İsrail’li Albay REZİL OLDU! JÖH Jandarma Özel Harekat Camdan Girdi ve 8 Rehinenin Hepsini Kurtardı!
.
.
Beklenmeyen Giriş: Amman’da Bir Zafer
1. Bölüm: Şüphe ve Gurur
“Bu Türkler şehir savaşından ne anlar?”
İsrailli Albay Joav Kohen’in sesi, Amman’daki King Abdullah II Özel Operasyonlar Eğitim Merkezi’nin avlusunda yankılandı. Açılış töreninde, dünyanın en elit özel harekât birlikleri sıraya dizilmişti. İsrail Sayeret Matkal, Amerikan Delta Force, İngiliz SAS, Fransız GIGN ve Türkiye’den Jandarma Özel Harekat JÖH… On ülkenin askerleri, gerçek boyutlu şehir maketinin gölgesinde, modern çağın en zorlu askeri meydan okumasına hazırlanıyordu.
Joav, mikrofonu eline aldı ve kalabalığa baktı.
“Şehir operasyonu bizim uzmanlık alanımızdır. 50 yıllık tecrübemiz var,” dedi.
Gözleri Türk ekibine kaydı. Hafif bir tebessümle, “Dağlarda savaşmak başka, şehirde savaşmak başka. Tecrübesiz birimler burada zorlanır,” diyerek sözlerini tamamladı.
Türk takımının komutanı Üsteymen Murat Yıldız, 29 yaşında, 7 yıldır JÖH’te görev yapıyordu. Diyarbakır ve Hakkari’de kırktan fazla operasyona katılmıştı. Ama hepsi dağ ve kırsaldaydı. Şehir operasyonu tecrübesi sınırlıydı. Yanındaki sekiz kişilik ekibine baktı; hepsi en az beş yıllık tecrübeye sahipti. Fakat bu tatbikat, onların sınırlarını zorlayacaktı.
2. Bölüm: Karşılaşmalar ve Ön Yargılar
Törenin ardından takımlar kısa tanışma yaptı. Amerikalı Delta Force komutanı Binbaşı Robert Hayes, Murat’a yaklaştı.
“Üsteymen, ilk kez mi şehir tatbikatına katılıyorsunuz?”
Murat kısa bir duraksamadan sonra, “Evet, Binbaşı,” dedi.
Robert omzuna hafifçe vurdu. “Burada işler hızlı olur. Dağdaki gibi değil. Karar verme süreniz saniyelerle ölçülür.”
Murat gülümsedi. “Anlıyorum. Ekibim genç görünüyor ama hepsi tecrübeli.”
Robert başını salladı. “Şehir farklı. Göreceksiniz.”
O akşam, İsrailli, Amerikalı ve İngiliz komutanlar bir masada buluştu. Yoav, “Bu yıl sıralama belli: İsrail, Amerika, İngiltere. Türkler için endişeliyim, şehir savaşı başka bir şey,” dedi. Herkes güldü. Masanın uzağında ise Murat ekibiyle sessizce binanın maketini inceliyordu.

3. Bölüm: Tatbikatın Başlangıcı
Sabah 08:00’de tatbikat başladı. Senaryo zordu: Dört katlı bir binada 15 terörist ve 8 sivil rehine var. Görev: 20 dakikada rehineleri kurtarmak, teröristleri etkisiz hale getirmek. Her sivil kaybı ağır ceza.
İlk olarak İsrail ekibi girdi. Kapıyı patlattılar, hızlıca oda oda ilerlediler. 12. dakikada bir terörist rehinenin arkasına saklandı, İsrailli asker ateş etti. Terörist öldü ama rehine de vuruldu. Operasyon bittiğinde 6 rehine kurtarılmış, 2 sivil ölmüştü. Yoav ekrana bakıyor, kaşları çatılmıştı. “İki sivil kaybı çok ama gerçek operasyonda normaldir,” dedi.
Amerikan Delta Force daha hızlıydı, 16 dakikada bitirdiler. 7 rehine kurtarıldı, bir rehine öldü. İngiliz SAS 17 dakikada, Fransız GIGN ise 19 dakikada operasyonu tamamladı. Her iki ekipte de birer sivil kaybı vardı.
4. Bölüm: Türk Takımı ve Strateji
Sıra Türkiye’deydi. Murat ekibini topladı.
“Arkadaşlar, herkes kapıdan giriyor. Standart prosedür. Ama standart prosedür, standart sonuç verir. Biz farklı yapacağız. İki kişi kapıdan girecek, dikkat çekecek. Geri kalanımız pencereden.”
Bir asker sordu: “Komutanım, üçüncü kat. Nasıl çıkacağız?”
Murat gülümsedi: “İp.”
Ekibi, gece boyunca binanın maketini incelemiş, her pencereyi, her çıkışı ezberlemişti. Murat’ın planı netti: Düşmanın beklemediği yerden girmek, dikkat dağıtmak ve hızlıca rehine odalarına ulaşmak.
5. Bölüm: Operasyonun Gidişatı
Tatbikat başladı. Kontrol odasında Yoav ekrana bakıyordu. Türkler yavaş hareket ediyor gibi görünüyordu. İki asker ana kapıya ilerledi, kapıyı patlatmadılar, sadece ses çıkardılar. O sırada dört asker binanın arka tarafına geçti, ip fırlatıp üçüncü kata tırmandı, pencereden sessizce içeri girdiler.
Yoav şaşkındı. “Ne yapıyorlar? Kapıyı neden patlatmıyorlar?” dedi.
Türk askerleri üçüncü kattan aşağıya doğru oda oda ilerledi. Sessiz, kapı patlatma yok, gürültü yok. Teröristler kapıdaki iki askere odaklanmıştı, yukarıyı kontrol etmediler. 5. dakikada ilk rehine odasına ulaştılar. Pencereden içeri baktılar, keskin nişancı tek atışla teröristi vurdu, rehineler sağ.
-
dakikada ikinci kat temizlendi, dört rehine kurtarıldı. Yoav hayretle izliyordu. “Nasıl bu kadar sessiz hareket ediyorlar?”
dakikada zemin kat kaldı. Üç terörist, dört rehineyle ana salondaydı. Türk ekibi pencerelere ve kapıya eş zamanlı girdi. Üç saniye, üç atış. Üç terörist etkisiz hale getirildi, dört rehine sağ.
dakikada operasyon bitti. Sonuç: 8/8 rehine kurtarıldı, sıfır sivil kayıp, 15 terörist etkisiz hale getirildi.
6. Bölüm: Sessiz Zafer
Kontrol odasında derin bir sessizlik vardı. Yoav ekrana bakıyor, elleriyle yüzünü ovuşturuyordu. Ürdün Kralı ayağa kalktı ve alkışladı.
“Mükemmel! Sıfır sivil kayıp. İlk kez görüyorum bunu.”
Debriefing toplantısında sonuçlar açıklandı:
-
Türkiye JÖH: 8/8 rehine, 0 sivil kayıp, 14 dakika.
Amerika Delta Force: 7/8 rehine, 1 sivil kayıp, 16 dakika.
İngiltere SAS: 7/8 rehine, 1 sivil kayıp, 17 dakika.
İsrail Sayeret Matkal: 6/8 rehine, 2 sivil kayıp, 18 dakika.
Komutan, Türk takımının operasyon videosunu oynattı. Pencereden giriş, sessiz hareket, eş zamanlı saldırı… Herkes ekrana bakıyordu. Albay Cohen’e soruldu:
“Yorumunuz?”
Yoav ayağa kalktı, sesi düşüktü:
“Ben hata yaptım. Türk ekibini küçümsedim. Şehir tecrübesi yok dedim. Ama gördüm ki tecrübe her zaman kitaplarda değildir. Onlar dağlarda yaratıcılığı öğrenmişler ve bugün bize yeni bir şey öğrettiler.”
Sonra Murat’a döndü:
“Üsteymen Yıldız, pencereden giriş fikri nereden geldi?”
Murat ayağa kalktı:
“Albayım, Türkiye’de dağlarda teröristler mağaralarda saklanır. Kapıdan girmek intihar olur. O yüzden üstten ineriz ya da yandan gireriz. Beklenmeyeni yapmayı öğrendik.”
Amerikalı komutan Robert sordu:
“Ama şehir binası dağ mağarası değil. Nasıl uyguladınız?”
Murat gülümsedi:
“Prensip aynı. Düşman kapıyı bekler. Biz pencereyi kullandık. Sürpriz en iyi silahtır.”
İngiliz albay James ekledi:
“Peki neden iki asker kapıda kaldı?”
“Dikkat dağıtma, albayım. Teröristler onlara odaklandı. Biz rahatlıkla girdik.”
Yoav başını salladı:
“Akıllıca. Biz 50 yıldır aynı prosedürü kullanıyoruz. Siz farklı düşündünüz ve kazandınız.”
7. Bölüm: Sonraki Adımlar
Tatbikattan iki hafta sonra İsrail Savunma Kuvvetleri Türkiye’ye eğitim talebi gönderdi. JÖH taktiklerini Sayeret Matkal’a öğretmenizi istiyoruz. Üç ay sonra Murat ve ekibi İsrail’e gitti, Sayeret Matkal Birliği’ne beklenmeyen giriş taktiklerini öğretti.
Yoav eğitim sonunda Murat’a sarıldı:
“Üsteymen, sen bana 35 yıllık kariyerimde unuttuğum bir şeyi hatırlattın. Yaratıcılık tecrübeden daha değerlidir.”
Bugün NATO ve birçok ülke, “Türk pencere girişi” olarak bilinen taktiği öğretiyor. Murat ise yüzbaşı oldu ve her yeni JÖH adayına şunu söylüyor:
“Kitaplar size prosedür öğretir ama hayat size yaratıcılık öğretir. İkisini birleştirin ve imkansızı mümkün kılın.”
8. Bölüm: Hikâyenin Gücü
Amman’daki başarı, Türk ekibinin sadece bir tatbikat kazanması değildi. Tüm dünyaya şehir savaşının sadece kitaplarda yazılı taktiklerle değil, yaratıcılıkla kazanıldığını gösterdiler.
Onların sessiz zaferi, prosedürün güvenli ama sürprizin daha etkili olduğunu kanıtladı.
Ve bazen dağda öğrenilen dersler şehirde zafer kazandırır.
Türk JÖH, Amman’da sadece bir tatbikat kazanmadı; tüm dünyaya gösterdi ki şehir savaşı sadece kitaplarda yazılı taktiklerle değil, yaratıcılıkla kazanılır.
İşte bu yüzden bazı zaferler pencereden gelir, beklenmedik yerden ve bazı kahramanlar sessizce süzülür. Onlar şehirlerde görev yaparken biz hikayelerini anlatıyoruz.
Yaratıcılık prosedürden güçlüdür. Vatan sağ olsun.