Mossad 57 Ajan Yerleştirdi — MİT Hepsini Tek Tek Deşifre Etti
.
.
Bölüm 1: Sıradan Bir Gece, Olağanüstü Bir Mesaj
İstanbul’da sıradan bir geceydi. Saat gece yarısını geçmiş, Beşiktaş’ın arka sokaklarında hayat yavaşlamıştı. Yalnız bir apartman dairesinde, Kenan Yıldız titrek elleriyle telefon ekranına bakıyordu. WhatsApp’a düşen mesaj kısa ve netti: Bir isim, bir adres ve karşılığında 4.000 dolar. Kenan için bu, son birkaç ayda gelen diğer mesajlardan farksızdı. Fakat ekranın öte yanında, Ankara’daki MİT merkez binasında bir izleme odasında aynı mesaj, büyük bir ekranda belirdi. Analist, dosyaya ekledi ve listenin artık 57 kişiye ulaştığını işaretledi.
Bu kişiler, Türkiye’nin farklı şehirlerinde yaşayan, para karşılığı ya da baskı altında çalışan hukukçular, özel dedektifler ve eski kamu görevlileriydi. Hepsi Mossad’a bilgi sağlıyordu. MİT bu ağı bir yıldır adım adım takip ediyor, her mesajı çözüyor, her buluşmayı izliyor ve her ödemeyi sessizce kaydediyordu. Artık düğmeye basma zamanı gelmişti.
Bölüm 2: Kripto Para İzinde Başlayan Soruşturma
Her şey 2023 yılının Temmuz ayında başladı. MİT’in siber istihbarat birimi, rutin bir tarama sırasında Türkiye’deki şüpheli kripto para hareketlerini izliyordu. Binlerce satır veri arasında, İstanbul’dan yapılan 4.000 dolarlık bir ödeme dikkatlerini çekti. İsrail’deki bir sunucu üzerinden gönderilmişti ve alıcı sıradan bir Türk vatandaşıydı: Kenan Yıldız.

Kenan, 38 yaşında, İstanbul’da küçük bir dedektiflik bürosu işletiyordu. Boşanma davaları, kayıp kişi dosyaları, kurumsal araştırmalar… Ancak MİT’in yaptığı derin inceleme, bu hayatın yalnızca yüzeyde kaldığını gösterdi. Kenan’ın geçmişi incelendiğinde, beş yıl önce farklı bir isim kullandığı, ağır borçlarla mücadele ettiği ve iflas ettikten sonra kimliğini değiştirerek yeni bir hayata başladığı ortaya çıktı. Maddi sıkıntı içindeki, sistemden uzaklaşmış, yeniden tutunmaya çalışan kişiler yabancı servislerin sıkça hedef aldığı kesimlerdi.
MİT, Kenan’ın telefon trafiğini analiz etti. Son altı ayda yurtdışından gelen kayıtsız çağrılar yoğunlaşmıştı. Sinyal izleme birimi bu numaraların Tel Aviv kaynaklı olduğunu doğrulayınca dosya karşı istihbarat birimine devredildi. Operasyon “Gölge Ağ” adıyla kayda geçti. Hedef açıktı: Kenan’ın bağlantılarını çözmek ve Mossad’ın Türkiye’de kurduğu yapı taşlarını belirlemek.
Bölüm 3: Ağın Derinlikleri
İlk aşama fiziksel takiple başladı. Saha ekipleri Kenan’ı adım adım izledi. İşe gidiş geliş saatleri, görüştüğü kişiler, günlük alışkanlıklar… İlk hafta olağan görünüyordu. Büro, ev, market ziyaretleri. Ancak ikinci haftada dengeler değişti.
Kenan, Kadıköy’de kalabalık bir kafede yabancı biriyle buluştu. Adamın tavırları, giyim tarzı ve konuşma biçimi uluslararası bir görevliyi andırıyordu. Görüşme kısa sürdü, Kenan masadan ayrılırken elinde bir zarf vardı. Saha ekipleri bunun sıradan bir iş dosyası olmadığını fark etti. Yabancının fotoğrafları çekildi ve yüz tanıma sistemine işlendi. Sonuç netti: Kişi Mossad’ın Avrupa operasyonlarında sıkça görülen bir yöneticiydi, kod adı Raşid.
Kenan’ın yalnızca şüpheli bir dedektif değil, doğrudan Mossad’a çalışan bir kaynak olduğu kesinleşti. MİT hemen hamle yapmadı. Çünkü Kenan’ın tek başına çalışmadığını biliyorlardı. Bir ağın parçasıydı ve o ağın tamamını görmek için zamana ihtiyaç vardı. Takip aylarca sürdü.
Kenan’ın düzenli olarak görüştüğü bir avukat belirlendi: Turgut Demir. Kamu kayıtlarına erişimi olan, kişisel bilgileri para karşılığında paylaşan biriydi. Adres, telefon, banka bilgileri… Kenan’a aktarıyor, Kenan da bunları Mossad’a iletiyordu. En çok büyüten isim ise eski bir kamu görevlisi olan Hamza Ayberk’ti. 2019’da Belgrad’da gizli haberleşme eğitimi aldığı, kripto para üzerinden ödeme aldığı ortaya çıktı. Ayberk, Türkiye’deki Ortadoğulu iş adamları hakkında detaylı bilgiler topluyor ve farklı kanallardan aktarıyordu.
Her yeni bilgi tabloyu büyütüyor, bağlantı sayısı giderek artıyordu. Analiz ekibi günlerce süren çalışmanın ardından geniş bir örgütsel harita çıkardı. İstanbul’da 32, Ankara’da 11, İzmir’de 8, Bursa’da 6 kişi aynı zincirin halkalarını oluşturuyordu. Aralarında dedektifler, avukatlar, eski memurlar ve bazı iş insanları vardı. Sayı nihayet netleşti: 57 kişi.
Bölüm 4: Karşı Hamle Planı
Kapsamlı rapor MİT Başkanlığı’na sunulduğunda durumun ciddiyeti artık tartışmasızdı. Mossad, Türkiye içinde geniş bir istihbarat yapılanması kurmuş, özellikle Filistinli aktivistler, Hamas bağlantılı isimler ve Türk savunma sanayisinde çalışan yetkililer hakkında bilgi toplamaya başlamıştı.
Başkanlık önünde iki seçenek vardı: Ya acilen operasyon düzenlenecek ve ağ dağıtılacaktı, ya da biraz daha beklenerek daha geniş bir hamle planlanacaktı. MİT ikinci seçeneği tercih etti. Çünkü elde ettikleri fırsat benzersizdi. Ağ yalnızca çökertilmeyecek, aynı zamanda Mossad’a karşı kullanılacaktı. Böylece Türkiye’nin yakın dönemindeki en dikkat çekici karşı istihbarat hamlelerinden biri için ilk adım atılmış oldu.
Ankara’da kritik bir toplantı yapıldı. Masanın etrafında karşı istihbarat birimi şefi, siber güvenlik direktörü ve operasyonlar koordinatörü vardı. Konu açıktı: Türkiye’nin dört şehrine yayılmış 57 kişilik Mossad ağı ve bu ağın nasıl etkisiz hale getirileceği.
İlk seçenek hızlı bir müdahaleydi. Eş zamanlı operasyon düzenlenebilir, tüm şüpheliler gözaltına alınabilirdi. Ancak karşı istihbarat şefi yalnızca yakalamanın çözüm olmadığını savundu. Çünkü bu kişiler aynı zamanda kullanılabilirdi. Ağı kendi lehine çevirebilir ve Mossad’ı uzun süre boyunca yanlış bilgilere mahkum edebilirdi. Bu plan riskliydi fakat başarılı olursa etkisi yıllarca sürecek bir karşı hamleye dönüşecekti.
Bölüm 5: Çift Taraflı Oyun
Plan kabul edildi ve operasyonun ikinci aşaması başlatıldı. İlk hedef Kenan Yıldız’dı. MİT onu doğrudan tutuklamak yerine kontrollü bir temasla yaklaşacak ve işbirliği teklif edecekti.
Gecenin ilerleyen saatlerinde Kenan evine dönerken iki kişi onu karşıladı. Kıyafetleri sıradandı ancak tavırları profesyoneldi. Kenan’ın içgüdüleri alarm veriyordu, kaçmayı düşündü ama bunun bir anlamı olmadığını biliyordu. Siyah renkli bir araca bindirildi. Gözleri bağlanmadı, bu durumun sorgu odasıyla başlamayacağını gösteriyordu.
Araç Ankara’nın dışındaki yüksek güvenlikli bir tesise geldi. Kenan içeri alındı, basit bir odaya yönlendirildi. Odanın ortasında masa, iki sandalye ve tavanı aydınlatan tek bir lamba vardı. Karşısına oturan kişi kendini tanıtmadı ama konuşmaya başladığında her detayı bildiği anlaşılıyordu. Kenan’ın Raşid ile yaptığı görüşmelerden aldığı kripto ödemelere, avukat Turgut Demir’le kurduğu bağlantılara kadar tüm faaliyetlerini tek tek anlattı.
Kenan isterse o anda tutuklanabilirdi. Casusluk suçundan 15 ila 20 yıl arasında hapis cezası alabilirdi. Ardından ikinci seçeneği sundu: Kenan MİT için çalışacak, Mossad’a bilgi aktarmaya devam edecek ama bu kez verdiği tüm bilgiler MİT tarafından hazırlanacaktı. Mossad, onun hâlâ sadık bir kaynak olduğunu düşünecek, ancak Kenan gerçekte Türkiye adına hareket edecekti.
Karar Kenan için zordu fakat sonuçları açıktı. Bir tarafta uzun yıllar sürecek bir ceza, diğer tarafta özgürlüğünü koruyacağı bir işbirliği. Kısa sürede cevabını verdi ve teklifi kabul etti. Böylece o gece Kenan Yıldız artık MİT’in kontrolündeydi. Mossad ise durumdan tamamen habersizdi.
Aynı yöntem ağın diğer noktalarına da uygulandı. Yakından izlenen 12 kişi kontrollü şekilde çift taraflı ajana dönüştürüldü. Geri kalan 45 kişi ise takip edilmeye devam edildi. MİT artık yalnızca Mossad’ın Türkiye’deki varlığını izlemiyor, aynı zamanda bu ağı yönlendirebilecek bir konuma geliyordu.
Bölüm 6: Yanıltıcı Bilgi Operasyonu
Hazırlanan ilk yanlış bilgi paketi Filistinli aktivistler üzerineydi. Gerçek isimler yerine üretilmiş kimlikler kullanıldı. Sahte adresler, değiştirilmiş telefon kayıtları, bilgisayar ortamında oluşturulmuş fotoğraflar. Bu bilgiler Kenan üzerinden Mossad’a gönderildi ve İsrail tarafı bu verileri gerçek kabul ederek bir dizi değerlendirme yaptı. Planlanan operasyonlar var olmayan kişiler üzerine kurulduğu için sonuç alınamadı.
Mossad bu başarısızlıkların nedenini henüz anlayamıyordu. Aylar boyunca MİT bu oyunu dikkatle sürdürdü. Mossad’ın iletişim yöntemleri, kurduğu temas ağları, kripto para üzerinden yaptığı ödemeler tek tek belgelendi ve Türkiye’nin elindeki istihbarat giderek güçlendi.
Ancak hiçbir karşı istihbarat oyunu sonsuz değildir. Bir noktada Mossad’ın şüphelenmeye başlayacağı açıktı ve MİT bunu olmadan önce operasyonu sonlandırmak zorundaydı.
Bölüm 7: Operasyon Gecesi
Bir yılın sonunda MİT Başkanlığı’na kapsamlı bir rapor sunuldu. Artık ağın tüm yapısı, çalışma prensipleri ve bağlantı noktaları netleşmişti. Bu aşamadan sonra yapılacak tek şey vardı: Tüm zinciri tek gecede dağıtmak.
Operasyonun üçüncü aşaması planlandı. İstanbul, Ankara, İzmir ve Bursa’da eş zamanlı baskınlarla 57 kişinin tamamı gözaltına alınacaktı. Tarih belirlendi: Ekim 2025. Ekipler hazırlandı, adresler güncellendi, görev dağılımları yapıldı. Artık yalnızca başkanlık onayı bekleniyordu.

Operasyondan iki gün önce MİT’in Ankara’daki merkez binasında yoğun bir hazırlık temposu vardı. Karşı istihbarat birimi şefi son toplantıyı yönetiyor, masanın üzerinde operasyon planları, hedef dosyaları ve ayrıntılı saha haritaları duruyordu. Duvardaki geniş ekranda 57 kişinin fotoğrafları, adresleri ve son bilinen konumları tek tek sıralanmıştı.
Şef, o akşam yapılacak son bilgilendirmenin önemini vurguladı ve operasyonun ertesi gece saat 2.00’da başlayacağını hatırlattı. Plan dört şehirde eş zamanlı harekete dayalıydı. İstanbul’da 22, Ankara’da 10, İzmir’de 8, Bursa’da 6 ekip görev alacaktı. Toplam 46 saha timi, 3 ila 5 kişilik kadrolarla kendi hedeflerine yönlendirilecekti.
Bu yapı, geniş bir istihbarat ağının aynı anda çökertilmesi için kritik öneme sahipti. Çünkü herhangi bir hedef diğerlerinden önce yakalanırsa haber yayılabilir ve ağın geri kalanı kaçış sürecini başlatabilirdi. Bu nedenle tüm baskınların aynı dakika içinde başlatılması zorunluydu.
Bölüm 8: Baskınlar Başlıyor
Operasyonun merkez koordinasyonu İstanbul’da Beşiktaş’taki güvenli bir tesiste kuruldu. Tüm ekipler bu merkezle canlı bağlantı içinde olacak, her aşama anlık olarak raporlanacaktı.
Şef tim liderlerine son uyarılarını yaparken sahadaki kişilerin çoğunun silahlı olmadığını, ancak yine de istihbarat işiyle uğraşan kişiler oldukları için beklenmedik tepkiler verebileceklerini hatırlattı. Mossad’ın operasyondan haberdar olup olmayacağı sorulduğunda, şef bunun düşük bir ihtimal olduğunu belirtti. Çünkü son bir yıldır Mossad yanlış bilgilerle yönlendiriliyor ve ağın hiçbir parçası gerçek durumu fark etmiyordu. Yine de tedbiren tüm çift taraflı ajanlarla iletişim iki gün önce kesilmişti.
Operasyon gecesi geldiğinde saat 22:00 olmuştu. Tüm ekipler son hazırlıklarını kontrol ediyor, silahları, telsizleri, kayıt cihazlarını ve kelepçeleri gözden geçiriyordu. Saat 23.00’da timler araçlara bindi ve hedeflere doğru yola çıktı. İstanbul trafiği gece saatlerinde sakin, şehir ışıkları boğaz boyunca parlıyordu.
Saat 23.30 olduğunda tüm ekipler belirlenen noktalarda pozisyon almıştı. Merkezdeki geniş ekranda timlerin konumları yeşil noktalar halinde görünüyor, her bir noktanın sabitlenmesiyle operasyonun son hazırlıkları tamamlanıyordu.
Saat 23.59’da merkez tamamen sessizleşti. Odanın içindeki tek ses bilgisayarların düşük uğultusuydu. Herkes gözünü ekrandan ayırmadan geri sayımın başlamasını bekliyordu. Şef mikrofona uzanarak tüm timlere son kez hitap etti. Senkronizasyonun önemini hatırlattı, tüm birimlerden hazır olduklarına dair onay aldı.
Telsizlerden birbirini izleyen kısa yanıtlar geldi. Alfa hazır, Bravo hazır, Charlie hazır, Delta hazır… Ardından merkez saati 23.59’u gösterdi ve geri sayım işlemeye başladı. Son 60 saniyede tüm ekip liderleri kapıların önünde bekliyordu. Sahada eller kapı kollarına ya da koç başlarına gitmiş, herkes nefesini kontrol etmeye çalışıyordu.
Bölüm 9: Ağın Çöküşü
Saat tam 2.00 olduğunda Türkiye’nin dört şehrinde eş zamanlı olarak tüm kapılar açıldı ve operasyon başladı. Kapılar aynı anda açıldı. Beşiktaş’ta Kenan Yıldız’ın dairesinin kapısı tek bir hamleyle kırıldı, üç kişilik tim karanlık koridora dikkatle girdi. El fenerleri aynı anda açıldı, ışık duvarlarda ilerledi ve kısa bir komut duyuldu: “Yere yatın!” Kenan uykusundan irkilmişti. Ne olduğunu anlamaya çalışıyordu, ancak bunun için vakti yoktu. İki saniye sonra yatağından indirilerek kelepçelendi, yüzü yere dönük pozisyonda etkisiz hale getirildi.
Tim lideri telsize sakin bir tonla rapor verdi: “Alfa tamamlandı. Hedef kontrol altında.” Aynı saniyelerde Kadıköy’de Avukat Turgut Demir’in evi basıldı. Tim içeri girdiğinde Turgut yataktaydı, yanında eşi vardı. Kadının çığlığı kısa sürede bastırıldı. Ekip onu sakinleştirdi, Turgut kelepçelenerek araca götürüldü. “Bravo tamamlandı.”
Ankara’nın Çankaya ilçesinde ise benzer bir hazırlık sürüyordu. Hamza Ayberk’in bulunduğu binanın girişinde güvenlik görevlisi vardı. Ekip yaklaşınca kimliklerini gösterdi, görevli şaşkınlıkla kenara çekildi. Asansörle dördüncü kata çıkıldı. Kapıya ulaşıldığında önce yüksek sesle uyarı yapıldı: “Kapıyı açın!” İçeriden tereddütlü bir ses geldi, ardından kapı aralandı. Hamza pijamasıyla karşılarda duruyordu. Tim hızlıca hareket etti, Hamza kontrollü şekilde kelepçelendi. “Charlie tamamlandı.”
İzmir’de 8, Bursa’da 6 adreste aynı anda operasyon yapıldı. Kapılar açıldı, hedefler yakalandı, raporlar merkeze iletildi. Operasyon merkezi, büyük ekran üzerindeki yeşil noktaların birer birer maviye dönüşmesini izliyordu. Mavi başarılı operasyon anlamına geliyordu.
Saat 2.15’te 45 hedef alınmıştı, saat 2.30’da sayı 51’e çıktı, saat 2.45’te 55 hedef etkisiz hale getirilmişti. Geriye yalnızca iki kişi kalmıştı. Biri Başakşehir’de ağın mali işlerini yürütüyordu. Tim adrese ulaştığında ev boş göründü. Kadının kaçmış olabileceği düşünülse de komşudan alınan bilgi durumu netleştirdi: Her gece saat 3.00’te köpeğini gezdiriyordu. Ekip hemen parka yöneldi, kadın sessizce yakalanarak araca alındı. “56 raporu verildi.”
Son hedef Üsküdar’da yaşayan ve Mossad’ın İstanbul koordinatörü olduğu değerlendirilen kişiydi. Bu isim en kritik hedefti. Adres lüks bir rezidanstı. Giriş sistemi kartlıydı, yüksek çözünürlüklü kameralarla izleniyordu. Ancak sistem çoktan MİT’in siber ekibi tarafından devre dışı bırakılmış, kapı kodları çekilmişti. Tim sessizce içeri girdi, asansör kullanılmadı, merdivenlerden çıkarak 12. kata ulaştılar. Son kapının önünde tim lideri kısa bir işaret verdi. “3, 2, 1…” Kapı açıldı, daire karanlıktı. İlk taramada odalar boş göründü. Ardından hafif bir ses duyuldu, ekip balkona yöneldi. Balkonda duran adam arkası dönük halde sigara içiyordu. Tim lideri komutu verdi: “Ellerinizi arkaya alın!” Adam yavaşça döndü, yüzünde şaşkınlık ya da panik yoktu. Sanki bu anı bekliyormuş gibiydi. Türkçesi akıcıydı, hafif bir aksanla konuştu: “Sonunda geldiniz.” Ellerinizi kaldırdı, direnç göstermeden teslim oldu. “57. Operasyon tamamlandı.”
Bölüm 10: Sorgu ve Sonuç
Saat 3.15’te operasyon merkezinde kısa, kontrollü bir alkış duyuldu. Bir yıllık çalışmanın sonuçları alınmıştı. Tüm şüpheliler farklı tesislere götürüldü, sorgu süreçleri başladı. Her biri ayrı odalarda tutuluyor, iletişim kurmaları engelleniyordu.
Kenan Yıldız ilk konuşanlardan biri oldu. Zaten MİT’le işbirliği içinde olduğu için bildiklerini hızlıca aktardı. Mossad ile nasıl temas kurduğunu, aldığı görevleri ve kullandığı kanalları anlattı. Avukat Turgut Demir ise direndi. İlk saatlerde her şeyi inkar etti. Ancak telefonundaki kayıtlar, binlerce vatandaşın kişisel verilerini para karşılığında satığını açıkça gösteriyordu. Hamza Ayberk ise beklenenden daha sakindi. Belgrad’da aldığı eğitimi, Mossad’ın iletişim yöntemlerini ve hedef listesinin nasıl iletildiğini ayrıntılarıyla anlattı.
Sorgular günlerce sürdü. Her ifade yeni bir isim, yeni bir bağlantı ve yeni bir işaret ortaya çıkardı. Yapı tahmin edilenden daha genişti. Ancak bir yıl boyunca toplanan veriler ve bu gece yapılan operasyonla tablo tamamlandı. Doğrudan Mossad ile bağlantılı 57 kişi ve dolaylı yoldan bağlı 100’den fazla kişi tespit edildi. Türkiye’nin bugüne kadar karşılaştığı en büyük yabancı istihbarat yapılanması çökertilmişti.
Mossad’ın Türkiye’deki gözleri kapanmış, kulakları susturulmuştu. Bir yıl boyunca beslendikleri bilgiler gerçekte tamamen kurguydu. Planladıkları operasyonlar boşa gitmiş, kaynakları yanlış hedeflere yönlendirilmişti. MİT yalnızca ağı çökertmemiş, Mossad’ı kendi yöntemleriyle etkisiz hale getirmişti. Bu sessiz yürütülen bir istihbarat zaferiydi.