Her adrese bir ekip atandı. Saat 03:00’te tüm ekiplere aynı anda sinyal verilecekti. Hakan, operasyon merkezinde oturuyordu. Önünde 23 ekran vardı. Her ekran bir evi gösteriyordu. Saat 02:55. Ekipler pozisyon aldı. Saat 02:59 son kontrol yapıldı. Saat 03:00’te Hakan, “Başla,” dedi.
23 kapı aynı anda çalındı. İstanbul’da Binbaşı Erdem yatağından kaldırıldı. “Ne oluyor?” diye bağırdı. “MİT’e gözaltındasınız.” Ankara’da Yüzbaşı Ahmet yemek masasında oturuyordu. Kapı kırıldı, dört ajan içeri girdi. Ahmet tabağını düşürdü. İzmir’de Üsteymen Murat arabasına binmek üzereydi. İki sivil araç önünü kesti. Bursa’da Hasan Öztürk kaçmaya çalıştı ama arka bahçeden atladı ve orada başka ajanlar bekliyordu. 12 saat içinde 23 kişi gözaltına alındı.
Hamburg’da Klaus Steiner ofisinde oturuyordu. Telefonu çaldı. Ankara hattıydı ama ses tanıdık değildi. Klaus, “Ne?” diye sordu. “23 kişi aynı anda MİT biliyormuş. Her şeyi biliyormuş. 14 aydır izliyorlarmış.” Klaus telefonunu düşürdü. 12 yıllık ağ, tek bir gecede yok olmuştu.
Sonuç
27 Ekim 2021 sabahı, Alman Büyükelçi Martin Erdman MİT’e çağrıldı. MİT müsteşarı masaya kalın dosyayı bıraktı. “23 kişi yakaladık. 12 yıldır casusluk yapıyorlar. Koordinatörünüz Klaus Steiner,” dedi. Büyükelçi dosyayı açtı. Her sayfada fotoğraflar, kayıtlar, banka hareketleri vardı. “Bu nasıl?” diye sordu. “14 ay izledik. Her konuşmayı kaydettik. NATO müttefiki,” dedi müsteşar.
Büyükelçi cevap veremedi. “Üç gün içinde 12 Alman vatandaşını sınır dışı edeceğiz ve resmi özür bekliyoruz,” dedi. 1 Kasım 2021’de 12 Alman vatandaşı Türkiye’den sınır dışı edildi. Klaus Steiner Berlin’de soruşturma altına alındı. 11 Türk vatandaşı casusluktan yargılandı. Ahmet Kılıç mahkemede ağladı. “Borcum vardı. Ailem için yaptım,” dedi. Hakim, “Vatan borcu vardı. Unutmuşsun,” dedi. 15 yıl hapis cezası aldı.
Hikayenin Öğrettikleri
Bu hikaye, düşmanın bazen tanıdık yüzlerle gelebileceğini, ihanetin borç bahanesiyle başlayabileceğini ve en büyük zaferlerin sessizce kazanılabileceğini anlatmaktadır. MİT, 14 ay boyunca tek kelime etmeden sabırla izledi ve 12 yıllık ağı 12 saatte çökertti. Onlar sessizce vatan korurken, biz hikayelerini anlatıyoruz. Bu, istihbarat savaşlarının ne denli karmaşık ve tehlikeli olduğunu gösteren bir örnektir.
Kapanış
Sonuç olarak, bu olay, istihbarat teşkilatlarının ne denli önemli bir rol oynadığını ve ulusal güvenliğin sağlanmasında ne kadar kritik bir öneme sahip olduğunu göstermektedir. MİT’in bu başarılı operasyonu, sadece bir zafer değil, aynı zamanda diğer ülkelerin istihbarat faaliyetlerine karşı bir uyarıdır. Herkesin bilmesi gereken bir gerçek var: Vatanı korumak için her zaman dikkatli ve hazırlıklı olmak gerekir.