Bölüm 2: Derin Savaş — KAAN’ın Gölgesinde
1. Ankara’da Sessiz Alarm
Operasyonun ardından, Ankara’daki MİT merkezinde gece yarısı olağanüstü bir hareketlilik vardı. Yüzbaşı Kaan Yıldırım, bordo bereli timinden ayrılıp üst düzey istihbarat toplantısına katıldı. Odanın loş ışığında, MİT Başkan Yardımcısı Selim Arısoy ve Siber Birim Başkanı Ayla Demir, elde edilen verileri inceliyordu. Mossad’ın ele geçirilen cihazları, sadece KAAN projesine değil, Türk savunma sanayisinin tüm damarlarına sızma girişimini gösteriyordu.
Ayla, ekranın başında:
“Burada sadece KAAN yok. Aselsan’ın yeni radar projesi, Roketsan’ın füze algoritmaları, hatta Havelsan’ın siber güvenlik kodları hedef alınmış. Bu, klasik bir casusluk operasyonundan fazlası.”
Selim başını salladı:
“Bu ağın Türkiye’deki bağlantıları hâlâ tam olarak çözülmedi. Mossad’ın içerideki Türk işbirlikçileri, kritik projelerde çalışan mühendisler, tedarik zinciri operatörleri var. Bir gecede hepsini yakalayamayız.”
Kaan, operasyonun başındaki gerginliği hâlâ üzerinden atamamıştı. Mossad ajanlarının profesyonelliği, Türkiye’nin karşı istihbaratının sınırlarını zorlamıştı. Ancak Kaan, bordo bereli timinin disiplinine güveniyordu. “Sahada sessizlik, masada bilgi. Savaşın iki yüzü var,” diye düşündü.
2. Mossad’ın Kayıp Planı
Sorgu merkezinde, Mossad ajanları hâlâ suskundu. Ancak MİT’in siber birimi, ele geçirilen dizüstü bilgisayardaki şifreli dosyaları çözmeye başlamıştı. Bir dosyada, “Operasyon: Black Falcon” adıyla bir plan vardı. Plan, KAAN’ın ilk uçuşunda radar izinin kaydedilmesi, aviyonik sistemlerin uzaktan hacklenmesi ve test pilotunun biyometrik verilerinin çalınmasını öngörüyordu.
Ayla, dosyayı Kaan’a gösterdi:
“Bu, klasik bir bilgi sızdırma değil. Uçağın elektronik savaş sistemine sızıp, uçuş sırasında kontrolü ele geçirmeye çalışacaklarmış.”
Kaan’ın gözleri büyüdü:
“Bu, uçağı havada düşürmek demek. Bir savaş başlatmak kadar tehlikeli.”
Siber birim, Mossad’ın uzaktan erişim için kullandığı yazılımı analiz etti. Kodların bir kısmı, İstanbul’daki bir sunucudan yönetiliyordu. Ayla, ekibini harekete geçirdi: “Sunucuya sızın, kimlerle iletişimde olduklarını bulun. Bu ağın köklerini kesmezsek, yarın başka bir projede yine karşımıza çıkarlar.”

3. İstanbul’da Gölge Takip
İstanbul’da, MİT’in özel bir ekibi, Mossad’ın kullandığı sunucunun bulunduğu veri merkezine sivil araçlarla yaklaştı. Ekip lideri Serdar, gece yarısı binaya girdiğinde, içeride olağan dışı bir hareketlilik fark etti. Birkaç yabancı uyruklu çalışan, sunucuları kontrol ediyordu. Ekip, sessizce izlemeye başladı.
Serdar, telsizden Ayla’ya bilgi verdi:
“Burada bir şeyler dönüyor. Sunucuya fiziksel erişim sağlanmış. İzleri silmeye çalışıyorlar.”
Ayla, “Dijital izleri kaydet, fiziksel müdahale için hazır ol,” dedi.
Ekip, sunucu odasında Mossad’a çalışan bir Türk mühendisi yakaladı. Mühendis, sorguda konuşmaya başladı:
“Beni tehdit ettiler. Ailem İsrail’de tedavi görüyor. Karşılığında sunucuya erişim verdim. Sadece KAAN değil, yeni insansız hava araçlarının algoritmaları da tehlikede.”
Bu itiraf, operasyonun boyutunu genişletti. MİT, İstanbul’daki veri merkezini kapattı, tüm dijital izleri topladı.
4. Kaan’ın İç Hesaplaşması
Yüzbaşı Kaan, Ankara’ya döndüğünde, bir süre yalnız kalmak istedi. Her operasyonun ardından, timini kaybetme korkusu, ülkenin güvenliğini koruma yükü omuzlarına biniyordu. Kaan, bir gece Çamlıdere’de yürüyüşe çıktı. Dağların sessizliğinde, KAAN’ın test uçuşlarında yaşanan gerilimi düşündü.
“Bir uçağı korumak, bir ülkeyi korumak demekti. Her bilgi, her radar izi, her algoritma, geleceğin savaşının anahtarıydı. Mossad’ın hedefi sadece teknoloji değil, Türkiye’nin iradesiydi.”
Kaan, babasının eski askeri defterini açtı. Defterin ilk sayfasında şu cümle yazıyordu:
“Gerçek savaş, gölgelerde başlar. Kazananlar, görünmeyen kahramanlardır.”
Kaan, ekibine yeni bir eğitim programı hazırlamaya karar verdi. Sadece fiziksel değil, siber ve psikolojik savaş teknikleri de öğretilecek, genç bordo bereliler geleceğin tehditlerine karşı hazırlanacaktı.
5. KAAN’ın Test Uçuşunda Kriz
Bir sabah, KAAN’ın yeni test uçuşu için hazırlıklar başladı. Uçuş kontrol merkezinde, pilot Murat ve mühendis Zeynep, uçağın aviyonik sistemlerini kontrol ediyordu. Aniden, radar ekranında beklenmedik bir sinyal belirdi. Siber birim hemen alarma geçti.
Ayla, merkeze geldi:
“Bu sinyal, Mossad’ın daha önce kullandığı frekanslara benziyor. Bir deneme yapıyorlar.”
Kaan, timini hazırladı. Havaalanı çevresinde güvenlik artırıldı. Siber birim, uçağın sistemlerinde anlık değişiklikleri izlemeye başladı.
Pilot Murat, telsizden:
“Aviyonik sistemde bir anormallik var. Kontrol kaybı riski olabilir.”
Ayla, “Yedek sistemleri devreye al, ana sunucuyu izole et,” dedi.
Kaan, pistte timiyle beklerken, Mossad’ın uzaktan erişim girişimi siber olarak engellendi. Test uçuşu başarıyla tamamlandı. Bu olaydan sonra, KAAN’ın güvenlik protokolleri iki katına çıkarıldı.
6. Diplomatik Satranç
Mossad’ın başarısız girişimi, İsrail-Türkiye arasında diplomatik bir gerilime yol açtı. Ankara’da, Dışişleri Bakanlığı gizli bir toplantı düzenledi. İsrail büyükelçisi, “Türkiye’nin savunma projelerine ilgimiz yok, bu bir yanlış anlaşılma,” dedi.
Selim Arısoy, “Elimizde kanıtlar var. Sadece KAAN değil, tüm savunma sanayimiz hedefteydi. Bu tür girişimler, iki ülke arasındaki güveni zedeler,” diye yanıtladı.
Görüşmeler haftalarca sürdü. Sonunda, Mossad’ın ajanları sessizce sınır dışı edildi, İsrail’e diplomatik bir nota iletildi. Türkiye, savunma projelerinde uluslararası işbirliğini gözden geçirdi, güvenlik standartlarını yükseltti.
7. KAAN’ın Yeni Güvenlik Protokolü
Olayların ardından, KAAN projesinde yeni bir güvenlik protokolü geliştirildi. Artık her test uçuşunda, siber birim, aviyonik sistemleri anlık olarak izliyor, dışarıdan gelen her sinyali otomatik olarak engelliyordu. Ayrıca, pilotların biyometrik verileri özel bir algoritmayla şifreleniyor, sadece Türk savunma ağında açılıyordu.
Mühendis Zeynep, bu yeni sistemi anlatırken:
“Artık sadece uçağı değil, pilotu da koruyoruz. Mossad’ın hedefi insandı, biz insanı da teknolojiyi de koruyacağız.”
Kaan, genç bordo berelilere yeni eğitimler verdi. “Her nesil, kendi gölgesini korumak zorunda. Teknoloji değişir, tehditler değişir ama irade sabit kalır,” dedi.
8. Mossad’ın Yeni Planı ve Türk Karşı Hamlesi
Mossad, Türkiye’deki başarısızlığın ardından yeni bir plan hazırladı. Bu kez, yurtdışındaki Türk savunma fuarlarında çalışan mühendisleri hedef alacaklardı. Ancak MİT, bu planı önceden öğrendi. Yurtdışındaki Türk mühendislerine özel koruma ekibi gönderildi. Her fuarda, sivil kıyafetli istihbarat personeli, mühendisleri gözetim altına aldı.
Bir fuarda, Mossad ajanı Türk mühendise yaklaşmaya çalıştı. Ancak MİT ekibi hızlıca müdahale etti, ajanı etkisiz hale getirdi. Bu olay, Türkiye’nin uluslararası alanda da savunma teknolojisini koruma kararlılığını gösterdi.
9. KAAN’ın İlk Seri Üretimi
Aylar sonra, KAAN projesi seri üretim aşamasına geldi. Savunma Sanayi Başkanlığı’nda yapılan törene, Cumhurbaşkanı, Genelkurmay Başkanı ve Yüzbaşı Kaan davet edildi. Törende, KAAN’ın ilk filosu tanıtıldı. Her uçağın kuyruğunda, bordo bereli timinin simgesi işlendi.
Cumhurbaşkanı konuşmasında:
“Bu uçak, sadece teknolojinin değil, Türk milletinin iradesinin eseridir. Onu koruyanlar, gölgelerde yürüyen kahramanlardır.”
Kaan, tören sonrası ekibiyle buluştu. Genç bordo bereliler, “Komutanım, sizin gibi olmak istiyoruz,” dediler.
Kaan, “Her uçuş, bir ülkenin kaderini taşır. Unutmayın, gerçek kahramanlar sessiz olur,” dedi.
10. Yeni Tehditler ve Sonsuz Mücadele
KAAN’ın gökyüzüne yükselmesiyle birlikte, Türkiye’nin savunma projeleri uluslararası arenada daha fazla hedef haline geldi. MİT, siber birim, bordo bereliler ve mühendisler, gece gündüz çalışmaya devam etti. Her yeni teknoloji, yeni bir tehdit demekti.
Kaan, bir gece Çamlıdere’de yıldızlara bakarken, “Her nesil kendi savaşını verir. Ama irade, bilgi ve sessizlik birleşirse, hiçbir güç Türkiye’nin gökyüzünü ele geçiremez,” diye düşündü.
Son Söz
Bu hikaye, KAAN projesinin gölgesinde yürütülen derin istihbarat savaşını ve Türkiye’nin teknolojik bağımsızlığını koruma iradesini anlatır. Yüzbaşı Kaan ve ekibi, sessizce ama kararlılıkla ülkenin geleceğini savunurken, her yeni tehditte daha da güçlenirler. Gölgelerde yürüyenler, Türkiye’nin savunma tarihine altın harflerle kazınır.
Ve KAAN, gökyüzünde özgürlüğün ve bağımsızlığın simgesi olarak yükselmeye devam eder.