Kadın Yüzbaşı – Üssünde İşkence Gördü – Babasının Orgeneral Olduğunu Bilmiyorlardı

Kadın Yüzbaşı – Küllerinden Doğan Cesaret

I. Giriş: Dağların Gölgesinde Bir Kadın

Elif, Hakkari’nin sert dağlarında kurulu bir askeri üste görevli tek kadın yüzbaşıydı. 29 yaşında, yedi yıldır üniformasını gururla taşıyordu. Onun için askerlik sadece bir meslek değil, babasından miras kalan bir onur, bir dava idi. Babası Orgeneral Selim Kara, Türk Silahlı Kuvvetlerinin efsanevi komutanlarından biriydi. Elif, bu soyadın hem yükünü hem de gururunu omuzlarında taşıyordu.

İlk göreve başladığı gün, birliğin erkek subayları ona kuşkuyla bakmıştı. “Bir kadın subay dağda ne yapabilir ki?” diye fısıldaşmışlardı. Ama Elif, askeri eğitimde Mehmetçiklerle birlikte ter döktü, gece nöbetlerinde en önde yürüdü, evrak işlerinde kimsenin üstüne bırakmadığı sorumlulukları tek başına üstlendi. Zamanla askerlerin ve birliğin saygısını kazandı.

II. Sessiz Fırtına: Birliğe Sızan Haset

Birlikteki huzur uzun sürmedi. Kıskançlık ve önyargı, Elif’in başarılarının önüne engel olarak dikildi. Özellikle Albay Kenan Aksoy ve dört yakın subayı, Elif’in babasının ününden rahatsızdı. Onun kadın olmasını ve babasının Orgeneral olmasını bir tehdit olarak görüyordu.

Bir gün, askeri eğitim planı Elif’in önüne kondu. Kışın ortasında, dağlarda yetersiz teçhizatla geceleme, dik kayalıklara emniyet olmadan tırmanış, -10 derecede dağ deresinde yüzme… Elif, askerlerinin hayatını tehlikeye atacak bu emre karşı çıktı. “Mehmetçik’in canı, benim sorumluluğumda. Bu eğitimi kabul edemem,” dedi.

Subaylar öfkelendi. “Sen kadın başına emre karşı mı geliyorsun? Babana güvenerek mi bu cesareti gösteriyorsun?” diye hakaret ettiler. Elif, dimdik durdu. “Ben burada kendi adımla, kendi irademle varım. Askerlerim için doğru olanı savunuyorum.”

III. Karanlık Gece: Depoda İşkence

O gece Elif, beş subay tarafından 3 numaralı depoya çağrıldı. Karanlıkta, etrafı bir yarım ay gibi sardılar. İlk yumruk Elif’in yüzünde patladı. Ardından tekmeler, hakaretler, aşağılamalar… Üniforması yırtıldı, gururu kırıldı ama iradesi sönmedi. “Askerlerime dokunmayın!” diye haykırdı. Onlar, “Kadın haddini bil!” diye bağırdılar.

Bir saatten fazla süren işkenceden sonra Elif, baygın halde depo zemininde bırakıldı. Sabah devriye gezen bir asker onu bulup revire taşıdı. Vücudu morluklar ve yaralarla doluydu. Ama gözlerinde hâlâ bir ateş vardı.

IV. Aile Gücü: Orgeneral ve Üç Kardeş

Haber kısa sürede yayıldı. Selim Paşa, üç oğlunu topladı: Tuğgeneral Murat, Tuğgeneral Hakan ve Albay Volkan. Hepsi Elif’e delicesine bağlıydı. “Kız kardeşimize bunu yapanlar bedelini ödeyecek!” diye yemin ettiler.

Ertesi sabah sivil kıyafetleriyle birliğe gittiler. Subay yemekhanesinde tüm subaylar toplandı. Selim Paşa ve oğulları, beşli subay grubunun karşısında delilleri masaya koydu: Güvenlik kamerası kayıtları, üniforma parçaları, isimlik, ses kaydı… “Kadın başına haddini bilmez misin?” sesleri kayıttaydı. Subaylar çöktü. Volkan, “Askeri mahkemede yargılanacaksınız!” dedi.

V. Adaletin Zaferi: Mahkeme Günü

Ankara’daki askeri yüksek mahkemede dava başladı. Elif, morluklarıyla tanık kürsüsüne çıktı. “İntikam peşinde değilim, sadece adalet istiyorum,” dedi. Savcılık; delilleri, ses kayıtlarını, mesajlaşmaları ve usulsüzlükleri tek tek sundu. Subayların askeri malzemeyi zimmete geçirdiği, eğitim bütçesini çarçur ettiği, astlara kötü muamele ettiği ortaya çıktı.

Sonunda mahkeme, beş subayı suçlu buldu. 15 yıl hapis ve ordudan ihraç… Duruşma salonunda sessizlik, ardından alkışlar yükseldi. Elif, ailesine sarıldı. “Artık korkacak hiçbir şey yok,” dedi.

VI. Yeniden Doğuş: Birliğin Reformu

Milli Savunma Bakanlığı özel bir teftiş heyeti gönderdi. Birlikte reform başladı: İsimsiz şikayet sistemi, psikolojik danışmanlar, yeni eğitim politikaları… Elif, birliğine döndüğünde askerlerin bakışı değişmişti. “Komutanım, sizinle gurur duyuyoruz!” dediler.

Elif’in hikayesi, askeri eğitimlerde ders olarak anlatıldı. “Yanlışa yanlış diyebilmek, silah arkadaşını koruyabilmek, gerçek bir askerin ruhudur,” dedi Elif. Artık kimse ona kadın olduğu için ayrımcılık yapmıyor, aksine onun cesaretini örnek alıyordu.

VII. Kapanış: Cesaretin Gücü

Bir gün Elif günlüğüne şöyle yazdı: “Çok zor olsa da pes etmediğim için şanslıyım. Bir kişinin cesareti bu kadar çok şeyi değiştirebilir.” Pencereden dağlara baktı. Önündeki yol hâlâ uzundu ama artık korkmuyordu. Adalet kazanmıştı, yeni bir başlangıç onu bekliyordu.

O gece Elif huzurlu bir uykuya daldı. Sabah yine dimdik bir şekilde üniformasını giydi, askerleriyle yeni bir güne merhaba dedi.

Son

Related Posts

Our Privacy policy

https://rb.goc5.com - © 2025 News