Havalimanında Yakalandı! 8 Yıl MOSSAD’a Nükleer Bilgi Verdi 😱 MİT 6 Ay Yalan Söyletti 🇹🇷

Havalimanında Yakalandı! 8 Yıl MOSSAD’a Nükleer Bilgi Verdi 😱 MİT 6 Ay Yalan Söyletti 🇹🇷

.
.

Bölüm 1: İstanbul Havalimanı’nda Bir Gün

2023 yılının Mart ayıydı. İstanbul Havalimanı, her zamanki gibi kalabalık ve aceleci bir atmosferle doluydu. Güvenlik kontrolünde sırada bekleyen Mehmet Kara, 42 yaşında, gözleri yorgun ama kararlıydı. Onun için bu tür yolculuklar artık bir rutindi. İncirlik hava üssünde IT teknisyeni olarak çalışıyordu. Tel Aviv’den dönüyordu; kutsal toprakları ziyaret etmiş, içindeki huzursuzluğu bir nebze olsun yatıştırmaya çalışmıştı.

Bagajını x-ray cihazına yerleştirdi. Cihazın ekranında bir şey parladı. Güvenlik görevlisi dikkatle baktı, sonra Mehmet’e döndü: — “Bu nedir?”
Mehmet’in yüzü bir anda terlemeye başladı. “İş dosyalarım,” dedi kısık bir sesle. Fakat içi rahat değildi. Çünkü o hard disk, İncirlik’teki nükleer silah depolama tesisinin güvenlik kamera kayıtlarını içeriyordu.
O an, Milli İstihbarat Teşkilatı’nın dikkatini çekti. Bir şeyler yanlış gidiyordu. İncirlik’te bir ağ mı vardı?

Bölüm 2: Ağın Kuruluşu

Her şey 2015 yılında, Tel Aviv’de başlamıştı. Mossad karargahında, operasyon planlayıcısı Avi Kohen, 50 yaşında, 25 yıldır Mossad’da çalışıyordu. Görev alanı NATO üsleriydi, özellikle İncirlik. Çünkü İncirlik’te 50 adet B60 nükleer bomba vardı; Amerika’nın Türkiye’deki stratejik caydırıcılığı oradaydı. Avi’nin görevi, bu bombaların tam konumunu öğrenmekti.
Ama İncirlik çok güvenliydi. Amerikan ve Türk askerleri disiplinliydi, içeri sızmak imkansızdı. Avi farklı bir yöntem düşündü: Askerleri değil, sivil personeli hedeflemek. Çünkü İncirlik’te 500’den fazla Türk sivil personel çalışıyordu—güvenlik görevlileri, IT teknisyenleri, lojistik memurları, temizlik personeli. Onlar askeri disiplinde değillerdi, kontrol edilmeleri daha zordu.

Avi ekibine dedi: — “Türk sivilleri arasında İsrail sempatizanı olanları bulun.”

Havalimanında Yakalandı! 8 Yıl MOSSAD'a Nükleer Bilgi Verdi 😱 MİT 6 Ay Yalan Söyletti 🇹🇷

Bölüm 3: Adana’da Bir Mossad İstasyonu

2015 Ağustos’unda, Mossad ajanı Sarah Levi, 35 yaşında, İsrailli ve Amerikan vatandaşı olarak Adana’da bir turizm acentesi açtı. Gerçekte, bu acente İncirlik personelini hedefleyen bir Mossad istasyonuydu.
Sarah’nın yöntemi basitti. Facebook grupları: Türkiye’de İsrail dostları, kutsal topraklar sevenler, Siyonizm ve Hristiyanlık gibi kapalı gruplara katıldı. İçeride İsrail’e sempati duyan Türkleri buldu. Bir gün bir profil dikkatini çekti: Mehmet Kara. Profil fotoğrafı İsrail bayrağı önünde çekilmiş bir selfie. Biyografide “Kudüs Tanrı’nın şehri” yazıyordu. Çalıştığı yer: İncirlik hava üssü IT departmanı.

Sarah hemen harekete geçti.
2015 Eylül’ünde Mehmet’e mesaj attı: — “Merhaba Mehmet Bey. Facebook grubunda İsrail sevginizi gördüm. Ben de İsrailli olarak çok mutlu oldum. Adana’dayım. Bir kahve içmek ister misiniz?”
Mehmet heyecanlandı. “Tabii. İsrail’i çok seviyorum. Kutsal topraklar benim için özel,” dedi.

Buluştular. Adana’da bir kafede.
Sarah, “Sizin gibi Türkleri görmek gurur verici. İsrail’i seven az insan var burada,” dedi.
Mehmet, “Ben Hristiyan kökenli bir aileden geliyorum. Ailem İsrail’i Tanrı’nın seçilmiş halkı olarak görür. Ben de öyle büyüdüm. Türkiye’de yaşıyorum ama kalbim İsrail’le,” dedi.

Sarah not aldı.
— “Mehmet Bey, İncirlik’te mi çalışıyorsunuz?”
— “Evet, teknisyenim. 10 yıldır çalışıyorum.”
Sarah fırsatı gördü.
— “Size bir şey soracağım. İsrail’e yardım etmek ister misiniz?”
Mehmet şaşırdı.
— “Nasıl yani?”
Sarah açıkça söyledi: “Ben aslında İsrail istihbaratı için çalışıyorum. İsrail bölgede güvenliğini sağlamak için bilgiye ihtiyaç duyuyor. Siz İncirlik’te çalışıyorsunuz. Basit bilgiler verebilirsiniz. Kimseye zarar vermeden, sadece İsrail’in kendini koruması için.”

Mehmet tereddüt etti.
— “Ama bu ihanet sayılmaz mı?”
Sarah, “Hayır. Çünkü siz Türkiye’ye zarar vermiyorsunuz. Sadece İsrail’e yardım ediyorsunuz. Tanrı’nın halkına. Bu dini bir görev ve kimse öğrenmeyecek,” dedi.

Mehmet düşündü. İçindeki İsrail sevgisi güçlüydü.
— “Peki, ne yapmam gerek?”

Bölüm 4: İlk Bilgi, İlk İhanet

2015 Ekim’inde Mehmet ilk bilgiyi verdi. Sarah’nın istediği, İncirlik’teki hangar düzeniydi. Mehmet, IT teknisyeni olarak üstün tüm bilgisayar sistemlerine erişimi vardı. Güvenlik kameraları, dijital haritalar, personel listesi. İlk dosyayı USB belleğe kopyaladı ve Sarah’ya verdi.
Sarah, “Mükemmel. Tanrı sizi kutsasın,” dedi. Mehmet, vicdan rahatlığı hissetti. “İsrail’e yardım ediyorum,” diye düşündü.

Ama ikinci ayda talepler değişti.
“Nükleer silah deposu hangi hangarda?” diye sordu Sarah.
Mehmet duraksadı. Bu çok hassastı.
Sarah, “İsrail bu bilgiyi savunma için kullanacak. İran tehdidine karşı. Kimseye zarar gelmeyecek,” dedi. Mehmet inandı, bilgiyi verdi.

Bölüm 5: Ağın Genişlemesi

8 yıl boyunca her ay bilgi verdi. 2015-2023 arasında Sarah, 12 kişiyi işe aldı. Hepsi aynı profildeydi: İsrail sempatizanı, Hristiyan kökenli, ideolojik motivasyonlu. İncirlik’te çalışan siviller: 4 IT teknisyeni (Mehmet dahil), üç güvenlik görevlisi, iki lojistik memuru, iki bakım personeli, bir temizlik personeli. Hiçbiri para almıyordu. Hepsi Tanrı’nın halkına yardım inancıyla çalışıyordu.

Toplanan bilgiler: B60 nükleer bombaların tam konumu, güvenlik kamera sistemleri, personel rotasyon çizelgeleri, F16 uçak hareketleri, NATO operasyon takvimi. Mossad, İncirlik’i içeriden görüyordu.

Bölüm 2: Ağın Derinlikleri

İncirlik üssünde günler birbirini kovalıyordu. Mehmet Kara için artık her şey bir alışkanlık haline gelmişti. Her ay Sarah ile buluşuyor, yeni bir USB belleği teslim ediyordu. Bilgiler hassastı ama Mehmet’in vicdanı rahattı. Onun için bu bir ihanet değil, kutsal bir görevdi.
Fakat bir süre sonra talepler artmaya başladı. Sarah, sadece hangar düzeniyle yetinmiyordu; güvenlik kamera sistemlerinin şemaları, personel rotasyon çizelgeleri, hatta F16 uçaklarının hareket saatleri gibi daha kritik bilgiler istiyordu.

Mehmet bazen tereddüt ediyordu. Geceleri uykusuz kalıyor, yaptığı şeyin ağırlığını hissediyordu. Fakat Sarah her seferinde onu ikna etmeyi başarıyordu.
— “Mehmet, İsrail’in güvenliği senin ellerinde. Tanrı’nın halkı sana güveniyor.”
Mehmet, bu sözlerle kendini rahatlatıyordu. Her yeni bilgiyle birlikte, içindeki huzursuzluk bir süreliğine yok oluyordu.

Ağın Genişlemesi

Sarah, Adana’daki turizm acentesinde artık yalnız değildi. Mossad’ın desteğiyle, yeni Türk sivil personelleri ağına katıyordu. Facebook grupları, gizli buluşmalar, dini sohbetler… Her biri Mossad’ın radarına takılan, İsrail’e sempati duyan, Hristiyan kökenli Türklerdi.

Bir gün, Mehmet buluşmaya gittiğinde orada başka bir yüz gördü: Ahmet, güvenlik görevlisi.
Sarah onları tanıştırdı:
— “Sizler artık aynı davanın insanlarısınız. Birbirinize destek olacaksınız.”

Ahmet de Mehmet gibi para almıyordu. O da inançla hareket ediyordu. Zamanla ağ büyüdü; lojistik memurları, bakım personelleri, temizlik görevlileri… Herkesin bir görevi vardı. Kimisi bilgi topluyor, kimisi fiziksel erişim sağlıyordu.

İçsel Çatışma

Mehmet, bazen ailesini düşünüyor, kızına bakarken içi titriyordu. Kendi ülkesine karşı çalıştığını biliyordu ama bunu vicdanına sığdırmaya çalışıyordu.
Bir gece, kızı Lale ona sordu:
— “Baba, sen işte ne yapıyorsun?”
Mehmet kısa bir an duraksadı.
— “Teknisyenim kızım, bilgisayarları tamir ediyorum.”
Lale gülümsedi, “Sen iyi bir insansın baba.”
Mehmet’in gözleri doldu. İçinde bir yerde, yaptığı işin doğru olup olmadığını sorgulamaya başladı.

Sarah’nın Yöntemi

Sarah, ağı yönetirken çok dikkatliydi. Hiçbir zaman para teklif etmedi. Her şey ideolojik ve dini motivasyonla yürüyordu.
— “Para teklif etmek risktir. İnanç daha güçlüdür,” diyordu Mossad’daki üstlerine.
Onun için Mehmet ve diğerleri birer idealistti; kolay kolay vazgeçmeyecek, yakalanma riskini bile göze alacak kadar inançlıydılar.

Sarah, Mossad’a her ay rapor gönderiyordu.
— “Ağımız büyüyor. Bilgi akışı düzenli. Türk sivil personel, İsrail’e en büyük desteği veriyor.”

Gizli Buluşmalar

Adana’da bir kafede, Mehmet ve Ahmet buluşuyordu. Aralarında sessiz bir anlaşma vardı.
— “Biz doğru olanı yapıyoruz,” diyordu Ahmet.
Mehmet başını sallıyordu.
— “İsrail, bölgede barışın garantisi. Biz de bu barışa hizmet ediyoruz.”

Fakat bir gün, buluşmaya yeni bir yüz geldi: Elif, lojistik memuru. Elif, grubun en genç üyesiydi.
— “Ben de artık sizinle birlikteyim. Sarah bana görev verdi,” dedi.
Grup büyüdükçe, gizlilik daha da önemli hale geliyordu. Herkes birbirini koruyor, bilgi paylaşımında dikkatli davranıyordu.

Gizli Tehlike

2018 yılında, Mossad’dan yeni bir talimat geldi.
— “Nükleer silahların tam konumu, güvenlik sistemlerinin zayıf noktaları, NATO operasyon takvimi…”
Mehmet ve diğerleri, bu bilgileri toplamak için daha fazla risk alıyorlardı. Bilgisayar sistemlerine giriyor, şifreli dosyaları kopyalıyor, bazen askeri personelle sohbet edip bilgi almaya çalışıyorlardı.

Mehmet’in içindeki huzursuzluk giderek artıyordu. Bir gece, bilgisayar başında dosya kopyalarken elleri titredi.
— “Ya yakalanırsam? Ya ailem zarar görürse?”
Ama her seferinde Sarah’nın sözleri aklına geliyordu.
— “Tanrı seni koruyacak Mehmet. Sen kutsal bir görevdesin.”

Ağın Gücü

2020 yılına gelindiğinde, ağ artık tam anlamıyla bir organizasyon halini almıştı. Herkesin bir görevi, bir rolü vardı. Mossad, İncirlik üssünü içeriden izliyordu.
Amerika ve Türkiye, üssün güvenliğinden emindi. Fakat içeride, kendi vatandaşları İsrail için çalışıyordu.

Mehmet, bir gün Sarah ile buluştuğunda ona sordu:
— “Bu bilgiler gerçekten barış için mi kullanılıyor?”
Sarah gülümsedi:
— “Mehmet, İsrail’in güvenliği barış demektir. Sen olmasan, bölgede kaos olurdu.”

Mehmet, bu sözlerle kendini avuttu. Fakat içindeki şüphe hiç tam olarak kaybolmadı.

Bir Günün Sonu

Mehmet, işten eve dönerken Adana’nın sıcak akşamında yürüdü. Gökyüzüne baktı, yıldızlar parlıyordu.
Kendi kendine düşündü:
— “Ben doğru olanı mı yapıyorum? Yoksa bir ihanete mi imza atıyorum?”

Cevap bulamadan eve girdi. Kızının odasına uğradı, onu uyurken izledi.
— “Senin için her şeyi yaparım,” dedi içinden.
Ama yaptığı şeyin bedelini henüz bilmiyordu.

İhanetin Gölgesinde: İncirlik Ağının Hikayesi

Bölüm 3: Yakalanan Gölgeler

2023 yılının Mart ayında, Mehmet Kara için sıradan bir gün gibi başlamıştı. Tel Aviv’den dönüş yolculuğu, kutsal toprakların huzurunu kalbinde taşırken İstanbul Havalimanı’na vardı. Bavulunda, son sekiz yılın en hassas bilgileri vardı; şifreli bir hard diskte, İncirlik üssünün güvenlik kamera kayıtları, nükleer silah depolarının haritaları ve personel listeleri.

Güvenlik kontrolünde bir anlık sessizlik oldu. X-ray cihazı alarm verdi. Mehmet’in kalbi hızla atmaya başladı.
— “Bavulunuzu açabilir miyiz?” dedi güvenlik görevlisi.
Mehmet tereddüt etti, ama yapacak bir şey yoktu. Hard disk ortaya çıktı.
— “Bu nedir?”
— “İş dosyaları,” diye cevapladı Mehmet.
— “Neden şifreli?”
Mehmet cevap veremedi. Güvenlik şefi çağrıldı. Hard disk incelendi. İçindeki dosyalar askeri şifreleme sistemleriyle korunduğu için hemen dikkat çekti.
İçeride, İncirlik üssünün güvenlik kamera görüntüleri vardı.

Mehmet gözaltına alındı. O an, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) devreye girdi. Karşı istihbarat koordinatörü Deniz Bey, 48 yaşında, 22 yıldır teşkilatta görev yapıyordu. Mehmet’in dosyasını inceledi: İncirlik IT teknisyeni, İsrail’den dönüyor, şifreli askeri veri taşıyor.
Deniz hemen anladı: Bu, tek başına bir adamın işi olamazdı. Bir ağın parçasıydı.

MİT’in Planı

Normal prosedür Mehmet’in hemen tutuklanmasıydı. Fakat Deniz farklı düşündü.
— “Eğer hemen tutuklarsak sadece Mehmet’i alırız. Ağın geri kalanı kaçar.”
Ekibine talimat verdi:
— “Mehmet’i serbest bırakacağız ama 24 saat gözetim altında tutacağız.”

Mehmet, kısa bir sorgudan sonra “yanlış anlaşılma” denilerek serbest bırakıldı. Hard disk “iş dosyası” olarak kayda geçti. Mehmet rahatladı, kurtulduğunu sandı. Oysa bilmiyordu ki, altı teşkilat mensubu onu adım adım takip ediyordu.

Çift Ajan Oyunu Başlıyor

Mehmet eve döndü. Hemen Sarah’yı aradı.
— “Havalimanında sorun yaşadım. Hard diski buldular ama serbest bıraktılar.”
Sarah telaşlandı.
— “Şüphelendiler mi?”
— “Bilmiyorum ama saldılar.”
Bu konuşma, MİT tarafından kaydedildi. Deniz, Sarah’nın kim olduğunu araştırdı. Telefon numarası takip edildi, kimlik tespit edildi: Sarah Levi, İsrailli-Amerikan vatandaşı, Adana’da turizm acentesi sahibi.
Deniz, “Mossad irtibatı. Ağı bulduk,” dedi.

Artık MİT’in elinde bir koz vardı. Mehmet’i yakalamak yeterli değildi; tüm ağı çözmek gerekiyordu.
Deniz ekibine yeni bir görev verdi:
— “Mehmet Mossad’a bilgi vermeye devam edecek ama biz o bilgileri yazacağız. Çift ajan oyunu başlıyor.”

Yanıltıcı Bilgiler

2023 Nisan’ında, Sarah’dan yeni bir talep geldi:
— “Nükleer silahların hangi hangarda olduğunu tekrar doğrula.”
Mehmet bilgisayardan kontrol etti. Ekranda “B hangarı” yazıyordu. Gerçekte ise dosya MİT tarafından değiştirilmişti, gerçek depo “A hangarı”ydı. Mehmet bilgiyi verdi:
— “B hangarı.”
Mossad yanlış bilgiyi aldı.

Mayıs ayında, güvenlik rotasyonu soruldu.
— “Her salı,” dedi Mehmet. Oysa gerçekte rotasyon her çarşamba yapılıyordu.
Haziran’da yeni F16 sevkiyatı soruldu.
— “Ağustos 15’te,” dedi Mehmet. Gerçekte hiçbir sevkiyat yoktu.

Altı ay boyunca Mossad, tamamen yanlış bilgiler topladı. Mehmet her ay Sarah’ya dosyaları ulaştırıyor, MİT ise bu bilgileri özenle hazırlıyordu.

Ağın Sonu

2023 Eylül’ünde, MİT artık tüm ağı biliyordu. 12 kişi, hepsi İncirlik çalışanı, hepsi Sarah ile irtibatlıydı.
Deniz, “Artık zamanı geldi,” dedi. Operasyonun gece yapılmasını bekleyenler yanıldı; öğlen saatlerinde, İncirlik hava üssünde, eş zamanlı baskınlar başladı.

Mehmet IT ofisinde çalışıyordu. Kapı açıldı, içeri üç teşkilat mensubu ve Amerikan güvenlik yetkilileri girdi.
— “Mehmet Kara, ayağa kalkın.”
Mehmet şaşırdı.
— “Ne oluyor?”
— “8 yıldır yabancı istihbarat teşkilatına bilgi verdiniz. Gözaltındasınız.”

Mehmet dondu.
— “Ama ben Tanrı’nın halkına yardım ediyordum.”
Teşkilat mensubu,
— “Tanrı’nın halkı sizin ülkenize ihanet etmenizi emretmez,” dedi.

Aynı anda, üssün farklı noktalarında 11 kişi daha alındı. Güvenlik görevlileri görev yerlerinde, lojistik memurları depoda, temizlik personeli koridorda… 12 kişi aynı anda, gün ortasında İncirlik’te yakalandı.

Sarah Levi, Adana’daki ofisinde çalışırken alındı. Hiçbiri kaçamadı.

Amerika’nın Şoku

Ertesi gün, Amerika Büyükelçiliği’nden yetkililer MİT binasına çağrıldı. Operasyon Amerikan üssünde, Amerika’nın bilgisi olmadan yapılmıştı.
Büyükelçilik müsteşarı John Davis,
— “Bu nasıl olur? İncirlik Amerikan üssü. Neden bize haber vermediniz?”
MİT Müsteşar Yardımcısı,
— “8 yıldır sizin üssünüzde 12 Türk vatandaşı Mossad’a çalışıyordu ve siz fark etmediniz. Biz fark ettik ve temizledik,” dedi.

John sustu. MİT dosyayı masaya koydu: 8 yıllık kayıtlar, nükleer silah konumları, güvenlik sistemleri, NATO operasyon bilgileri… Hepsi Mossad’a gitmişti.
— “Sizin güvenliğiniz bizim vatandaşlarımız tarafından ihlal edildi.”

John, “İsrail müttefikimiz,” dedi.
Görevli,
— “Müttefik nükleer silah konumlarını çalmaz,” dedi.

Bölüm 4: Yargı ve Son

2023 Eylül’ünde, İncirlik’teki büyük operasyonun ardından, Türkiye’de gündem bir anda değişti. Gazeteler, televizyonlar, sosyal medya… Herkes, sekiz yıl boyunca Mossad’a çalışan sivil ağdan bahsediyordu. Mehmet Kara ve diğer 11 kişi, Ankara’daki yüksek güvenlikli cezaevine nakledildi. Sarah Levi ise sınır dışı edildi; Amerika ve İsrail derin bir sessizliğe gömülmüştü.

Mahkeme günü geldiğinde, adliye binası önünde büyük bir kalabalık vardı. Basın mensupları, aileler, askerler, istihbarat yetkilileri… Herkes, Türkiye tarihinde ender rastlanan bu casusluk davasını izlemek istiyordu.

Mahkeme Salonunda

Hakim, Mehmet Kara’ya döndü.
— “Mehmet Kara, sekiz yıl boyunca yabancı istihbarat teşkilatına bilgi verdiniz. Para aldınız mı?”
Mehmet başını salladı, gözleri yere bakıyordu.
— “Hayır, para almadım.”
— “Neden yaptınız?”
Mehmet’in sesi titriyordu.
— “İnanç için. İsrail Tanrı’nın seçilmiş halkı. Ben yardım ettim.”

Hakim, Mehmet’in sözlerini dikkatle dinledi. Salonda bir uğultu yükseldi. Diğer sanıklar da benzer ifadeler verdi. Hiçbiri para almamıştı. Hepsi ideolojik ve dini motivasyonla hareket etmişti.

Hakim bir süre sustu, sonra konuştu:
— “Siz Türk vatandaşısınız. Türkiye’ye yemin ettiniz ama başka bir ülkeye hizmet ettiniz. Bu ihanet.”
Mehmet, “Ben vicdanımla huzurluyum,” dedi.
Hakim, “Vicdan vatan ihanetini mazur göstermez. Ceza: ağırlaştırılmış müebbet,” dedi.

12 kişi aynı cezayı aldı. Sarah Levi ise sınır dışı edildi; bir daha Türkiye’ye girmesi yasaklandı.

Ailelerin Dramı

Mehmet’in ailesi mahkeme salonunda gözyaşı döküyordu. Eşi Ayşe, kızları Lale’nin elini tutuyordu.
— “Baba neden hapiste?” diye sordu Lale.
Ayşe, “Baban hata yaptı kızım. Ama biz onu sevmeye devam edeceğiz,” dedi.

Diğer sanıkların aileleri de benzer acılar yaşıyordu. Kimisi utançtan evini terk etti, kimisi toplumdan dışlandı.
İncirlik’te ise yeni güvenlik protokolleri devreye girdi. Artık sivil personel çok daha sıkı şekilde denetleniyordu.

Sarah Levi’nin Hikayesi

Sarah Levi, Adana’dan ayrıldıktan sonra İsrail’e döndü. Mossad’da bir kahve içti, raporunu sundu.
— “Ağımız çöktü. Türkiye çok daha güçlü çıktı.”
Üstleri onu teselli etti:
— “Sen elinden geleni yaptın. Ama bazen, en güçlü inanç bile bir ülkenin istihbaratını alt edemez.”

Sarah, bir süre sessiz kaldı. Sonra Kudüs’te bir sinagoga gitti, dua etti. Kendi vicdanında huzuru bulmaya çalıştı.

Mehmet’in Sonu

Mehmet, cezaevinde uzun geceler boyunca düşündü. İsrail’e yardım ettiğini, Tanrı’nın halkına hizmet ettiğini sanmıştı. Ama şimdi, bir hücrede tek başına, yaptığı şeyin sonuçlarını yaşıyordu.

Bir gün, cezaevindeki psikologla konuştu.
— “Neden yaptın Mehmet?”
Mehmet, “İnancım güçlüydü. Ama şimdi anlıyorum ki, ülkemin güvenliği her şeyden önce gelir,” dedi.

Psikolog başını salladı.
— “İnanç, insanı bazen kör edebilir. Ama gerçek, her zaman ortaya çıkar.”

Mehmet, ailesine mektup yazdı.
— “Sizi seviyorum. Yaptığım şeyin bedelini ödüyorum. Umarım bir gün affedilirim.”

İstihbaratın Zaferi

Milli İstihbarat Teşkilatı, bu operasyonla büyük bir başarıya imza attı. Dünya basını, Türk istihbaratının sabrını ve zekasını övdü.
Amerika, İncirlik’teki güvenlik protokollerini güncelledi. İsrail ise bir süre sessizliğini korudu.

Deniz Bey, operasyonun sonunda ekibine teşekkür etti.
— “En tehlikeli hainler para için değil, inanç için çalışanlardır. Ama en zeki avcılar, avcı olduğunu sananlara tuzak kurar.”

Toplumsal Yansımalar

Türkiye’de casusluk ve ihanet kavramları yeniden tartışılmaya başlandı. Medyada uzun süre, “İdeolojik casusluk” ve “Dini motivasyonlu ihanet” başlıkları yer aldı.

Üniversitelerde konferanslar düzenlendi, hukukçular ve sosyologlar bu davayı örnek olarak gösterdi.
Bir profesör, televizyon programında şöyle dedi:
— “İhanet sadece para için değildir. Bazen ideoloji daha tehlikelidir. Mehmet Kara ve arkadaşları, para almadan vatanlarını sattılar. Mossad sekiz yıl boyunca İncirlik’i içeriden gördü, ama son altı ayda sadece yalan gördü. Çünkü teşkilat sabırla oyun oynadı.”

Kapanış

Mehmet Kara, hücresinde yıldızlara bakarak düşündü:
— “İnanç mı, vatan mı?”
Cevabını bulamadan geceye karıştı.

Türkiye, bu olaydan sonra daha dikkatli, daha temkinli oldu.
Ve herkes, şu gerçeği bir kez daha hatırladı:
En tehlikeli hainler, para için değil inanç için çalışanlardır. Ama en zeki avcılar, avcı olduğunu sananlara tuzak kurar.

Related Posts

Our Privacy policy

https://rb.goc5.com - © 2025 News