Türk Gemisi Korsanlar Tarafından Basıldı — Mit ve Bordo Bereliler Gizli Operasyonla Kurtardı

Türk Gemisi Korsanlar Tarafından Basıldı — Mit ve Bordo Bereliler Gizli Operasyonla Kurtardı

.
.

Gizemli Bir Macera

Hint Okyanusu sabahın ilk ışıklarıyla uyanıyordu. Mavi yıldız sakin sularda ilerliyordu. Türk bayraklı kargo gemisi 80.000 ton buğdayla Pakistan’a doğru yol alıyordu. Kaptan Ahmet köprüdeydi, kahvesini yudumlarken ufka bakıyordu. Sekiz kişilik mürettebat geminin her yanında çalışıyor, motorların sesi denizin sessizliği ile birleşiyordu. Rutin bir gündü. Hiçbir şey olağan dışı görünmüyordu.

Ancak radar operatörü Mehmet ekrana bakarken bir şey fark etti. İki küçük tekne hızla yaklaşıyordu. Çok hızlıydılar. Kaptan Ahmet dürbünü kaptı. Teknelerdeki adamları gördüğünde kalbi sıkıştı. Silahlıydılar. Somali korsanları geliyordu. İlk kurşun direğe çarptı. Metalin sesi denizi böldü. Kaptan alarm butonuna bastı ama artık çok geçti. 10 dakika. Sadece 10 dakika sürdü her şey. Korsanlar merdiven attı, tırmandı. Otomatik silahlarla ateş açtı. Mürettebat direndi ama ellerinde silah yoktu. Sonunda hepsi yakalandı. 8 Türk vatandaşı kaptan köprüsüne hapsedildi. Korsan lideri içeri girdi. Yüzü soğuktu. Sesi de öyleydi. “5 milyon dolar istiyoruz. 3 gün süreniz var,” dedi.

Kaptan Ahmet korkusunu bastırarak gizlice acil butona bastı. Saniyeler içinde sinyal İstanbul’a ulaştı. Mavi yıldız ele geçirilmişti. Korsanlar gemideydi. Mürettebat rehin alınmıştı. 72 saat başlıyordu. Hiçbir fidye ödenmeyecekti. Türk gemisi geri alınacaktı. Ama bu kez farklıydı. Aileler bilmeyecekti. Basın duymayacaktı. Sadece MİT bilecekti. İşte o günün hikayesi.

Gemi Şirketi Merkezi acil sinyali aldığında saat 8’di. Patron Hakan telefonu açtı. Sesi titriyordu ve ilk aradığı yer Dışişleri Bakanlığıydı. “Gemimiz saldırıya uğradı. Somali açıklarında mürettebat tehlikede.” Saniyeler içinde alarm zinciri kuruldu. Dışişleri, MİT, deniz kuvvetleri haberdar edildi ve herkes aynı haberi aldı. Türk gemisi basılmış, 8 Türk vatandaşı rehineydi. Dosya 10 dakika içinde Oğuz’un masasına ulaştı. Oğuz 42 yaşındaydı. 20 yıldır MİT’teydi ve Somali korsanlığı uzmanlık alanıydı. Geçmişte yüzlerce baskın incelemişti.

Türkiye’nin politikası belliydi. Fidye ödenmeyecekti. Çözümler ya diplomasiyle ya da güçle sağlanırdı. Bu kez de aynı yol izlenecekti. İlk iş konumu tespit etmekti. Son sinyal Somali kıyısından 200 km açıkta alınmış, uydular bölgeyi taramış ve bir saat içinde gemi bulunmuştu. Hareketsiz fakat yavaşça kıyıya çekiliyordu. Korsanlar gemiyi Somali karasularına sokmayı planlıyordu. Orada tutup müzakere edeceklerdi. Oğuz iki seçenek çizdi. Birincisi müzakere, ikincisi askeri operasyon. Müzakere zaman kazanma işlevi verildi. Esas amaç ise açıktı. Deniz kuvvetlerine mesaj gönderildi ve bordo bereliler hazırlanmalıydı.

Ama hiçbir kağıt üzerinde belge, hiçbir resmi açıklama olmayacaktı. Tamamen gizli bir operasyon planlanıyordu. İkinci saat dolmadan uydu hattından bir çağrı geldi. Korsan liderinin sesi sert ama soğuktu. “Türk gemisini aldık. 8 kişi bizimle. 5 milyon dolar istiyoruz. 3 gün süreniz var.” Oğuz telefonu kayda aldı. Ses analizi yapıldı. Lider Somalili, 30’lu yaşlarında deneyimliydi. Türk yetkililer karşılık istedi. “Mürettebatın sağlığını gösterin.” Kaptan Ahmet telefona çıktı. Sesi titriyor ama sözleri sakindi. “Ben Kaptan Ahmet. Hepimiz sağız. Yaralı yok. Lütfen ailelere haber verin.”

Oğuz derin bir nefes aldı. Ailelere bilgi verilmeyecekti. Kaptan bunu bilmiyordu ama başka çare yoktu. Aileler öğrenirse biri konuşur, basına sızar, uluslararası medya duyar ve korsanlar taleplerini katlar veya mürettebatı öldürürdü. Bu yüzden operasyon tamamen gizli kalmalıydı.

Üçüncü saatte durum daha kritikleşiyordu. Gemi hızla Somali kıyısına yaklaşıyor, birkaç saat içinde kara sularına girecekti. Karada destek artabilir, korsanlar karaya çıkarma seçeneğini değerlendirebilirdi ve kurtarmak çok daha zorlaşırdı. Karar çabuk verildi. Müdahale açık denizde yapılacaktı. Deniz kuvvetleri Ankara’da gizli toplandı. Sadece kritik personel çağrıldı ve 12 kişilik bordo bereli ekip görevlendirildi. Komutan yüzbaşı Mert, 40 yaşında, 20 yıllık deniz komandosu Aden Körfezi’ndeki tecrübeleriyle bilinen bir isimdi. Ekibinde deniz komandoları, su altı uzmanları ve keskin nişancılar vardı. Hepsi zirve eğitimi almıştı ve tek görevleri belliydi: Türk gemisini sessizce geri almak.

Dördüncü saatte hazırlıklar başladı. Türk fırkateyni Giresun sessizce yola çıktı. Helikopter ve hızlı müdahale botu hazırlandı. Yol 12 saat sürecekti. Gece yarısı bölgeye ulaşılacaktı ve o ana kadar korsanların oyalaması gerekiyordu. Beş saatte Oğuz tekrar aradı. Sesi kontrollü ve sabırlıydı. “Para hazırlığı yapılıyor fakat 5 milyon dolar kolay toplanmaz. Biraz zamana ihtiyacımız var.” Korsanlar memnundu ve 3 gün sürenin altını çiziyordu. “Bir kuruş eksik olursa biri ölür.”

Altıncı saatte uydu görüntüleri güncellendi. Mavi yıldız artık karasulara çok yakındı. Güvertede hareket var. Korsanlar devreye geziyor. Sayı belirsizse de istihbarat 8 ile 12 arası tahmin ediyordu. Kesin bilgi gerekiyordu. Yedinci saatte MİT’in siber birimi devreye girdi. Mavi yıldızın sistemlerine uzaktan erişim sağlandı. Eski kamera kayıtları çözüldü. Basılma anı tekrar izlendi ve sonuç netleşti. Korsanlar 9 kişiydi. Hepsi otomatik silahla donanmış, mürettebat kaptan köprüsünde tutuluyordu.

Sekizinci saatte plan tamamlandı. Yüzbaşı Mert ekibine son talimatı verdi. “Gece yarısı gemiye yaklaşacağız. Sessizce tırmanacağız. Korsanları etkisiz hale getireceğiz ve mürettebata hiçbir zarar gelmeyecek. Kimse bu operasyonu bilmeyecek. Hiçbir iz bırakmayacağız.” Herkes görevini biliyordu. Tek bir hata 18 hayat demekti.

Dokuzuncu saatte bordo bereliler özel müdahale botlarına biniyor. Botların motorları neredeyse sessiz. Karanlıkta neredeyse görünmezken fırkateyn 5 kilometre uzakta bekliyor ve radar kapatılıyor. Her şey görünmez kılınıyor. Botlar usul usul yola çıkıyor. Hedef Mavi Yıldız. Onuncu saatte 2 mil kala motorlar duruyor. Kürekle ilerleniyor. Gece koyu, ay ışığı kısık. Atmosfer tam bir infiltrasyon. Rüyası bordo bereliler gece görüş dürbünleriyle gemiyi izliyor. Güvertede iki nöbetçi, diğerleri muhtemelen içeride uyuyor. Oğuz Ankara’dan izliyor. Uydu görüntüleri ekranda. Telsiz bağlantısı temiz. Mert alçak sesle rapor veriyor. “Hedefe yaklaşıyoruz. 5 dakika içinde tırmanma başlıyor.” Her şey plana uygun. Oğuz onaylıyor. “Dikkatli olun. Hızlı hareket edin. Unutmayın bu operasyon hiç yaşanmadı.”

On birinci saatte botlar geminin yanına yanaşıyor. Dev gövde karanlıkta tehditkar yükseliyor. Bordo bereliler sessizce bekliyor. Nöbetçilerin hareketlerini izliyor. Tam zamanlama geliyor. Bir nöbetçi öne yürüyor. Diğeri arka tarafta sigarasını yakıyor. An geliyor. Mert el işaretiyle başlıyor. Birinci grup arka tarafa, ikinci grup ön tarafa yöneliyor. Özel merdivenler gövdeye asılıyor. Sessiz tırmanış başlıyor. Adımlar dikkatli, nefesler kontrollü, yukarı çıkılıyor. Operasyonun en hassas anı bu.

Arka tarafta bir nöbetçi hala sigara içiyor. Onbaşı Kemal sessizce yaklaşarak onu etkisiz hale getiriyor. Hareket yok. Gemi üzerinde tehlike sinyali yok. Aynı anda ön tarafta ikinci nöbetçi de sessizce kontrol altına alınıyor. Güverte temizleniyor ve içeri girme vakti geliyor. Mert telsizle komut veriyor. “Güverte güvenli. İçeri giriyoruz.” Birinci grup makine dairesine, ikinci grup kaptan köprüsüne. Ekip ikiye ayrılıyor. Herkes görevine kilitlenmiş. Makine dairesinde muhtemel bir direnç bekleniyor. Kaptan köprüsünde ise rehine durumu gözetleniyor.

Birinci grup merdivenlerden içeri iniyor. Kapı sessizce açılıyor. İçeride beklenmedik bir hareketsizlik var. Silahlar görünürde yarı bırakılmış halde, anlaşılan işgalciler hazırlıksız yakalanmış. Bordo bereliler hızlı fakat ölçülü hareketle alanı güvence altına alıyor. Kimse gereksiz risk almıyor. Makine dairesi kısa sürede kontrol altına alınıyor. İkinci grup kaptan köprüsüne ilerliyor. İçeride birkaç korsan ve rehine mürettebat var. Ortam gergin. Mert pencereden dikkatle izliyor. Planı gerektiği gibi uyarlıyor. Keskin nişancı konumlanmış. Hedefler net. Geri sayım başlıyor. 3, 2, 1 ve harekatın en kritik anı patlıyor. Keskin nişancı tetiği çekti. Susturuculu tüfekten çıkan mermi camı delip ayaktaki korsanın başına isabet etti. Adam sessizce yere yığıldı. Aynı anda bordo bereliler kapıyı kırıp içeri daldı. Diğer üç korsan silahlarına uzanmak istedi ama geç kalmışlardı. Uyuşturucu mermiler hedefi buldu. Üçü de saniyeler içinde yere düştü. Mürettebat şoktaydı. Kimse ne olduğunu anlayamamıştı.

Mert hızla konuştu. Sesi kararlıydı. “Biz Türk Özel Kuvvetleriyiz. Kurtarıldınız. Kimse hareket etmesin. Her yer güvenli olana kadar bekleyin.” Kaptan Ahmet’in gözleri doldu. Sesi titredi. “Gerçekten Türk askeri misiniz? Bizi nasıl buldunuz?” Mert kısa bir nefes aldı ve gülümsedi. “Türkiye vatandaşlarını asla yalnız bırakmaz kaptan. Şimdi gemiyi tamamen temizleyeceğiz. Sonra sizi güvenli bölgeye götüreceğiz. Ama unutmayın, bu operasyon hiç yaşanmadı.”

Kaptan şaşırmıştı. “Ne demek hiç yaşanmadı? Biz korsanlara esir düştük.” Mert’in sesi sertleşti. “Kaptan, aileleriniz bilmiyor, basın bilmiyor. Herkes gemide teknik bir arıza olduğunu sanıyor. Eğer bu operasyon duyulursa gelecekte başka gemiler tehlikeye girer. Korsanlar Türkiye’nin nasıl karşılık verdiğini öğrenir. Anlıyor musunuz?” Mürettebat sessizleşti. Birbirine baktı ve sonunda herkes başını salladı. Bu yalnızca kendi kurtuluşları değil, tüm Türk gemilerinin güvenliğiydi.

Kaptan Ahmet sessizce konuştu. “Anladım. Kimseye bir şey söylemeyeceğiz.” Ekip gemiyi baştan aşağı taradı. Kalan iki korsan konaklama bölümünde uyurken yakalandı. Onlar da sessizce etkisiz hale getirildi. 10 dakika, sadece 10 dakika sürmüştü her şey. Uz korsan yakalanmış, hiçbiri ölmemişti. Hepsi kelepçelenip geminin ambarına götürüldü. Kapalı izole bir bölmeye. Mert telsizden Oğuz’a geçti. “Operasyon tamamlandı. Mürettebat sağ. Tüm korsanlar yakalandı. Gemide hasar yok. Görev kusursuzdu ve tamamen görünmez.”

Ankara’da ekrandan izleyen Oğuz derin bir nefes aldı. Sesi nihayet yumuşadı. “Tebrikler yüzbaşı. Şimdi son aşama. Korsanları fırkateyne alın. Mürettebata talimat verin. Motor tamiri bitti. Yola devam ediyoruz. Hikayesini anlatacaklar. Hiçbir şey olmamış gibi.” Korsanlar sessizce fırkateyne transfer edildi. Ambarın gizli geçidinden bota, oradan fırkateyne. Karanlıkta kimse görmeden ne radar ne sinyal. Somali hükümetine sessizce teslim edileceklerdi. Ama ne zaman, nasıl ve kim tarafından getirildikleri asla açıklanmayacaktı.

Mürettebat gemide kaldı. Mert son talimatını verdi. “Ailelerinize sadece motor arızası olduğunu söyleyeceksiniz. Birkaç gün tamir yaptık. Şimdi yola devam ediyoruz. Korsanlardan ya da bu operasyondan bahsetmek yok. Eğer biri konuşursa hem kendinizi hem diğer Türk gemilerini tehlikeye atarsınız. Anlaşıldı mı?” Sekiz mürettebat başını salladı. Artık anlamışlardı. Bu sadece bir kurtarma değil, bir sorumluluktu.

Kaptan Ahmet sessizce konuştu. “Size nasıl teşekkür edeceğimi bilmiyorum ama söz veriyorum kimse bilmeyecek.” Mert elini kaptanın omzuna koydu. “Teşekkür etmenize gerek yok kaptan. Biz görevimizi yaptık. Siz de kendi görevinizi yapın. Sessiz kalın.” Bordo bereliler tekrar botlara bindi. Karanlıkta denizin üzerinde kayboldu. Sanki hiç orada olmamışlardı. Fırkateyn radarını açmadan uzaklaştı. Sabah olduğunda Mavi Yıldız yalnızdı. Motorlar çalışıyordu. Gemi rotasına dönmüştü. Her şey normal görünüyordu. Hiçbir şey yaşanmamıştı.

Mavi Yıldız motor gücüyle yoluna devam etti. Mürettebat geminin her köşesini titizlikle temizledi. Kan izleri, hasar izleri, her iz silindi. Korsanların bıraktığı hiçbir şey kalmamalıydı. Sanki hiç gelmemişlerdi. Sadece bir motor arızası yaşanmıştı. Kaptan Ahmet köprüdeydi. Telsizi açtı ve gemi şirketini aradı. “Burada Mavi Yıldız motor arızası giderildi. Pakistan’a doğru yola devam ediyoruz. Gecikme iki gün olacak.” Patron Hakan rahat bir nefes aldı. “Harika kaptan. Ailelere haber vereceğim. Endişelendiler,” dedi.

Bir saat sonra kaptan Ahmet eşi Ayşe’yi aradı. Ayşe sesi titrek ama endişeliydi. “Ahmet iki gündür ses yok. Motor arızası ne demek? İyi misin?” diye sordu. Kaptan sakindi. “İyiyim canım. Motor arızası oldu. Okyanus ortasında tamir yaptık. İletişim zayıftı ama şimdi her şey yolunda.” Ayşe rahatladı. “Allah korusun, çok endişelendim. Bir şey oldu sandım,” dedi. Kaptan gülümsedi. “Hayır canım, her şey yolunda. Birkaç gün içinde Pakistan’a varacağız. Sonra döneceğim.” Telefon kapandı. Kaptan derin bir nefes aldı. Eşine yalan söylemişti ama başka çare yoktu.

Gerçek açıklanırsa haber yayılır, basın duyar. Gelecekte başka gemiler tehlikeye girerdi. Bu sır sonsuza dek saklı kalmalıydı. Oğuz Ankara’da raporunu hazırladı ama rapor özel bir dosyaya kondu. Gizli arşive kaldırıldı. 25 yıl boyunca açılmayacak bir dosya, sadece çok sınırlı sayıda kişi okuyacaktı. Operasyon kusursuz işlemişti. 72 saat içinde istihbarat toplanmış, plan yapılmış, bordo bereliler bölgeye gönderilmiş, baskın yapılmış ve mürettebat kurtarılmıştı. Hiçbir Türk vatandaşı yaralanmamış. Uz korsan yakalanmıştı ve en önemlisi kimse bir şey bilmiyordu.

Bir hafta sonra bordo bereliler Ankara’da gizli bir toplantıya çağrıldı. Yüzbaşı Mert ve ekibi küçük bir odada toplandı. İçeride sadece MİT müsteşarı ile Deniz Kuvvetleri Komutanı vardı. Hiçbir belge, fotoğraf veya kayıt yoktu. Sadece sözlü teşekkür edildi. Komutan konuştu. “Mükemmel bir operasyon gerçekleştirdiniz. 8 Türk vatandaşı kurtarıldı. Hiçbir iz bırakılmadı ama unutmayın bu operasyon hiç yaşanmadı.” Mert başını salladı. “Anlıyoruz komutanım, biz sadece rutin eğitim yaptık.” Komutan gülümsedi. “Aynen öyle, rutin eğitim.”

Bir ay sonra Mavi Yıldız Pakistan’dan döndü. İstanbul limanına yanaştı. Rıhtımda aileler bekliyordu. Mürettebat gemiden indi ve ailelerine sarıldı. Her şey normale dönmüştü. Ayşe kocasını görünce koşup sarıldı. “Motor arızası çok kötüymüş. Çok gecikmişsiniz,” dedi. Kaptan gülümsedi. “Evet canım, çok kötü bir arızaydı. Ama şimdi her şey yolunda.” Basın hiçbir şey duymadı. Sadece küçük bir haber çıktı. “Türk kargo gemisi Mavi Yıldız motor arızası nedeniyle iki gün gecikmeyle Pakistan’dan döndü.” Başka soru soran olmadı. Soracak bir şey yoktu.

Üç ay sonra kaptan yeni bir yolculuğa hazırlanıyordu. Yine aynı rota. Eşi endişeliydi. “Yine aynı rotadan mı gideceksin ya? Motor arızası olursa…” Kaptan sakindi. “Endişelenme. Gemi yenilendi. Motor yeni. Hiçbir sorun çıkmaz.” Ama içten içe biliyordu. Sorun motor değildi. Sorun Somali korsanlarıydı. Ve eğer bir daha saldırırlarsa yine MİT gelir. Yine bordo bereliler gelir. Yine sessizce kurtarılırdı ve yine kimse bilmeyecekti. Çünkü Türkiye böyle çalışıyordu. Sessizce, etkili ve iz bırakmadan.

Altı ay sonra başka bir Türk gemisi Aden Körfezinden geçiyordu. Korsanlar yaklaştı, gemiye çıkmaya çalıştı ama kaptan hazırdı. Acil düğmeye basıldı. Bir saat içinde Türk fırkateyni belirdi ve korsanlar geri çekildi. Kaçtılar. Artık Türk gemilerine dokunmuyorlardı. Çünkü bir şeyler olmuştu. Ne olduğunu bilmiyorlardı ama Türk gemilerinden uzak durmaları gerektiğini öğrenmişlerdi.

Oğuz masasında oturuyor. Yeni dosyalar geliyor. Yeni krizler, yeni tehditler peş peşe düşüyor. Ama o hazır. MİT hazır. Bordo bereliler hazır. Türkiye’nin dört bir yanındaki vatandaşlar korundukça korunacaktı. Sessizce, hiçbir gürültü çıkarmadan, iz bırakmadan. Bu hikaye bize bir gerçeği hatırlatıyor. En başarılı operasyonlar hiç duyulmayanlardır. Kaptan Ahmet ve 8 kişilik mürettebat 3 gün boyunca korsanların elinde tutuldu. Türkiye hiçbir fidye ödemedi. Bunun yerine bordo bereliler gönderildi. Gece yarısı sessizce gemiye tırmandılar. Uz korsanı etkisiz hale getirdiler. Mürettebatı kurtardılar ve hiçbir iz bırakmadan ortadan kayboldular. Aileler hiçbir şey öğrenmedi. Basın hiçbir şey duymadı.

Resmiyette sadece bir motor arızası vardı ama gerçekte mükemmel bir operasyon gerçekleşmişti ve bu operasyon dünyaya tek bir mesaj gönderdi. Türk gemilerine dokunmayın. Çünkü Türkiye gelir, sessizce, etkili bir şekilde iz bırakmadan. Eğer bu hikaye seni etkilediyse beğenmeyi unutma. Kanalımıza abone ol, bildirimleri aç. Çünkü daha birçok MİT ve bordo bereli hikayesi seni bekliyor. Var olsun MİT, var olsun bordo bereliler. Var olsun Türk Deniz Kuvvetleri. Ve var olsun Türkiye. Sonuna kadar izlediğin için teşekkürler. Yeni hikayelerde görüşmek üzere.

Related Posts

Our Privacy policy

https://rb.goc5.com - © 2025 News