BOĞA Hastaneye Dalıyor ve Küçük Bir Kızın HAYATINI KURTARIYOR! [OLANLARA KİMSE İNANAMADI]
.
.
O gece Ankara Devlet Hastanesi’nin 5. katında zaman durmuş gibiydi. Koridorlar sessiz, odalar karanlık ve soğuktu. 510 numaralı odada 19 yaşındaki Ayşe Yıldırım, 3 aydır derin bir komadaydı. Solgun yüzü pencereden sızan ay ışığıyla hafifçe aydınlanıyordu. Monitörler hayatının son kırıntılarını bip sesleriyle duyuruyordu. Ayşe’nin babası Hasan, kızının yatağının yanında oturmuş, nasırlı elleriyle kızının soğuk parmaklarını okşuyordu. 52 yaşındaki bu çiftçi adam, hayatında hiç bu kadar çaresiz hissetmemişti.
Doktor Mehmet Kartal, Hasan’ın güvendiği hastane doktoru, az önce oradaydı ve kötü haberi vermişti. “Yarın makineleri kapatmak zorundayız. Kızınız tepki vermiyor. Beyin aktivitesi minimum seviyede. Yapabileceğimiz başka bir şey kalmadı.” Hasan gözlerini kızının huzurlu yüzünden ayırmadan gözyaşlarını sildi. Ayşe’nin uzun siyah saçları yastığa yayılmıştı. Bir zamanlar enerji dolu olan bu genç kız şimdi adeta uykudaydı.
Ayşe köylerinde herkesin sevgilisiydi. Hayvanları herkesten çok severdi. Özellikle de Milyoner. Hasan’ın aklına aniden o büyük kahverengi boğa geldi. Ayşe 14 yaşındayken korkunç bir fırtınada ahırın çöktüğü gece, o küçük buzağı saatlerce yağmur altında aramıştı. Onu bir hendekte bulduğunda neredeyse ölmek üzereydi. Ayşe onu kucağına almış, kendi montunu çıkarıp ona sarmış ve evlerine taşımıştı. Saatlerce onu ısıtmış, süt içirmişti. O geceden sonra buzağı ile Ayşe arasında garip bir bağ oluşmuştu.
Buzağı büyüdüğünde güçlü, kuvvetli bir boğa olmuştu. Ama Ayşe yanındayken bir kuzu gibi uslu dururdu. Hastane odasının penceresinden şehrin uzak ışıkları ve gökyüzündeki dolunay görünüyordu. Hasan saatine baktı. Gece yarısını geçmişti. Belki de son gece diye düşündü. Son kez kızının saçlarını okşadı. Alnından öptü. “Hakkını helal et kızım,” diye fısıldadı ve odadan çıktı.
Kargaşa Başlıyor
Tam o sırada hastanenin alt katından gelen bir cam kırılma sesi ve ardından çığlıklar duyuldu. Hasan şaşkınlıkla asansöre yöneldi. Bir şeyler oluyordu ve hiç iyi bir şey değildi. Hastanenin lobisinde şok ve korku hakimdi. Cam kapılar parçalanmış, içeri devasa bir hayvan girmişti. Milyoner. Güçlü boğanın kasları gergin, gözleri vahşi bir kararlılıkla doluydu. Güvenlik görevlileri panik içinde ne yapacaklarını bilemezken, nöbetçi hemşireler masaların arkasına saklanmıştı.
Milyoner etrafındaki kaosu umursamadan ilerledi. Sanki bir haritayı takip eder gibi hiç tereddüt etmeden koridorlarda yürüdü. İnsanlar yolundan kaçışırken o asansörlere doğru ilerledi. Boğa asansör kapısına gelince durdu. Burun deliklerinden sıcak nefes buharları çıkarken sabırsızca bekledi. Tesadüf bu ya, birisi 5. kata gitmek için asansör çağırmıştı. Kapılar açıldığında milyoner hiç düşünmeden içeri daldı.
Hasan koridorda şaşkınlıkla beklerken asansörün 5. kata geldiğini gösteren ışık yandı. Kapılar açıldığında gördüğü manzara karşısında dona kaldı. Karşısında milyoner duruyordu. Çiftlikten şehre nasıl geldiğini, hastaneyi nasıl bulduğunu anlamak imkansızdı. “Milyoner,” diye fısıldadı Hasan gözlerine inanamayarak. Boğa, Hasan’ı gördüğünde bir an durdu. Sonra burnuyla hafifçe onu selamladı ve hızla koridorda ilerlemeye başladı. Sanki nereye gitmesi gerektiğini biliyordu.
510 numaralı odanın önüne gelince durdu. Kapı kapalıydı. Milyoner sabırsızca ayağını yere vurdu. Boynunu eğdi ve kapıya doğru hızla hamle yaptı. Ahşap kapı çarpmanın etkisiyle ardına kadar açıldı. Bu sırada doktor Mehmet Kartal, Ayşe’nin odasında tek başınaydı. Kızın dosyasını karıştırıyor, bir şeyler yazıyordu. Boğanın aniden içeri girmesiyle irkildi. Gözleri korkuyla büyüdü. Elindeki dosyayı düşürdü. Odanın köşesine sindi.
İlk Temas
Milyoner Ayşe’nin yatağına yaklaştı. Başını yavaşça kaldırdı ve genç kızın yüzüne baktı. Uzun dakikalar boyunca öylece durdu. Sonra yavaşça başını eğdi ve burnunu Ayşe’nin alnına dokundurdu nazikçe ve sevgi dolu bir şekilde. O anda monitördeki çizgiler titredi. Bir kez sonra bir kez daha. Kalp atışları hızlanmaya başladı. Parmaklar hafifçe kıpırdadı. Ayşe’nin göz kapakları hafifçe titredi. Doktor Kartal’ın yüzü soldu.
Milyonerin başını Ayşe’nin yanından çekmesiyle birlikte oda kapısında Hasan belirdi. Nefes nefese kalmıştı. “Ne oluyor burada?” diye sordu Hasan şaşkınlıkla bir boğaya bir de kızına bakarak. Gözleri Ayşe’nin elinin hafifçe kıpırdadığını yakaladı. “Ayşe, kızım beni duyuyor musun?” Doktor Kartal hızla toparlandı. “Bu sadece refleks Hasan Bey,” dedi soğuk bir sesle. “Komadaki hastalarda görülebilir, anlamı yok. Ve bu tehlikeli hayvanı hemen dışarı çıkarın.”
Ama Hasan milyonerin davranışında bir gariplik olduğunu fark etti. Boğa başını Ayşe’den doktora çevirdi. Gözlerinde öfke vardı. Yavaşça doktor Kartal’a doğru ilerledi. Burnundan soluyarak, “Milyoner dur,” diye seslendi Hasan. Ama boğa dinlemedi. Adım adım doktora yaklaşırken Kartal’ın yüzündeki korku derinleşti. Sonra beklenmedik bir şey oldu. Milyoner doktorun önünde durdu ve ayağıyla yerdeki düşen dosyayı işaret etti. Hasan eğilip dosyayı aldı.
Açtığında gözleri büyüdü. Son aydır verilen ilaçlar listesinde bazı isimler vardı ki bunları hiç duymamıştı. Tam o sırada odaya hemşire Zehra girdi. “Ne oluyor burada?” diye sordu şaşkınlıkla. Gözleri önce boğaya, sonra dosyaya, en sona doktor Kartal’a çevrildi. “Zehra Hanım, bu ilaçlar ne? Kızıma bunları mı veriyorsunuz?” diye sordu Hasan dosyayı hemşireye uzatarak. Hemşire Zehra listeye göz gezdirdi. Yüzü soldu. “Bu sakinleştirici dozları çok yüksek,” dedi titreyen bir sesle. “Bu kadarı bir insanı komada tutmak için bilerek verilmiş olmalı.”
Sırrın Ortaya Çıkışı
Doktor Kartal’ın yüzü taş kesildi. Hızla kapıya doğru hamle yaptı ama milyoner önünü kesti. Boğanın gözlerinde insanüstü bir zeka parlıyordu sanki. “Neden?” diye sordu Hasan. Sesi öfke ve şaşkınlıkla titriyordu. “Neden kızımı öldürmeye çalıştın?” Doktor cevap veremeden koridordan telaşlı ayak sesleri geldi. Hastane güvenliği ve polisler odaya doluştu. Milyoneri görünce bir anlık panik yaşadılar ama hayvanın sakin duruşu onları şaşırttı. “Götürün şunu,” diye bağırdı doktor Kartal parmağıyla milyoneri işaret ederek, “Bu vahşi hayvan hastaneme saldırdı.”
Hasan öne çıktı. “Hayır, bu boğa kızımı kurtardı,” dedi kararlı bir sesle. “Ve sanırım kızımı kurtarmakla kalmadı. Bir suçluyu da ortaya çıkardı.” Hemşire Zehra polislerin yanına gitti. “Doktor Kartal’ın verdiği ilaçlar,” diye başladı anlatmaya elindeki dosyayı göstererek. O gece hastane koridorları hiç olmadığı kadar hareketliydi. Polisler doktor Kartal’ı götürdükten sonra Hasan hemen eski bir dostunu 70 yaşındaki emekli doktor Ahmet Demir’i aradı. Yıllar önce köylerinde hizmet vermiş, şimdi şehirde yaşayan bu yaşlı doktor Ayşe’yi daha bebekken tanıyordu. “Hemen geliyorum,” demişti doktor Ahmet telefonda. Durumu kısaca öğrenince ona gerekli tedaviyi uygulayacağız.
Sabaha karşı hastane odasında Ayşe’nin yatağının çevresinde üç kişi ve bir boğa vardı. Doktor Ahmet ilaçları değiştirmiş, eski ilaçların etkisini giderecek yeni bir tedavi başlatmıştı. Hemşire Zehra sürekli vital bulguları kontrol ediyor. Hasan ise kızının elini sıkıca tutuyordu. Milyoner ise odanın köşesinde uslu uslu oturmuş, gözlerini Ayşe’den ayırmıyordu. “Nasıl anlamadım?” diye mırıldandı Hasan kendine kızarak. “Nasıl güvendim o adama?” Doktor Ahmet arkadaşının omzunu sıvazladı. “Kendini suçlama Hasan. Doktor Kartal meslekte yıllardır tanınan biriydi. Ben bile şaşırdım buna.”
Gerçeklerin Aydınlanması
Ama neden diye sordu Hasan. “Neden benim kızıma bunu yaptı?” Hemşire Zehra tereddütle konuştu. “Son zamanlarda bazı hastaların ailelerinden şey bağış topluyordu.” “Belki de,” doktor Ahmet başını salladı. “Organlı bekleyen zengin hastalar vardı. Belki de genç ve sağlıklı bir donör arıyordu.” “Polis her şeyi ortaya çıkaracaktır.” Sabah güneşi odayı aydınlatmaya başladığında Ayşe’nin parmaklarında belirgin bir hareket oldu. Göz kapakları titredi. Hafifçe açıldı ve hemen kapandı. Herkes nefesini tuttu. “Ayşe,” diye fısıldadı Hasan kızının elini sıkarak.
Genç kızın dudakları kıpırdadı. Hafif bir inilti duyuldu. Monitörlerdeki kalp atışları hızlandı. Milyoner ayağa kalktı. Heyecanla beklemeye başladı. “İşe yarıyor,” dedi doktor Ahmet gülümseyerek. “Ayşe uyanıyor. İlaç etkisinden çıkıyor.” Hemşire Zehra sevinçle gözlerini sildi. Üç ay boyunca doktor Kartal’ın verdiği yanlış ilaçları bilmeden uygulamış olmanın vicdan azabını hissediyordu. “Ben nasıl fark etmedim?” diye kendini suçluyordu. “Bu senin hatan değil,” dedi doktor Ahmet nazikçe. “Kartal çok dikkatli davranmış. İlaç protokollerini kendisi düzenlemiş. Kimsenin şüphelenmemesi için her şeyi düşünmüş.”
O sırada Ayşe’nin gözleri tamamen açıldı. Odadakilere boş boş baktı önce. Sonra bakışları babasına odaklandı. “Bah,” dedi kısık zayıf bir sesle. Hasan’ın gözlerinden yaşlar boşandı. Kızına sıkıca sarıldı. Saçlarını okşadı. “Hoş geldin kızım. Hoş geldin canım benim,” diye fısıldadı. Ayşe zayıf bir gülümsemeyle etrafına bakındı. Gözleri odanın köşesindeki milyonere takıldığında ifadesi değişti. Şaşkınlık ve sevgiyle karışık bir bakış. Elini hafifçe kaldırdı. Boğayı yanına çağırır gibi.
Milyoner usulca yaklaştı. Başını Ayşe’nin eline dayadı. Genç kız zayıf parmaklarıyla boğanın kalın tüylerini okşadı. “Milyoner,” diye fısıldadı. “Beni buldun.” Hemşire Zehra ve doktor Ahmet şaşkınlıkla bakıştılar. Bu manzara inanılmazdı. Bir boğa ve genç kız arasındaki bu derin bağa bilimsel açıklaması olmayan bir mucizeydi sanki. “Peki nasıl?” diye sordu doktor Ahmet. “Bu boğa nasıl buldu burayı? Çiftlikten hastaneye kadar kilometrelerce yol var.”
Hasan başını iki yana salladı. “Bilmiyorum. Belki de bazı şeyleri açıklayamayız.” O anda hastane odasının kapısı açıldı ve içeri iki polis memuru girdi. Milyonerin gördüklerinde bir an durakladılar. Sonra Hasan’a döndüler. “Hasan Bey, doktor Mehmet Kartal tutuklandı,” dedi memurlardan biri. “Bilgisayarında dokuz farklı hasta daha bulduk. Hepsi genç, hepsi benzer durumda. Organlı için hazırlıyormuş onları. Büyük bir çetenin parçasıymış.”
Diğer memur da ekledi. “Yarın savcılığa ifadeniz gerekecek ve bu boğa için ne yapacağız? Hastanede kalması uygun değil ama.” Ayşe’nin zayıf sesi duyuldu. “Lütfen onu götürmeyin.” Herkes şaşkınlıkla genç kıza döndü. Üç ay komada kalan biri için oldukça güçlü konuşuyordu. Doktor Ahmet hızla yanına yaklaştı. Nabzını kontrol etti. “Bu ilginç,” dedi şaşkınlıkla. “Ayşe sanki komada değil, sadece derin bir uykudaymış gibi uyanıyor. Normalde böyle hızlı toparlanma görmemiştim.”
Tam o sırada Ayşe’nin gözleri tamamen açıldı. Odadakilere boş boş baktı önce. Sonra bakışları babasına odaklandı. “Bah,” dedi kısık zayıf bir sesle. Hasan’ın gözlerinden yaşlar boşandı. Kızına sıkıca sarıldı. Saçlarını okşadı. “Hoş geldin kızım. Hoş geldin canım benim,” diye fısıldadı. Ayşe zayıf bir gülümsemeyle etrafına bakındı. Gözleri odanın köşesindeki milyonere takıldığında ifadesi değişti. Şaşkınlık ve sevgiyle karışık bir bakış. Elini hafifçe kaldırdı. Boğayı yanına çağırır gibi.
Milyoner usulca yaklaştı. Başını Ayşe’nin eline dayadı. Genç kız zayıf parmaklarıyla boğanın kalın tüylerini okşadı. “Milyoner,” diye fısıldadı. “Beni buldun.” Hemşire Zehra ve doktor Ahmet şaşkınlıkla bakıştılar. Bu manzara inanılmazdı. Bir boğa ve genç kız arasındaki bu derin bağa bilimsel açıklaması olmayan bir mucizeydi sanki. “Peki nasıl?” diye sordu doktor Ahmet. “Bu boğa nasıl buldu burayı? Çiftlikten hastaneye kadar kilometrelerce yol var.”
Hasan başını iki yana salladı. “Bilmiyorum. Belki de bazı şeyleri açıklayamayız.” O anda hastane odasının kapısı açıldı ve içeri iki polis memuru girdi. Milyonerin gördüklerinde bir an durakladılar. Sonra Hasan’a döndüler. “Hasan Bey, doktor Mehmet Kartal tutuklandı,” dedi memurlardan biri. “Bilgisayarında dokuz farklı hasta daha bulduk. Hepsi genç, hepsi benzer durumda. Organlı için hazırlıyormuş onları. Büyük bir çetenin parçasıymış.”
Diğer memur da ekledi. “Yarın savcılığa ifadeniz gerekecek ve bu boğa için ne yapacağız? Hastanede kalması uygun değil ama.” Ayşe’nin zayıf sesi duyuldu. “Lütfen onu götürmeyin.” Herkes şaşkınlıkla genç kıza döndü. Üç ay komada kalan biri için oldukça güçlü konuşuyordu. Doktor Ahmet hızla yanına yaklaştı. Nabzını kontrol etti. “Bu ilginç,” dedi şaşkınlıkla. “Ayşe sanki komada değil, sadece derin bir uykudaymış gibi uyanıyor. Normalde böyle hızlı toparlanma görmemiştim.”
Tam o sırada Ayşe’nin gözleri tamamen açıldı. Odadakilere boş boş baktı önce. Sonra bakışları babasına odaklandı. “Bah,” dedi kısık zayıf bir sesle. Hasan’ın gözlerinden yaşlar boşandı. Kızına sıkıca sarıldı. Saçlarını okşadı. “Hoş geldin kızım. Hoş geldin canım benim,” diye fısıldadı. Ayşe zayıf bir gülümsemeyle etrafına bakındı. Gözleri odanın köşesindeki milyonere takıldığında ifadesi değişti. Şaşkınlık ve sevgiyle karışık bir bakış. Elini hafifçe kaldırdı. Boğayı yanına çağırır gibi.
Milyoner usulca yaklaştı. Başını Ayşe’nin eline dayadı. Genç kız zayıf parmaklarıyla boğanın kalın tüylerini okşadı. “Milyoner,” diye fısıldadı. “Beni buldun.” Hemşire Zehra ve doktor Ahmet şaşkınlıkla bakıştılar. Bu manzara inanılmazdı. Bir boğa ve genç kız arasındaki bu derin bağa bilimsel açıklaması olmayan bir mucizeydi sanki. “Peki nasıl?” diye sordu doktor Ahmet. “Bu boğa nasıl buldu burayı? Çiftlikten hastaneye kadar kilometrelerce yol var.”
Hasan başını iki yana salladı. “Bilmiyorum. Belki de bazı şeyleri açıklayamayız.” O anda hastane odasının kapısı açıldı ve içeri iki polis memuru girdi. Milyonerin gördüklerinde bir an durakladılar. Sonra Hasan’a döndüler. “Hasan Bey, doktor Mehmet Kartal tutuklandı,” dedi memurlardan biri. “Bilgisayarında dokuz farklı hasta daha bulduk. Hepsi genç, hepsi benzer durumda. Organlı için hazırlıyormuş onları. Büyük bir çetenin parçasıymış.”
Diğer memur da ekledi. “Yarın savcılığa ifadeniz gerekecek ve bu boğa için ne yapacağız? Hastanede kalması uygun değil ama.” Ayşe’nin zayıf sesi duyuldu. “Lütfen onu götürmeyin.” Herkes şaşkınlıkla genç kıza döndü. Üç ay komada kalan biri için oldukça güçlü konuşuyordu. Doktor Ahmet hızla yanına yaklaştı. Nabzını kontrol etti. “Bu ilginç,” dedi şaşkınlıkla. “Ayşe sanki komada değil, sadece derin bir uykudaymış gibi uyanıyor. Normalde böyle hızlı toparlanma görmemiştim.”
Tam o sırada Ayşe’nin gözleri tamamen açıldı. Odadakilere boş boş baktı önce. Sonra bakışları babasına odaklandı. “Bah,” dedi kısık zayıf bir sesle. Hasan’ın gözlerinden yaşlar boşandı. Kızına sıkıca sarıldı. Saçlarını okşadı. “Hoş geldin kızım. Hoş geldin canım benim,” diye fısıldadı. Ayşe zayıf bir gülümsemeyle etrafına bakındı. Gözleri odanın köşesindeki milyonere takıldığında ifadesi değişti. Şaşkınlık ve sevgiyle karışık bir bakış. Elini hafifçe kaldırdı. Boğayı yanına çağırır gibi.
Milyoner usulca yaklaştı. Başını Ayşe’nin eline dayadı. Genç kız zayıf parmaklarıyla boğanın kalın tüylerini okşadı. “Milyoner,” diye fısıldadı. “Beni buldun.” Hemşire Zehra ve doktor Ahmet şaşkınlıkla bakıştılar. Bu manzara inanılmazdı. Bir boğa ve genç kız arasındaki bu derin bağa bilimsel açıklaması olmayan bir mucizeydi sanki. “Peki nasıl?” diye sordu doktor Ahmet. “Bu boğa nasıl buldu burayı? Çiftlikten hastaneye kadar kilometrelerce yol var.”
Hasan başını iki yana salladı. “Bilmiyorum. Belki de bazı şeyleri açıklayamayız.” O anda hastane odasının kapısı açıldı ve içeri iki polis memuru girdi. Milyonerin gördüklerinde bir an durakladılar. Sonra Hasan’a döndüler. “Hasan Bey, doktor Mehmet Kartal tutuklandı,” dedi memurlardan biri. “Bilgisayarında dokuz farklı hasta daha bulduk. Hepsi genç, hepsi benzer durumda. Organlı için hazırlıyormuş onları. Büyük bir çetenin parçasıymış.”
Diğer memur da ekledi. “Yarın savcılığa ifadeniz gerekecek ve bu boğa için ne yapacağız? Hastanede kalması uygun değil ama.” Ayşe’nin zayıf sesi duyuldu. “Lütfen onu götürmeyin.” Herkes şaşkınlıkla genç kıza döndü. Üç ay komada kalan biri için oldukça güçlü konuşuyordu. Doktor Ahmet hızla yanına yaklaştı. Nabzını kontrol etti. “Bu ilginç,” dedi şaşkınlıkla. “Ayşe sanki komada değil, sadece derin bir uykudaymış gibi uyanıyor. Normalde böyle hızlı toparlanma görmemiştim.”
Tam o sırada Ayşe’nin gözleri tamamen açıldı. Odadakilere boş boş baktı önce. Sonra bakışları babasına odaklandı. “Bah,” dedi kısık zayıf bir sesle. Hasan’ın gözlerinden yaşlar boşandı. Kızına sıkıca sarıldı. Saçlarını okşadı. “Hoş geldin kızım. Hoş geldin canım benim,” diye fısıldadı. Ayşe zayıf bir gülümsemeyle etrafına bakındı. Gözleri odanın köşesindeki milyonere takıldığında ifadesi değişti. Şaşkınlık ve sevgiyle karışık bir bakış. Elini hafifçe kaldırdı. Boğayı yanına çağırır gibi.
Milyoner usulca yaklaştı. Başını Ayşe’nin eline dayadı. Genç kız zayıf parmaklarıyla boğanın kalın tüylerini okşadı. “Milyoner,” diye fısıldadı. “Beni buldun.” Hemşire Zehra ve doktor Ahmet şaşkınlıkla bakıştılar. Bu manzara inanılmazdı. Bir boğa ve genç kız arasındaki bu derin bağa bilimsel açıklaması olmayan bir mucizeydi sanki. “Peki nasıl?” diye sordu doktor Ahmet. “Bu boğa nasıl buldu burayı? Çiftlikten hastaneye kadar kilometrelerce yol var.”
Hasan başını iki yana salladı. “Bilmiyorum. Belki de bazı şeyleri açıklayamayız.” O anda hastane odasının kapısı açıldı ve içeri iki polis memuru girdi. Milyonerin gördüklerinde bir an durakladılar. Sonra Hasan’a döndüler. “Hasan Bey, doktor Mehmet Kartal tutuklandı,” dedi memurlardan biri. “Bilgisayarında dokuz farklı hasta daha bulduk. Hepsi genç, hepsi benzer durumda. Organlı için hazırlıyormuş onları. Büyük bir çetenin parçasıymış.”
Diğer memur da ekledi. “Yarın savcılığa ifadeniz gerekecek ve bu boğa için ne yapacağız? Hastanede kalması uygun değil ama.” Ayşe’nin zayıf sesi duyuldu. “Lütfen onu götürmeyin.” Herkes şaşkınlıkla genç kıza döndü. Üç ay komada kalan biri için oldukça güçlü konuşuyordu. Doktor Ahmet hızla yanına yaklaştı. Nabzını kontrol etti. “Bu ilginç,” dedi şaşkınlıkla. “Ayşe sanki komada değil, sadece derin bir uykudaymış gibi uyanıyor. Normalde böyle hızlı toparlanma görmemiştim.”
Tam o sırada Ayşe’nin gözleri tamamen açıldı. Odadakilere boş boş baktı önce. Sonra bakışları babasına odaklandı. “Bah,” dedi kısık zayıf bir sesle. Hasan’ın gözlerinden yaşlar boşandı. Kızına sıkıca sarıldı. Saçlarını okşadı. “Hoş geldin kızım. Hoş geldin canım benim,” diye fısıldadı. Ayşe zayıf bir gülümsemeyle etrafına bakındı. Gözleri odanın köşesindeki milyonere takıldığında ifadesi değişti. Şaşkınlık ve sevgiyle karışık bir bakış. Elini hafifçe kaldırdı. Boğayı yanına çağırır gibi.
Milyoner usulca yaklaştı. Başını Ayşe’nin eline dayadı. Genç kız zayıf parmaklarıyla boğanın kalın tüylerini okşadı. “Milyoner,” diye fısıldadı. “Beni buldun.” Hemşire Zehra ve doktor Ahmet şaşkınlıkla bakıştılar. Bu manzara inanılmazdı. Bir boğa ve genç kız arasındaki bu derin bağa bilimsel açıklaması olmayan bir mucizeydi sanki. “Peki nasıl?” diye sordu doktor Ahmet. “Bu boğa nasıl buldu burayı? Çiftlikten hastaneye kadar kilometrelerce yol var.”
Hasan başını iki yana salladı. “Bilmiyorum. Belki de bazı şeyleri açıklayamayız.” O anda hastane odasının kapısı açıldı ve içeri iki polis memuru girdi. Milyonerin gördüklerinde bir an durakladılar. Sonra Hasan’a döndüler. “Hasan Bey, doktor Mehmet Kartal tutuklandı,” dedi memurlardan biri. “Bilgisayarında dokuz farklı hasta daha bulduk. Hepsi genç, hepsi benzer durumda. Organlı için hazırlıyormuş onları. Büyük bir çetenin parçasıymış.”
Diğer memur da ekledi. “Yarın savcılığa ifadeniz gerekecek ve bu boğa için ne yapacağız? Hastanede kalması uygun değil ama.” Ayşe’nin zayıf sesi duyuldu. “Lütfen onu götürmeyin.” Herkes şaşkınlıkla genç kıza döndü. Üç ay komada kalan biri için oldukça güçlü konuşuyordu. Doktor Ahmet hızla yanına yaklaştı. Nabzını kontrol etti. “Bu ilginç,” dedi şaşkınlıkla. “Ayşe sanki komada değil, sadece derin bir uykudaymış gibi uyanıyor. Normalde böyle hızlı toparlanma görmemiştim.”
Tam o sırada Ayşe’nin gözleri tamamen açıldı. Odadakilere boş boş baktı önce. Sonra bakışları babasına odaklandı. “Bah,” dedi kısık zayıf bir sesle. Hasan’ın gözlerinden yaşlar boşandı. Kızına sıkıca sarıldı. Saçlarını okşadı. “Hoş geldin kızım. Hoş geldin canım benim,” diye fısıldadı. Ayşe zayıf bir gülümsemeyle etrafına bakındı. Gözleri odanın köşesindeki milyonere takıldığında ifadesi değişti. Şaşkınlık ve sevgiyle karışık bir bakış. Elini hafifçe kaldırdı. Boğayı yanına çağırır gibi.
Milyoner usulca yaklaştı. Başını Ayşe’nin eline dayadı. Genç kız zayıf parmaklarıyla boğanın kalın tüylerini okşadı. “Milyoner,” diye fısıldadı. “Beni buldun.” Hemşire Zehra ve doktor Ahmet şaşkınlıkla bakıştılar. Bu manzara inanılmazdı. Bir boğa ve genç kız arasındaki bu derin bağa bilimsel açıklaması olmayan bir mucizeydi sanki. “Peki nasıl?” diye sordu doktor Ahmet. “Bu boğa nasıl buldu burayı? Çiftlikten hastaneye kadar kilometrelerce yol var.”
Hasan başını iki yana salladı. “Bilmiyorum. Belki de bazı şeyleri açıklayamayız.” O anda hastane odasının kapısı açıldı ve içeri iki polis memuru girdi. Milyonerin gördüklerinde bir an durakladılar. Sonra Hasan’a döndüler. “Hasan Bey, doktor Mehmet Kartal tutuklandı,” dedi memurlardan biri. “Bilgisayarında dokuz farklı hasta daha bulduk. Hepsi genç, hepsi benzer durumda. Organlı için hazırlıyormuş onları. Büyük bir çetenin parçasıymış.”
Diğer memur da ekledi. “Yarın savcılığa ifadeniz gerekecek ve bu boğa için ne yapacağız? Hastanede kalması uygun değil ama.” Ayşe’nin zayıf sesi duyuldu. “Lütfen onu götürmeyin.” Herkes şaşkınlıkla genç kıza döndü. Üç ay komada kalan biri için oldukça güçlü konuşuyordu. Doktor Ahmet hızla yanına yaklaştı. Nabzını kontrol etti. “Bu ilginç,” dedi şaşkınlıkla. “Ayşe sanki komada değil, sadece derin bir uykudaymış gibi uyanıyor. Normalde böyle hızlı toparlanma görmemiştim.”
Tam o sırada Ayşe’nin gözleri tamamen açıldı. Odadakilere boş boş baktı önce. Sonra bakışları babasına odaklandı. “Bah,” dedi kısık zayıf bir sesle. Hasan’ın gözlerinden yaşlar boşandı. Kızına sıkıca sarıldı. Saçlarını okşadı. “Hoş geldin kızım. Hoş geldin canım benim,” diye fısıldadı. Ayşe zayıf bir gülümsemeyle etrafına bakındı. Gözleri odanın köşesindeki milyonere takıldığında ifadesi değişti. Şaşkınlık ve sevgiyle karışık bir bakış. Elini hafifçe kaldırdı. Boğayı yanına çağırır gibi.
Milyoner usulca yaklaştı. Başını Ayşe’nin eline dayadı. Genç kız zayıf parmaklarıyla boğanın kalın tüylerini okşadı. “Milyoner,” diye fısıldadı. “Beni buldun.” Hemşire Zehra ve doktor Ahmet şaşkınlıkla bakıştılar. Bu manzara inanılmazdı. Bir boğa ve genç kız arasındaki bu derin bağa bilimsel açıklaması olmayan bir mucizeydi sanki. “Peki nasıl?” diye sordu doktor Ahmet. “Bu boğa nasıl buldu burayı? Çiftlikten hastaneye kadar kilometrelerce yol var.”
Hasan başını iki yana salladı. “Bilmiyorum. Belki de bazı şeyleri açıklayamayız.” O anda hastane odasının kapısı açıldı ve içeri iki polis memuru girdi. Milyonerin gördüklerinde bir an durakladılar. Sonra Hasan’a döndüler. “Hasan Bey, doktor Mehmet Kartal tutuklandı,” dedi memurlardan biri. “Bilgisayarında dokuz farklı hasta daha bulduk. Hepsi genç, hepsi benzer durumda. Organlı için hazırlıyormuş onları. Büyük bir çetenin parçasıymış.”
Diğer memur da ekledi. “Yarın savcılığa ifadeniz gerekecek ve bu boğa için ne yapacağız? Hastanede kalması uygun değil ama.” Ayşe’nin zayıf sesi duyuldu. “Lütfen onu götürmeyin.” Herkes şaşkınlıkla genç kıza döndü. Üç ay komada kalan biri için oldukça güçlü konuşuyordu. Doktor Ahmet hızla yanına yaklaştı. Nabzını kontrol etti. “Bu ilginç,” dedi şaşkınlıkla. “Ayşe sanki komada değil, sadece derin bir uykudaymış gibi uyanıyor. Normalde böyle hızlı toparlanma görmemiştim.”
Tam o sırada Ayşe’nin gözleri tamamen açıldı. Odadakilere boş boş baktı önce. Sonra bakışları babasına odaklandı. “Bah,” dedi kısık zayıf bir sesle. Hasan’ın gözlerinden yaşlar boşandı. Kızına sıkıca sarıldı. Saçlarını okşadı. “Hoş geldin kızım. Hoş geldin canım benim,” diye fısıldadı. Ayşe zayıf bir gülümsemeyle etrafına bakındı. Gözleri odanın köşesindeki milyonere takıldığında ifadesi değişti. Şaşkınlık ve sevgiyle karışık bir bakış. Elini hafifçe kaldırdı. Boğayı yanına çağırır gibi.
Milyoner usulca yaklaştı. Başını Ayşe’nin eline dayadı. Genç kız zayıf parmaklarıyla boğanın kalın tüylerini okşadı. “Milyoner,” diye fısıldadı. “Beni buldun.” Hemşire Zehra ve doktor Ahmet şaşkınlıkla bakıştılar. Bu manzara inanılmazdı. Bir boğa ve genç kız arasındaki bu derin bağa bilimsel açıklaması olmayan bir mucizeydi sanki. “Peki nasıl?” diye sordu doktor Ahmet. “Bu boğa nasıl buldu burayı? Çiftlikten hastaneye kadar kilometrelerce yol var.”
Hasan başını iki yana salladı. “Bilmiyorum. Belki de bazı şeyleri açıklayamayız.” O anda hastane odasının kapısı açıldı ve içeri iki polis memuru girdi. Milyonerin gördüklerinde bir an durakladılar. Sonra Hasan’a döndüler. “Hasan Bey, doktor Mehmet Kartal tutuklandı,” dedi memurlardan biri. “Bilgisayarında dokuz farklı hasta daha bulduk. Hepsi genç, hepsi benzer durumda. Organlı için hazırlıyormuş onları. Büyük bir çetenin parçasıymış.”
Diğer memur da ekledi. “Yarın savcılığa ifadeniz gerekecek ve bu boğa için ne yapacağız? Hastanede kalması uygun değil ama.” Ayşe’nin zayıf sesi