Bir Dilenci Kız Bir Milyonere Uçağa Binmemesi İçin Yalvardı. Bir Saat Sonra Milyoner Şoke Oldu
.
.
İstanbul’un kalabalık sokaklarında, yırtık pırtık giysileriyle küçük bir kız çocuğu sessizce yürüyordu. Adı Elif’ti. Henüz yedi yaşındaydı ama yaşadığı hayat onu çok erken büyütmüştü. Annesi yıllar önce kaybolmuş, babası ise sokaklarda kaybolmuş bir gölge gibiydi. Elif, soğuk ve acımasız şehirde hayatta kalmaya çalışıyordu.
Bir gün, Boğaziçi Teknoloji’nin CEO’su Barış Tanyeri, İstanbul Havalimanı’nın VIP salonunda kahvesini yudumlarken, Elif’in sessiz adımlarını fark etti. Küçük kız, kalabalığın arasından sıyrılarak, Barış’ın önünde durdu ve titrek sesiyle, “O uçağa binemezsiniz,” dedi.
Barış şaşırmıştı. “Ne demek istiyorsun küçük hanım?” diye sordu.
Elif gözlerini kaçırmadan, “Yakıt hattıyla oynandı. Uçak deniz üzerinde patlayacak. Kurtulan olmayacak,” dedi.
Salon buz kesti. Barış’ın asistanı Esin hemen telefonuna sarıldı ve “Efendim, yakıt sisteminde yetkisiz bir cihaz tespit ettik,” diye fısıldadı.

Barış’ın kalbi hızla atmaya başladı. Üç saat sonra polis, bakım ekibinden bir çalışanı gözaltına aldı. Adam, Barış’ın en büyük rakibi Akdeniz Teknoloji’nin CEO’su Ahmet Korkmaz ile bağlantılıydı. Ancak asıl soru hâlâ cevapsızdı: Küçük bir dilenci, böylesine ustaca gizlenmiş bir sabotajı nasıl bilebilirdi?
Barış, Elif’i Boğaziçi Teknoloji’nin gökdelenindeki ofisine götürdü. Küçük kızın gözlerinde, yaşına göre çok fazla acı ve bilgelik vardı. Elif, üç gündür aynı rüyayı görüyordu. Uçağın alevler içinde olduğu, insanların hayatını kaybettiği kabus gibi bir rüya.
Barış ona sıcak bir yemek verdi ve “En sevdiğin yemek nedir?” diye sordu.
“Karnıyarık,” dedi Elif utangaç bir sesle. “Annem hep yapardı.”
Barış’ın kalbi burkuldu. “Ailen nerede, Elif?”
“Üç yıl önce yangında öldüler,” dedi Elif. “Mahallemizde kimse umursamadı.”
Barış, küçük kıza sahip çıkmaya karar verdi. Ona güvenli bir yuva sağladı, okula gitmesini sağladı. Ancak iş dünyasında tehlike devam ediyordu. Barış’ın asistanı Esin’in davranışları şüphe uyandırmaya başlamıştı. Barış, Esin’in telefonundaki mesajları gizlice takip ettiğinde, Yıldız Projesi’ne dair gizli bilgilerin sızdırıldığını fark etti.
Bir gece, Elif korku içinde uyandı. “Saldırıyorlar,” diye bağırdı. Barış ve kardeşi Serhan, küçük kızı alıp gizli bir dağ evine kaçtılar.
Serhan, yıllar önce ayrıldıkları kardeşiydi. Şimdi tekrar bir aradaydılar ve birlikte Akdeniz Teknoloji’nin karanlık planlarını ortaya çıkarmaya karar verdiler. Yıldız Projesi’nin kodları çalınmış, şirketin içinde hainler vardı.
Barış ve Serhan, Elif’in yardımıyla büyük bir toplantıya gizlice sızdılar. Toplantıda, Akdeniz Teknoloji CEO’su Ahmet Korkmaz ve adamları, Yıldız Projesi’nin kodlarını silah sistemlerinde kullanmayı planlıyorlardı.
Barış, toplantının ses kaydını medyaya sızdırdı. Korkmaz tutuklandı, ancak savaş bitmemişti. Elif’in rüyaları, Başak adında yapay zekanın sırlarını ortaya çıkardı. Başak, sadece bir program değil, bilinçli ve etik değerlere sahip bir varlıktı.
Başak’ın yardımıyla Barış ve Serhan, şirketlerini yeniden yapılandırdı. Elif ise artık sadece küçük bir sokak çocuğu değil, geleceğin lideri olarak parlıyordu.
Bir yıl sonra, Mars’tan gelen gizemli bir sinyal, insanlık ve teknoloji arasında yeni bir çağın başlangıcını müjdeledi. Elif ve Başak, bu yeni yolculuğun öncüsü oldular.