Onu Herkes Küçümsedi… Ama Yıllar Sonra Karşılarına Yargıç Olarak Çıktı!
.
.
Bir Zamanlar Temizlikçi, Şimdi Adaletin Sesi: Elif’in Hikayesi
İstanbul’un gri ve soğuk adliye binasının koridorlarında sabah güneşi ufuktan yavaşça süzülürken, Elif ağır adımlarla yürüyordu. Üzerinde sade gri bir takım elbise vardı; yüzünde hem yorgunluk hem de umut vardı. Üç yıl önce aynı binanın bodrum katında temizlik görevlisi olarak çalışıyordu. Şimdi ise bu binanın mahkeme salonunda karar veren kişi olarak yerini alacaktı.
O zamanlar kimse onun bir gün yargıç olacağını düşünmemişti. Bazıları onu küçümser, alay ederdi. “Bu kadından hakim mi olur?” diye fısıldaşanlar bile vardı. Elif ise başını eğip işine devam eder, geceleri hukuk kitapları okur, hayaller kurardı. Bir gün temizlik yaptığı sırada yerde bulduğu yanlışlıkla bırakılmış dava dosyası, hayatını değiştirecek ilk kıvılcım olmuştu.
Gündüzleri çalışıyor, geceleri ders çalışıyordu. Uykusuzluk, borçlar, zorluklar onu yıldırmadı. Bir yıl sonra hukuk fakültesine kabul edildi. Kütüphane görevlileri bile onun azmine hayran kalıyordu. “Sen bir gün burada değil, yukarıda olacaksın,” demişti yaşlı bir görevli bir gece.
Ve o gün gelmişti. Elif, mahkeme salonuna adım attığında herkes şaşkındı. Aynı bina, aynı duvarlar ama o artık farklıydı. Jüri masası, avukatlar, sanıklar vardı. Eski meslektaşlarından biri olan, yıllar önce onunla alay eden avukat, Elif’i görünce yüzünde alaycı bir gülümseme belirdi. Ama Elif sakin ve kararlıydı.
Mahkeme başkanının “Mahkeme başlıyor” anonsuyla salon sessizliğe büründü. Elif kürsüye yürüdü, mikrofonun önüne geçti. “Ben mahkemenin yeni yargıcı olarak bugünkü duruşmayı başlatıyorum,” dedi soğukkanlı ve net bir sesle. Salonda nefesler tutuldu. Bir zamanlar temizlikçi olarak gördükleri kadın şimdi karar veren kişiydi.
Duruşmada sanık, yıllar önce Elif’e haksızlık eden, onu küçümseyen ve işten çıkaran Ali Osman’dı. Elif dosyasını açtı, suçlamaları tek tek okudu: görevini kötüye kullanmak, belge sahteciliği, rüşvet almak. Bu suçlar salonda yankılandı. Kaderin ironisiydi; bir zamanlar onunla alay eden adam şimdi onun karşısındaydı.
Elif sanığa soru sordu: “Yıllar önce bu binada çalışırken beni tanımış mıydınız?” Ali Osman tereddüt etti, “Hatırlamıyorum,” dedi. Elif’in gülümsemesinde acı bir alay vardı: “Hatırlamazsınız çünkü hatırlamaya değmeyen insanları görmezsiniz.”

Salonda mırıldanmalar başladı, gazeteciler not alıyordu. Elif sakinliğini koruyordu: “O zamanlar adaletin ne demek olduğunu uzaktan izliyordum. Bugünse onun sesi oldum.” Sanık avukatı müdahale etmek istedi ama Elif onu susturdu. “Bu mahkeme sadece suçun değil, vicdanın da yargılandığı bir yer.”
Elif dosyadaki belgeleri inceledi. Her satır Ali Osman’ın kirli oyunlarını ortaya koyuyordu. Ama Elif bunu bir görev bilinciyle yapıyordu. Gözleri salondaki genç bir kıza takıldı. Kız, yıllar önceki kendi halini görüyordu; korkmuş, sessiz ama içinde umut taşıyan genç bir kadın. Elif hafifçe başını salladı; “Vazgeçme” demekti bu.
Sanık savunmaya başladı: “Ben hata yaptım belki,” dedi. Elif sözünü kesti: “Adalet belkilerle değil, kanıtlarla konuşur.” Ali Osman’ın sesi titriyordu. Elif dosyayı kapattı: “Bilmiyordunuz çünkü bilmek için önce insan olmayı öğrenmek gerekir.”
Mahkeme salonunda sessizlik oldu. Elif derin bir nefes aldı. Adaletin terazisi artık kendi ellerindeydi. Yıllarca küçümsenen bir kadının kalbinde adalet, öfke değil aydınlık olarak büyümüştü.
Duruşmaya ara verildiğinde gazeteciler dışarıda Elif’in kim olduğunu konuşuyordu. O temizlikçi miydi? Nasıl oldu da yargıç oldu? Elif mahkeme odasından çıkarken herkes ayağa kalktı; bu bir saygıydı.
Koridorda ilerlerken bir gazeteci yaklaştı: “Sizi tanıyoruz, değil mi? Burada temizlik yapıyordunuz.” Elif hafifçe gülümsedi: “Evet, aynı binada ama çok farklı bir katta.” Gazeteci sordu: “Bugün onu yargılamak size nasıl hissettirdi?” Elif ciddileşti: “Adalet intikam değildir. Ama bazen kader en sessiz intikamı adaletle verir.”
Elif odasına döndü, masasına oturdu, kalemini eline aldı. Ellerinde artık yorgunluk yoktu. Gözlerini kapadı, geçmişi düşündü: soğuk koridorlar, alaycı sesler, yalnız geceler. Sonra gözlerini açtı; artık hiçbir kelime onu küçültemezdi.
Kapı çalındı. Genç bir stajyer girdi: “Sayın Yargıç, yarınki dosyalar hazır.” Elif gülümsedi: “Teşekkür ederim. Adalet asla uyumaz, biz de uyumayız.”
Stajyer çıktıktan sonra Elif pencereden dışarı baktı. Gökyüzü kararmıştı ama ufukta küçük bir ışık yanıyordu. “Bir zamanlar ben o ışığı arıyordum. Şimdi o ışık benim,” dedi kendi kendine.
Duruşmanın sonunda Elif, Ali Osman’a karşı adaletin gücünü gösterdi. Sanık çaresizdi, yalanları ortaya çıkmıştı. Elif’in kararlılığı karşısında teslim oldu: “Ben hata yaptım. Lütfen bana acıyın.” Elif başını salladı: “Herkes hata yapar ama adaletin arkasında durmayanlar suçlarını başkalarına yıkar.”
Sonunda kararını verdi: “Ali Osman, görevini kötüye kullanmak ve rüşvet almak suçlarından mahkumdur.” Mahkeme salonu sessizdi. Herkes Elif’in verdiği karara saygı duyuyordu.
Elif mahkeme salonundan çıkarken eski temizlikçi halini düşündü. Artık geçmişin acılarını geride bırakmış, kendi gücünü keşfetmişti. O artık sadece bir yargıç değil, adaletin gerçek simgesiydi.